Ulaş Kaya

Ulaş Kaya

Aziz Yıldırım’ın adı bile yetti

“Konsantrasyon” Galatasaray’ın sezon başından bu yana maçlardan önce sosyal medyada kullandığı bir terim. Maçın öyküsünü de bu terim üzerinden anlatmak istiyorum.

Önce saha dışı gelişmelere değinelim.

Fenerbahçe ve Galatasaray’da hafta içi birbirinden ilginç gelişmeler yaşandı.

Adı başkanlık koltuğu için anılan Sadettin Saran, Ali Koç’un adaylık kararı sonrası yarıştan çekildi. Hemen ardından ise Aziz Yıldırım sürpriz bir karar alarak başkanlığa adaylığını koydu.

Türk futbolu için Aziz Yıldırım alelade bir isim değil. Başkanlık nedir, Türk futbolunun dinamikleri nasıl işler, motivasyon nasıl sağlanır? Ondan iyi kimse bilmez, bilemez.

Başarısızlıklarla dolu bir dönem geçiren Ali Koç yönetiminin taraftarın üzerine ölü toprağı serptiği, tüm umutların gelecek sezona ertelendiği, ligde “her şey bitti” havasının egemen olduğu bir dönemde adaylığıyla camianın dinamiklerini yeniden harekete geçirdi.

Mourinho ismiyle taraftarı heyecanlandırdı. Ali Koç’un Fenerbahçe’de alternatifsiz olmadığını gösterdi. Taraftara Galatasaray maçıyla ilgili çağrı yaparak motive etti, umut dağıttı.

Fenerbahçe’de bunlar yaşanırken Galatasaray’da yaklaşan seçim öncesi yönetimin en kilit isimlerinden, futbolcularla yönetim arasında köprü görevi gören, taraftarın başkandan bile daha çok güvendiği Erden Timur, Dursun Özbek’le ters düştü ve Özbek’in listesinde yer almadı.

Sanki şampiyonluk garantilenmişçesine, Fenerbahçe maçı dışında her şey konuşuldu; Florya Projesi, Galatasaray Ada’sı, Riva…

Konuşulmayan sadece Fenerbahçe maçıydı. “Konsantrasyon” seçime kaydı.

Ve gelelim maça,

Maç öncesi Mert Hakan Yandaş’la Kerem Aktürkoğlu arasında başlayan gerginlik zaten konsantre olamayan Galatasaraylı futbolcuları maçtan iyice kopardı.

Fenerbahçe, Okan Buruk’un sezon başından beri çare üretemediği ön alanda baskı yapan takımlara karşı topla çıkamama sorununu çok iyi gördü ve değerlendirdi.

İsmail ve İrfan gibi iki önemli silahından yoksun olan Fenerbahçe bir de 25. dakikada 10 kişi kalınca "her şey bitti" diye düşünüldü ama sadece 3 puanı daha farklı bir galibiyetle elde etme şansı kaçırılmış oldu.

Çünkü, sezonun en sinik, en plansız, en dağınık Galatasaray’ı vardı. Tribünlerin Mert Hakan Yandaş’a verdiği gereksiz reaksiyon futbolcuları ve kenar yönetimini olumsuz etkiledi. Maç boyunca Icardi’nin adını bile duymadık. Fenerbahçe’nin savunmada derli toplu duruşu, pres zamanlamalarındaki başarısı 10 kişi kalsa bile oyunun kontrolünü Galatasaray’a vermedi.

Buna Okan Buruk’un geç kalan hamleleri de eklenince Fenerbahçe, hiç tahmin etmediği kadar rahat bir galibiyet aldı. İddia ediyorum, Fenerbahçe 9 kişi bile kalsa yine 3 puanla ayrılırdı.

İki takım arasında 100 puan barajına dayanan şampiyonluk düğümü nihayet son haftaya kaldı.

Beraberlik oyunu meziyet ister. Beraberliğe oynamak başka bir sanattır. Şu tespiti yapayım, Galatasaray’da bu meziyet yok. Galatarasay haftaya Konya deplasmanında ya kazanır, ya da kaybeder ama asla berabere kalmaz. Aslan bu moralle haftaya ne yapar bilinmez ama şampiyonluğu fazlasıyla zora soktuğu kesin.

Diğer Yazıları

Yorumlar