Bahçeli'den yerel seçimler için kritik açıklamalar

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “MHP İstanbul’da bir aday çıkartarak, kendi kendini kandırarak Türk siyasetinde varlığını devam ettiremez” diyerek yerel seçimde İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkanı adayı göstermeyeceği mesajını verdi.

İstanbul'da aday çıkarmayacaklarını, "MHP İstanbul’da bir aday çıkartarak kendi kendini kandırarak Türk siyasetinde varlığını devam ettiremez" sözleriyle ilan eden Bahçeli, "belediye başkanlığını kazanamayacağınız yerde bir aday çıkarıp, ‘bizim de adayımız var’ demenin bir manası var mı? Ama ilçelerinde bizim de aday çıkartacağımız yerler var. Gerçekçi davranıyoruz" dedi.

Aday çıkarmama kararının Ankara ve İzmir için de geçerli olup olmadığı konusunda ise "Hepsine bakacağız çalışıyoruz üzerinde" diyerek açık kapı bıraktı. Bahçeli, "Üç büyükşehirde sonuç HDP ile CHP'nin, ‘Biz burayı kazandık’ sözü olursa bu taktirde ikinci yapacakları iş hemen o gece, 'Recep Tayyip Erdoğan istifa etsin, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi meşruiyetini kaybetmiştir, parlamenter sisteme dönelim' olur. Al sana yeni bir tartışma" diye konuştu.

BİZİM ANLAYIŞIMIZI ANLAYANLARLA YOLA GİDİLİR

Üç büyükşehir karşılığında Adana, Mersin ve Manisa için AK Parti'den bir özveri beklenip beklenmediği konusunda ise Bahçeli, "Bizim anlayışımızı anlayanlarla yola gidilir. Anlamayıp ‘İlle de benim dediğim olacak’ diyenleri de sırtımızda küfe yok taşımak mecburiyetinde değiliz. Yani gerçekçi siyaset yapmaya çalışıyoruz. Türkiye’yi düşünerek yapmaya çalışıyoruz" karşılığını verdi. Bahçeli, kader mahkumları için çıkarmayı hedefledikleri "af teklifini" pazartesi günü TBMM Başkanlığı'na sunacaklarını açıkladı. Bahçeli hediye uçak tartışması konusunda ise "Türkiye cumhuriyeti devleti hediye, hibe kabul etmez.  Ama 'bana hibe edildi hediye edildi', bu Türk milletinin kabul edeceği bir durum değil. Recep Tayyip Erdoğan'ın da bunu kabul etmemesi gerekirdi diye düşünüyorum" dedi.

Bahçeli, bazı gazeteciler sohbetinde özetle şu mesajları verdi:

- Yerel seçimde ittifak meselesini açabilir misiniz?

- 24 Haziran seçimleri sonrasında yerel yönetimler seçimlerinin erkene mi alınacağı, zamanında mı yapılacağı tartışmasını başlatan çevreler seçimlerin 31 Mart 2019’da yapılma ihtimalinin kuvvet kazanması sonrası bu defa ‘acaba ittifak olur mu olmaz mı?’ tartışmasını başlattılar. Bir çok değerli bilim insanı buna katılıyor, siyasiler buna giriyor. Değişmez televizyon yorumcuları bu işin içindeler. İttifakı cumhur ittifakıyla da ilişkilendirerek neler yapılacağını hem tartışıyor hem merak ediyorlar. Fakat öğrenmekte de güçlük çektiklerini ifade ediyorlar.

31 Ağustos günü Etimesgut’taki konuşmamın bir bölümünde bu konulara da değinmek durumunda kaldık. Orada dört temel strateji oturtturmaya çalıştık. Bir defa Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi artık geri dönülmez bir yoldadır. 16 Nisan’da yapılan referandumda hukuki boyutunu, 24 Haziran’da da demokratik boyutunu kazanmıştır. Ve artık Türkiye’de yeni bir yönetim sistemi olarak kalıcı ve istikrar sağlayıcı bir anlayışla yoluna devam etmesi gerekiyor. İşte bu anlayışı sürekli kılabilmek için demokrasi içinde, seçimler kapsamında yerel yönetimler sistemi var. O zaman yerel yönetimler sistemi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin kalıcı olabilmesi için bir izdüşümü olan bir seçimdir. Dolayısıyla bu seçimi önemsemek lazımdır. MHP olarak hareket noktamız buradadır. Bu esas dahilinde yorumlamaya çalışıyoruz. Mahalli idareler seçimleri çok geniş kapsamlıdır. Bin 300’e yakın hatta aşan belediye başkanlığı seçimi var. Ona paralel olarak belediye meclisi, il genel meclisi üyeleri var. Bunları da sayısal olarak derleyip topladığınız taktirde her siyasi parti seçime girme hakkını elde ediyorsa en azından 21 bin kişiyi tespit ederek belediye başkanı, belediye meclis üyesi, il genel meclis üyesi olarak topluma takdim etmesi lazım. 

YENİ SİSTEMİN MEŞRUİYETİNİ TARTIŞTIRMAYACAK BİR SONUÇ ELDE EDİLMELİ

Eğer seçime 10 parti girme yeterliliğine sahip olursa bu 231 bin civarındadır. Bu kadar yaygın seçimde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin meşruiyetini tartıştırmayacak bir sonucun elde edilmesi lazımdır.  24 Haziran öncesi ve sonrasında kendi aralarında ittifak oluşturanlar 1946'dan bu yana uygulanmaya konmuş olan parlamenter sisteme  dayalı bir dönüşü önermektedirler. Yani Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemini reddediyorlar ve parlamenter sisteme döneceklerini ifade ediyorlar. Bu anlayış için mahalli idareler seçimleri önemli bir araçtır. 

DÖRT AŞAMALI

Yani mahalli idareler seçimlerinde bugün Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini yönetenler beklenen sonucu alamazsa hemen Türkiye'de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin meşruiyeti üzerine bir tartışma başlatmaya niyetliler. Buna  hazırlanıyorlar. Biz de bunları önleyebilmek için MHP olarak bir öneride bulunuyoruz. Bu öneri dört aşamalıdır. Birincisi: Hem uluslararası kuruluşlar, hem Türkiye ile ilgilenen devletler ve onların bir takım odakları, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini destekleyenlerin 3 büyükşehirde istedikleri sonucu alamamaları durumunda, ‘Sistem meşruiyetini kaybetmiştir. Halk benimsememiştir. Bu sistemden ayrılmanın yolları nedir’ diyerek bir istismar siyaseti geliştirebilirler. 

ÜÇ BÜYÜKŞEHİR ÖNEMLİ

Üç büyükşehir Türk siyasetine damga vuran şehirlerdir. Türk siyasetini yönlendiren şehirlerdir. Çok sayıda parlamenter üç büyükşehirden Meclis’e doğru akış sağlamaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken konu şudur: Üç büyükşehirde mutlak suretle Cumhur ittifakı temelinde uzlaşan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminden yana olan bir sonucun elde edilmesi hem sistemin kökleşmesi, yerleşmesi hem de Türkiye’nin demokratikleşme sürecine girmesi ve toplumun normalleşmesi açısından önem arz etmektedir. O sebepten dolayı burada da partiler bir araya gelir yani 24 Haziran öncesindeki bir takım ittifaklar bu seçimde oluşur. 

Çevredeki kriz, ekonomideki  gelişmeler, toplum dokusundaki etnik ve mezhepsel ayrışmalar hepsini üst üste koyduğunuzda Türkiye yeni bir sisteme geçmiş ama tartışmaları tükenmemiş bir ülke konumunda olur. Bunun ortadan kalkması lazım. 

BÖLÜCÜ FAALİYET CESARETLENİR

Bir konuya daha dikkat etmek gerekiyor: Eğer bu 30 büyük şehirde, CHP - HDP eklemlenmiş bir yapıda seçime girer ve adayların içerisinde PKK yanlısı veya PKK'lı kişiler de aday gösterilir, bundan da sonuç alınırsa, bu defa terörle mücadelenin bir boyutu tartışmaya açılır. O boyut 30 büyükşehir ve batı illerimiz Üçüncü bir konu daha vardır: Türkiye, 15 Temmuzöncesi ve sonrasında 101 büyükşehir il, ilçe, belde seçim çevresini kayyuma götürmek mecburiyetinde kalmıştır. Kayyum ülkeyi 15 Temmuz'dan bu yana yönetiyor. Hendekler kapatılıyor, PKK'nın tesir alanı daraltılıyor, kaynakları kurtulmaya çalışılıyor. Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu’sunda en azından 22 il, 148 bin km toprak üzerinde 8 milyonu aşkın bir nüfusun yaşadığı bu yerler yeniden PKK davranış modelleri ile karşı karşıya kalmamalıdır. Kayyum herhangi bir parti değildir. Devletin yönetiminin vermiş olduğu kararlarla şekillenmiş olan bir belediye yönetimidir. Kayyumlar kimlerdir? Kaymakamlardır, vali yardımcılarıdır yani devlettir.  94 tane PKK'lı belediye sekiz tane de FETÖ'cü belediye yönetimi vardı. Bunların tekrar sonuç alması hali terörle olan mücadeleyi sıfırlar. Türkiye'nin varlığı,  toprak bütünlüğü tartışmaya açılır. Ve bölücü faaliyetler tekrar cesaretlenir. Kuzey Irak'ta Suriye’de bu konuda da büyük iddialar ortaya konur ve bundan da yararlanan küresel güçler olur. Bu sebepten dolayı bu kayyum atanmış belediyeler mutlak suretle PKK ve FETÖ kontrolünden çıkarılmalıdır. 

CHP KAYYUM ÖNCESİNE DÖNECEK YAPIYA MÜSAADE ETMEMELİ

Televizyon programında, ‘Bu nasıl olacak, bunları kim belirleyecek? acaba istihbarat kuruluşları bunlara doğru bilgi mi verecek’ gibi konuşmalar oluyor. Türkiye’nin kayyumdan kurtulup, yeniden bir belediye seçim anlayışı etrafında bütünleşmesini gölgeleyecek ama PKK'ya da yandaş olabilecek ifadeler söylüyorlar, bu doğru değil. Kim olursa olsun.. HDP, PKK'nın bu tür bir eğilimin orada tekrar belediye kazanma şansını kırabilmek için bu söylemlerin  karşısındaki düşüncenin o bölgede belediye seçimlerinde egemen olması lazım. Onun içinde kayyumla atanmış olan belediyelerde mutlaka CHP’nin, diğer siyasi partilerin tekrar kayyum öncesine dönüşebilecek bir yerel yönetim yapılanmasına müsaade etmeyecek sağduyu ortaya koyması lazım. 

MHP”NİN İKİ ŞARTI

Dördüncü maddemiz de, biz bir siyasi partiyiz ve Allah nasip ederse 8- 9 Şubat'ta 50. yılımızı kutlayacağız. Köklü bir yapısı olan MHP’nin varolan belediyelerini yok kabul ederek, seçimlere başka türlü bir yaklaşım içerisinde, belediyelerden tamamen kendisini uzak tutan bir davranış ortaya koyması mümkün değildir. İki şartımız var: MHP 2004 yılında 30 Mart'ta almış olduğu belediyeleri koruyabilmeli ve mümkün olduğu kadar da sayısal yönden artırabilmeli. Bu da  dördüncü stratejimizdir. 

YEREL YÖNETİMLERDE TABİİ İŞBİRLİĞİ VARDIR

Bununla ilgili ortaya bir takım değerlendirmeler koyarken yerel yönetimlerin de özelliğini iyi anlamak lazım. Yerel yönetimlerde tabii bir işbirliği vardır. Her ilde ilçede, aynı ilin ilçelerinde dahi bu farklılık gösterir. Geniş aileler vardır, değişik partiler vardır, değerli şahsiyetler vardır. Seçim alabilmek için eş dost akraba devreye girer, mahalleler köyler devreye girer ve bir kişi üzerinde anlaşmanın yolu aranabilir. Sözgelimi bir ilçenin 15 belediye meclis üyesi varsa, aday olan kişi bunlardan bazı  dağıtımlar yapmak suretiyle kendisini seçtirebilecek bir yeterliliğe kavuşmak ister. O sebepten dolayı hangi partiden olursa olsun herkes birbirleriyle ilişki kurarken aynen şu tabiri kullanır; 'Emmoğlu kusura kalmayın, bizim aileden bir kişi adaylığını koydu artık ona vereceğiz. Bu genel seçim değildir. Genel seçim olsa partime veririm. Dolayısıyla o arkadaşımızın seçilmesini istiyoruz. Bir de laf aramızda bize de belediye meclis üyeliği veriyorlar' gibi laflar dolaşır. Yani ister Cumhur İttifakı olsun ister Millet İttifakı olsun burada hiç söz geçmez. Burada tabii ittifak vardır tabi dayanışma vardır. 

GÖRÜŞMELER BAŞLAMADI

Böyle bir yapılanmaya istikamet kazandırabilmek için, Türkiye genelinde cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin yaşatılabilmesi,  Türkiye'de kökleşebilmesi, derinleşebilmesi, yoğunlaşabilmesi için yerel yönetimlerde acaba bu ruhu yaşatabilir miyiz? Bunun içinde bazı görüşmeler yapılabilir mi? Henüz bu görüşmeler başlamadı. Bu görüşmelerin  kimler neresinden nasıl olacağı belli değil. 

‘ŞURASI SENİN BURASI BENİM’ GİBİ BASİT BİR PAYLAŞIM DEĞİL

Ama toplumda bir kanaat var: Cumhur  ittifakından yana olanlar var, Ak Parti'nin içinde karşı olanlar var, ne var? Bol laf var. Bunu ortadan kaldırabilmek için seçime yakın bir ortamda bu iş nasıl olacak? Bütün siyasi partiler rakamları masanın üstüne koymuştur. ‘Nerede nasıl alırım,  nerede ikinci partiyiz, hangi faaliyetle hangi adayla birinci parti olurum? şu olur bu olur 'gibi değerlendirmeler olur ama Türkiye'de bazı çevreler de, cumhur ittifakının devamını istiyor. Devamını isterken, ‘Şurası senin burası benim’ gibi basit bir paylaşım yerine az önce söylediğim anlayış çerçevesinde yeni bir sistemin, ülkeyi yönetim biçiminin başarıya ulaşabilmesi için gerekli olan yerel yönetimler davranışıyla beslenmesini önermek durumundadır. MHP'nin önerdiği budur.  Mesela Etimesgut bizim 2014 yılında kazandığımız belediyedir. Polatlı, Adana aynı şekildedir. Orada konuştuk ve başarılı gördüğünüz belediye başkanına halk nezdinde teşekkür ettik, iltifat ettik 'belediye başkanımız olarak başarılısınız. Gelecekte de bu başarınızı daim kılacak olan belediye başkan adayımız olabilirsiniz. Allah yolunuzu açık etsin' dedik. Bu ne demek? MHP  buralarda ben ittifak yapıyorum demiyor. Burada, ‘ben bu belediyeyi yönetiyorum şimdi de yönetmeye talibim. Bazı hizmetler yarım kaldı, değişim var, gelişme var. MHP olarak buraya damga vurmak istiyorum’ anlayışıyla yaklaşıyoruz.

BİZİ ANLAMAK İÇİN ÖNCE DİNLEMEK GEREKİR

Bizi anlayabilmek için önce dinlemek gerekir. Bizi dinleyecek kanal da yok. Onun için her akşam birileri çıkıyor bir şeyler anlatıyor…Biz de kendi kendimize, ‘Şurada şu burada bu var’  diyoruz. Bizim başarımıza engel teşkil edecek odakları biz bugünden belirliyoruz. Bize faydası burada. Yarın nasıl ne yapacağımızı MHP'yi tanıyanlar bugünkü şartlarında görmeye çalışırlar. 

CHP'DE HER ŞEY MÜBAH MANTIĞI

CHP çok farklı bir konuma geldi. Partinin içerisinde sürekli toplantılar, tartışmalar yapılıyor ve hepsi bir sonuç almaya niyetinde. Hangi grup olursa olsun hangi kanat olursa olsun…İster Kemal Kılıçdaroğlu'na muhalefet yapmış olsun, isterse taraftar olsun herkeste bir kanaat var: ‘Biz bazı şehirleri almalıyız’. Alabilmek için de her şey mübahtır mantığıyla hareket ediyorlar. İstanbul'da bazı rakamlar var. Bazı kuruluşlar bunlara karşı bir destek talebi ile taviz politikası takip edebiliyorlar. ‘Efendim siz bunu böyle yaparsanız biz de şurada şunu isteriz’…Orada da Ferdi Tayfur'un şarkısını söylüyor: ‘Merak etme sen’ diyor, ‘Yaparız biz bunu’ diyor. 

CHP’DE SAĞ YOK DUYU’DAN DA ŞÜPHELİYİM

- CHP Sağduyu gösterecek mi? Şu an için sağ yok duyudan da şüpheliyim.

MATEMATİKSEL DESTEĞİ VAR

- Geçmişte olduğu gibi yerel ittifak için de bir formül tasarladınız mı?

31 Ağustos'ta Etimesgut'ta dört strateji ortaya koyduğumuza göre bu strateji lafa dayalı strateji değil. Türkiye gerçeğine, siyasi partilerin konumuna, MHP'nin gücünü beraberinde düşünen bir stratejidir ve bunların matematiksel desteği de vardır. Buna göre eğer bir görüşme ortamı çıkar, farklı farklı gelişmeler ortaya çıkarsa MHP bu stratejisini daha açık ayrıntılı anlatabilir ve kamuoyu ile paylaşabilir. Ama herkesin pusuda olduğu, tuzak kurduğu, değişik ilişkiler içerisinde bulunduğu ortamda biz herhalde safız ama aptal olmadığımızı da göstermeliyiz. 

- Görüşme talebi var mı?

Hayır, böyle bir talep henüz daha doğmuş değil. Bazı kişiler partilerin konuyla ilgili yetkilileri bir araya gelebilir mi sorusunu soruyor. Evet gelebilir. Biz de genel başkan yardımcımız mahalli idarelerden sorumlu Sadir (Durmaz) Bey'e, ‘eğer sizinle görüşmek isteyen olursa bir ön görüşme yapabilirsiniz’ diye ifade ettik. 

HDP VE CHP 3 BÜYÜKŞEHRİ ALIRSA O GECE  ‘ERDOĞAN İSTİFA ETSİN’ DERLER

- İttifakın 30 büyükşehirde yapılacağı, bir de 3 büyükşehirde yapılacağı iddiası var...

Bizim böyle bir iddiamız yok. Bu iddiada olanlar var. Trump'dan tutun Merkel'e, Merkel'den tutun Fransa'ya kadar herkes üç büyükşehir ile ilgili… Bu gibi şeylerle ortalığı karıştırmanın gereği yok. Ben tamamen bu tür anlayışlar dışında bir perspektif ortaya koyuyorum. 3 büyükşehirde sonuç HDP ile CHP'nin ‘Biz burayı kazandık’sözü olursa bu taktirde ikinci yapacakları iş hemen o gece 'Recep Tayyip Erdoğan istifa etsin, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi meşruiyetini kaybetmiştir. Hemen  parlamenter sisteme dönelim' olur. Nasıl döneceklerse? Al sana yeni bir tartışma. Bu tartışmayı sabırsızlıkla bekleyen bir çok kişi de var. 

Yorumlar