Yemen'de vekalet savaşına dönen iç savaş

Yemen'de yaşanan iç savaş en çok açlıkla müdahale edenleri vurdu. İşte savaşın tüm detayları...

Yemen bölgesi Aden Körfezi’nin Asya’daki kıyısıyla Hint Okyanusu’na açılan bölgedir. Yemen coğrafi konumunun öneminden dolayı, tarih içinde birçok büyük imparatorluğun topraklarından biri olmuştur. Yavuz Sultan Selim'in Mısır’ı(Memlüklüler) fethiyle beraber Yemen, Osmanlıya bağlı özerk bir bölge haline gelmiş.Osmanlı İmparatorluğu ise Kuzey Yemen'deki egemenliğini 20.yüzyıla kadar sürdürdümüştür. Osmanlı’nın uzun bir süre istikrarlı yönetiminin ardından 1918 yılına gelindiğinde, Osmanlı kuvvetleri Yemen’den çekilmek zorunda kaldılar. Osmanlı İmparatorluğu’nun bölgeden çekilmesinin ardından bölge idaresi, Osmanlı tarafından İmam Yahya’ya bırakılmıştır. İdari yönetimin devredilmesiyle birlikte yaklaşık yarım yüzyıl sürecek olan İmam Yahya ve onun hanedanlığı, bağımsızlığı ilan ederek 1962 yılına kadar hüküm sürmüştür.

Demografik olarak baktığımızda Yemen halkının büyük çoğunluğunu Araplar oluşturmaktadır. Yemen’deki dini yapıyı incelediğimizde ise % 55’nin Sünni, bu oranın da büyük bir bölümünün Şafi mezhebinden, olanlardan oluştuğunu görmekteyiz. Nüfusun geri kalan % 45’i ise Zeydi’dir. En basit şekilde ifade edildiğinde, Zeydilik (الزيدية) Sünnilere en yakın Şii mezheptir tespiti yapılabilir. Zeydilik her ne kadar takıyye, bed’a, ricat konularında umumi Şiî düşünceden farklılaşsa da, Hz. Muhammed’den sonra imametin Hz.Ali-Fatıma soyundan birisi üzerinden devam ettiğii düşüncesi ile Şiî gelenek içerisine yerleştirilmiştir.Zeydîler, imamların masumiyeti ve ahir zamanda gelecek olan Mehdî gibi konularda İmamiyye Şiası’ndan farklı düşünmektedirler.Mehdî beklentisinin insanları pasifleştireceğini düşünürler ve Zeydîlere göre zulme ve baskıya karşı direnmek fikrini savunurlar.

YEMEN CUMHURİYETİ'NİN KURULUŞU

1962 yılında saray muhafızlarının başındaki Albay Sallal darbeyle Zeyidi imamların hanedanlığını devirmiş; Yemen Arap Cumhuriyeti’nin ilan edildiğini açıklamış ve kendisini Kuzey Yemen’de Yemen Arap Cumhuriyeti’nin Başkanı olarak ilan etmiştir. İmamlık yönetiminin sona ermesiyle birlikte Cumhuriyet kurulmuştur.Cumhuriyetin ilanı ile imamlık rejiminin kaldırılması Şii kesimleri rahatsız etmiştir ve Cumhuriyetin kurulması istikrar yerine kanlı bir iç savaş getirmiştir. Zeydi Şiiliğinde iktidarın Ehl-i Beyt soyundan gelen İmamlarda olması temel esas olmuştur ancak Cumhuriyetçi darbeyi yapan Albay Sallal Şii olmasına karşın ne Seyit ne de Şerif’tir.Bu durum Kuzey Yemen'de çoğunluk olan Şiilerin isyanının yayılmasına yol açmıştır.Kuzey Yemen’de İmamcılar ile hükümet güçleri arasındaki çatışmalar 1967 sonrası dönemde son bulmuş, fakat taraflar arasındaki gerginlik ve güvensizlik sürmüştür. Bu durum, 2000’li yıllarda yaşanacak olan iç savaşın temellerinin atılmasına neden olmuştur. Yaşanan gerginlik ve çatışmalara rağmen Kuzey ve Güney Yemen’in meclislerinde onaylanmasıyla,22 Mayıs 1990 tarihinde Kuzey ve Güney Yemen birleşmiş ve başkenti Sana olan Yemen Cumhuriyeti kurulmuştur.

CUMHURİYET DÖNEMİNDE YEMEN

1993 seçimlerinde Şii örgütler istenilen başarıyı gösterememelerine karşın Hüseyin Husi(الحوثيون) ve arkadaşları meclise girmeyi başarmış. Şiiliğin Zeydiye koluna mensup olan Husiler, aynı zamanda Ensar Allah olarak da bilinen isyancı bir gruba üyedirler. Grup, 1962′ye kadar neredeyse 1000 yıl boyunca ülkenin kuzeyini yönetti. ABD ve İsrail karşıtı radikal söylemler içine giren Husi taraftarları, cumhurbaşkanı olan Abdullah Salih’in Suudi Arabistan ve ABD ile ilişkilerine eleştirel yaklaşmıştır. Husiler’in, çoğunlukta oldukları Sa’da bölgesinde daha fazla özerklik istemeleri hükümet ile Şii gruplar arasında çatışmaya başlamasına neden olmuştur ve Hüseyin Husi’nin 10 Eylül 2004 tarihinde öldürülmesiyle çatışmalar daha da kritik bir aşamaya varmıştır.

Husiler, 2004 yılında Ensarrullah adlı silahlı milis gücüne dönüştüler. Hüseyin Husi’nin öldürülmesinin ardından küçük kardeşi Abdulmelik el-Huti örgütün lideri olmuş ve Abdullah Salih rejimiyle uzlaşmayı reddetmiştir.

ARAP BAHARI'NDA YEMEN

Tunus'ta 2010 yılı sonunda başlayan gösteriler kısa sürede Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki birçok ülkeye yayıldı.Arap Baharı (Arab spring) adı verilen bu süreçte Yemen'de de halk 11 Şubat 2011'de 33 yıllık Ali Abdullah Salih yönetiminin son bulması için sokaklara döküldü. Başkent Sana'dan başlayan ve kısa sürede tüm ülkeye yayılan ayaklanmalar, Salih'in Aralık 2011'de yetkilerini yardımcısı Abdurabbu Mansur Hadi'ye devretmesi ile sonuçlandı. 2012 yılında yapılan cumhurbaşkanlığı seçimi ise istikrarı getirmedi.

BM ve Körfez İşbirliği Konseyi'nin (KİK) girişimiyle Mart 2013'te Cumhurbaşkanı Hadi başkanlığında, Ulusal Diyalog Konferansı toplantıları yapıldı ve siyasi parti temsilcilerinden oluşan bir kurul oluşturuldu. Kurul, 2 Şubat 2014'te ülkenin 6 federal bölgeye ayrılmasına karar verdi. Bu sürecin ardından ise İran destekli Husiler tarafından sık sık düzenlenen gösterilerde, Cumhurbaşkanı Hadi'ye hükümeti feshetmesi ve yerine Ulusal Birlik Hükümeti kurulması yönünde baskı uygulandı. Ağustos 2014 tarihinde Abdulmelik el-Husi, Hadi yönetimini protesto etme çağrısında bulunarak ülkedeki krizi giderek tırmandırmıştır. Husi göstericileri başkent Sana’da hükümet binalarını işgal etmiştir.

Husiler’in 22 Ocak tarihinde Cumhurbaşkanlığı Sarayını ve başbakanlık konutunu abluka altına alması üzerine, Cumhurbaşkanı Hadi ve Başbakan Halid Bahah görevlerinden istifa etmişlerdir. Aden’e kaçan Hadi kendini tekrar cumhurbaşkanı ilan etmiş ve ülkenin geçici başkentini Aden olarak ilan etmiştir. Hadi yanlısı silahlı Halk Komiteleri güçleri ile Husiler ve onlara destek veren eski cumhurbaşkanı Salih yanlısı güçler arasında 1 Mart 2015'te çatışmalar yaşanmaya başladı. Husiler ve Salih yanlısı güçler, Cumhurbaşkanı Hadi'nin bulunduğu güneydeki Aden vilayetine doğru ilerlemeye başladılar.Husilerin amacı hareketlerini Sa’da’nın dışına taşımaktı. Nitekim Arap Baharı sonrası ortaya çıkan otorite boşluğu imkânı ile 2012 yılından itibaren kurdukları bazı ittifaklar sayesinde Sana’ya kadar gelip, oradan nüfuzlarını Babülmendep’e doğru uzatmak istediler.

Husiler’in ilerleyişi üzerine kentten ayrılarak Suudi Arabistan'a giden Yemen Cumhurbaşkanı Hadi, hem BMGK hem de Arap ülkelerine mektup göndererek, Husilerin ilerleyişinin engellenmesi için askeri müdahale dahil her türlü önlemi almalarını istedi.

KARARLILIK FIRTINASI

Hadi'nin çağrısı üzerine 26 Mart 2015'te Suudi Arabistan öncülüğünde kurulan koalisyon, "Kararlılık Fırtınası" adı altında Husiler ve Salih yanlısı güçlere karşı hava harekâtı başlattığını duyurdu. Yemen krizine çözüm amacıyla 16 Haziran 2015'te BM gözetiminde Cenevre-1 görüşmeleri başladı. 3 gün süren müzakere çabalarına rağmen Husilerin "Savaşı Suudi Arabistan yürütüyor. Hadi ve hükümeti yerine Suudi Arabistan ile görüşmek istiyoruz." şeklindeki dayatması nedeniyle herhangi bir karar alınamadan görüşmeler sona erdi.

VEKALET SAVAŞINA DÖNEN İÇ SAVAŞ

Yemen’de yaşanan iç savaş sadece mezhepsel bir bölünmüşlüğün değil aynı zamanda Ortadoğu’da gerçekleşen güç yarışının bir sonucudur. Husilerin 2014 yılında Yemen’in başkenti Sana’ya girmelerinden itibaren ülkedeki gelişmeler, İran’ın Husileri desteklediğine dair iddialar, bazı İranlı siyasetçilerin Husilere destek açıklamaları ve Suudi Arabistan’ın Husi ilerleyişine karşı sert tepkisi, yaşananların Suudi Arabistan ve İran arasındaki vekâlet savaşları olarak yorumlanmasına neden olmuştur.

Suudi Arabistan açısından Yemen’in bu denli önemli görülmesinin altına yatan birden fazla sebep bulunmaktadır.İlk olarak komşusu olan Yemen’in istikrarı, ABD ve Körfez ülkeleri için de oldukça önemli görülmektedir. İkinci olarak Yemen’in El-Kaide’nin etkili kanatlardan birine ev sahipliği yapıyor olması ise sınır güvenliği açısından önemli görülmekte, nitekim El Kaide’nin çevrede etkisini göstermesi çekincelerin bir diğer ayağını oluşturmaktadır.

KOALİSYON DEVLETLERİNİN YEMEN'DEKİ DURUMU

Uluslararası Af Örgütü Kriz Reaksiyon Merkezi’nden Tirana Hassan, Emirliğin "Yemen'deki resmi olmayan hapishanelerinde işlenen insan hakkı ihlallerinin savaş suçu olarak nitelendirilebileceğini, kaçırılan esirlere işkence yapılmasının buna örnek teşkil ettiğini" söyledi. Uzun bir süredir Birleşik Arap Emirlikleri'nin Yemen'de gizli hapishaneler kurduğu ve yönettiği biliniyor, bu hapishanelerde işkence ve tecavüz başta olmak üzere birçok insan hakları ihlalinin doruk noktaya ulaştığı ifade ediliyordu. Suudi Arabistan ve BAE liderliğinde Husilerle savaşmak üzere bir koalisyon kuruldu ancak BAE güçleri güneyde tek başına geniş arazileri, kasabaları ve hatta şehirleri ele geçirdi. ABD kurulan koalisyonu milyarlarca dolar değerindeki silah ile desteklerken aynı zamanda BAE ile birlikte “anti-terörizm” operasyonlarına çıkmaları için bölgede asker de bulunduruyor.

İÇ SAVAŞIN İÇİNDE İNSANLIK DRAMI

Yemen Sosyal İşler ve Çalışma Bakanı İbtihac el-Kemal, 3 yılı aşkın süredir iç savaşın devam ettiği ülkede, istatistiklere göre 2 milyondan fazla çocuğun işçi olarak çalıştırıldığı, 20 bin çocuğun ise Husiler tarafından savaştırıldığı bilgisini verdi.
Şimdiye kadar 20 bin insan savaşta öldü. Evlerini terk edenlerin toplam sayısı 284 bin 280 ayrıca, güvenlik krizi nedeniyle bölgedeki birçok sağlık merkezi de kapatıldı.

Dünya Sağlık Örgütü tarafından daha önce yayınlanan raporlarda, Nisan 2017'den itibaren ülkede kolera salgınında 2 bin 200 kişinin yaşamını yitirdiği ve halen kolera şüphesi taşıyan 1 milyon kişinin bulunduğu bildirildi.

BM tarafından geçen ay yapılan acil çağrıda insani kriz yaşayan Yemen'de yardımların temini için 3 milyar dolara ihtiyaç duyulduğu belirtilmişti. Yemen'deki 27,6 milyonluk nüfusun yüzde 75'i hayatlarını devam ettirebilmek için insani yardıma ihtiyaç duyuyor.

Yorumlar