Yabancı karşıtlığı planlı mı yükseliyor? İşte tüm gerçekler...

İngiltere’nin AB üyeliğinden ayrılmasının oylandığı referandum, Türkiye ve göçmenlere yönelik ırkçı söylemler etkisinde  gerçekleşti. Peki,  artan ırkçı söylemler planlı olarak mı uygulandı?

Avrupa’da artan terör saldırıları aşırı sağ grupların söylemlerinin destek bulmasına neden oldu. Fransa’nın Paris kentinde karikatür dergisi Charlie Hebdo’ya düzenlenen saldırı ve Avrupa’nın çeşitli kentlerinde art arda meydana gelen terör saldırıları sonucunda Avrupa’da yeniden ırkçı söylemler arttı. Terör olaylarının ışığında patlak veren göçmen krizi ırkçı yaklaşımı daha artırarak söylemler şiddete dönüştü.

İngiltere AB’den ayrılma sürecini referanduma götürme evresinin öncesi ve sonrasında Türkiye ve göçmenler aleyhinde yapılan söylemler ırkçılığın geldiği boyutu bir kez daha gözler önüne serdi. İngiltere Başbakanı David Cameron’ında Türkiye’nin AB sürecine yönelik, ‘3 bin yılda zor girerler’ sözü krizi farklı bir boyuta taşıdı. Referandum sonrasında da artarak devam eden ırkçılık korkulacak bir seviyeye ulaştı.  Gelişen bu olaylar karşısında AB’de hortlayan ırkçılığın, planlı olarak mı uygulanıyor sorusu akıllara geliyor.  

Prof. Dr. Ensar Nişancı, İngiltere'den artan ırkçı söylemin perde arkasındaki planı anlattı

Namık Kemal Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ensar Nişancı, “Güçlü ve kurumsallaşmış devlet parametrelerinin belirleyici olduğu bir yerde toplum genelde yönlendirilir. Sadece İngiltere’nin değil, bütün dünyanın kaderini bu kadar etkileyen belki Soğuk Savaş döneminde Berlin Duvarı’nın yıkılışının ardından büyük bir olay olarak niteleyebileceğimiz bir olayda İngiltere’nin müdahil olmadığını düşünmek mümkün değil. Yeni bir güç alanı kuruluyor. İngiltere, kurucu güç olabilmek için üzerinden AB gibi bir yükü atmak istedi. Araç olarak da ırkçılığı kullandı.” İfadelerini kullandı.

Prof. Dr. Ensar Nişancı, Avrupa’da terör saldırılarıyla birlikte göç kriziyle başlayan ve İngiltere’deki referandum süreciyle birlikte artan ırkçılık söylemlerinin arkasında yatan sebepleri AjansHaber’e değerlendirdi.

“GÜÇLÜ VE KURUMSALLAŞMIŞ DEVLETTE TOPLUM GENELDE YÖNLENDİRİLİR”

İngiltere, imparatorluk geleneğinden gelen bir ülke. Devletin kurumsallaşmış yapısının bulunduğu dünyadaki en büyük devletlerden biridir. Güçlü ve kurumsallaşmış devlet parametrelerinin belirleyici olduğu bir yerde toplum genelde yönlendirilir. Bu sonuç ABD’de, İran’da da geçerlidir. ABD, İngiltere ve İran’da konjonktüre göre nasıl bir lidere gerekecekse, ona göre alt yapı oluşturulur ve bir lider ortaya çıkarılır.

“İNGİLTERE’NİN İSTEDİĞİ BİR DURUM”

Sadece İngiltere’nin değil, bütün dünyanın kaderini bu kadar etkileyen belki Soğuk Savaş döneminde Berlin Duvarı’nın yıkılışının ardından büyük bir olay olarak niteleyebileceğimiz bir olayda İngiltere’nin müdahil olmadığını düşünmek mümkün değil. Bunu hesaba katmamak yanlış olur. Bugün İngiltere’de ortaya çıkan durum devletin istemediği bir durum değil, istediği bir durum.

“GÜÇ OYUNLARININ SAHALARI DEĞİŞİYOR”

Asıl kritik soru “neden İngiltere AB’den çıkmak istiyor?”  domino etkisi yapması çok muhtemel olan bir durum. Bundan sonra yeni güç dağılımına bakmak lazım. Dünyanın güç merkezleri artık Batı’dan Doğu’ya doğru kayıyor. Güç oyunlarının oynanacağı sahalar değişiyor. Soğuk Savaş döneminde güç sahası Doğu Avrupa’ydı ve gücün bulunduğu yer Avrupa’ydı. Yeni dönemde güç sahalarından bir tanesi Suriye ve Ukrayna’dır. Ana hattına baktığımız zaman alan Ortadoğu’dur. İlerleyen zamanlarda enerji kaynakları çok önemli olacak.

“İNGİLTERE, KURUCU GÜÇ OLABİLMEK İÇİN AB’Yİ SIRTINDAN ATMAK İSTEDİ”

Güç için mücadele edenlerden bir tanesi Çin olacak. Almanya’da mücadele ediyor fakat izin vermiyorlar. Türkiye, eksen ülke olmak istiyor. Potansiyeli çok yüksek. İngiltere, yeni güç oyununda devre dışı kalmamanın yanında kurucu olmak istiyor. Yeni dönemde yeni ittifaklara şahitlik edeceğiz. Yapılan referandum bu süreci anlamlı kılıyor. ABD’ye İngiltere daha yakın olacak ve Rusya’yla ittifak için bulunacak. İngiltere’yle İran Ortadoğu’da yakın bir dirsek temasında çalışacak. Avrupa’nın diğer ülkeleri bu güç blokunun dışında tutulmaya çalışılıyor ama dışında değil, karşısında yer alacaklar. İngiltere, kurucu güç olabilmek için üzerinden AB gibi bir yükü atmak istedi. Araç olarak da ırkçılık söylemini kullandı.

“SURİYE, YENİ DÜNYANIN LABORATUVARI”

Charlie Hebdo ve Avrupa’da meydana gelen saldırılarla aşırı sağ yükseltilmek isteniyor. Artık AB’den vazgeçmeye yönelik bir süreç iş başında.  Paris’te düzenlenen saldırılarda bomba yerine silah kullanılıyor. Bunlar gelişi güzel eylemler değil. Daha sonra Avrupa’nın Başkenti Brüksel’de bomba patlıyor. Bu aslında AB’nin hedef alındığını gösteriyor. Bu saldırıların ardından göçmen krizi var. AB ve İngiltere tüm olup biteni izliyor. AB, varoluşsal bir krizle karşı karşıya. AB şuan bir çözülüş testinden geçiyor. Bu global güç dengelerine etkisi olacak. Merkez ve oyun sahalarından biri Türkiye’dir.  Suriye, yeni dünyanın laboratuvarıdır. Güç dengelerinin merkezleri İstanbul’dan başlayarak Körfez ülkelerine kadar uzanacaktır.

YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.

Yorumlar