Ünlü isimlerle Güneydoğu'da 'algı' oyunları...
Güneydoğu'da “devlet katliam yapıyor” algısı oluşturulmaya çalışılıyor. Ancak madalyonun diğer yüzü hiç de böyle değil…
Güvenlik güçlerinin Diyarbakır ve Şırnak’ta sürdürdüğü operasyonlar şiddetli bir şekilde devam ediyor. Bugüne kadar yüzlerce terörist etkisiz hale getirilirken, onlarca askerimiz de şehit oldu. Bölgedeki yoğun çatışmalardan en çok etkilenenler ise sivil vatandaşlar oldu. On binlerce kişi evlerini, topraklarını bırakarak operasyonlardan uzak bölgelere göç etti.
Bölgede çatışmalar sürerken gerek HDP’li vekiller gerekse HDP tabanına yakın akademisyenler ve ünlü isimlerden operasyonlarla ilgili, “Türk askerleri bölgede sivil vatandaşları katlediyor” algısı benimsetilmeye çalışıldı. Oysaki operasyonların başladığı günden bu yana okullara bomba atarak, evlere zorla girerek, ambulanslara ateş açarak Kürt halkına en büyük zararı terör örgütü PKK verdi. Bölgedeki bu algı oyununa milletvekilleri ve akademisyenler değil ünlü isimler de destek verdi. Ünlü şarkıcı Mahsun Kırmızıgül, Twitter'da "Yaralı olan çocukları ve yaşlı insanları ölüme terketmek hangi dinde yazar. Bu kadar zalim, bu kadar merhametsiz nasıl oldunuz ey başbakan?" sözleriyle yoğun tepki çekmiş ve devleti katliam yapmakla suçlamıştı.
“SİZ KURTARMAZSANIZ, BİZ KURTARMAYA HAZIRIZ”
Mahsun Kırmızıgül’ün çok tepki çeken açıklamalarının ardından, dün de Cizre'de bir binanın Bodrum katında oldukları iddia edilen yaralılar için aralarında Kadir İnanır, Vedat Türkali, Rakel Dink, Murathan Mungan, Lale Mansur, Ayşegül Doğan, Ümit Kıvanç, Baskın Oran, Osman Kavala, Oya Baydar ve Levent Gültekin gibi gazeteci ve yazarın da bulunduğu 132 kişi bildiri yayımladı. Yayımlanan bildiride yaşananların bir "insanlık trajedisi" olduğu savunuldu, "toplumsal barışımızın yok olmaması ve insani değerlerimizi yitirmememiz için acilen Cizre'deki 15'i yaralı 24 kişinin ambulansla hastaneye sevki için devlet yetkililerine sesleniyoruz. Siz onları kurtarmazsanız biz kurtarmaya hazırız" denildi.
Tüm bu gelişmelerle birlikte terör örgütü propagandası yapan ünlü isimler tarafından “Devlet Doğu’da katliam yapıyor” algısı oluşturulmaya çalışıyor. Peki, Diyarbakır ve Şırnak’ta son durum ne? Bu iddialar ne kadar gerçeği yansıtıyor?
Bugün Güneydoğu bölgesinde bir katliamın olduğunu ama oluşturulmak istenen algının aksine PKK tarafından katliam ortamı oluştuğunu söyleyen Ağar, “Biz bugün böyle bir gerçeği yaşıyoruz ve ne yazık ki, Kürtler adına yapıyorlarmış maskesiyle gerçekleştiriyorlar. Kesinlikle bölge halkının bekası adına yapmıyor” dedi.
Bölgeyi yakından tanıyan Emekli Özel Harpçi Abdullah Ağar, oluşturulmak istenen bu algı operasyonuyla ilgili AjansHaber’e çok önemli değerlendirmelerde bulundu:
Abdullah Ağar, şuanda Güneydoğu’da bir katliam olduğunu, katliamın suçlusunun da PKK olduğunu belirterek, “Bizim ortak geleceğimize, birlik beraberliğimize ve Kürtlere karşı katliam yapılıyor. Güvenlik kuvvetlerine karşı da çok sinsice bir terör üretiyor. Biz bugün böyle bir gerçeği yaşıyoruz ve ne yazık ki, Kürtler adına yapıyorlarmış maskesiyle gerçekleştiriyorlar. Kesinlikle bölge halkının bekası adına yapmıyor. PKK şuanda Türkiye’nin geleceğiyle oynayan özel unsurların menfaatleri doğrultusunda bir yapılanma” dedi.
“KÜRT HALKI, KATİLİNE AŞIK OLMAYA ZORLATILIYOR”
35 yıldır Türkiye temelde bu konuyla uğraşıyor. PKK geçmişte 1984’teki baskınlardan 1990’lı yılların başlarına kadarki 6-7 yıllık sürede, köylerde ve mezralarda katliamlar gerçekleştirmişti. Bunun sebebi de bölge halkını kendine itaat etmeye zorlamaktı. Bu aslında Stockholm Sendromu’na benziyor ya da başka bir ifadeyle “Kendi katiline âşık olmaya zorlamak” diyebiliriz.
“PKK’NIN HEDEFİ TÜRK HALKI İLE KÜRT HALKI ARASINDAKİ FAY HATTINI DERİNLEŞTİRMEK”
PKK’nın diğer bir hedefi de Türk ve Kürt arasında bir düşmanlık ekip aradaki fay hattını derinleştirmek. Bunu başardığı takdirde iç savaşın olmasını sağlayacak. Irak’takine benzer bir şekilde ister istemez ayrılığı düşünmeye başlayacak. PKK bunu dehşet politikasıyla yapmaya çalışıyor. Şuan ortaya koyduğu görüntüler de bunu gösteriyor. Şuan Güneydoğu’daki görüntülerin sebebi Türk askerleri değil PKK’nın kendisidir. PKK’nın uygulamış olduğu taktikler bölgenin böyle görünmesini sağlıyor. PKK böyle taktikler uygulamadığı sürece Güneydoğu’da böyle bir sorun yok. Doğal olarak güvenlik güçleri kendi halkını korumakla mükellef.
“BU GÖRÜNTÜLERLE TÜRKİYE TEHDİT EDİLMEK İSTENİYOR”
Ancak bu görüntülerle Türkiye’yi bir şekilde tehdit ediyorlar, istedikleri koşullarda bir müzakere masasına oturtmaya çalışıyorlar. Bu öncelikle Türkiye’nin bir şekilde federasyon veya konfederasyona razı olması, arada bir ayrılık çizgisinin çizilmesi ve zaman içerisinde Irak gibi fiili bir bölünme amaçlanıyor.
“AMAÇ TÜRKİYE’NİN KENDİ İÇİNE DÖNMESİNİ SAĞLAMAK”
PKK terör örgütün tüm bu eylemleri yapmasındaki temel amaç Türkiye’yi bir kaos ortamına sürüklemek. Türkiye’ni kendi içine dönmesine sağlamak ve ağırlığını ülke içine kaydırıp ülke dışındaki meseleleri boşlamasını sağlamak. Bunları da kimler yapıyor, Suriye’de mücadele ettiğimiz, karşı karşıya geldiğimiz unsurlar yapıyor. Ne de olsa PKK onların taşeron örgütü.
“BAZI DEVLETLER BÖLGEDE PARALI ASKER KULLANIYOR OLABİLİR”
Yabancı istihbarat servisleri kendi kadrolu elemanlarını bu tip coğrafyalarda çok mecbur kalmadığı sürece kullanmaz. Yabancı Özel Harp ve İstihbarat unsurları ‘elemanlama’ diye ifade edilen kendilerine angaje olmuş bazı kişileri kullanırlar. PKK saflarında birebir savaşan İngiliz, Fransız ya da başka ülke vatandaşlarının varlığı, bu kişilerin o ülkelerin gizli servislerine çalıştığı anlamına gelmez. İspat ister, dedikodu değil! Öncelikle kendi adamlarını neden riske atsın, neden savaştırsın ki? Onların yerine iş yapmaya ya da ölmeye hazır binlercesi varken, neden ellerini ateşe soksunlar? Çok mecbur kalmadıkça kendi kadrolu elemanlarını ateş hatlarında kullanmazlar. Kendi adamlarının canları değerlidir, hesap verme zorluğu vardır, bu askerlere büyük yatırım yapmışlardır. Elbette bazı özel ve kritik durumlar söz konusu olabilir, ancak istisnadır. En fazla geride, sütre arkasında dururlar.
MİKRO-MİKROP ORDULAR!
Bir de paralı asker konusu var. Mikro-mikrop ordular! Bunları önce Irak'ta, sonra Suriye'de gördük. Özellikle Kobani’de kendilerini çok belli ettiler. Çok yüksek ücretlerle çalışıyorlar. Alt kadrodan bir elemanın bile 20 bin dolar maaş aldığını gördük. Kendi askerlerinin çatışma alanlarında ölmesini istemeyen ve bu nedenle halklarına hesap verme zorluğu yaşamak istemeyen devletler, bu tür riskli alanlarda bu tür profesyonel paralı askerleri kullanıyorlar. Angaje oldukları devletler ve istihbarat servisleriyle kucak kucağa çalışan bu özel güvenlik şirketleri çok yüksek fiyatlarla devletlerden işi alıyor ve devletler adına iş yapıyorlar. Adamlarını suç işlemiş, emekli olmuş, atılmış, ayrılmış, iş değiştirmiş profesyonel istihbarat, özel harp, gayri nizami harp, özel harekat kaynaklarından seçiyorlar. Acımasızlar, kimseye hesap vermiyorlar, kirli ve karanlık işleri yapıyorlar, adam öldürüyorlar, istihbarat topluyorlar, asimetrik eylem yapıyor, ortalığı karıştırıyor, ayrılık çıkartıyor, düşmanlık ekiyorlar. Bunlar işinin uzmanı tipler. Bölgedeki yabancı unsurlar bunlar olabilir mi, mümkün müdür? Mümkün gözüküyor.
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.
Yorumlar