Ukrayna krizinde diplomasi yetersiz kaldı

Ukrayna’nın doğusunda Rusya yanlısı ayrılıkçılar ile hükümet kontrolündeki askeri birlikler arasında 3 yıl önce başlayan çatışmalar kesintisiz devam ediyor.

Uluslararası toplumun yakından takip ettiği Ukrayna krizinin merkezi Donetsk ve Luhansk çatışma bölgesinde Minsk Anlaşması ile ilan edilen ateşkese rağmen can kayıpları durdurulamıyor.

Ukrayna Savunma Bakanlığı verilerine göre, çatışma hattındaki bölgeler Rusya yanlısı ayrılıkçıların sık sık ağır silahlı saldırılarına maruz kalıyor.

Bu yılın başından itibaren yoğunlaşan saldırıların adresi Avdiivka bölgesi oldu. Stratejik olarak önemli bir noktada olan bölgede kimyasal madde üreten fabrikalar bulunuyor. Ayrıca bölge civarında Ukrayna birliklerinin bulunduğu Krasnohorivka ve Pisky de ateş altında.

Donetsk şehri yolundaki insani yardım koridorlarından biri olan Maryinka ve Bakhmut da saldırılara maruz kalan bölgeler arasında. Svitlodarsk, Troitske, Popasna, Krymske'nin yanı sıra son zamanlarda çatışmaların en çok yaşandığı bölge Stanytsia Luhanska olarak biliniyor.

Rusya yanlısı ayrılıkçılar ile çatışmalar genelde gece yarısı yaşanıyor. Karşılıklı çatışmalarda kullanılan ağır ve hafif silahların meydana getirdiği zarardan bölgede yaşayan siviller de zarar görüyor.

Ukrayna Dışişleri Bakanlığının krizin bilançosuyla ilgili yaptığı açıklamaya göre, çatışmaların başladığı günden bu yana geçen 3 yıl içerisinde Donbas’ta 2 bin 500 civarında sivil hayatını kaybetti, yaklaşık 9 bin kişi yaralandı.

Açıklamada, sadece yılın başından bu yana 400’den fazla sivilin hayatını kaybettiği vurgulanarak, geçen yılın aynı dönemine göre bu oranın yüzde 60 arttığına dikkat çekildi.

Bakanlık, ateşkesin, ayrılıkçılar tarafından ihlal edildiğine işaret ederek, 800 bin kişinin hayatının tehdit altında olduğunu bildirdi.

Bölgedeki çatışmalar hem mevcut yaşam koşullarını hem de geleceğe yönelik bölgenin alt yapısını tahrip ediyor. Hayati öneme sahip, elektrik, gaz, su gibi alt yapı sistemlerini bölge halkına ileten alt yapı sistemleri çatışmalarda ağır hasarlar alıyor. Meydana gelen hasarların tamiratı çatışmalardan dolayı uzun süre alıyor.

Resmi verilere göre, nüfusun yüzde 4’üne tekabül eden yaklaşık 1 milyon 600 bin kişi çatışmaların yaşandığı bölgelerden evini terk etmek zorunda kaldı ve mülteci durumuna düştü.

Birleşmiş Milletler’e (BM) göre, çatışma hattının iki tarafında bulunan 3 milyon 800 binden fazla Ukraynalı bugün insani yardıma muhtaç hale geldi.

NORMANDİYA FORMATI ÇALIŞAMAZ NOKTAYA GELDİ

Krizin sonlandırılması amacıyla ABD’nin de içinde bulunduğu Batı dünyasının çabaları şu ana kadar bir sonuç vermedi. Minsk Anlaşması ile yapılan ateşkes kararı ve krizden dolayı Batı’nın Rusya’ya uyguladığı yaptırımlar dışında bugün bölge ve geleceğiyle ilgili herhangi somut sonuca ulaşılmış değil.

Krizin başından bu yana bölgeye silah ve asker desteği sağladığı bilinen Rusya, ayrılıkçıların ilan ettiği sözde cumhuriyetlerin pasaportlarını geçerli sayarak desteğini açıkça vurguladı. Avrupa Birliği ise adeta buna cevap olarak sınırları içerisinde Ukrayna vatandaşlarının bir yıl içinde üç ay süreli vizesiz seyahat etmesine olanak sağladı.

Krizin çözümüne yönelik oluşturulan Almanya, Fransa, Rusya ve Ukrayna’yı aynı masada toplayan Normandiya Formatı bugün çalışmaz noktaya geldi. Kriz ile ilgili görüşme ve çalışmalar diplomatlar düzeyinde kalmış gözüküyor.

Geçen yıl ekim ayından bu yana liderler henüz bir araya gelebilmiş değil. Emmanuel Macron’un Fransa Cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra Normandiya Formatı’nda liderler sadece telefon görüşmesi yapabildi. Görüşmede, Minsk Anlaşması’nın hayata geçirilmesi ele alındı, “temasların devamı” yönünde görüş birliğine varıldı.

Almanya, Ukrayna krizinin çözümüne yönelik diplomatik görüşmelerde önemli rol oynuyor. Ancak, Almanya’nın seçim sürecine girmesi ise krizin çözümüne yönelik Normandiya Liderler Zirvesi'nin uzun bir süre sonra yapılabileceği yorumlarına neden oluyor.

ABD SAVUNMA BAKANI MATTİS'İN ZİYARETİ ÖNEMLİ

Seçim kampanyalarında Kırım konusunda Rusya yanlısı konuşmalarından dolayı Başkan Donald Trump döneminde ABD’nin Ukrayna krizine nasıl bakacağı tartışma konusu olmuştu. ABD’nin Normandiya Formatı’na aktif olarak katılması hususuna Trump’ın sıcak bakmadığı öne sürülmüştü. ABD her ne kadar Rusya’nın seçimlere müdahale ettiği iddiaları yüzünden iç politikada çalkantılar yaşasa da Ukrayna’ya ilgisi devam etti.

Trump’un Ukrayna krizinde tedbirli ve dikkatli davranması, ABD basınının da dillendirdiği gibi Trump’ın krizi çözmeye yönelik devreye girmesinin işareti olarak algılanıyor. Trump, krizle ilgili Ukrayna ve Rusya üst yönetimiyle görüşmeler yaptı ve kariyerine CIA’de başlayan, bir dönem Senatör John McCain ile de çalışmış deneyimli diplomat Kurt Volker’ı Ukrayna Özel Temsilcisi olarak atadı.

Ülkenin doğusunda geçen ay incelemeler yapan Volker’ın bu çalışmasının ardından 24 Ağustos’ta ABD Savunma Bakanı Jim Mattis’in Ürdün ve Türkiye’den sonra yapacağı Kiev ziyareti önemli görülüyor.

Mattis’in Ukrayna’da krizin çözümüne yönelik Devlet Başkanı Petro Poroşenko ve Savunma Bakanı Stepan Poltorak ile yapacağı görüşmede önemli detayların ele alınacağı ve bu ziyaret sonrası Trump’ın Ukrayna ile ilgili daha somut politika belirleyeceği ifade ediliyor.

Ukrayna’da Batı yanlılarının 2013’te Kiev’de başlattığı gösterilerle alevlenen kriz çok geçmeden ülkenin doğusuna sıçramıştı. 2014'te Donetsk ve Luhansk’taki Rusya yanlısı silahlı gruplar, "Donetsk Halk Cumhuriyeti" ve "Luhansk Halk Cumhuriyeti" adlı iki ayrı sözde yönetim kurmuş, Ukrayna’nın 410 kilometrelik Rusya sınırını da kontrolü altına almıştı. Bunun üzerine bölgenin kontrolünü geri almak isteyen Kiev yönetimi ile ayrılıkçılar arasında çatışmalar başlamıştı.

Yorumlar