Uhulet ve suhulet ne demektir?

Arapça 'shl' kökeninden gelen bu naçizane kelimeler suhulet ve uhulet tam kelime manasıyla sessiz ve kolaylık anlamına geliyor. Peki diğer anlamları neler ve Uhulet ve suhulet ne demek? sizin için araştırdık haberimizde...

Türkçe içerdiği kelime dağarcığı bakımından dünyanın en zengin dillerinden biri. Coğrafyası sayesinde etkileşimin en çok olduğu çeşitli milletleri içinde barındıran bir ülke Türkiye. Türkçe ise çeşitli merhalelerden geçerek bugünkü oluşumuna ulaştı. Dilin zenginliği, coğrafyanın zenginliği, insan zenginliğidir. Kelimeler ise her biri ayrı bir dünyadır. Peki Uhulet ve suhulet ne demektir? sizin için araştırdık..Haberimizde...

UHULET VE SUHULET NE DEMEKTİR

Türkçe içerdiği kelimeler ve yapısıyla dünyanın en zengin dillerinden biridir. Zenginlik sadece kelime sayısıyla sınırlı olmayan Türkçe, derin yapısı ve temiz oluşumuyla dikkat çeker. Dil ise bir milletin kimliğidir. Dile göre kültür belirlenir şekillenir. Türkiye'nin coğrafi konumu sayesinde komşularıyla etkileşimi çok fazladır. Stratejik konumu gereği ve tarihinden aldığı güçle Dünya gündemini ve siyasetini hep belirleyici noktada olmuştur. Türkçe ise çeşitli merhalelerden geçerek günümüze ulaşmıştır. Köktürk yazıtlarından itibaren belli bir çizgide ilerlemiş ve Türklerin islamiyeti kabul etmesiyle sağlamlaşmıştır. Karahanlı döneminden Osmanlı dönemine kadar çizgisi devam etmiş Osmanlı döneminde ise etkileşim fazlalaşmıştır. Kazanılan zaferler, yapılan fetihlerle birlikte İmparatorluk olan Osmanlı zamanında bu etkileşim Türkçe'nin zenginleşmesini sağlamıştır.Arapça ve Farsçayla olan kaynaşma devletin resmi dili olana kadar devam etmiştir. Uhulet ve suhulet ne demektir? Uhulet kelime manasıyla sessiz ve sakin manasına gelirken suhulet kolaylık, yumuşaklık, naziklik; uygun ortam manasına gelir.

Osmanlı'nın son zamanlarına kadar devam etse de Cumhuriyet döneminde dilde sadeleşmeye gidildi. Türkçe; Arapça ve Farsça'nın etkisinden kurtarılmaya çalışıldı. Genç Kalemler'le başlayan bu hareket Ömer Seyfettin'in önceliğinde Ali Canip Yöntem'in etkisiyle devam etti. Bu sırada farklı bakış açıları da kendine ayrı bir yol buldu. Dilde sadeleşmeyi savunmayanlar da vardı. Bunun bir kültür zenginliği olduğu ayrı bir görüş olarak kendine destek buluyordu. Ancak dilde sadeleşme hareketini savunanlar da az sayıda değildi. Türkçe'yi başlı başına Köktürk'e dayandırarak sınıflandırmak ve Arapça'nın hakimiyetinden kurtarmaya çalışıyorlardı. 

O zamanakadar yabancı dillerden giren kelimeleri Türkçeleştiren ve ve sonradan giren kelimeleri kabul etmeyelim görüşü de hakim olmaya başlamıştı. Genel itibarı ile bu tartışmalar günümüzde de devam etmektedir. Şimdi ise İngilizce'nin dile hakmiyeti üzerine konuşuluyor.

Yorumlar