'Türkiye’ye müdahale için meşru zemin hazırlıyorlar'

ABD eski Büyükelçisi James Jeffrey’in “Erdoğan Avrupa’da da sevilmiyor. Otoriter görülüyor ve iyi bir oyuncu olmadığı düşüncesi hâkim”açıklamaları ‘ABD-Türkiye ilişkileri nereye gidiyor’ sorusunu akıllara getirdi.

Recep DEMİRCAN/ AjansHaber

15 Temmuz FETÖ askeri darbe girişiminden sonra AB ve ABD’yi darbe girişimine karşı net bir tavır almadıkları gerekçesiyle suçlayan Türkiye’nin,  FETÖ liderinin iade edilmesi sürecinde ABD’yle olan ilişkileri kopma noktasına geldi. Hükümet, FETÖ lideri Fetullah Gülen’in Türkiye’ye iade edilmesi, Gülen’in iade edilememesi ve ABD’nin onlardan yana tavır almaları üzerine Türkiye-ABD arasındaki ilişkilerin en düşük seviyeye indirileceği mesajlarını verdi.

Fetullah Gülen’in iade sürecinde kopma noktasına gelen Türkiye-ABD ilişkileri, ABD eski Büyükelçisi James Jeffrey’in açıklamalarıyla yeniden tartışılır hale geldi.  Jeffrey, “Erdoğan Washington’da sevilmiyor. Erdoğan Avrupa’da da sevilmiyor. Otoriter görülüyor ve iyi bir oyuncu olmadığı düşüncesi hâkim. Batı daha önce Erdoğan’dan daha otoriter olan çok liderle muhatap oldu, olmaya da devam ediyor. Ama fark şu; Suudiler  ve Mısırlılar her koşulda bize yaltaklanıyor. F-16’ları, müttefiklik ilişkilerini falan düşünerek bizimle aynı değerleri paylaşıyormuş gibi yapıyorlar. Erdoğan ise bizimle çatışıyor, çelişkilerimizi yüzümüze vuruyor, dostumuz olmaya çalışmıyor. Ondan daha otoriter liderler ise dostumuzmuş gibi poz yapmakta beis görmüyor. Çok yakın zamana kadar Putin bile böyle davranıyordu” ifadelerini kullandı. Peki, ABD Büyükelçisinin bu açıklamasının altında ne yatıyor?

Uluslararası Strateji ve Güvenlik Araştırmaları Merkezi  (USGAM) Başkanı ve Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bölümler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, “ABD, hiç kuşkusuz uyumlu çalışabileceği liderler ister. Burada uyumludan kasıt ABD’nin politikaları doğrultusunda çalışma sergileyen, adeta emri altında çalışan lider profili kast ediliyor.  ABD’nin direk lider üzerine odaklanması da dikkat çekicidir. Bu daha önce çalışılmış ve denenmiş bir mevzudur. 11 Eylül sonrası Afganistan, Libya ve Irak başarısız devlet kavramı üzerinden vuruldu. 15 Temmuz sonrası Türkiye, güvenilmez ve riskli bir ülke olarak gösterilerek ülkemize yönelik bir müdahalenin önünün açılması planlanıyor” ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol

Prof. Erol, 15 Temmuz FETÖ askeri darbe girişimi sonrası ABD’nin tutumu ve ABD eski Büyükelçisi James Jeffrey’in açıklamalarını AjansHaber’e değerlendirdi. 

“ABD, HİÇ KUŞKUSUZ UYUMLU ÇALIŞABİLECEĞİ LİDERLER İSTER”

ABD eski Büyükelçisi James Jeffrey’in yaptığı bu açıklama; ABD’nin gerçekleri ve söylemleriyle çelişiyor. Burada bir kere duygusallık hakim. ABD çıkarlarına uyumlu olma veya  ters düşme temel kriter olarak iyi veya kötü adam olarak ön plana çıkarılıyor. Burada Jeffrey çok net bir şekilde ABD’nin bir anlamda adliyetini bir anlamda da kendi içinde düştüğü çelişkiyi ortaya koyuyor. ABD, hiç kuşkusuz uyumlu çalışabileceği liderler ister.

‘ABD, EMRİ ALTINDA ÇALIŞACAK LİDERLER İSTİYOR’

Burada uyumludan kasıt ABD’nin politikaları doğrultusunda çalışma sergileyen, adeta emri altında çalışan lider profili kast ediliyor. Bu açıklama Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve Türkiye’nin doğru istikamette olduğunu, bu tür açıklamaların ikili ilişkilere katkıdan ziyade, daha büyük zararlar verebileceği ve ABD’nin lider profili üzerinden Türkiye üzerinden farklı bir imaj yaratmak suretiyle,  kamuoyu çalışmasına girdiğini görüyoruz. İlerleyen günlerde çok farklı müdahalelere gitmek istediğini gösteriyor.

‘DAHA ÖNCE ÇALIŞILMIŞ VE DENENMİŞ BİR UYGULAMAYI DEVREYE SOKMAK İSTİYORLAR’

ABD’nin direk lider üzerine odaklanması da dikkat çekicidir. Aslında ABD açısından bakıldığında, üzerinde daha önce çalışılmış ve denenmiş bir mevzudur. ABD, doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a darbe yapmak suretiyle Türk halkına ve uluslararası kamuoyuna;  ‘Türkiye ve Türk halkıyla sorunum yok, burada sorun olan liderdir. Lider, hem size hem de Türkiye’ye sorun üretmektedir’ mesajı verilmek isteniyor.

“TÜRKİYE’Yİ BAŞARISIZ DEVLET OLARAK GÖSTERMEK İÇİN HER TÜRLÜ HAMLE YAPILIYOR”

ABD şunu anlaşmış değil. Türk halkı, 15 Temmuzdaki duruşuyla liderine ve yönetimine sahip çıkmıştır. 15 Temmuz’da milli iradeyle Yeni Türkiye rüştünü ispatlamıştır. ABD’nin 15 Temmuz’dan sonra izlediği sistematik bir plan var. Türkiye’yi başarısız devlet olarak göstermek için her türlü hamle yapılıyor. Birincisi, Türkiye’nin demokrasisi, medyası, hukuku ve akla gelebilecek her değeri kavramsal ve kurumsal bazda sorunlu olarak yansıtılmaya çalışılıyor. İkincisi, Türkiye’nin hem kendi içerisinde hem de bölgesindeki terörle mücadelede başarılı olamayacağı yönünde uluslararası bir kamuoyu oluşturulmaya çalışılıyor. Üçüncüsü, İncirlik’te bulunan nükleer silahların güvenliği konusunda ABD’nin ciddi kaygılar duyduğunu ortaya koymak suretiyle,  Türkiye’yi, Pakistan’la aynı kefeye koymak isteniyor. Pakistan’daki nükleer silahlarla ilgili ABD hükümeti çok baskı yapmıştı. ABD, nükleer silahların radikal terör gruplarının eline geçmesi sonrasında bölgede büyük risk oluşacağı yönünde açıklama yapmıştı. Aynı noktada Türkiye’nin nükleer silahlarının olmamasına rağmen, bu silahları terör örgütlerine karşı korumayacağı algısı oluşturmak istiyor.

‘ABD’NİN FAALİYETLERİNİN ALTINDA TÜRKİYE’YE MÜDAHALE ZEMİNİ OLUŞTURMAK YATIYOR’

NATO açısından riskli bir devlet görünümü oluşturulmak isteniyor.  Başarısız bir ülke görünümünü uluslararası ve Türk kamuoyuna kabul ettirmesi demek, Türkiye’ye yönelik müdahalenin meşru zeminini oluşturmak demektir. 11 Eylül sonrası Afganistan, Libya ve Irak başarısız devlet kavramı üzerinden vuruldu. Yeniden devlet inşası gündeme getirildi. 15 Temmuz sonrası Türkiye, güvenilmez ve riskli bir ülke olarak gösterilerek ülkemize yönelik bir müdahalenin önünün açılması planlanıyor.

‘ABD, TÜRKİYE’NİN ÇAĞRISINA KULAK ASMADI’

Devletine, milletine ve coğrafyasına sahip çıkan her lider ABD açısından sorunlu lider olarak adlandırılıyor. Bugün Erdoğan ve Putin’in kendi ülkelerinin bekası ve kendi üstlendikleri tarihsel misyon içerisinde bir politika izlemesi ABD’nin bütün çıkarlarıyla ters düşmektedirler. IŞİD noktasında kullanılan ifadeler kesinlikle doğru değil. Türkiye’nin ABD’ye, PYD’yi gibi unsurları bırakın, Türkiye ve diğer bölge devletleri olarak IŞİD’e karşı mücadele edelim çağrısı oldu. Burada kasıt başta Suudi Arabistan ve Katar olmak üzere ‘İslam Ordusu’ydu. ABD, bunu kabul etmedi. Gerçekten IŞİD’i yok etmek istiyorsa, bölgede bölücü unsur olarak karşımıza çıkan ve devlet olarak ön görülen PYD veya YPG unsurlarıyla değil, bölge devletleriyle işbirliği yapmalıdır.

‘ABD, KÜRT DEVLETİNE MEŞRU ZEMİN HAZIRLIYOR’

Bölgede yeni devletlerin oluşumuna katkı sağlayacak meşru bir zemin hazırlanıyor. Bölgede IŞİD’le mücadele üzerinden bir Kürt devleti  ve uluslararası bir desteğin oluşmasına meşruluk kazandırmaya çalışıyorlar. Türkiye, ABD’nin bu oyununun farkındadır. ABD’nin amacı üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek üzeredir. Türk- Amerikan ilişkilerinde ayrılma yaşanmasının asıl nedenlerinden biri budur. ABD, PYD’yi tercih etti. Bunun üzerine Türkiye, 27 Haziran’da Rusya’yla normalleşme sürecini başlattı. Bölgede inşa edilmek istenen Kürt Devleti ne Rusya’nın ne de İran’ın yararına değil. ABD’nin kirli oyunu net bir şekilde görüldüğü için Türkiye ve Rusya arasındaki normalleşme süreci hızlı bir şekilde başladı. ABD’nin FETÖ’yü mü tercih edeceğini yoksa Türkiye’yi mi tercih edeceğini ilerleyen günlerde göreceğiz. Ama PYD konusunda verdiği cevap ortadadır.

“ABD LİDER DEĞİL, EMİR ERİ İSTİYOR!”

ABD’nin düştüğü bir yanılgı var. Türkiye’de uygulanan devlet politikasıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’da bunu kararlılıkla uyguluyor. Eski Türkiye yok, yeni bir Türkiye var. Halkın desteği burada çok önemlidir. Bugün milli iradenin üzerine inşa edilen bir süreç söz konusu. ABD de halka rağmen herhangi bir adıma atmaya kalkışamaz. İran’da İslam Devrimi’yle halk ABD’yi ülkeden kovdu.İran Şahı aldığı kararları önce ABD Büyükelçisinin onayına sunuyordu. Onaysız bir icraatta bulunamıyordu. Halk ülkeden hem ABD’yi hem Büyükelçiyi kovdu.

YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.

Yorumlar