Türkiye-İsrail yakınlaşması Rusya’yı neden rahatsız etti?
Türkiye ile İsrail’in ani bir şekilde yakınlaşması, Türkiye ile kriz yaşayan Rusya’yı tedirgin etti.
Rusya, Türkiye’nin İsrail ile yakınlaşmasından duyduğu rahatsızlığı birinci ağızdan dile getirdi. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Moskova'da bir araya geldiği İsrail Başbakanı Netanyahu'nun özel temsilcisi ve Dışişleri Genel Direktörü Dore Gold'a, ülkesinin "Türkiye ile İsrail arasındaki beklenmedik bir anlaşmadan rahatsız olduğunu" söyledi. . Rahatsızlık konularının başında Türkiye'nin Gazze'deki etkisi ve İsrail'le doğalgaz konusundaki muhtemel işbirliği geliyor.
Türkiye ile İsrail’in yakınlaşmasının Rusya’ya olan etkilerini AjansHaber’e değerlendiren ORSAM dış politika uzmanlarından ve Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Araştırma Görevlisi Ceyhun Çiçekçi, “Söz konusu rahatsızlık sadece Rusya'ya mahsus değil, Mısır ve Yunanistan'da da benzer bir rahatsızlık mevcut. İlk olarak küresel güçler açısından bakılırsa, İsrail ve Türkiye ABD'nin bölgedeki en önemli müttefikleri. İki ülke arasındaki ilişkiler çatırdadığında ilk elden zarar, ABD'nin hesabına yazılmıştı. Rusya, İsrail'in göz ardı edebileceği bir ülke değil. İsrail'in dış politika kodlarından biri de büyük güçlerle sorun yaşamamaya dayanır.” dedi.
“MISIR VE YUNANİSTAN’DA DA BENZER BİR RAHATSIZLIK MEVCUT”
Söz konusu rahatsızlık sadece Rusya'ya mahsus değil, Mısır ve Yunanistan'da da benzer bir rahatsızlık mevcut. İlk olarak küresel güçler açısından bakılırsa, İsrail ve Türkiye ABD'nin bölgedeki en önemli müttefikleri. İki ülke arasındaki ilişkiler çatırdadığında ilk elden zarar, ABD'nin hesabına yazılmıştı.
“RUSYA, İSRAİL’İN GÖZ ARDI EDEBİLECEĞİ BİR ÜLKE DEĞİL”
Hatırlanırsa Netanyahu'ya özür telefonunu ettiren de bizzat ABD başkanı Obama'ydı. Hal böyle olunca Rusya'nın bu yakınlaşmadan rahatsızlık duyması pek de anormal değil. ABD eksenli bir ittifak mimarisinin "dağınık kalması", restorasyonundan evla Rusya için. Üstelik Suriye'de ve dolayısıyla Doğu Akdeniz ve Ortadoğu'da bilfiil bulunurken fakat şöyle bir realite de mevcut. Rusya, İsrail'in göz ardı edebileceği bir ülke değil. İsrail'in dış politika kodlarından biri de büyük güçlerle sorun yaşamamaya dayanır. Bu dış politika kodunun izlerini devlet ilan edilmezden evvel, Balfour Deklerasyonu sürecinde bile izleyebilirsiniz.
“İSRAİL’DE RUS KÖKENLİ YAHUDİ KİTLE VAR”
Bu minvalde, Rusya Suriye'ye fiilen müdahaleye başlayacağı sırada Netanyahu Moskova'yı ziyaret etmiş ve karşılıklı yanlış anlaşılmaların giderilmesi için gerekli mekanizmaların tesisi hususunda anlaşılmıştı. Ayrıca İsrail'de ciddi bir Rus kökenli Yahudi kitle var. Nüfusları yaklaşık olarak 1.5 milyon kadar. İsrail nüfusunun 8.5 milyon civarında olduğunu ve bu nüfusun yaklaşık %20'sinin Müslüman/Hristiyan Araplardan oluştuğunu düşünürsek, yaklaşık 1.5 milyonluk Rus kökenli Yahudi'nin ne anlama geldiğini daha net görebiliriz. Bu kitle, solit bir oy verme davranışına sahip olmasa dahi Rusya açısından ciddi bir koz teşkil ediyor.
“MISIR'IN RAHATSIZLIK KAYNAĞI TÜRKİYE'NİN GAZZE'DE ETKİN OLMA ÇABALARI”
Mısır'ın temel rahatsızlık kaynağı ise Türkiye'nin Hamas ve dolayısıyla Gazze'de etkin olma çabaları. 2013 yılındaki darbeyle birlikte iktidardan düşürülen Müslüman Kardeşler'e karşı amansız bir mücadele başlatan Sisi yönetimi, Ak Parti iktidarındaki Türkiye'yi de ideolojik olarak Müslüman Kardeşler çizgisinde görüyor ve bu bölgede etkili olmasını istemiyor. Halbuki Türkiye-İsrail yakınlaşmasının muhtemel sonuçlarından birisi de Türkiye'nin Gazze'de bugün olduğundan çok daha etkin varlık gösterebilmesi olacak.
Yunanistan'ın rahatsızlık kaynağı ise Güney Kıbrıs ve İsrail'in de dahil olduğu doğalgaz temalı tripartit (üçlü) anlaşmanın sekteye uğrama ihtimali. Türkiye'nin, Kıbrıs'taki çözümsüzlük ortamında münhasıran ekonomik sahanın tartışmalı olmasından mütevellit takındığı tutum haliyle Yunanistan'ı endişelendiriyor. Hatta öyle ki Yunan tarafı Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de istikrar bozucu bir fonksiyon üstlendiğini iddia ediyor.
Tarihin bir cilvesidir ki 1996'da Türkiye-İsrail arasında imzalanan askeri işbirliği anlaşmasına "gönül koyanlardan" biri de Yunanistan'dı. O dönemler Türkiye'de "2.5 savaş" teorisi gündemdeydi. Buna göre Yunanistan ve Suriye tam sayıları, PKK ise buçuğu temsil ediyordu. 1996'daki anlaşmadan kısa bir süre sonra 1998'de Suriye ile Adana Mutabakatı imzalandı, 1999'da Yunanistan'la yumuşama hasıl oldu, PKK lideri Öcalan da Kenya'da yakalanıp Türkiye'ye getirildi. Bir anlaşmayla bölgesel denklem radikal biçimde dönüşmüş, Türkiye bir anda "çamaşır suyuna batırılmış" bir ulusal güvenlik gündemiyle başbaşa kalmıştı.
“İSRAİL BÖLGENİN PAYLAŞILAMAYANI”
Kısacası İsrail, bölgenin "paylaşılamayanı". Türkiye dış politikasının yakın tarihi de buna şahit. Yunanistan'ın rahatsızlık kaynağı biraz da bu yakın geçmiş olabilir.
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.
Yorumlar