Suriye'ye sınır ötesi harekat mı geliyor?

Ankara saldırısının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘meşru müdafaa’ açıklaması farklı yorumlara neden oldu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara’da 37 kişinin ölümüne neden olan saldırının ardından yaptığı  açıklamada Türkiye’nin meşru müdafaa hakkını kullanacağını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu sözleri ‘Sınır ötesi harekat mı geliyor?’ sorularına neden oldu.

Keza, bu açıklamadan saatler sonra TSK’ya ait savaş uçakları Kandil Dağı’ndaki PKK hedeflerini bombaladı.

Ankara’daki bombalı saldırıda saldırıyı gerçekleştiren teröristlerin Suriye’den gelip gelmediği konusunda net bir bilgi yer almazken böyle bir durumda Suriye’ye de bir operasyon olup olmayacağı tartışılıyor.

Ankara saldırısının perde arkasındakileri ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamasını AjansHaber’e değerlendiren Yeni Yüzyıl Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Yaşar Hacısalihoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarının iki açıdan değerlendirilmesi gerektiğini belirterek şunları söyledi:

“ASIL BARONLAR ÜLKE DIŞINDA KONUŞLANMIŞ DURUMDA”

Bir kere çok net görülmesi gereken bir durum var. Türkiye’nin güvenlik sınırları ulusal sınırları ile sınırlanmayacak kadar geniştir. Türkiye’de iç barışı zedeleyen bir iç savaş üretmek üzere Türkiye’yi hedefe koyan bu şer odaklarının asıl kaynakları, asıl baronları bu ülkenin dışından mevzilenerek, perde arkasında durarak, hedef güttüklerini biliyoruz.

“CUMHURBAŞKANIMIZIN AÇIKLAMASINI İKİ AÇIDAN DEĞERLENDİRMELİYİZ”

Bir başka konu Suriye’nin içine düştüğü durum; terörize edilmiş bir Suriye’de, halkları birbirine düşman edilmiş bir Suriye’de büyük bir terör odaklanması, lojistiği, irtibatı ve denklemlerinin işlediğini görüyoruz. Aynı durumun Irak’a da yansıdığını biliyoruz. Bir yanıyla Tahran, bir yanıyla Moskova, bir yanıyla batı ülkeleri… Herkesin ajandası ve denklemi bu iki ülke üzerinden işliyor. Terör örgütleri de bunların taşeronları. Tüm bunlar göz önüne alındığında Sayın Cumhurbaşkanımızın altını çizdiği hususu iki açıdan değerlendirmeliyiz. Türkiye bir NATO ülkesi, NATO anlaşmasının 5. maddesi derki: Bir NATO ülkesine yapılmış olan saldırı bütün NATO’ya yapılmış sayılır. Bugüne kadar Türkiye söz konusu olduğunda bunun işlemediğini gördük. İkinci olarak Birleşmiş Milletler…  Dünya barışını sağlamakla yükümlü bir örgüt… BM’nin 51. maddesi de derki: Bir ülkenin saldırı altında meşru müdafaa hakkı vardır ve bu hakkı saklıdır. Saldırı altında bulunan ülke saldırı karşısında gereğini yapabilir.

SINIRÖTESİ OPERASYON VE KARA HAREKATI TÜRKİYE İÇİN MEŞRUDUR!

Tüm bunlar uluslararası hukukun hak ve adaletin cevaz verdiği zorunlu kıldığı durumlar. Türkiye bugüne kadar ne uluslararası hukuku zedeledi ne de bunun dışında bir talepte bulundu ne de bunun dışında bir görüş sundu. Atılan bütün adımlar çizilen sınırlar çerçevesindeydi. Güvenlikli bölge oluşturulması da bununla ilişkindi. Türkiye’nin sığınmacı meselesinde güvenlik sorununa yaklaşımı da bunun gereğiydi… PKK-PYD bütünleşik yapısı eski Marksist örgütleri, uyuyan hücreleri uyandırıp onlarla iş tutmaya, onlarla birlikte terör eylemlerini Batı’da bir takım metropollerde yapmanın arayışı içerisindeler. Dolayısı ile bütün bu şer güçlerin saldırısı altındaki Türkiye’nin uluslararası hukuktan aldığı meşru müdafaa hakkı vardır. Bunun için sınır ötesi operasyon, kara harekatı hepsi meşrudur ve hukukidir. Bunların yapılması konusunda da Türkiye bir kez daha inancını ve kararlılığını Cumhurbaşkanı’nın eliyle açığa vurmuştur. 

DEVLET VE MİLLETİ ÇATIŞTIRMAK İÇİN HER TÜRLÜ YOLU DENİYORLAR

Ankara’da meydana gelen hain saldırı tarzı terör saldırılarının birden fazla odağa hizmet etmek, birden fazla mesaj vermek gibi de bir fonksiyonu olabilir. Sonuçta bulunduğumuz coğrafyada büyük bir enerji savaşı güdülüyor. Bu enerji savaşının yansımaları var. Doğu Akdeniz’deki yeni kaynaklarda Türkiye’nin konumunun giderek artan önemi ortada. Bunun dışında Türkiye karalı bir şekilde terörle mücadelesini sürdürüyor. Güneydoğu’yu yaşanmaz hale getirenler, 15 yaşındaki çocukların ellerine boyları kadar silahları tutuşturup onları kazdıkları hendeklerde adeta ölüme mahkûm edenler büyük bir hain planı işletmeye çalışıyorlar. Kamu düzenini ortadan kaldırarak devlet ve millet arasında büyük bir çatışmayı üretebilmek için her yolu deniyorlar. Ama bunu başaramadılar. Halkın desteği giderek halkın iradesine sahip çıkma noktasında daha da fazla devletin yaklaşımının yanında yer aldığını gösteriyor.

PKK’NIN HAMLELERİ KÜRT HALKI İLE ÖZDEŞLEŞTİRİLEMEZ

PKK denilen örgüt, hiçbir şekilde Kürt kimliği ile Kürt halklarıyla özdeşleştirilemez. ODTÜ’de okuyan bir gencecik bir fidanı havaya uçurdular. O çocuğun hayalleri vardı, o çocuğun idealleri vardı. Ailesi onu o yaşa getirirken kim bilir ne çileler çektiler. Sizce bunu yapan örgüt bu vahşeti Kürtler adına mı işledi? Kürt davası adına Kürt halkı için mi yaptı? Asla böyle bir şey söylenemez. Dolayısıyla bu tür örgütlerin taşeron örgüt bunların aynı zamanda organize suç örgütü olduğunu, insan, silah, uyuşturucu ağının içerisinde yer aldığını, buradan parasal devşirmeler yaptığını da bilelim. Sonuçta bu süreçte sıkışan örgütün etkin şekilde sürdürülen operasyonlarla önemli ölçüde yaşam alanları daralmış durumda dalayışıyla bunun bir boyutu da ülke içerisinde kararlılıkla sürdürülen ve halkı yanına alan devletin sürdürdüğü bu teröre karşı müdahalenin yansımasıdır. Bunun içerisinde bu tür çırpınışlar bu tür kör hamleleri yapma gayreti içerisindedirler. Yaşananları böyle okumak gerekir.  

YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.

 

Yorumlar