Roller değişti, vizesiz seyahat için umut doğdu

Brüksel’deki ‘terör’ zirvesinde AB ve Türkiye anlaşmaya vardı. Vize muafiyet sürecinin tıkanmasına yol açan ‘terör krizi’ sona mı eriyor?

Türkiye ve AB arasında terörle mücadele konusunda Brüksel'de özel bir zirve düzenlendi. Zirvenin ardından yapılan açıklamada terörün finansmanı tespit edilmesi ve terör bağlantılarının sınır dışı edilmesi konuları dahil olmak üzere adli iş birliğinin artırılması konularında anlaşmaya varıldığı açıklandı.

Avrupa Birliği’nin (AB) Türkiye’ye yönelik vize serbestisi tavsiye kararının ardından, AB ile Türkiye arasında, terörizmin tanımıyla ilgili kriter konusunda ciddi bir kriz yaşanmıştı.

AB, vize serbestisi için Türkiye’den, yasalarındaki ‘terör tanımı’nı değiştirmesini isterken, Cumhurbaşkanı Erdoğan da "AB ‘Vize için Terörle Mücadele Yasası’nı değiştireceksiniz’ diyor. Kusura bakma, hadi bakalım biz yolumuza gidiyoruz, sen de yoluna git" diyerek AB’ye sert tepki göstermişti.

Yaşanan bu krizin ardından Brüksel'deki zirvede 'terör' konusunda ortak bir paydada buluşulması uzmanlar tarafından AB-Türkiye arasındaki gerginlik sona eriyor şeklinde yorumlandı.

AjansHaber’e değerlendiren Avrupa Birliği Uzmanı Can Baydarol, “ Şu anda AB değil, Türkiye koşul koyucu vaziyette. Dolayısıyla roller değişmiş durumda. Dikkat ederseniz Almanya’da ‘soykırım’ kararı alınırken Merkel oylamaya katılmadı. Çünkü Türkiye ile ilişkilerini bir şekilde iyi tutmak zorunda olduklarını biliyorlar.” dedi.

İşte Can Baydarol’un AjansHaber’e yaptığı o değerlendirme:

TÜRKİYE’NİN TAVRI DEĞİŞTİ

Vize muafiyetiyle ilgili müzakere başladığı sırada Türkiye’den beklenen 72 kriterden biri de terörle mücadele yasasındaki terör tanımıydı. O sırada da açılım süreci tartışıldığı için Hükümet de bu duruma yakın bir görünüm sergiliyordu.  Ama uluslararası hukukta, koşulların değişmesi gibi bir durum var. Şuanda da Türkiye artık açılımda değil, terörle mücadele noktasında bir duruş sergiliyor. Dolayısıyla Türkiye’nin ısrarı bu koşullarda ‘biz bu yasayı değiştiremeyiz’ şeklinde.  AB de, ‘eğer bu yasayı böyle korursanız bu sefer de ses çıkarabilecek kimse kalmayacak’ diyor.  AB’nin eleştirisi buradan geliyor.

TÜRKİYE ‘MÜLLTECİ’ KOZUNU OYNUYOR

Başka bir açıdan bakıldığında Avrupa için ortada büyük bir ‘mülteci’ sorunu var.  Türkiye’de bulunan 3 milyonun üzerindeki mültecinin Ege üstünden Yunanistan’a geçmesi, mülteciler de zaten son günlerde yeni bir taktik olarak Hristiyanlığa geçiyor, gibi oldukça değişken ve önemli koşullar mevcut. Bu koşullar altında Türkiye anlaşmaya vardık dedikten sonra Ege’den geçişler kesilmişti.  Vize serbestisi konusunda Türkiye bu kozu oynuyor. Anlaşma olmazsa Geriye Kabul Anlaşmasını uygulamayacağını belirtiyor.  Bunu belirttiğiniz andan itibaren tekrar Egeden geçişler olacaktır.

AVRUPA İÇİN İKİ BÜYÜK TEHDİT VAR

Bu durum Avrupa ve özellikle Almana için iki tür tehdit yaratıyor.  Tehditlerden birincisi Schengen Vizesi’nin ortadan kalkması. Avrupa’da her devlet kendi sınırlarını korumak için politika benimserse Schengen sistemi biter. Bu sistemin bitmesi demek AB’nin kendisini dayandırdığı üç ayaktan birisinin yok olması demek. Bir diğer seçenek olarak o zaman Yunanistan’ı izole ederiz deniliyor. Yani Yunan adaları arasındaki gemi seferlerini iptal ederiz. Bu da Yunanistan’ın tamamen batması anlamına geliyor.  Çünkü Yunanistan’ın şuan tek geliri turizm olarak görülüyor. Bu da diğer bir tehdit. Yunanistan batarsa Euro krizi daha da derinleşecektir.  Yani AB’yi AB yapan ikinci bir ayakta yok olacaktır.

TÜRKİYE’NİN ‘ŞANTAJ’ GÜCÜ FAZLA

Dolayısıyla bu koşullarda Türkiye’nin ‘şantaj’ gücü fazla. Batı bunun farkında ve bunu göze alamıyorlar. Dikkat ederseniz Almanya’da ‘soykırım’ kararı alınırken Merkel oylamaya katılmadı. Çünkü Türkiye ile ilişkilerini bir şekilde iyi tutmak zorunda olduklarını biliyorlar. Dolayısıyla Brüksel’deki zirveden çıkan sonucu bu bağlamda değerlendirmek gerekiyor. Yani bu kararı Türkiye’nin istekleri konusunda AB tarafından ilk adımın atılması olarak görüyorum.  

ROLLER DEĞİŞTİ

Şuanda AB değil, Türkiye koşul koyucu vaziyette. Dolayısıyla roller değişmiş durumda. Kaldı ki ne çıkacak vizeden diye bakarsanız. Biz 3 milyon mülteciye ikamet hakkı veriyoruz. AB de karşılığında bize vizesiz turistik dolaşım hakkını sunuyor.  Serbest dolaşım hakkıyla bunu karıştırmamak gerekiyor.  Türkiye’de de vizesiz turistik dolaşım hakkından yararlanacak insan sayısı en fazla 1 milyondur. O yüzden bu konuda ben hala bir sonuç alınacağını düşünüyorum.

YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.

Yorumlar