PKK'nın şehir stratejisi çöktü mü?

Terör örgütü PKK'ya yönelik son operasyonlarda örgütün telsiz konuşmalarında çarpıcı ifadeler yer aldı.

PKK’lı yöneticilerin telsiz konuşmalarında kırsala çekilme emri aldıkları görülüyor. Bu durum şehir stratejilerinin çökmesi olarak da yorumlandı. Mardin, Hakkari, Şırnak ve Diyarbakır’da yoğunlaşan operasyonlarda da çok sayıda PKK’lı terörist öldürüldü ve bölgeler temizlenmişti.

Peki, PKK yeniden kırsala çekilir mi? PKK’nın telsiz konuşmaları ne kadar güvenilir?

AjansHaber’e akıllardaki soruları yanıtlayan terör uzmanı Abdullah Ağar, PKK’nın ele geçirilen telsiz konuşmalarının güvenilir bir kaynak olmaması gerektiğinin altını çizerek, “Dikkate değer ancak temel bilgi kaynağı olmamalı” dedi.

Terör Uzmanı Abdullah Ağar, AjansHaber’e şu değerlendirmelerde bulundu:

“PKK’NIN TELSİZ KONUŞMALARINA İNANMAK, TEYİT VE İSPAT İSTER”

Bölücü Terör Örgütü PKK’nın sözde elebaşları zaman zaman telsizlerden genel ve özel çağrılarda bulunur. Terörün bu baronları kullandıkları haberleşme cihazlarının Türk istihbarat birimlerince dinlendiğini çok iyi bilir ve ona göre davranır. Bu nedenle “Telsiz gibi” haberleşme güvenliğinde en alt seviyede yer alan cihazlarla PKK’nın yaptığı dikey-direktif haberleşmesini (özellikle genel çağrıları) değerlendirirken çok temkinli olmak gerekir. Bu tür verilere verilecek itibar, haberin  diğer kaynaklardan teyidi ve sahada yaşanan ispatlarla doğru orantılıdır. PKK’lı teröristler çok mecbur kalmadıkça (çatışma-kaçış-gerçek zamanlı olay gibi) telsiz cihazları çok kullanmazlar. Hele hele açık cümlelerle eylem-hareket ve talimatlarını hemen hiç tanımlamazlar. Kodlu şifreli güvenilir haberleşme teknikleri ile araçlarını sıkça kullandıkları gibi kendileri için önemli olan mesaj talimat ve planları genellikle kuryeler ve kuryelerin ulaştırdığı şifreli mesajlar üzerinden dağıtırlar. O nedenle PKK’nın yaptığı haberleşmenin tespitinde kullanılan metodun etkinliği, mesajın şifreleme-kırılma şekli, sahada üreyen ispat ve teyitlerle önem ve anlam kazanır.

Cemil Bayık denilen terör baronunun medyaya yansıyan; “Arkanızda yaralı bırakmayın, ötüyorlar, susturun”, “Yakın yıkın patlatın, binalardan öyle çıkın”, “Kazdığınız tüneller dahil her şeyi tuzaklayın”, “İhanet eden halkla ilişki kurmayın”, “Yakaladıklarınızı cezalandırarak bölgeyi terk edin” şeklinde verdiği talimatların, sahada yaşanan gerçeklerle birebir örtüştüğü görülmektedir. Bu nedenle bu seviyede tespit deşifre ve ifşa edilen bu dikey talimatın aynı zamanda Türk istihbarat unsurlarının önemli bir başarısı olduğunu vurgulamak gerekir. 

Abdullah Ağar, PKK'nın telsiz konuşmalarına yansıyan ifadelerin teyide muhtaç olduğunun altını çiziyor...

Hoş, PKK yıllardan beri bünyesine kattığı teröristleri çok sıradan gerekçelerle infaz ettiği, çatışmalarda yaralanan teröristleri kaçarken ayak bağı olduğu için öldürdüğü, halkı öldürerek Stockholm sendromu üretmeye ve/veya suçu devletin üzerine atmaya çalıştığı, ‘sözde’ duygusal kopuşu derinleştirmek amacıyla bölgede yaşayan halkın can, mal, namus, din ve vicdan emniyetine halel getirmeye çalıştığı, düşmanlık tohumları ekerek kitleleri karşı karşıya getirmeye istediği zaten bilinmektedir.

GATA'DAN 17 GÜN SONRA ACI HABER

PKK'DAKİ ÇÖZÜLME TELSİZE YANSIDI

“OLAYLAR PKK’NIN İSTEDİĞİ GİBİ GELİŞMEDİ”

Şu ana kadar PKK; YDG-H, YPS ve/veya ‘sözde’ ölümsüzler taburu olarak yaftaladığı yeni nesil zombi terörünü güdüleme, sevk-idare, moral-motivasyon ve dağla/Kandille irtibatlandırma adına, örgütün dağ kadrolarını kullandı. Bunların büyük bir çoğunluğu büyük bir kurnazlıkla çözüm sürecinin nimetlerinden yararlanarak teslim olan ve hemen serbest kalan teröristlerdi. PKK, Irak ve Suriye’de yetişen, tecrübe kazanan ve Türkiye suç kaydı olmayan eli kanlı teröristlerini Türkiye’de teslim olup hemen serbest kalmasını sağlayarak, meşru bir zeminde ilçelere, köylere, varoş ve banliyölere erişti, yuvalandı ve YDG-H/YPS terör zombilerini örgütledi. Çözüm sürecinden bugüne YPS ve YDG-H’nin  başında Suriye, Irak ve dağdan gelen lider kadrolar vardı, ama son dönemde gelişen zor durumlara bakarak PKK, bu lider kadrolarını dağa çekilmeleri yönünde uyardı.

Bununla ilgili pek çok neden sayılsa da temel nedenin yetişmiş (dağ ve YPS) kadrolarının imhasına engel olmak ve güvenlik güçlerimize bunları kapmasının önüne geçmeye çalışmak olduğunu ifade etmek gerekir.

Güvenlik güçlerimizin önceki yıllarda kırsalda-dağda gerçekleştirdiği operasyonlarda, bölücü örgütün her zaman uygulamaya çalıştığı bir taktik vardı:

İstediği yerde-istediği zamanda-istediği şekilde güvenlik güçlerimizi vurmak!

Buna karşılık biz ne yapardık?

Alan hakimiyeti ile üzerlerinde baskı kurar, baskıyı devam ettirir, hataya zorlar, operasyon yapar, onları arar, bulur ve kaçırmazsak etkisiz hale getirmeye çalışırdık. Bu çok zor bir süreç, zamana yayılan bir uğraştı ve arkası açıktı.

PKK meskun mahallerde terör konseptini geliştirmekle kendince çok daha büyük hedefleri amaçladı. Ancak taktiksel ve operasyonel alanlarda yaşanacak çok temel bazı  gerçekleri de ıskalamış oldu. İddia ürettikleri 30 kadar meskun mahallin sadece 8-9 kadarında terör ve tedhiş üretebildiler. Onu da ellerine yüzlerine bulaştırdılar. PKK’nın bildiği ve maharetle uyguladığı sızma-sıyrılma ve vur-kaç metotlarını meskun mahallerde istedikleri gibi uygulayamadılar. Sonuçta karşılarında Ayn-el Arap (Kobani)’nin IŞİD çeteleri ve Ayn-el Arap insanının çaresizliği yoktu. Karşılarında hassasiyetleri olan akıl, bilgi, cesaret ve disiplin üreten Türk güvenlik kuvvetleriyle, sığınabileceği bir devleti olan yöre halkı vardı. Yöre halkı PKK’nın terör ve tehdit ürettiği, canlı kalkanlarının arkasına saklanacağı alanlardan çıkarken, hiç bir zaman PKK’nın kucağına sığınmayı düşünmedi.

“CAN PAHASINA HAKLILIĞI İSPATLAMAK”

Güvenlik kuvvetlerimiz terör üreyen meskun mahalli, öncelikle çepeçevre emniyete alarak kuşattığı görülüyor. Daha sonra da halkın arasına ve arkasına gizlenmiş PKK’lıları ayıklamaya başlıyor. Tam bir iğneyle kuyu kazma işi. Ancak başarıyorlar. Ve bunu canları pahasına yapıyorlar.

Bu uygulama PKK’nın PYD-YPG-DSG üzerinden elde ettiği bilgiyi tecrübeyi yığınağı ve morali boşa çıkarıyor. Ancak bunun bedelinin ağır olduğunu da unutmamak gerekiyor.

Sahada yaşanan bu gelişmeler örgütün lider kadrosu, dağ kadrosu ve meskun mahallerde kullandığı YDG-H ya da YPS unsurları arasında çatışmalara, fikir ayrılıklarına, satışlara, güvensizliğe, moral bozukluğuna, itham ve suçlamalara neden oluyor.

PKK’nın Suriye’de IŞİD’le mücadele yalanıyla, aldığı hava ve ağır silah desteği üzerinden kazandığı Ayn-el Arap (Kobani) başarısı, Türkiye’de tutmuyor.

“KADROLU TERÖRİSTLER DAĞLARA KAÇARKEN, İŞLERİNE YARAYACAK YPS’Lİ ZOMBİLERİ DE BERABERLERİNDE GÖTÜRME DERDİNDELER”

PKK’nın sivillerin katledilmesi, meskun mahallelerin tarumar edilmesi, insan haklarının ve evrensel hukukun ihlali, düşmanlığın ve kırılganlıkların derinleşmesi, dış baskı ve müdahalelere zemin hazırlanması gibi başlıklar altında hedefleri vardı ama bunları gerçekleştirmekte başarılı olamadı. Onlar Türkiye’deki meskun mahallerin de Suriye’dekiler gibi olacağını ve orada olduğu gibi başarıya ulaşacaklarını sanıyorlardı. Ama karşılarında hassasiyetleri olan, akıl cesaret ve disiplin üreten güvenlik kuvvetlerini görünce; sonuçlar da onlar için olumsuz yönde gelişmeye başladı ve PKK oluşan moral,  motivasyon, sonuç ve başarı eksikliğinde şehirdeki dağ kadrolarını kırsala ve Türkiye dışına geri çekmeye başladı. Ve bu sıyrılma-kaçış süreci ile birlikte kendilerine yakın olan ve dağ kadrolarında yer alabilecek YPS’lileri de yanına almayı düşündü.

“PKK ŞU AN ÇOK DAHA KARMAŞIK OLUŞUMLARIN İÇİNDE VE HEDEFLERİ FARKLILAŞMIŞ DURUMDA...”

Çözüm sürecinden önceki PKK ile bugün karşılaştığımız PKK çok farklı.

Önceki yıllarda tek boyutlu ve tek eksenli terör üreten PKK, çözüm sürecinde elde ettiği yığınak ve kazanımlar, Suriye ve Irak’taki gelişmelerden elde ettiği fayda, güç, yığınak, bilgi, tecrübe, ‘sözde’ meşruiyet ve elde ettiği yerel, bölgesel ve küresel ülke destekleri ile yaptığı şer ittifakları sayesinde çok daha karmaşık ve zorlu bir yapı olarak karşımızda. Artık karşımızda çok boyutlu, çok eksenli, çok zamanlı doğrusal ve asimetrik eylemler gerçekleştirebilecek bir PKK var.

Geri çekilme ile ilgili ise sadece PKK’nın yayın organlarında geçen haberler var ve bunların ne derece doğru olduğunu zaman içinde göreceğiz. PKK’nın yaydığı verilere inanmak yerine, kendi teyitli kaynaklarımıza güvenmemiz gerekiyor. Bu doğrultuda Nusaybin’den Suriye Kamışlı’ya geçmeye çalışırken tespit edilen ikişer M-16 ve Glock marka tabanca (lider teçhizatı), 3 RPG-7 Roketatar ve 17 AK-47 (Kaleş) ile etkisiz hale getirilen 18 PKK’lı önem ve anlam taşıyor.

Unutmamak gerekiyor:

PKK ürettiği terörden ve asimetrik mücadelesinden kesinlikle vazgeçmiş değil.

Burada PKK kadar, yeni oluşturulan HBDH (‘sözde’ Halkların Birleşik Devrim Hareketi) anlam ve önem kazanıyor.

YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.

 

Yorumlar