'PKK intihar ediyor ve HDP'yi de peşinden sürüklüyor'

Türkiye’de yaşanan terör olaylarının baş aktörlerinden olan PKK’dan çelişkili açıklamalar geliyor.

Terör örgütü PKK’nın şehir yapılanması olarak gösterilen KCK’dan çözüm sürecinin devamının silahların susması için önemli olduğu açıklamaları yapılırken, çözüm sürecinin kesilmesine neden olan terör eylemleri de devam ediyor.

Türkiye, siyasetin sıcak günler yaşadığı şu dönemde bu olaylarla birlikte gerilim halinde bir erken seçim ya da koalisyon sürecine yürümeye devam ediyor.  

PKK’nın saldırılarla ilgili olarak yaptığı açıklamaları ve sürecin gidişatını AjansHaber’e değerlendiren Gazeteci-yazar Nevzat Çiçek, HDP’nin milletvekili sayısının PKK’nın da işine gelmediğini söyledi. Çiçek, PKK’nın hükümdarlık korkusunun başladığının altını çizerek, ‘PKK intihar ediyor ve bu intiharla beraber gerek HDP yi gerekse de Türkiye’de gerçekten bu anlamda mücadele eden diğer kesimleri de peşinden sürüklüyor.’ dedi.

İşte Nevzat Çiçek’in AjansHaber’e yaptığı değerlendirmeler:

“HDP’NİN MİLLETVEKİLİ SAYISI PKK’NIN İŞİNE GELMEDİ”

Öncelikle şunu çok net ifade etmek lazım, HDP bu kadar milletvekilini Meclis’e soktuğunda hepimiz umutlanmıştık.  Türkiye’de geçmişten itibaren demokratik siyaset kanallarının kapalı olduğuyla ilgili çok ciddi bir anlamda söylem vardı ve özellikte bu HDP çizgisindeki partilerde çok sık dillendiriliyordu. Bunun zaman zaman yansımaları oldu bu son seçimle birlikte. Açıkçası Türkiye kamuoyunda bu HDP’nin projesiyle birlikte hepimiz artık PKK’nın silahı bırakma noktasında gerçekten bir şeyi görmesi gerektiğini söylüyorduk ve HDP de böyle söylüyordu. Ancak geldiğimiz bu noktada anladığımız kadarıyla aslında HDP’nin bu kadar milletvekili çıkarmış olması PKK’nın da pek işine gelmiş gibi durmuyor.

PKK’DA HÜKÜMDARLIK KORKUSU BAŞLADI

Yapılan açıklamalara ve izlenen politikalara baktığımızda böyle bir algı oluşuyor. Dolayısıyla da böyle bir siyaset zemini arasında acaba benim hükümdarlığım bitiyor mu tarzı bir yaklaşım sergilendi ve böyle bir korku oluşmaya başladı. Dolayısıyla Türkiye kamuoyunda herkesin okuduğu mesaj şöyle; sonuç itibariyle PKK ve HDP de bir karar vermek zorunda. Ya demokratik yolları kullanacaksınız ya da silahı kullanacaksınız. 

“PKK İNTİHAR EDİYOR VE HDP’Yİ DE PEŞİNDEN SÜRÜKLÜYOR”

Şimdi HDP’nin bu kadar güçlü olduğu bir yerde siz mesela Avrupa’ya ‘biz Türkiye’de parlamenter sistemde yer alamıyoruz’ diyemiyorsunuz ‘demokratik kanalları kullanamıyoruz’ diyemiyorsunuz bu bağlamda da ‘siyasetin kanalları kapalı’ diyemiyorsunuz. Dolasıyla da herkesin beklentisi PKK’nın bunu görerek silahı bırakması ve kanalize olmasıydı. Ama son geldiğimiz nokta bunun tam tersi oldu. PKK silahla HDP üzerindeki hükümdarlığını artırmaya başladı, onun oluşturduğu siyaset zeminin tıkamaya başladı ve dolasıyla da buna karar verme sürecinde bence PKK intihar ediyor ve bu intiharla beraber gerek HDP yi gerekse de Türkiye’de gerçekten bu anlamda mücadele eden diğer kesimleri de peşinden sürüklüyor.



“BİR ELİNİZDE SİLAH, BİR ELİNİZDE BARIŞ GÜVERCİNİ OLMAZ”

Türkiye’de çözüm süreciyle ilgili dünyanın her yerindeki gibi kesiklikler olabilir, aksaklıklar olabilir. Bunlar dünyanın her yerinde oluşan şeyler. Fakat burada esas irade şu; mesela Mora örneğinde yakın zamanda PKK’da gitti inceledi Mora’daki ateşkes meselesini. Sizin bir elinizde silah diğer elinizde barış güvercini olmaz, o silah er geç,  o barış güvercinini ya yaralar ya vurur. Burada yapılması gereken temel oldu şuydu; Önce o güven sağlanacaktı. Bu güven sağlanamadı. O güvenin normalleşmeyi getirmesi gerekiyordu ama normalleşme de gelmedi. Bu normalleşmenin en önemli unsurlardan birisi bölgede farklı kesimlerin siyaset yapmasının önünün açılması, hegemonyanın kurulmamasıydı. Bu da sağlanmadı. Bununla birlikte yasal adımların atılması gerekiyordu, bu ikisi olamadığı için yasal adımlarda olmadı ve normalde bütün bunların normalleşmesi için silahın susması gerekiyordu, bu da olmadı.
PKK’NIN ÇELİŞKİSİ

Siz barış derken bir taraftan da silahı elinizde tutarsanız bunun caydırıcı bir yönü olmaz. Silahı nasıl elde tutarsınız. Çıkarsınız sınır dışına, çatışmasızlık ortamı oluşturursunuz, ona göre bir zaman verirsiniz , herkes üzerine düşeni yapmaya başlar, provokasyonu engellersiniz ve ondan sonra silahsızlanmaya doğru gider ama Türkiye’de bu böyle olmadı. Türkiye’den çekileceğim dendi, çekinilmedi. Silah susturulacak dendi susturulmadı ki daha önceki açıklamalarda da şöyle bir çelişki var PKK meselesinde. Bir taraftan çözüm süreci için hiçbir şart sunmadan bir neden koymuşlardı  bu olsun denmişti  fakat olduktan sonra yeni kartlar eline geçince çözüm süreci üzerine de baskı oluşturmaya başlandı. Geldiğimiz noktada da aslında bugün söylediklerini aslında en baştan beri yapmaları gerekiyordu ancak bu yapılmadı ve bu bir güven sorunu oluşturuyor Türkiye kamuoyunda.

“BÖLGEDE HALK ESKİSİ GİBİ SOKAĞA ÇIKMIYOR”

PKK’ya karşı HDP’ye karşı bir güven sorunu oluşuyor. Bu güven sorunu eğer aşılamazsa artık PKK’nın uzun vadede Türkiye’de siyaset yapma şansı da olmaz. En azından Türkiyelileşme projesi üzerinden belli insanlar oy verdiler ama bu çelişkiler ortada kalırsa uzun vadede kendi siyasetini üretme şansı olmaz. Şu an belki silahlı zemin üzerinden siyaset ürettiğini sanıyorlar ama en son gördüğümüz bölgede halk sokağa çıkmıyor yani eskisi kadar çağrılara cevap vermiyor dolayısıyla da şunun farkında olmaları gerekiyor. Bu silah er ya da geç onların siyasetini de esir alır ve onları da bir şekilde oraya mahkum eder. Yapılması gereken temel şey, silahların susturulması, sınır dışına çekilmesi.

“PKK, ULUSLARARASI ALANDA ALDIĞI SÖZÜN ACISINI ÇEKİYOR”

Zaten bu anlamda Suriye’de bir kazanımları var orada bir silahlı yapılanmaları zaten var. Dolayısıyla da yapmaları gereken bu 80 milletvekiline zemin tanıyarak, alan oluşturarak bir siyaset zemini oluşturmaları ama ne yazık ki  bunu yapmadılar ve bunu yapmamalarının en önemli sebebi de Türkiye kamuoyunda konuşulduğu gibi çözüm süreci üzerinden değil, Suriye meselesi üzerinden oluştu. Orada bir söz aldılar ve batılılar bir şekilde IŞİD’e karşı kara gücü olarak kullanacaklarını zannettiler ama uluslararası düzeyde öyle olmuyor ve bunun acısını şu an görüyorlar. 

YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.

Yorumlar