Osmanlı'da kurban bayramı

Mübarek Kurban Bayramını idrak ettiğimiz şu günlerde gelin ecdadımızın bu güzel günleri nasıl geçirdiğine bir bakalım. İşte Osmanlı’da Kurban Bayramı…

AjansHaber/ÖZEL

Osmanlı'da kurbanlık hayvanın kimi zaman bir yıl öncesinden alınırdı. Kurbanlıklar, alındıktan sonra kınalanır ve kesime kadar itinayla beslenirdi. 'Kurbanlık hayvana eziyet' anlamına gelecek en ufak hadiseden ecdat kaçınırdı. ''hatta bir kurbanlık hayvanın yularından çekiştirmenin'' bile suç sayılırdı.

Bayram öncesi Saray'dan halka duyurulan Padişah Tembihnamesi ile ''Bayram öncesi temizliğin emredildiğini ve kurbanlık tercihi ile kesiminde dikkate alınması gereken hususlar halka duyuruldu.

''Bayram öncesi bu tembihnamenin ardından her yer pırıl pırıl olurdu.''

'SARAYDAN BAYRAM TEMBİHNAMESİ''

Köylere kadar iletilen bu belgenin bayram süresince ülkede yapılacak düzenlemeleri, güzellikleri, temizlikleri içerirdi.

Bayram'dan önce konaklarda, evlerde ve saraylarda mutlaka bir temizliğin başladığını ifade eden Demirel, "Her yerde bir temizlik başlıyor. Hatta bayramlarda toplum ahlakını bozmayacak şekilde nasıl hareket edileceğine ve görevlilerin bunu nasıl sağlayacağı yer alıyor bu tembihnamede. Her Osmanlı ailesinde evlerde bayram temizliği başlıyor. Dolaplardan yeni elbiseler çıkarılırdı. Bu nedenle bayrama toplu bir hazırlık ruhu yakalanırdı. Çeşmeler, sokaklar, konaklar elden geçiriliyor. Yani bu temizlik sadece haneye ait değil, çarşıya pazara da sirayet ediyor. Çarşıda pazarda satılan malların daha temiz olması söz konusu oluyor." sözlerini ekledi.

Yayınlanan tembihnamelerde, özellikle insanların bayram süresince neler giymesi gerektiğinin yer alırdı.

O dönemde şatafatın da miskinliğin de hoş görülmezdi. İkisinin ortası bir düzen yakalandığı için herkesin bundan mutlu olurdu.

''PADİŞAH KOYUN YA DA KOÇ KESERDİ''

''Günümüzde kurbanlıklarda büyükbaş hayvan tercih edilirken, Osmanlı genellikle küçükbaş kesmeyi tercih etmiştir''

Küçükbaş hayvanın üremesinin daha kolay olduğu için böyle bir uygulamaya gidilirdi.

"Küçükbaş, yılda bir yavru verirken büyükbaş birkaç yılda bir üreyebiliyordu. Hatta padişah bizzat koyun ya da koç kestiriyordu. Padişaha bakanlar da bunu görüyorlardı."

"BAYRAMLARDA VERESİYE DEFTERİNİ ZENGİNLER KAPATIRDI"

Günümüzde 'Veresiye Defteri' olarak nitelendirilen ve Osmanlı Devleti'nin dünya medeniyetine kazandırdıkları arasında farklı bir yer taşıyan 'Zimem Defterleri vardı,'Zimem Defteri'ni bayramlarda alışveriş yapıldıktan sonra ödeme güçlüğü çekenlerin borçlarını toplumun zenginleri tarafından defterdeki belli sayfaların borçlarını miktarını bilmeden ödemeleri şeklinde uygulanırdı.

Ödemeyi yapan kişilerin, haklarına razı bir şekilde o sayfalarda miktar neyse o ödenirdi.

"BAYRAMLIKLARIYLA SOKAĞA ÇIKAN ÇOCUKLARA ARİFE ÇİÇEĞİ DENİRDİ''

Bayramların bilhassa çocuklar için ayrı bir yeri vardır  ''bayramlıklarıyla sokakta gezen çocuklara halk, arife çiçeği derdi. Osmanlı'dan gelen 'Arife Çiçeği' kavramını, bayramdan birkaç gün önce yapılan alışverişten sonra çocukların sabırsızlanarak giysilerini bayramdan 1 gün önce yani Arife günü giyerek dolaştığı için ortaya çıkmıştır.

''PADİŞAH ÖNCE ANNESİYLE BAYRAMLAŞIRDI''

Osmanlı'da bayram tebrikleri 'Saray' ve 'Halk' şeklinde olarak 2 şekilde gerçekleşirdi. Saraydaki tören, dünyanın 'en tatlı acı tören geleneği' olarak tanımlanırdı. Osmanlı'daki tören geleneğinin çok ağır olmasına rağmen herkesin zevk alırdı.

Osmanlı, Sultanın bayram namazı için camiye gelişiyle başlayan bir tören anlayışına sahipti., Bütün Osmanlı padişahları da bu duruma riayet ederdi. Saraya dönen padişah, önce annesinin elini öpüp ardından diğer aile efradıyla bayramlaşırdı.

Padişahın, bayram tebriğinin ardından güzel işlemeli keselerle çocuklara para saçarak onları sevindirirdi. Padişahların yeniçeriye ayrı bir ihtimam gösterirlerdi. Bütün devlet erkanıyla bayramlaşan padişah, Ehl-i Beyt'e de ayrı bir özen gösterirdi.

BAYRAM NAMAZI SONRASI MEZARLIK ZİYARETİ YAPILIRDI

Osmanlı’da bayram namazından sonra mezarlık ziyareti yapılırdı. Osmanlı medeniyetinin şekillenmesinde 'Akl-ı selim, Kalb-i selim ve Zevk-i selim' olarak 3 sac ayağı vardı, 

''KURBAN ETİ HEMEN YENMEZDİ''

 Osmanlı’da kurban eti hemen tüketilmezdi.  Kanlı etin yenmesi İslam dininde caiz olmadığından etin dinlenmesi beklenirdi. Kurban eti  3'e bölünürdü, Bu, kendi aile efradı, fakirlere dağıtma, ve eş ve dostlarıyla şeklinde gerçekleşirdi.

YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.

Yorumlar