İLİM Yayma Cemiyeti'nin 63. Olağan Genel Kurulu'nda konuştu

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, İLİM Yayma Cemiyeti'nin 63. Olağan Genel Kurulu'nda konuştu. Amerika Birleşik Devletleri'nin Başkanı Joe Biden'in Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'ye Türkiye'nin Suriye'deki varlığı bir tehdittir şeklinde yazdığı mektuba tepki gösterdi.

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, İLİM Yayma Cemiyeti'nin 63. Olağan Genel Kurulu'nda konuştu.

İlim Yayma Cemiyeti'nin mensuplarının Türkiye'de gönüller fethettiklerini ve başarılara imza attıklarını anlatan Kurtulmuş, şunları kaydetti:

İlim Yayma Cemiyeti, Türkiye'nin toplumsal hayatında aynı zamanda büyük başarı öyküsüdür. Rahmetli babamdan dinlemiştim, cemiyetin ne zor şartlarda ne zor mücadelelerle bugüne kadar geldiğini gayet iyi bilenlerden birisiyim. Bütün darbeler döneminde, İlim Yayma Cemiyeti kararlılıkla yoluna devam etmiştir. 1970'ler, 12 Mart, 12 Eylül darbelerini, 28 Şubat süreçlerini yaşamış olan bir kuruluştur. Karşısındaki her türlü baskıya rağmen aynen bir çınar gibi eğilmeden bugüne kadar gelmeyi başarmıştır. İlim Yayma Cemiyeti mensupları hiçbir zaman siyasetin gölgesinden istifade etmek gibi bir anlayış içerisinde olmadılar. En zor şartlarda bile kim olursa olsun mücadele etmek ve ülkenin güçlü bir şekilde geleceğinde söz sahibi olabilmek için gayret gösterdiler."

Babasıyla olan anısını anlattı

Rahmetli babasıyla olan anısını anlatan Kurtulmuş, "Babam derdi ki, 'Bir insanın hayır faaliyetlerinin içerisinde olması, 3 nedenle olur. Ya vaktini, ya enerjisini ya da mali imkanlarını verir. Eğer bir insan bunlardan birini, ikisini, üçünü verirse ne ala. Bunları vermiyorsa hayır işlerinin içerisinde olması mümkün değil, doğru da değildir." dedi.

Numan Kurtulmuş, İlim Yayma Cemiyeti'nin yetimlere el uzatan vakıf olarak ortaya çıktığını aktardı.

Türkiye'nin Osmanlı'nın mirası olan vakıf medeniyeti olduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, bu büyük vakıf medeniyeti tek parti zamanında ciddi şekilde inkıtaya uğramıştır. Kurtulmuş, "Vakıf eserlerinin bir kısmı, amacının dışında kullanılmıştır. Hatta camilerin bir kısmının bile amaç dışı kullanılması ile karşı karşıya kalınmıştır. Bu milletin vakıf anlayışının bir parçası olan dini eğitim ise ciddi şekilde sekteye uğratılmış, ağır baskılarla karşılaşmıştır. Çok şükür bu millet bu zor zamanlardan bile geçerek bugünlere gelmiştir." diye konuştu.

Biden'a tepki gösterdi

İLİM Yayma Cemiyeti'nin 63. Olağan Genel Kurulu'nda konuşan AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, geçtiğimiz günlerde Amerika Birleşik Devletleri'nin Başkanı Joe Biden'in Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'ye Türkiye'nin Suriye'deki varlığı bir tehdittir şeklinde yazdığı mektuba da tepki gösterdi.

Kurtulmuş bu mektupla ilgili, Esefle karşıladığımızı, kınadığımızı buradan açıklıkla ifade etmek istiyorum dedi. Sayın Biden'e şunu söylemek isterim. Eğer Türkiye'nin Suriye'deki terör örgütlerine diz çöktürmek için verdiği bu mücadele olmasaydı bugün terör örgütlerinin çoğu sadece Türkiye'nin içinde değil hem Suriye'de hem Irak'ta hem de diğer bölge ülkelerinde cirit atmaya devam edecekler. Sizin batılıların da menfaatlerine zarar verecek küresel eylemlerine devam edeceklerdir ifadelerini kullandı.

Biden'ın çok talihsiz bir ifadesi olduğuna değinen Kurtulmuş, şunları kaydetti: 

"Türkiye'nin Suriye'deki varlığının DEAŞ'la mücadeleye zarar verdiğidir. Bu tespitin düzeltilecek bir tarafı yoktur. DEAŞ'la mücadeleyi en güzel şekilde yapan, samimiyetle yapan ve binlerce DEAŞ örgüt mensubunu etkisiz hale getiren ülke Türkiye'dir. Şu soruyu soralım o zaman. DEAŞ denilen bir terör örgütünün birkaç aylık süre içerisinde eline dünyanın en gelişmiş ölüm silahlarını verip Suriye ve Irak'a gönderen ve orada onları palazlandıran kimlerdir?

İzci kampına bile 80 bin tane genci göndermek için lojistik imkan, iyi bir eğitim, iyi bir organizasyon lazım

Verin bu sorunun cevabını. Öyle değil mi? İzci kampına götürsen, 80 bin tane militan gelmiş. İzci kampına, 80 bin tane genci göndermek için lojistik imkan, iyi bir eğitim, iyi bir organizasyon lazım.

80 bin DEAŞ militanının oralarda ne işi vardı? Nerelerden geldi? Kimler geldi? Ne getirdi? Ve ellerine bu silahları kimler verdi? Vekalet savaşını uluslararası ilişkilerin bir aracı haline getirenler kimlerdir? Bu sorunun cevabını versinler. Türkiye'nin hiзbir ülkenin bir karış toprağında gözü, kulağı yoktur. Bizim yakın coğrafyamızdaki bütün dostlarımızın durumunun iyi olması için, onların selamet içerisinde olması için bir gayretimiz vardır."

"Türkiye'nin hiçbir ülkenin toprağında gözü yoktur"

İdlib konusuna da değinen Kurtulmuş, "Dünyanın birзok yerinde hele hele Suriye'de rejim ölümcül silahları kullanırken, kimyasal silahları kullanırken kusura bakmayın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nden acaba bir karar çıkartıp uygulayabildiniz mi? Birilerine yaslandıkları iзin oradan da o karar çıkmadı. Birileri veto etti. Dolayısıyla Türkiye'de, Suriye'deki konumunu bir kere daha ifade ediyorum. Sayın Biden, Türkiye başka ülkeler gibi ne Suriye'de ne bir başka ülkede işgal amaçlı bulunmamaktadır. Türkiye'nin hiçbir coğrafyadaki hiзbir ülkenin bir karış toprağında da hiзbir ülkenin bir damla petrolünde de gözü yoktur. " ifadelerini kullandı.

Numan Kurtulmuş, Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Orta Doğu'yu menfaatlerine göre taksim edenlerin kimler olduğunu da dünyanın çok iyi bildiğini dile getirerek, sözlerine şöyle devam etti:

Ortadoğu'yu, Asya'yı, Afrika'yı kimlerim sömürdüğünü herkes biliyor.

"İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Orta Doğu'yu, Asya'yı ve Afrika'yı hem yerel, doğal kaynakları bakımından hem yer üstü zenginlikleri bakımından kimlerin sömürdüğünü, niçin sömürdüğünü de insanlık çok iyi biliyor. Türkiye Suriye'deki kardeşlerimizin hayrı için, selameti için iyiliği için oradadır. Türkiye dört milyonu aşkın Suriyeliye ölümden kurtarmak için kapılarını açmış, onlara bir gьüvenli liman olmuştur. Ama üç tane göçmeni gördüğü zaman ayakları titreyenlerin, bu anlamda da bir ikyüzlülük içerisinde olduğunu görüyoruz.

DEAŞ'la mücadeleyle ilgili koalisyon var mı? Var. DEAŞ'la mьcadeleyle ilgili nice toplantılar var. Şu soruyu sormayalım mı? Hangi biriniz kılınızı kıpırdattınız da DEAŞ'ı, Orta Doğu'yu kana bulayan, Orta Doğu haritalarını değiştirmek üzerine kurulan bu DEAŞ'ı ortadan kaldırmak için hangi biriniz samimi bir gayretin içerisinde oldunuz? Dolayısıyla Türkiye Suriye'nin sulh ve selameti için, Suriye'de barışın sağlanması, bütün tarafların milli bir egemenlik içerisinde, eşit yurttaşlar için sürece katılması için her türlü desteği başından beri veriyor."

Türkiye öncü rol oynayacaktır

Kurtulmuş, Osmanlı ve Selçuklu'nun mirasına oturmuş bir milletin mensupları olarak bir de küresel ölçekte bir sorumluluğumuz vardır. O sorumluluğumuz, o hedefimiz de yeni adil, hakkaniyetli bir dünya sistemi kurulması için mücadele etmektir. Dünya 5'ten büyüktür çıkışının arkasındaki temel budur. Bütün insanlığa karşı 7 buçuk milyar insana karşı onların haklarını savunmak için mücadele etme anlayışıdır. Bu anlamda inşallah belki bizler görmeyeceğiz ama bizden sonraki nesiller, hem de çok yakın bir gelecekte dünyada küresel ve finansal ölçekte yeni bir sistemin kurulduğunu, yeni bir mimarinin inşa edildiğini görecekler ve Allah'ın izniyle yeni bir küresel, siyasal ve finansal mimarinin inşasında Türkiye öncü rol oynayacaktır. Bunu hoşumuza gitsin diye değil, gelmekte olanı ifade etmek için söylüyorum şeklinde konuştu.

Mescid-i Aksa Müslümanların camisi olarak kalacaktır

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, son birkaç gündür dünya gündemini meşgul etmesi gereken bir konunun ustalıklı bir şekilde gündemden uzak tutulduğunu dile getirdi. Bu konunun İsrail'de Mescid-i Aksa'da Yahudilerin sessiz bir şekilde ibadet etmelerini mümkün kılan sözde bir mahkeme kararı olduğunu ifade eden Kurtulmuş, şu değerlendirmede bulundu: 

"Önce Mescid-i Aksa'nın durumunu tespit etmek bir mahkemenin hakkı falan değildir. Mescid-i Aksa asırlar boyunca Müslümanların mescididir ve kıyamete kadar da Allah'ın izniyle Müslümanların camisi olarak kalacaktır.

Ancak bu karar her ne kadar bir yerel mahkeme tarafından verilmiş olsa da 1948'den beri devam eden İsrail'in bütüncül işgal ve ilhak politikasının bir parçasıdır. Hep öyle davrandılar. Hatırlayınız. Bir yere alıp işgal edip üstüne yattılar. Bir ileri adım atıp işgal ettiler, üstüne yattılar. Çünkü nasıl kimyasal silahları atanlar, o silahları attığında biliyorlardı ki arkasında Birleşmiş Milletler'de dayıları var. Kendisini destekleyenler var. Bu adımı atan İsrail de biliyor ki Birleşmiş Milletler'de kendisine yaptırım uygulanmasını engelleyecek dayıları var. Dolayısıyla bu anlamda sürekli ilerlediler. Sürekli ilhak ve işgal projelerine maalesef hız verdiler."

 

Yorumlar