'Kuzey Kıbrıslılar yaşadıkları eve 'benim' diyemiyor'
Kıbrıs’ta Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Rum lideri Anastasiadis arasında görüşmeler devam ederken vatandaşların kafasındaki mülkiyet sorunu da tartışılan konular arasında.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi liderleri arasındaki görüşmeler sürüyor. Akıncı görüşmelere ilişkin yaptığı son açıklamada müzakerelerde tarama sürecinin yoğunluk alanının "yönetim ve güç paylaşımı" konularında olduğunu ve o alanda büyük mesafe kat edildiğini ve bu alanın çok önemli olduğunu söyledi.
İKİ KESİMLİLİK VE SİYASAL EŞİTLİK
Akıncı ayrıca, bu alanda her şey halledilmese de siyasi eşitliği güvence altına alacak gelişmeler sağlandığına değinerek, “Kıbrıs Türk halkının kurulacak yeni yapılanmada siyaseten eşit ortaklığı son derece önem taşımaktadır. O anlamda iki kesimlilik, iki toplumluluk yanında siyasal eşitliğin kendini göstereceği alan yönetim ve güç paylaşımı olacak” dedi.
Liderler arasında görüşmeler sürerken vatandaşların mülkiyet sorunu da kafalarda soru işareti olarak duruyor. Uluslararası hukuk nezdinde KKTC’de bulunan toprakların 74 öncesinde Rumlara ait olması durumu ile topraklarını kaybetme riski taşıyan Türkler bu belirsizliğin getirdiği olumsuz havayı da yaşıyor.
Kıbrıs’taki Türkler için görüşmelerin önemini AjansHaber’e değerlendiren Havadis Gazetesi Yazarı Hüseyin Ekmekçi, vatandaşlar açısından siyasi bir belirsizlik olduğunu dile getirdi.
Kıbrıslıların içinde yaşadıkları evler için ‘benim’ diyemediklerini aktaran Ekmekçi şunları söyledi:
“YAŞADIKLARI EVLER İÇİN ‘BENİM’ DİYEMİYORLAR”
Kıbrıs’ın kuzeyinde ciddi bir siyasi belirsizlik var. Kıbrıslılar içinde yaşadıkları evlere uluslararası hukuk nezdinde benim diyemiyor. KKTC vatandaşları dünyanın hiçbir yerine seyahat edemiyor, ya Türkiye’den geçici pasaport alıyor yurtdışına gidebilmek için yada 1974’ten önce Kıbrıs Cumhuriyeti’ne bağlı olanlar Kıbrıs Cumhuriyeti için pasaport alarak seyahat edebiliyor. Bu da Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşayan vatandaşlar arasında ciddi bir ayrım yaşanmasına neden oluyor.
“SİYASİ BELİRSİZLİK AYRIM YARATIYOR”
Örneğin bir Türkiye göçmeni AB’nin herhangi bir noktasına gidemiyor ama 1974’ten önce Kıbrıs Cumhuriyeti ile bağlı olanlar bir kimlik kartıyla dünyanın her yerini gezebiliyor. Bu siyasi belirsizlikle çok ciddi bir şekilde ayrım yaratıyor. Bu noktadan hareketle bu belirsizliği ortadan kaldıracak tek şey uluslararası bir çözümdür.
‘ORANIN VATANDAŞI MI BURANIN VATANDAŞI MI’ İKİLEMİ
Elbette insanların bir kısmı tuttukları toprakları, tuttukları evleri kaybedecekler ama bu zaten kendilerinin değil. Örneğin bir vatandaş şuanda Kıbrıs’ta yaşıyor, Trabzon’da fındık bahçeleri var. Yazın gidip Trabzon’da fındığını topluyor. Ondan sonra gelip burada Rum malında hayatını sürdürmeye devam ediyor. O oranın vatandaşı mı yoksa buranın vatandaşı mı? Oradaki mi onun gerçek malı, yoksa buradaki mi gerçek malı?
KIBRIS HALKI NE İSTİYOR?
Halkta çok güçlü bir şekilde en kötü bir çözüm bugünkü belirsizlikten daha iyidir yaklaşımı var. Sayın Akıncı ile Sayın Anastasiadis’in görüşmelerinde bir moment yakalandı. Benim şu anda gördüğüm ve gözlemlediğim kadarıyla aslında bir çözüme şu anda küçük bir destek var halk nezdinde. Bu belirsizlik çok daha kötü.
11 ŞUBAT BELGESİ’NİN ÖNEMİ
11 Şubat Belgesi’nde çok net bir şekilde çözümün şekli ifade ediliyor. İki belgeli, iki toplumlu, garantilerin var olduğu yazılı. Yalnızca sadece bir miktar KKTC toprağı azalacak ve aslında köklü bir devletin yönetimi sağlanacak Kıbrıslı Türklere. Bu kurulacak olan yeni devlet aynı anda Avrupa Birliği üyesi olacak. Dolayısıyla bu 11 Şubat belgesinin çok iyi incelenmesi gerekiyor, Orada her şey yazıyor aslında.
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.
İKİ KESİMLİLİK VE SİYASAL EŞİTLİK
Akıncı ayrıca, bu alanda her şey halledilmese de siyasi eşitliği güvence altına alacak gelişmeler sağlandığına değinerek, “Kıbrıs Türk halkının kurulacak yeni yapılanmada siyaseten eşit ortaklığı son derece önem taşımaktadır. O anlamda iki kesimlilik, iki toplumluluk yanında siyasal eşitliğin kendini göstereceği alan yönetim ve güç paylaşımı olacak” dedi.
Liderler arasında görüşmeler sürerken vatandaşların mülkiyet sorunu da kafalarda soru işareti olarak duruyor. Uluslararası hukuk nezdinde KKTC’de bulunan toprakların 74 öncesinde Rumlara ait olması durumu ile topraklarını kaybetme riski taşıyan Türkler bu belirsizliğin getirdiği olumsuz havayı da yaşıyor.
Kıbrıs’taki Türkler için görüşmelerin önemini AjansHaber’e değerlendiren Havadis Gazetesi Yazarı Hüseyin Ekmekçi, vatandaşlar açısından siyasi bir belirsizlik olduğunu dile getirdi.
Kıbrıslıların içinde yaşadıkları evler için ‘benim’ diyemediklerini aktaran Ekmekçi şunları söyledi:
“YAŞADIKLARI EVLER İÇİN ‘BENİM’ DİYEMİYORLAR”
Kıbrıs’ın kuzeyinde ciddi bir siyasi belirsizlik var. Kıbrıslılar içinde yaşadıkları evlere uluslararası hukuk nezdinde benim diyemiyor. KKTC vatandaşları dünyanın hiçbir yerine seyahat edemiyor, ya Türkiye’den geçici pasaport alıyor yurtdışına gidebilmek için yada 1974’ten önce Kıbrıs Cumhuriyeti’ne bağlı olanlar Kıbrıs Cumhuriyeti için pasaport alarak seyahat edebiliyor. Bu da Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşayan vatandaşlar arasında ciddi bir ayrım yaşanmasına neden oluyor.
“SİYASİ BELİRSİZLİK AYRIM YARATIYOR”
Örneğin bir Türkiye göçmeni AB’nin herhangi bir noktasına gidemiyor ama 1974’ten önce Kıbrıs Cumhuriyeti ile bağlı olanlar bir kimlik kartıyla dünyanın her yerini gezebiliyor. Bu siyasi belirsizlikle çok ciddi bir şekilde ayrım yaratıyor. Bu noktadan hareketle bu belirsizliği ortadan kaldıracak tek şey uluslararası bir çözümdür.
‘ORANIN VATANDAŞI MI BURANIN VATANDAŞI MI’ İKİLEMİ
Elbette insanların bir kısmı tuttukları toprakları, tuttukları evleri kaybedecekler ama bu zaten kendilerinin değil. Örneğin bir vatandaş şuanda Kıbrıs’ta yaşıyor, Trabzon’da fındık bahçeleri var. Yazın gidip Trabzon’da fındığını topluyor. Ondan sonra gelip burada Rum malında hayatını sürdürmeye devam ediyor. O oranın vatandaşı mı yoksa buranın vatandaşı mı? Oradaki mi onun gerçek malı, yoksa buradaki mi gerçek malı?
KIBRIS HALKI NE İSTİYOR?
Halkta çok güçlü bir şekilde en kötü bir çözüm bugünkü belirsizlikten daha iyidir yaklaşımı var. Sayın Akıncı ile Sayın Anastasiadis’in görüşmelerinde bir moment yakalandı. Benim şu anda gördüğüm ve gözlemlediğim kadarıyla aslında bir çözüme şu anda küçük bir destek var halk nezdinde. Bu belirsizlik çok daha kötü.
11 ŞUBAT BELGESİ’NİN ÖNEMİ
11 Şubat Belgesi’nde çok net bir şekilde çözümün şekli ifade ediliyor. İki belgeli, iki toplumlu, garantilerin var olduğu yazılı. Yalnızca sadece bir miktar KKTC toprağı azalacak ve aslında köklü bir devletin yönetimi sağlanacak Kıbrıslı Türklere. Bu kurulacak olan yeni devlet aynı anda Avrupa Birliği üyesi olacak. Dolayısıyla bu 11 Şubat belgesinin çok iyi incelenmesi gerekiyor, Orada her şey yazıyor aslında.
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.
Yorumlar