'Kürt halkı bir tercihle karşı karşıya'
7 Haziran seçimlerinin ardından başlayan PKK tehditleri, Temmuz ayında şehit haberlerinin gelmesi ve terörün yeniden canlanması ile sonuçlandı.
PKK terör örgütünün çözüm sürecinde duran eylemleri, 7 Haziran seçimlerinin ardından tekrar alevlendi. Hemen her gün şehit haberleri gelirken, HDP’li yöneticilerden de tehditkar açıklamalar geliyor.
HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, son olaylarla ilgili olarak vatandaşların teröre tepkisine karşı yaptığı açıklamada “Her yerde direnin” çağrısında bulundu. Bu çağrı akıllara Selahattin Demirtaş’ın Kobani olaylarından önce yaptığı çağrıyı getirdi.
PKK VE IRA FARKI
Yaşanan terör odaklı gelişmeleri PKK ve HDP üzerinden AjansHaber’e değerlendiren Namık Kemal Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ensar Nişancı, İngiltere’deki IRA terör örgütünden hareketle, bu örgütün siyasetten başlayıp örgütleştiğini, PKK’nın ise örgütlükten siyasete evrildiğini dile getirdi. Nişancı, burada kritik olanın PKK’nın siyasal alana şiddet ile akması olduğunu belirterek, Kürtlerin de bir tercihle karşı karşıya olduklarını söyledi.
Prof. Dr. Ensar Nişancı, şu değerlendirmelerde bulundu:
“SİYASET VE TERÖR MEKANİZMASI ARASINDA KAPATILMASI İMKANSIZ BİR AÇIK VAR”
Esasen burada ciddi bir handikap var. Siyaset mekanizmasıyla terör mekanizması arasında kapatılması imkansız olan bir açık var. Esasen HDP’yi meşrulaştıran şey, seçim sürecindeki daha barışçıl dili. Hakları ve hürriyeti ön planı çıkaran bir siyasi dile sahiplerdi. Fakat bu esasen sadece HDP açısından böyle değil, işin özü açısından da baktığınızda olması gereken bu.
“IRA SİYASETTEN BAŞLAYIP ÖRGÜTMEŞMİŞTİ, PKK ÖRGÜTLÜKTEN SİYASETE GEÇİŞ YAŞIYOR ANCAK...”
Öbür tarafta ise PKK yükü var. O da tamamen şiddet dili üzerinden işlerini görme yoluna gidiyor. Burada iki karşıtın bir araya gelmesi gibi büyük paradoksla karşı karşıyayız ama esasen burada daha başka bir paradoksu da gün yüzüne çıkmış oluyor. IRA örneğine baktığımızda önce siyasi hareket olarak başlayıp sonra şiddete yönelen bir yan varken Türkiye’de PKK’ya baktığımızda önce terör üreten bir örgütün siyasete yönelmesi var.
“PKK , SİYASAL ALANA ŞİDDET İLE AKIYOR”
Acaba bu siyasete yöneldiğinde, siyasetle şiddet arasında nasıl bir minvale doğru akacağını bu son dönemdeki PKK eylemlerinde görüyoruz. Esasen Türkiye barış sürecini kaybetmekle kalmıyor burada daha da önemli olarak sivil siyaseti tercih eden bir tarafının da kalmaması gibi bir paradoksla karşı karşıya. Bunun sadece PKK üzerinde bir etkisi olmayacak. PKK ile Kürt halkı üzerinde ve HDP ile Türkiye’nin daha gri alanında duran liberal diye tabir edebileceğimiz kesime ulaşması bakımından tehditle karşı karşıya olduğumuzu söylememiz gerekiyor.
“KÜRT HALKI BİR TERCİHLE KARŞI KARŞIYA”
Mesele sadece PKK’nın Türkiye ile ilişkisi üzerinden ortaya çıkmıyor. Aynı zamanda bölgedeki gelişmelerin de PKK’yı bu alana sevk eden bir yönünün olduğunu da düşünmek gerekiyor. Türkiye şu anda son derece karmaşık bir durumla karşı karşıya. Kürt halkı bir tercihle karşı karşıya. PKK ise konumunu güçlendiriyor olabilir ama hedeflerine ulaşması açısından hiç de rasyonel olmayan bir yola girmiş vaziyette.
“TÜRKİYE’DE SANAYİ VE KÜLTÜRE ENTEGRE İNSANLARLA ARALARINA MESAFE KOYDULAR”
PKK’nın bugüne kadar en çok önemsediği mesele temsiliyetti. PKK, Kürt halkını ‘temsil’ ettiğini varsayıyordu ama Kuzey Irak’a baktığınızda Barzani ile Suriye’ye baktığınızda Suriye Kürtleri ile aralarına paradoksal bir mesafe var. Türkiye’de kültüre entegre olmuş, sanayiye entegre olmuş insanlarla da aralarına mesafe koymuş durumdalar. Şu anda bunların gitmesi tehdidiyle karşı karşıyalar. PKK’nın sosyal zeminini düşündüğümüzde çok ciddi bir paradoksla karşı karşıya olunduğunu düşünmek gerekiyor.
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.
HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, son olaylarla ilgili olarak vatandaşların teröre tepkisine karşı yaptığı açıklamada “Her yerde direnin” çağrısında bulundu. Bu çağrı akıllara Selahattin Demirtaş’ın Kobani olaylarından önce yaptığı çağrıyı getirdi.
PKK VE IRA FARKI
Yaşanan terör odaklı gelişmeleri PKK ve HDP üzerinden AjansHaber’e değerlendiren Namık Kemal Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ensar Nişancı, İngiltere’deki IRA terör örgütünden hareketle, bu örgütün siyasetten başlayıp örgütleştiğini, PKK’nın ise örgütlükten siyasete evrildiğini dile getirdi. Nişancı, burada kritik olanın PKK’nın siyasal alana şiddet ile akması olduğunu belirterek, Kürtlerin de bir tercihle karşı karşıya olduklarını söyledi.
Prof. Dr. Ensar Nişancı, şu değerlendirmelerde bulundu:
“SİYASET VE TERÖR MEKANİZMASI ARASINDA KAPATILMASI İMKANSIZ BİR AÇIK VAR”
Esasen burada ciddi bir handikap var. Siyaset mekanizmasıyla terör mekanizması arasında kapatılması imkansız olan bir açık var. Esasen HDP’yi meşrulaştıran şey, seçim sürecindeki daha barışçıl dili. Hakları ve hürriyeti ön planı çıkaran bir siyasi dile sahiplerdi. Fakat bu esasen sadece HDP açısından böyle değil, işin özü açısından da baktığınızda olması gereken bu.
“IRA SİYASETTEN BAŞLAYIP ÖRGÜTMEŞMİŞTİ, PKK ÖRGÜTLÜKTEN SİYASETE GEÇİŞ YAŞIYOR ANCAK...”
Öbür tarafta ise PKK yükü var. O da tamamen şiddet dili üzerinden işlerini görme yoluna gidiyor. Burada iki karşıtın bir araya gelmesi gibi büyük paradoksla karşı karşıyayız ama esasen burada daha başka bir paradoksu da gün yüzüne çıkmış oluyor. IRA örneğine baktığımızda önce siyasi hareket olarak başlayıp sonra şiddete yönelen bir yan varken Türkiye’de PKK’ya baktığımızda önce terör üreten bir örgütün siyasete yönelmesi var.
“PKK , SİYASAL ALANA ŞİDDET İLE AKIYOR”
Acaba bu siyasete yöneldiğinde, siyasetle şiddet arasında nasıl bir minvale doğru akacağını bu son dönemdeki PKK eylemlerinde görüyoruz. Esasen Türkiye barış sürecini kaybetmekle kalmıyor burada daha da önemli olarak sivil siyaseti tercih eden bir tarafının da kalmaması gibi bir paradoksla karşı karşıya. Bunun sadece PKK üzerinde bir etkisi olmayacak. PKK ile Kürt halkı üzerinde ve HDP ile Türkiye’nin daha gri alanında duran liberal diye tabir edebileceğimiz kesime ulaşması bakımından tehditle karşı karşıya olduğumuzu söylememiz gerekiyor.
“KÜRT HALKI BİR TERCİHLE KARŞI KARŞIYA”
Mesele sadece PKK’nın Türkiye ile ilişkisi üzerinden ortaya çıkmıyor. Aynı zamanda bölgedeki gelişmelerin de PKK’yı bu alana sevk eden bir yönünün olduğunu da düşünmek gerekiyor. Türkiye şu anda son derece karmaşık bir durumla karşı karşıya. Kürt halkı bir tercihle karşı karşıya. PKK ise konumunu güçlendiriyor olabilir ama hedeflerine ulaşması açısından hiç de rasyonel olmayan bir yola girmiş vaziyette.
“TÜRKİYE’DE SANAYİ VE KÜLTÜRE ENTEGRE İNSANLARLA ARALARINA MESAFE KOYDULAR”
PKK’nın bugüne kadar en çok önemsediği mesele temsiliyetti. PKK, Kürt halkını ‘temsil’ ettiğini varsayıyordu ama Kuzey Irak’a baktığınızda Barzani ile Suriye’ye baktığınızda Suriye Kürtleri ile aralarına paradoksal bir mesafe var. Türkiye’de kültüre entegre olmuş, sanayiye entegre olmuş insanlarla da aralarına mesafe koymuş durumdalar. Şu anda bunların gitmesi tehdidiyle karşı karşıyalar. PKK’nın sosyal zeminini düşündüğümüzde çok ciddi bir paradoksla karşı karşıya olunduğunu düşünmek gerekiyor.
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.
Yorumlar