Kritik karar MGK'dan çıkacak
MGK’nın yarın gerçekleştirilmesi öngörülen haziran ayı olağan toplantısı bugüne çekildi. Toplantı’nın ana gündeminde ise merakla beklenen ‘sınır sorunu’ yer alacak.
Milli Güvenlik Kurulu (MGK) bugün Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda saat 15.00’te toplanacak. Toplantının Suriye konusunda yaşanan sıcak gelişmeler ve TBMM’de yarın yapılacak Meclis Başkanlığı seçimi dolayısıyla bir gün öne çekildiği belirtildi.
Suriye’de yaşanan sıcak gelişmelere bakıldığında Türkiye sınırına yakın bölgelerinde gerçekleşen sıcak çatışmalar bölge halkının Türkiye’yi göç etmesine neden oldu. Öte yandan PYD güçlerinin Araplar ve Türkmenlerin yurtlarını terk etmesiyle boşalan bölgelere yerleşmesi Türkiye’yi olası bir Kürt devleti sorunuyla karşı karşıya bıraktı.
MGK’da alınacak olası kararları AjansHaber’e değerlendiren Özyeğin Üniversitesi öğretim Üyesi Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşın, “MGK’dan çıkacak kararlar doğrultusunda ya Türkiye diplomatik yollarla sınırı koruyacak ya da Türkiye ‘biz koruyacağız’ diyerek bölgeye askeri müdahalede bulunacak. Türkiye De Facto bir Kürt devletinin ortaya çıkmasına izin vermeyecektir” dedi. Caşın özetle şu açıklamalarda bulundu:
“MESELE DEVLETLERARASI HUKUK SORUNUDUR”
Mesele Devletler Arası Hukuk sorunudur. Bunlardan bir tanesi devletlerin sınırlarının değişmezliği ilkesidir. Buna göre, devletler BM sözleşmesi gereğince devletler sınırlarını kuvvet yoluyla değiştiremezler. Ancak ikinci husus komşu devletlere sınır güvenliğinin sağlanmasıdır. Gerek uluslararası hukuk teamülleri gerekse Viyana sözleşmeleri şu hukuku getirmiştir; sınırlar değiştirilemez fakat sınırların korunması için güvenliğe aykırı eylemlerin önüne geçilmesi mükellefiyeti sınır paylaşan devletlere aittir.
“SURİYE VE IRAK HÜKÜMETLERİNİN ÇÖKTÜĞÜNÜ GÖRÜYORUZ”
Bugün baktığımızda Türkiye’nin Suriye ve Irak sınırında hükümetin çöktüğünü görüyoruz. Bunun yanı sıra terör örgütlerinin bölgelere hâkim olduğunu görüyoruz. Türkiye’ye göre PKK ve PYD işbirliği terör örgütünün bir parçası nihai amaçlarına bakıldığında ise Kobani’den sonra IŞİD’i bahane göstermek suretiyle buradaki terör örgütünü yok edip alan hâkimiyetini ele geçirmektir. Böylelikle Kuzey Irak’ta kurulacak De Facto bir Kürt devletiyle entegre etme yolunda bir planlarının olduğunu görüyoruz.
“İKİ ÖNEMLİ TEHDİT UNSURU VAR”
IŞİD terör örgütü mü haklı yoksa PKK’nın uzantısı PYD’mi haklı? Bugün Batı’daki genel algıya bakıldığında iki önemli tehdit unsuru var. Birincisi Türkiye’nin sınırı koruyamadığı yolunda uluslararası bir algı harekâtı mevcuttur. Türk kamuoyu bu haberleri endişe ile izlemektedir. Yerleşik yerlerin bombardımana maruz kalması Uluslararası sözleşmelere aykırı yani buradaki hadise şu, bombardıman sonucu Arap ve Türkmenlerin ikamet ettiği bölgeler boşaltıldı. Ardından PYD boşalan bölgelerde hâkimiyet sağladı. Türkiye hiç istemeyeceği zor bir sorunla karşı karşıya kaldı. Tıpkı Kobani ‘de olduğu gibi 250 bin Kürdü biz ikametini kabul ettik. Ancak Türkiye’nin böyle bir yükümlülüğü de yoktu. Ama insani nedenlerle Mülteci hukukuyla açık kapı ilkesini uyguladı. Tel Abyad’da da aynı durumla karşı karşıyayız.
“IŞİD BAHANE GÖSTERİLEREK PYD VE PKK KAHRAMAN GÖSTERİLİYOR”
IŞİD bahane gösterilerek PYD ve PKK kahraman olarak gösteriliyor. Böyle bir şey kabul edilemez. Türkiye müttefikleriyle her zaman yanında olmuştur. Şimdi son konsensüse baktığımızda Türkiye için ciddi bir tehdit var. Özellikle Türkiye’nin ekonomik olarak kaldıramayacağı kitlesel bir göç ile muhatabız. Bu önlenemezse ise göç bilançosu 2016’da 2,5 milyona çıkması bekleniyor. Öte yandan toplumsal çatışmalara sebebiyet verecek bazı kötü hadiselerin kamu güvenliğini olumsuz etkileyecektir.
“KÜRT DEVLETİNİN ORTAYA ÇIKMASINA İZİN VERİLMEYECEKTİR”
Sonuç olarak, MGK’dan çıkacak kararlar doğrultusunda ya Türkiye diplomatik yollarla sınırı koruyacak ya da Türkiye ‘biz koruyacağız’ diyerek bölgeye askeri müdahalede bulunacak. Türkiye De Facto bir Kürt devletinin ortaya çıkmasına izin vermeyecektir.
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.
Suriye’de yaşanan sıcak gelişmelere bakıldığında Türkiye sınırına yakın bölgelerinde gerçekleşen sıcak çatışmalar bölge halkının Türkiye’yi göç etmesine neden oldu. Öte yandan PYD güçlerinin Araplar ve Türkmenlerin yurtlarını terk etmesiyle boşalan bölgelere yerleşmesi Türkiye’yi olası bir Kürt devleti sorunuyla karşı karşıya bıraktı.
MGK’da alınacak olası kararları AjansHaber’e değerlendiren Özyeğin Üniversitesi öğretim Üyesi Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşın, “MGK’dan çıkacak kararlar doğrultusunda ya Türkiye diplomatik yollarla sınırı koruyacak ya da Türkiye ‘biz koruyacağız’ diyerek bölgeye askeri müdahalede bulunacak. Türkiye De Facto bir Kürt devletinin ortaya çıkmasına izin vermeyecektir” dedi. Caşın özetle şu açıklamalarda bulundu:
“MESELE DEVLETLERARASI HUKUK SORUNUDUR”
Mesele Devletler Arası Hukuk sorunudur. Bunlardan bir tanesi devletlerin sınırlarının değişmezliği ilkesidir. Buna göre, devletler BM sözleşmesi gereğince devletler sınırlarını kuvvet yoluyla değiştiremezler. Ancak ikinci husus komşu devletlere sınır güvenliğinin sağlanmasıdır. Gerek uluslararası hukuk teamülleri gerekse Viyana sözleşmeleri şu hukuku getirmiştir; sınırlar değiştirilemez fakat sınırların korunması için güvenliğe aykırı eylemlerin önüne geçilmesi mükellefiyeti sınır paylaşan devletlere aittir.
“SURİYE VE IRAK HÜKÜMETLERİNİN ÇÖKTÜĞÜNÜ GÖRÜYORUZ”
Bugün baktığımızda Türkiye’nin Suriye ve Irak sınırında hükümetin çöktüğünü görüyoruz. Bunun yanı sıra terör örgütlerinin bölgelere hâkim olduğunu görüyoruz. Türkiye’ye göre PKK ve PYD işbirliği terör örgütünün bir parçası nihai amaçlarına bakıldığında ise Kobani’den sonra IŞİD’i bahane göstermek suretiyle buradaki terör örgütünü yok edip alan hâkimiyetini ele geçirmektir. Böylelikle Kuzey Irak’ta kurulacak De Facto bir Kürt devletiyle entegre etme yolunda bir planlarının olduğunu görüyoruz.
“İKİ ÖNEMLİ TEHDİT UNSURU VAR”
IŞİD terör örgütü mü haklı yoksa PKK’nın uzantısı PYD’mi haklı? Bugün Batı’daki genel algıya bakıldığında iki önemli tehdit unsuru var. Birincisi Türkiye’nin sınırı koruyamadığı yolunda uluslararası bir algı harekâtı mevcuttur. Türk kamuoyu bu haberleri endişe ile izlemektedir. Yerleşik yerlerin bombardımana maruz kalması Uluslararası sözleşmelere aykırı yani buradaki hadise şu, bombardıman sonucu Arap ve Türkmenlerin ikamet ettiği bölgeler boşaltıldı. Ardından PYD boşalan bölgelerde hâkimiyet sağladı. Türkiye hiç istemeyeceği zor bir sorunla karşı karşıya kaldı. Tıpkı Kobani ‘de olduğu gibi 250 bin Kürdü biz ikametini kabul ettik. Ancak Türkiye’nin böyle bir yükümlülüğü de yoktu. Ama insani nedenlerle Mülteci hukukuyla açık kapı ilkesini uyguladı. Tel Abyad’da da aynı durumla karşı karşıyayız.
“IŞİD BAHANE GÖSTERİLEREK PYD VE PKK KAHRAMAN GÖSTERİLİYOR”
IŞİD bahane gösterilerek PYD ve PKK kahraman olarak gösteriliyor. Böyle bir şey kabul edilemez. Türkiye müttefikleriyle her zaman yanında olmuştur. Şimdi son konsensüse baktığımızda Türkiye için ciddi bir tehdit var. Özellikle Türkiye’nin ekonomik olarak kaldıramayacağı kitlesel bir göç ile muhatabız. Bu önlenemezse ise göç bilançosu 2016’da 2,5 milyona çıkması bekleniyor. Öte yandan toplumsal çatışmalara sebebiyet verecek bazı kötü hadiselerin kamu güvenliğini olumsuz etkileyecektir.
“KÜRT DEVLETİNİN ORTAYA ÇIKMASINA İZİN VERİLMEYECEKTİR”
Sonuç olarak, MGK’dan çıkacak kararlar doğrultusunda ya Türkiye diplomatik yollarla sınırı koruyacak ya da Türkiye ‘biz koruyacağız’ diyerek bölgeye askeri müdahalede bulunacak. Türkiye De Facto bir Kürt devletinin ortaya çıkmasına izin vermeyecektir.
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.
Yorumlar