Kanser hastaları oruç tutabilir mi?

Uzmanlar dini görevini yerine getirmek isteyen kanser hastalarının hastalıklarının evresine, tedavi koşullarına ve tedavi sonrası sürece dikkat etmelerini ve doktorlarına danışarak oruç tutma kararı vermeleri gerektiğini söylüyor.

Deniz Çelikoğlu / AjansHaber

Ramazan ayının gelmesi ile birlikte kanser hastaları için merak edilenlerden  biri de oruç  tutup   tutamayacakları konusu. Ramazan ayında oruç tutmak isteyen kanser hastalarının ibadetlerini yerine getirmeden önce hastalığın evresini, tedavi koşullarını ve tedavi sonrası süreci dikkate alarak hareket etmeleri öneriliyor. Doç. Dr. Duygu Derin kemoterapi alan hastaların oruç tutmalarının uygun olmadığını ancak koruyucu tedavi almış, üzerinden 3 ay ve daha fazla zaman geçmiş hastaların oruç tutabileceklerini söyledi. Doç. Dr. Derin, oruç tutmanın hastaları manevi olarak olumlu etkilediğini ve tedaviye kısmen de olsa destek olduğunu, ancak vurguladı.

Kemoterapi, radyoterapi gibi aktif tedavi alan kanser hastaları Ramazan ayında oruç ibadetini hangi şartlarda yerine getirmeli? Oruç tutmanın kanserin tedavisinde faydası var mı? Tüm bu soruların yanıtlarını Liv Hospital Onkoloji bölümünden Doç. Dr. Duygu Derin Ajanshaber’e yanıtladı:

KEMOTERAPİ GÖREN HASTALAR İÇİN SAKINCALIDIR

Öncelikle kanser hastalarının tedavisinin hangi evresinde olduğunu bilmek lazım. Aktif olarak kemoterapi gören hastaların oruç tutmaları sakıncalıdır, ama kemoterapisi bitmiş, üzerinden belli bir zaman geçmiş, takipte olan hastalar doktoruna danışarak oruç tutabilirler. Radyoterapinin sistemik etkileri kemoterapiye göre çok çok daha azdır; ancak karın bölgesini ilgilendiren radyoterapilerde sindirim sistemiyle ilgili çok fazla yan etki yaşanabilir: İshal, hazımsızlık, mide bulantısı gibi. Bu nedenle karın bölgesi radyoterapilerinde oruç tutmak sakıncalı olabilir ama diğer bölgelerde görülen radyoterapilerde tutulabilir.

Doç. Dr. Duygu Derin

"ORUÇ TUTMANIN FAYDA VE ZARARINI TARTIYA KOYDUĞUMUZDA..."

Oruç tutmak hastanın moralini yüksek tutar ve tedaviye olumlu katkısı olabilir. Ama kemoterapi ağır bir tedavidir. Tedavi sürecinde vücudun suyunu, proteinini, besinini yeterince alması lazım. Kemoterapi almakta olan bir hastanın oruç tutarak alacağı zararla maneviyattan kazanacağı faydayı tartının iki tarafına koyduğumuzda zararı daha fazla olacaktır. Dolayısıyla kemoterapi alan hastanın oruç tutması hiç uygun değildir. Sağlıklı insanlar için oruç tutmak insanın sindirim sistemini dinlendirdiği ve pek çok açıdan rahatlattığı için sağlık için faydalıdır.

ORUCUN KANSER VE KANSER HÜCRELERİNE FAYDASI VAR MI?

İnsan vücudunun bağışıklık sistemi kanserle savaşır. Eğer siz vücuda ihtiyacı olan proteini ve vitamini vermezseniz yeterince sıvısı almazsanız savaşamaz. Bu durumda kanser insanı daha kolay yener. Oruç tutmayı kanser tedavisi görenlere önermiyoruz.

HANGİ KANSER TÜRLERİNDE KESİNLİKLE ORUÇ TUTMAMALIDIR!

Evre 4 kanserli hastalarımız var. Bir dönem yoğun kemoterapi alırlar. Meme kanserinde horman tedavisiyle veya başka kanser türlerinde biyolojik tedavilerde takibe alırız. Evre 4 kanserli hastalarında kemoterapi ile hastalık geriletip takibe alınır. Evre 4 kanserli hastalar takip döneminde olsalar bile oruç  tutmaları uygun değildir. Çünkü oruç tuttuklarında  vücudun savunma sistemi zayıflar ve zayıf düşen vücutta kanser yeniden kuvvetlenerek baş kaldırır. Bu yüzden Evre 4 kanserli hastalar takip döneminde dahi olsa oruç tutmaları uygun değildir.

ORUÇ TUTARKEN VÜCUT SIVISINI TAM ALMALIDIR

Kanser hastalarından ancak koruyu tedavi almış üzerinden 3 ay ve daha fazla zaman geçmiş hastalar oruç tutabilirler. Ama bu oruç tuttukları süre zarfında da vücut proteini, vitaminini, sıvısını tam almalıdır. Özellikle yaz aylarında hava sıcaklığının ve sıvı kaybının yüksek olduğu bu dönemde böbrek sağlığını korumak için çok sıvı tüketimi önemlidir.

YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.

Yorumlar