‘’Gazetelerde yazılanlar gerçeğin neredeyse tam tersi’’
‘’(...) Fikir karışıklığı büyük ve sorumluluk kabul edilecekse eğer, bunu kabul etmek zaman alacaktır. Rumlar, Ermeniler ve Katolikler, neredeyse hepsi gitti, onların kiliseleri yandı, kalanlar yıkıldı ve bombalarla patlatıldı. Uzun zaman İzmir’de Ortodoks ibadethanesi olmayacaktır. Ekselansları, İzmir felaketi tarif edilemez, gazetelerde yazanlara itibar etmeyiniz. Neredeyse hepsi gerçeğin tam tersi. Herkes kendi açısından çok şey yaptığını gösterme peşinde, ama gerçekler çok farklı. Bazı gazetelerin yaymak istediği iyimserliğe kanmayın, dehşet olan olayların nasıl olduğunu görmek ve bilmek gerek. Zamanım olsa günlerce yazabilirim ve her seferinde gerçeği tam anlamıyla yansıtamadan.’’
“S.Pietro Martire İli”’nin dergisi “La Stella di S. Domenico” 1992 Kasım, Aralık ve 1923 Ocak sayılarında Peder Grosso’nun İzmir Yangını hakkındaki raporunu aktarıyor:
‘’Ermeni ve Yunanlılar’ın şeytani planı gerçekleşti
‘’Ermeni mahallesinde (...) bir yangın patlak verdi. İtfaiye teşkilatının ilk müdahalesi yangını kontrol altına almıştı. Lakin aynı gün, unutulamaz 13 Eylül günü, saat 14 civarında İzmir şehrini bir yığın harabeye çevirecek asıl yangın başlamıştı. Faciaların habercisi göğe yükselen ilk dev sütun bombaların, mühimmatın ve kundak malzemelerinin saklanıldığı Ermeni kulübünde çıkmıştı. Biraz sonra şehrin bilhassa Rumların ve Ermenilerin yaşadığı diğer noktalarında, eş zamanlı yangınlar patlak vermişti. Bununla Yunanların ve Ermenilerin çok zaman önce açıklanan hazin projeyi eyleme koyup, Türklere sadece harabe ve mezarlık bırakmak istediklerinin apaçık bir göstergesiydi. Şeytani plan gerçekleşmiş oldu. Kent muazzam bir mangala dönmüştü. Hiçbir kalem o sahnenin dehşetini anlatamayacak!
Bir anne bebeğini gemiye fırlattı
Midem ağzımda o vahşi sahneye şahit oldum. Gemiler rıhtıma ulaşır ulaşmaz, seçilen kişi olabilmek umuduyla binlerce kol uzanıyordu. Yavrularını sunan anneler, merhamet dileyen zayıf yaşlılar, yerinden fırlamış gözleriyle kadınlar deli gibi denize atlayıp gemilerin kenarlarına tutunmaya çalışıyorlardı. Damarda akan kanı donduran toplu bir delilikti. Pederlerimizin bulunduğu gemiye bir kadın birkaç aylık bebeğini fırlatmıştı. Dizlerine düşen bebeği Başrahibimiz “Sardegna” gemisine götürmüştü. Bir kız, daha doğrusu birkaç kız, denize atlamış batmışlardı bile. Denizciler beraber güçlükle ilerlerken, mültecilerle dopdolu bir iskele parçalanmış ve o zavallı insanlar denize düşmüştü. Birçoğunun boğulduğunu, iskelenin odunlarına takıldığını sonradan öğrendim.