İslam'ın doğru anlatılmasında Diyanet'in büyük görevi var

Başbakan Yıldırım, "Mukaddes dinimiz İslam'ın doğru anlaşılmasında, doğru anlatılmasında Diyanet İşleri Başkanlığımızın büyük görev ve sorumlulukları vardır." dedi.

Başbakan Binali Yıldırım, "Gönül gözünü kapatmayan, ruhunu karartmayan nesillerin yetişmesinde, mukaddes dinimiz İslam'ın doğru anlaşılmasında, doğru anlatılmasında Diyanet İşleri Başkanlığımızın büyük görev ve sorumlulukları vardır." dedi.

Yıldırım, Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) tarafından Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde bu yıl dördüncüsü düzenlenen "Uluslararası İyilik Ödülleri" töreninde, bugün çok anlamlı bir iş için bir araya geldiklerini söyledi.

TDV'nin 4. Uluslararası İyilik Ödülleri'nin sahiplerini bulacağını dile getiren Yıldırım, "Ödül alacak dostlarımız hiç şüphe yok ki takdire şayan, güzel işler yaptılar, bir karşılık beklemediler. İyiliği insan olmanın şuuruyla yaptılar. Çünkü insanın fıtratında sevgi vardır, merhamet vardır." diye konuştu.

Kötülüklerin, insanın özünden, yaradılış gayesinden uzaklaşması ve sıratı müstakimi kaybetmesi nedeniyle ortaya çıktığını, dünyada kötülüğün hüküm sürdüğü her yerde bu hakikatin görüldüğünü belirten Yıldırım, "Görünen sebep ne olursa olsun aslında dünyadaki bütün mücadeleler iyilikle kötülük arasındadır. Allah bizleri istikametini kaybedenlerden ve insanlığına yabancılaşanlardan eylemesin." şeklinde konuştu.

İyi insanların sevgisi ve merhameti olmasa ne toplum ne de insanlığın ayakta durabileceğine dikkati çeken Yıldırım, şöyle konuştu:

"Dünya iyilerin yüzü suyu hürmetine ayaktadır. Ancak üzülerek ifade etmek gerekir ki bugün iyilerin sesini bastıran, onları önemsizleştirmek isteyen bir anlayış gittikçe dünyada hakim oluyor. Bizim bu anlayışa esastan itirazımız var. Biz insanın haysiyetini her şeyden daha önemli görüyoruz. Yaratılanı yaradandan ötürü seviyoruz. Halka hizmeti, Hakk'a hizmet olarak biliyor ve vatandaşlarımıza hizmet etmekten büyük bir gurur duyuyoruz. Bizim hayat felsefemiz, iyi ve doğru alışkanlıkları, ahlakı önemseyen, kötülükten, fenalıktan, zulümden uzak durmayı ilke edinen bir anlayıştır. Bu anlayışta zengin fakirden, beyaz siyahtan, güçlü zayıftan, şehirli köylüden, işveren işçiden, erkek kadından daha üstün değildir."

"BÖYLE BİR DAVRANIŞIN BİZİM İNANCIMIZDA ASLA YERİ YOK"

Birinin başına gelen kötü bir hadiseye sevinmenin, insanlıktan nasibini almamak olduğunun altını çizen Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Değil bir insanın, bir canlının ölümüne bile sevinmek ilkel kalmış ruhun tezahürüdür. Böyle bir davranışın bizim inancımızda asla yeri yoktur. Bizler, 5 yaşındaki bir çocuğa kuşu öldüğü için taziyeye giden, başka dine mensup insanların cenazesini görünce ayağa kalkan bir peygamberin ümmetindeniz. Peygamberimiz, 'Kardeşinin uğradığı felaketi sevinçle karşılama. Allah onu rahmetiyle o felaketten kurtarır da seni de derde uğratır.' diye buyuruyor. Yüreği burkulan ailelere sabır ve başsağlığı dilemeyi beceremeyenler, hiç değilse susmalıdır.

Bu vesileyle dün uçak kazasında, bugün otobüs kazasında hayatlarını kaybeden bütün vatandaşlarıma Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Dinimizle ilgili yalan yanlış konuşan, milleti inancımızdan soğutmaya çalışanlara geçit vermemek nasıl Diyanet İşleri Başkanlığımızın asli görevi ise gönül gözünü kapatmayan, ruhunu karartmayan nesillerin yetişmesinde, mukaddes dinimiz İslam'ın doğru anlaşılmasında, doğru anlatılmasında da Diyanet İşleri Başkanlığımızın büyük görev ve sorumlulukları vardır."

Yorumlar