Kırşehir’deki deprem öncü mü?
Merkez üssü Kırşehir'in Çiçekdağı İlçesi olan ve hasara neden olan 5 büyüklüğündeki deprem bölgede büyük paniğe neden oldu.
Sibel Meral/AjansHaber
İstanbul Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu Kırşehir’de dün meydana gelen 5 büyüklüğündeki depremin daha büyük depremin habercisi olarak görülmemesi gerektiğini söyledi. Doç. Dr. Gündoğdu, Kırşehir’in tarihine bakıldığında 1938 yılında 6.8 büyüklüğünde daha şiddetli bir depremin yaşandığını ve bu depremden sonra Kuzey Anadolu fayında peş peşe depremlerin olduğunu söyledi.
Gündoğdu, Kırşehir’de gerçekleşen depremle ilgili AjansHaber’e şu değerlendirmelerde bulundu:
Bu bölgede boyları çok uzun olmayan fayların bulunması depremin korkutucu etkisini azaltıyor. Kırşehir’in tarihine baktığımızda 1938 yılında 6.8 büyüklüğünde görülen depreme oranla etkisi daha az hissedildi. Akşam saatlerinde daha sık olmakla beraber artçı depremler hala devam ediyor. 3.7’ye çıkan artçı depremler oldu ancak bunlar olağan bir durum, tedirgin olmayı gerektirecek bir durum söz konusu değil.
1938 YILINDAKİ DEPREM DAHA ŞİDDETLİYDİ
Kırşehir’de yaşanan depremin daha büyük depremlerin habercisi olduğunu düşünmüyorum. Kırşehir’in tarihine baktığımızda 1938 yılında 6.8 büyüklüğünde görülen depreme oranla etkisi daha az hissedildi. Bu depremden sonra Kuzey Anadolu fayında peş peşe depremler gerçekleşti. Bu depremin oluş sebebi Doğu Anadolu ve Kuzey Anadolu fay hatlarının sıkışması nedeniyle ortadaki bloğun sıkışması ve batıya doğru hareket etmesi durumu. Bu bölgede boyları çok uzun olmayan fayların bulunması depremin korkutucu etkisini azaltıyor. 1938 yılında gerçekleşen depremin fayları değil, daha kuzeyde yer alan fayların hareketi sonucu oluşan deprem.
OLAĞAN BİR DURUM
Akşam saatlerinde daha sık olmakla beraber artçı depremler hala devam ediyor. 3.7’ye çıkan artçı depremler oldu ancak bunlar olağan bir durum, tedirgin olmayı gerektirecek bir durum söz konusu değil. Doğa olaylarında beklenmedik durumların olduğunu düşünürsek korkulacak bir durumun olmadığı söylenebilir. Özellikle bölgenin geçmiş tarihine bakacak olursak bu depremin şiddeti büyük değil.
DERİNLİĞİ 10 KİLOMETRE
İlk başta depremin derinliği haber bültenlerinde 3 kilometre olarak hatalı verildi. Böyle nokta büyüklüğündeki bir depremin derinliğinin bu kadar sığ olması mümkün değil. Kabuk büyüklüğünde, üstte 10 kilometre civarında oluşan bir deprem. Fay hattının kırılmasını sağlayamayacak küçüklükte ve hızında bir olay. Bu bağlamda ciddi bir hasar yaratmadı.
KORKULACAK BİR DURUM YOK
Bölgenin bulunduğu yer itibariyle yapıların sağlam olmamasına rağmen ciddi bir hasar yaratmadı. Deprem anında nüfusun az olması yaşanacak olumsuz durumları da azalttı. Yine yerleşimin az olması, binaların seyrekliği, fay hattının şiddetinin düşüklüğü korkulacak bir şeyin olmayacağını gösteriyor. Normal koşullarda kalabalık, çarpık kentleşmenin olduğu, zeminin sağlam olmadığı farklı bölgelerde 5 nokta büyüklüğündeki deprem ciddi hasarlara yol açabilirdi.
PANİK DEPREM TAHRİBATINI ARTTIRIR
Deprem anında vatandaşların verdikleri tepkiler panik anının belirtileri. Deprem anında kaçmanın, panikle koşmanın riski azaltmadığı gibi kaosa da sebebiyet verir. Sabit bir yerde durmayıp, hareket halinde olmak kişinin ve çevresinin daha çok zarar görmesine sebebiyet verir. Bu ve buna benzer depremlerin hissedilmesi süresi yaklaşık 10 saniyedir. Bu kısa sürede sabit bir yerde durup kendimizi güvence altına almak daha doğru. Panik halinde koşmak hatta balkonda atlamaya çalışmak deprem anında yapılacak en büyük yanlış olur. Bu sırada depremin bitmesini beklemek, sağlam bir yerde durup etrafımızdaki eşyaların üzerimize düşme riskini azaltıp, hedef küçültmek yapmamız gerekenlerin en başında yer alıyor. Bunun dışında yerleşim yerlerinde yapıların onarılması, kentsel dönüşüm denen rant uğruna yaptırımların terkedilip, gerçek kentsel dönüşüme hizmet edilmesi önemli.
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.
Yorumlar