Hasan Rıza Günay, Türkiye'nin ilk tescilli dayak yiyen uzmanı

"Stres Koçu" adını onaylatarak Türkiye'nin ilk tescilli dayak yiyen adamı olan Hasan Rıza Günay, 11 yıldır stres atmak isteyenlerin tekme ve tokatlarıyla geçiniyor. 6 yıl yaşadığı ABD'de ilginç formatlarla mesleğini icra eden Günay'ın müşterilerinin çoğunu kadınlar oluşturuyor.

Korumalık ve bodyguardlık yaparken Kemal Sunal'ın bir filmindeki "Mazlum'u getirin bana" repliğinden esinlenerek "stres koçu" olmaya karar veren Hasan Rıza Günay, kadın erkek müşteri ayırmaksızın dayak yiyerek geçimini sağlıyor.

Günay, "Günde en fazla gidebileceğim müşteri 2-4'tür. Benim çalışma şeklim insanların evlerinde, ofislerinde ya da spor salonlarında aktivite uygulama... Bir kadının kuvveti en fazla 12-14 yaşındaki bir erkek çocuğu kadardır. Burun kemiği ve haya bölgesi hariç vücuduma vurduruyorum. Kimilerine boks eldiveni de veriyorum. Erkeklerde ise daha korunaklı bir sisteme geçiyorum. Bir başka metotta ise danışanımı yaşadığı ilişkisinde aldatan kişinin fotoğrafından hazırlanan maskeyi yüzüme takıyorum. O canlandırma esnasında danışanımın içindeki öfke, kin, bilinçaltındaki düşünce ve fikirleri kendime yönlendiriyorum. Sinirlenmeden, müşterinin yerine kendimi koymadan, yapılan davranışı bir tiyatro, film gibi düşünüyorum. Bana karşı yaptığı hatalı konuşmaları, söylemleri, fikirleri, üzerime alınmıyorum" dedi.

KEMAL SUNAL'IN 'ŞARK BÜLBÜLÜ' FİLMİNDEN ESİNLENMİŞ

Çevresindekilerin bir zanaatı varken kendisinin işsizliği içinde ukde kalan Günay, Kemal Sunal'ın Şark Bülbül'ü filminden esinlenerek 2010 yılında kendi işini kurdu. Filmin "Mazlum'u getirin bana" ünlü repliğinden yola çıkarak, canı sıkılan, patronuna, eşine kızan, stres atmak isteyenlerden para karşılığında dayak yemeye başladı.

TÜRKİYE'NİN İLK TESCİLLİ DAYAK YİYEN ADAMI

Başvurusu 2012'de onaylanan ve "Stres Koçu" markasını Türkiye Patent Enstitüsü güvencesi altına alan Günay, böylelikle Türkiye'nin ilk tescilli dayak yiyen adamı oldu.

Stres Koçu'nun, insanlara depresyon, panik atak, sıkıntı, sinir hastalığı gibi durumlarda profesyonel destek sağlayan, etkinlik düzenleyen kişi olduğunu anlatan Günay, mesleğini icra ederken uyguladığı teknikleri şöyle anlattı:

"Kemal Sunal'ın Şark Bülbül'ü filmi vardı. Patronuna kendini dövdüren bir insan karakteri vardı. Ben bu mesleğe dönüştürmek için kendime vuruşlar yaptırarak bu işe başladım. Haykırma, bağırma, çağırma, bilinçaltındaki olumsuz düşünceleri ve duyguları (endişe, öfke, kıskançlık, korku) stres koçuna yansıtılması esasına dayanan metot. Daha sonra zararsız maddeleri (yumurta, meyve, pasta, su balonu) kendime attırma metodunu çıkardım. Bir başka metotta ise danışanımı yaşadığı ilişkisinde aldatan kişinin fotoğrafından hazırlanan maskeyi yüzüme takıyorum. O canlandırma esnasında danışanımın içindeki öfke, kin, bilinçaltındaki düşünce ve fikirleri kendime yönlendiriyorum. Bu metotta danışanımın sevmediği politikacıyı, sanatçıyı, düşmanı olan insanı da canlandırıyorum. Ona gaz vermek için onu, o atmosfere sokuyorum. Bir rahatlama ortamı sağlıyorum."