"Fransa toplu mezarların üstünü örtemez"

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin MKYK toplantısı sonrasında gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu.

Ayasofya'nın ibadete açılmasını eleştirenlere net yanıt veren Çelik, "Bu kararın çıkması kuşkusuz egemenlik haklarımızın doğal bir neticesidir. Türkiye kendi mülkiyetinde olan mekanın nasıl kullanacağına kendisi karar verir. Yabancı devletlerin eleştirilerini anlıyorum. Fakat Türkiye içinden yakışıksız eleştirileri söylemek isterim. Tutup da yabancı devletlerin argümanları üzerinden temellendirmelerin çok yakışıksız olduğunu söyleyebilirim." ifadelerini kullandı. İşte Çelik'in açıklamalarından satır başları: Azerbaycan'ın yanında olduğumuzu bir kere daha ifade ediyoruz. Srebrenista katliamının 25. yılına geldik. Bunun acısı hiç dinmedi. BM askerlerinin buradaki Boşnak masum insanları kendilerine sığındığı halde Sırp katillere teslim ettiler. Sadece Hollanda Yüksek Mahkemesi, verdiği kararda %10'unu sorumlu tuttu. O zaman Hollanda üniforması giyen askerler sorumludur. İnsanlığa karşı suçsuz kalmasın en derin örneğidir. Bu acıyı halen orada yaşayan Boşnak anneler mücadeleyi sürdürüyorlardı. Dünya buna gereken cevabı vermedi. 'MAALESEF BİR ADIM BİLE ATILMADI' Avrupa'nın göbeğinde gerçekleştirilen bu soykırıma karşı gerekli cevap verilmedi. Maalesef bu konuda bir adım bile gidilmedi. Örneğin Libya'da Hafter güçlerine destek verildiği biliniyor. Hafter'in terk ettiği yerlerde mezarlar ortaya çıkıyor. Srebrenitsa katliamından sonra dünyanın bu konuda bir şey yapmadığının göstergesidir. Aynı Sırp ordusunun Mymarda'ki soykırımı da Myammar ordusunun gerçekleştirdiği biliniyor. Türkiye bir daha Srebrenitsa olmasın diye kararlılığa sahiptir. Gerek Suriye, gerekse Libya'da bu katliamlar olmasın diye gerekli mücadeleyi vermektedir. Türkiye, Sarrac hükümetine destek vermeseydi, Hafter'in benzer katliamlara adım atacağı kuşkusuzdur. Türkiye, yönettiği göç politikası ile Avrupa'yı korumuştur. 'FRANSA LİBYA'DA OYUN OYNAMAYA ÇALIŞTI' Fransa'dan Libya politikası olarak bütün bu saldırıların sebebini biliyoruz. Orada oyun oynamaya çalıştılar. Bir yandan Hafter'e destek verirken bir yandan da Hafter ve Sarrac arasında arabulucu olmaya çalıştılar. Cezayirli mücahitlerin cesetleri direniş sembolü olmasın diye kafataslarını alıp Fransa'ya götürdüler. Müzede bunları sergilediler. Bunlardan 24 tanesini jest olarak bize göre ahlaksız bir hareketle geri gönderiyorlar. Her gelen Cumhurbaşkanı, Cezayir seçim kampanyasından dolayı özür dilemesi gerektiğini söylüyor. Ama Libya'da da olduğu gibi insanlığa karşı kişilere destek veriyorlar. Cumhurbaşkanımızı hedef alarak oradaki toplu mezarların üstünü örtemez. Türkiye'nin bu konuda vereceği hiçbir hesap yoktur. Kendisinin sömürge geçmişiyle bir kez daha hesaplaşmasını hatırlatıyoruz. ÇELİK'TEN WAYFAIR AÇIKLAMASI Sosyal medya hesaplarında, bir alışveriş sitesi üzerinden kaçırılmış çocukların pazarlandığına dair gündem oldu. Pek çok arkadaşımız bu konunun incelenmesi gerektiğini söylediler. Çocukların isimleri verilerek yüksek fiyatlara satılıyor. Birileri bunun istismar mekanizması olduğuna dair kanaate varmış. Güvenlik birimlerimiz bu konuyu inceleyecektir. 'BU ÇOCUKLAR NASIL KAYBOLUYOR' Avrupa'da kayıp çocuklar büyük bir yaradır. Serap hanımın hazırladığı rapora göre, kayıp mülteci çocuklar Almanya'da 11 binin üzerinde, Fransa'da 6 bin, İtalya'da 20 bine yakın, İsveç'te 4 bin 659 çocuk kayıp. Bunu defalarca sorduk. Bu kadar güçlü devletlerin bu kayıp çocukların nerede olduğunu bulamaması hiçbir şekilde kabul edilebilir değil. Bu çocuklar nasıl kayboluyor? Kimler tarafından kaçırılıyor? Herkesin kendi ülkesinde kayıp çocuklar için peşine düşmesi gerekir. Serap hanımın raporunu hepinizin incelemesini isterim. TÜRKİYE'YE SEYAHAT YASAKLARI Bu korona ile ilgili olarak Türkiye'ye seyahat yasaklarını da yakından takip ediyoruz. Hiçbirinin sağlam gerekçesi olmadığını söylemek isterim. O ülkelerden Türkiye'ye seyahat yasakları koymaları son derece yanlıştır. Gerekli tedbirler çerçevesinde bu yasakların objektif olarak değerlendirilmesi gerekiyor. '15 TEMMUZ'DA MİLLET DEMOKRASİYE SAHİP ÇIKTI' 15 Temmuz'un yıldönümüne geliyoruz. Bir millet bu süreçte demokrasiye sahip çıktı. Siyasi açıdan en aşağıdan sokaktan itibaren bütün milletin demokrasisine sahip çıkması, kadınların yaşlıların gençlerin herkesin işgal girişimine karşı sokaklara dökülmesi demokratik sistemlerde görüşen nadir bir şeydir. Bizim bu açıdan darbelere karşı, demokrasimizi enfekte etmeye çalışanlara karşı ne kadar bağışıklık kazanmış bir bünyeye sahip olduğumuz ortadadır. O gün FETÖ'nün ülkemizi işgal etmesine karşı bütün millet topyekün direnmiştir. Bedeli ödenmiş bir demokrasimiz var. Allah bize bir kez daha İstiklal Marşı yazdırmasın diye duamız vardır. 15 Temmuz'daki şehitlerimizin aziz hatıralarına sahip çıkmak hepimizin boynunun borcudur. 'TÜRKİYE İÇİNDEN AYASOFYA İLE ELEŞTİRİLER ÇOK YAKIŞIKSIZ' Ayasofya 86 yıl sonra açıldı. Ezan, 16 Haziran 1950 yılında Menderes hükümeti tarafından özgürleştirilmişti. Geçmişte olduğu gibi cami olarak işlevini gerçekleştirmesi yönünde Cumhurbaşkanımız tarafından karar alınmış oldu. Türkiye kendi mülkiyetinde olan bir mekanın nasıl kullanacağına kendisi karar verir. Yabancı devletlerin eleştrileri var anlıyorum. Ama Türkiye içinden böyle eleştiriler çok yakışıksız. Fakat bunu tutup yabancı devletlerin argümanları üzerinden temellendirmenin yakışıksız olduğunu düşünüyorum. 'BU NASIL LAİKLİK ANLAYIŞIDIR' Siyaseti bu kadar dogmatik ele alan yaklaşım olabilir mi? Bir başkası çıkmış Türkiye'nin laik olmadığının göstergesidir diyor. Bu nasıl bir laiklik anlayışıdır. Bu laiklik anlayışının geçmişte yaşanmadığının... Bu laikçilik, laik devlet anlayışına karşı bir tavırdır. 500 yıl boyunca cami olarak kullanılan bir mekanın 86 yıl olarak müze kullanıldıktan sonra tekrar camiye dönüştürülmesi nasıl laikliğe karşı bir durum olabilir. Bunlar ben karşıyım der başka bir şey söyler. Türkiye'nin egemenlik haklarını kullanmasına karşı bir tavırla sergiliyor. Bu toprakların tarihine saygısızlık deniyor. Bu toprakların alnı açıktır. Halen açık kiliselerimiz var. Bunlar devletimizin teminatı altındadır. Biz topraklarımız üzerindeki farklı dinlere ait mekanların, içinde Allah'ın adının anıldığı mekanların korunmasından büyük şeref duyarız. 'AYASOFYA'NIN TÜM ÖZELLİKLERİ KORUNACAKTIR' Bu şekilde ibadet mekanı olarak açık olup, kültürel miras içinde olan yerler vardır. UNESCO'dakiler bilsinler; burasının evrensel mirasının korunmasında Türkiye her türlü işbirliğine açıktır. Ayasfoya'nın tüm özellikleri korunacaktır. Yunanistan başkentine cami olmayan tek ülkedir. En son konuşması gereken onlardır. SORU CEVAP 'CUMHURBAŞKANIMIZIN SÖZLERİNİN ATATÜRK'E KARŞI OLMASI DÜŞÜNÜLEMEZ' Bu ülkede karar alındıktan sonra Ayasofya'nın camiye çevrilmesini idam sayan dönemler geçirilmiştir. Türkiye'de Atatürk'ün verdiği kararların arkasına sığınılarak millete çok çektirilmiştir. Devlet değişen koşullarda kararlar alabilir. Devletin sahibi millettir. Onlar ne derse o olur. Cumhurbaşkanımızın sözlerinin Türkiye'nin kurucu lideri Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e karşı olması düşünülemez. AYASOFYA'NIN İŞLETMESİNİ YAPAN ŞİRKETE TAZMİNAT ÖDENECEK Mİ? Ayasofya'nın dini işlevi olarak Diyanet işleri Başkanlığı görevlidir. Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan öğreniriz. CHP'NİN AYASOFYA ELEŞTİRİSİ Türkiye Cumhuriyet'inin Cumhurbaşkanı Danıştay'ın kararına göre karar veriyor. Bunlar Kovid-19'la yarışan girseler bunlar daha hızlı finişe uzanırlar. Bunların mutasyon hızlarına yetişmek mümkün değil. YUNANİSTAN'IN AYASOFYA ELEŞTİRİLERİ Yunanistan'dan gelen açıklamaların hiçbir ciddiyeti yok. Yunanistan yine Avrupa'nın çocuğu olarak dünyayı Türkiye'ye kışkırtmaya çalışıyor. 24 Temmuz'dan itibaren namaz kılındıktan sonra her türlü insana açık olduğunu görecekler. Aynı şey Sultan Ahmet ile geçirlidir, diğer yerler için de geçerlidir. Papa'nın bir açıklaması oldu. Ayasofya'ya en büyük sayfı, 1204'teki Papa'nın istilasında Ayasofya belki hiç yaşamadı. Belki de tarihinin en acı günlerini yaşadı. Ortodokslar o yüzden Osmanlı hakimiyetindeyken memnuniyetlerini ifade etmişlerdir. ADANA BELEDİYESİNİN HACZEDİLMESİ CHP'li Belediyelerin çalıştırılmıyor ifadesini anlamıyorum. Belediye başkanı olduktan sonra bu borçları ödemekle, proje yapmakla ilgili çalışmalarım var diye. Belediye başkanı olduktan sonra da "Ben bu kadar borç beklemiyordum. Nasıl projelerimi yapacağım" diyor.

Yorumlar