Emekli Büyükelçi Şükrü Elekdağ'dan yolsuzluk açıklaması

ABD’nin Türkiye eski Büyükelçisi ve CHP eski milletvekili Şükrü Elekdağ, son günlerde yaşanan AK Parti-Cemaat ilişkilerini farklı bir bakış açısıyla yorumlayarak şaşırtıcı açıklamalarda bulundu.

Feridun CESUR/ANKARA

AjansHaber’e 17 Aralık’ta başlayan yolsuzluk ve rüşvet operasyonu hakkında değerlendirmelerde bulunan Elekdağ, şunları ifade etti:

“Bu konuda ilk önce belirtilmesi gereken husus şudur: Şu anda hükümet ile Cemaat arasında kıran kırana bir mücadelenin başladığını görüyor ve tanık oluyoruz. Bu operasyon ile güttüğü hedef nedir diye soru sormamız lazım. Bu sadece hükümetin, dershaneleri kapatma girişiminden dolayı bir tepki midir, yoksa daha başka bir şey midir? Muhakkak ki çok daha başka bir hedefleri olan bir harekettir. Bu belli. Mücadelede iki taraf da birbirini yok etme girişimine teşebbüs etmiş görünüyor. O bakımından, cemaatin güttüğü hedefin ne olduğuna dair isabetli bir yanıt aramamız gerekiyor. Benim değerlendirmeme göre; cemaatin hedefi Başbakan Erdoğan’dır. Cemaat, Türkiye’nin AKP tarafından yönetilmesini can-ı gönülden destekliyor. AKP ile aynı değerleri paylaşmakta olduğunu söylüyor. Aynı manevi ve ruhsal frekansta buluştuğunu ifade ediyor. Yani cemaat, AKP’nin iktidarda olması için çalışmaya hazır olduğunu belirtiyor.

CEMAATİN KARŞI ÇIKTIĞI NEDİR?

Cemaatin karşı çıktığı, Türkiye’nin Başbakan Erdoğan tarafından yönetilmesidir. Öngördüğü siyaset mühendisliği, seçimlerden yine AKP’nin çok fazla hasar almadan iktidar olarak çıkmasıdır. Fakat istenen, Türkiye’de devlet geleneğinin Abdullah Gül’ün elinde bulunmasıdır. Bu benim şahsi değerlendirmemdir. Başbakan Erdoğan’ın hesabı, anlaşılan kendisinin Cumhurbaşkanı olmasıdır. Kendisine biat edecek, beraber rahat çalışacağı bir başbakan seçerek -Numan Kurtulmuş gibi- ülkeyi bildiği gibi yönetecek. Anlaşılan Başbakan’ın böyle bir hesabı var. İstediği gibi bir anayasa çıkartamadı, anayasa çerçevesinde kuvvetli yetkiler sahibi olamadı. Kendisinin cumhurbaşkanı olmasını fakat Başbakanlık mevkiinde rahatça çalışabileceği, talimatları yerine getireceği bir insan olsun istiyor.

“DEVLET GEMİSİNİN DÜMENİNDE GÜL’Ü GÖRMEK İSTİYOR”

Cemaat ise Türkiye’nin devlet gemisinin dümeninde Abdullah Gül’ü görmek istiyor. Abdullah Gül’ü tercih sebepleri; onun genel olarak daha ölçülü, daha mutedil, daha uzlaşmacı bir tabiatta, mizaçta olmasından ileri geliyor. Aynı zamanda Abdullah Gül’ü dış politikada daha gerçekçi, daha esnek, daha öngörülü olarak görüyorlar zannedersem. Sonuç itibariyle kavganın, mücadelenin nedenini bunlar olarak görüyorum.

HÜKÜMET POLİSLERİ CEZANLANDIRMAYA GİDİYOR

Maalesef hükümet yanlış hareket etti bu olaylar üzerine. Öncelik, adalet olmalıydı. Hâlbuki hükümet açısından, iktidar açısından hedef; operasyonları yapanlardan intikam olmak oldu. Eğer biz, bir hukuk devletinde yaşıyorsak öncelikle yolsuzluğun ele alınması soruşturmaların başlatılması gerekiyordu. Ama böyle olmadı. Hükümet soyguncuları yakalayanları, polisleri cezalandırma yoluna giriyor. Hükümet, hırsızın, soyguncunun hiç suçu yokmuş gibi hareket ediyor. Görevden alınmalar oluyor. Bir takım başka önlemler de alındı. Hükümet adli kolluk yönetmeliğini değiştirdi. Eskiden kendi başlarına soruşturma açma yetkisine ve adli kolluğa sahip olan savcılar, artık bundan sonra bu yetkilere sahip olamayacaklar. Daha üstte Cumhuriyet başsavcısından onay alacaklar, yetki alacaklar. Bana göre, burada bir anlamsızlık var. Burada başsavcıya onaylatmak ile kalmayacaklar, aynı zamanda valilere ve emniyet müdürlerine de bilgi verecekler. Bu şekilde araştırma ve soruşturmada gizliliğe riayet edilmesi mümkün olmayacak. Çünkü Türkiye de, emniyet müdürleri de valiler de devlet tarafından tayin edilen kişiler. Dolayısıyla kuvvetler ayrılığı ilkesi, bir kere daha yara olmuş oluyor.”

Yorumlar