Efsane gemi Alemdar'ın kaptanı Tarkan'ın dedesiydi

Fransızlara kök söktüren efsane gemi Alemdar'ın kaptanı Gazi Üsteğmen Ali Dursun Tevetoğlu, Tarkan'ın dedesiydi

1914 yılında I. Dünya savaşının başlaması ile birlikte kömür ocaklarının işletim hakkı Almanlar'a verilir. Bu duruma kızan ve bir tehdit olarak göre Ruslar, 2 yıl buunca Karadeniz Ereğli kıyılarını sık aralıklarla bombardımana tutarlar.

Dünya savaşının ardından Anadolu'nun, Avrupalı devletler tarafından işgal edilip paylaşılmasıyla Fransızlar Karadeniz Ereğli'ye gelirler ancak işgal etmeyi başaramazlar.

Kurtuluş Savaşı sırasında işgal altındaki İstanbul'dan vatanseverler tarafından kaçırılan Alemdar isimli küçük bir savaş gemisi, Zonguldak'a ve Karadeniz'e hakim olan Fransızlar tarafından ele geçirilmek istenmiştir.

9 Şubat 1920 günü Alemdar'ı Karadeniz Ereğli limanına getiren vatanseverler gemiyi karaya oturtmuşlar ve Fransızlara teslim etmemişlerdir. Vatanseverlerin Karadeniz Ereğli'ye sığınmalarına kızan Fransızlar, kenti işgal etmek istemişler ancak Karadeniz Ereğli halkının mücadelesi sonucu başarılı olamamışlardır.

ŞARKICI TARKAN’IN DEDESİ ALEMDAR’IN İKİNCİ KAPTANIYDI

İşte, Fransızlara kök söktüren o efsane gemi Alemdar’ın İkinci Kaptanı Gazi Üsteğmen Ali Dursun Tevetoğlu, ünlü sanatçı Tarkan’ın büyük dedesiydi.

Alemdar, 1898’de Denmark adı altında Danimarka’nın Kopenhag kentinde inşa edilmiş, yaklaşık 50 metre uzunluğunda, 8 metre genişliğinde bir kurtarma gemisiydi. Çok narin görünüşlü olmasına rağmen her türlü hava koşuluna dayanıklıydı.

I. Dünya Savaşı başladığında karasularımız dışında kalan tüm gemilere müttefikler ambargo koyduğu için; kısasa kısas yöntemini uygulayan Osmanlı Devleti de Marmara ve Boğazlardaki tüm yabancı bayraklı gemilere ambargo koymuştu. Ambargo koyduğu gemilerden biri de Denmark’tı. Ya da 1915 Mayısından sonraki adıyla Alemdar.

Bu tarihten sonra Alemdar’da artık Türk bayrağı dalgalanmış ve Türk Seyri Sefa-in Şirketi adına Marmara ve Boğazlardaki görevini sürdürmüştü. Ancak I. Dünya Savaşı bitmiş, Osmanlı Devleti Sevr Antlaşmasını imzalamıştı. Anlaşma gereği, Osmanlı donanması Haliç’te demirletilmiş; tüm mürettabat terhis edilmiş, harp gemilerimiz ise çürümeye terk edilmişti. Sadece muharebe gücü olmayan gemiler, müttefik donanmasının izin verdiği kadar seyir ve sefer yapabiliyordu. Bu gemilerden biri de Alemdar’dı.

ALEMDAR KUVAYİ MİLLİYE SAFLARINDA

Böylesine günlerde Karadeniz’in Kızılırmak ağzında Tirimüjgan adlı vapurun karaya oturduğu haberi ulaşmıştı İstanbul’a. Karaya oturan vapuru kurtarmakla görevlendirilen ise Alemdar’dı.

Tirimüjgan vapurunun kurtarmak için Karadeniz’e hareket eden Alemdar, barınma ve ikmal ihtiyaçları için sık sık Samsun’a geliyordu. Mustafa Kemal Paşa’nın 19 Mayıs 1919’da bağımsızlık ateşini yaktığı şehre. Samsunlu Kuvvayi Milliyeci Ömer Karataş ve arkadaşları,

Alemdar’ın kaptanı emekli gedikli zabit İsmail Hakkı ve çarkçıbaşı Beykozlu Adil Bey ile buluşurlar. Amaçları Alemdar gemisinin mürettabatını Kuvayi Milliye safına çekmek ve gemiyi kaçırmaktır. Çünkü Trabzon ve Samsun’a Novarosiyk’den gelen harp malzemelerini küçük takalar ve teknelerle taşımaktadırlar.

Oysa Alemdar gibi bir gemi işlerini çok kolaylaştıracaktır. Bu düşüncelerini açarlar. Vatanperver olan Alemdar’ın 7 mürettabatı da bu teklifi kabul eder ve Milli Mücadele’ye katılır. Alemdar artık Kuvayi Milliye adına çalışan bir gemisidir.

Yorumlar