Çöp evde bulunun çocuğun akıl almaz hikayesi!

Çöp evde tesadüfen bulunan çocuğun akıl almaz hikayesi duyanları şoke ediyor. Evin her yanındaki ince detaylar, kamuoyunda çöp eve dair merak uyandırmaya devam ediyor.

9 yaşındaki çocuğun Antalya'da yaşayan annesi Yasemin A.'nın, kocası ile akıl hastanesinde tedavi gördüğü sırada tanıştığı ve halen kaldığı eve ilişkin kötü kokular nedeniyle sitenin sürekli şikayetçi olduğu öğrenildi. Bu arada çocuğun bulunduğu evde kameralara yansıyan garip yazıların korece olduğu ifade edilirken, duvardaki yazılı kağıtların gizemi de çözüldü.

Yasemin A.'nın Bursa'da ailesi ile yaşadığı sırada ruhsal problemleri sebebiyle bir süre Bakırköy ve Uşak'taki hastanelerde ruhsal tedavi gördüğü ve burada tanıştığı bir kişi ile kısa süreli bir evlilik yaşadığı öğrenildi.

Çöp evdeki çocuğun dramı gündem oldu

Şiddet sebebiyle eşinden boşanan 48 yaşındaki kadının, Cem Muhammet'i de 2013 yılında bu evlilikten dünyaya getirdiği öğrenildi. Fakat eşine çocuğun doğum sırasında vefat ettiğini söylediği belirtildi.

Diğer taraftan yeni açıklamalar yapan Yasemin A. 3 yıldır çocuğunu aradığını ve kardeşi tarafından kaçırılması nedeniyle ulaşamadığını söyledi. Kardeşinin tutuklanmasını 'Olması gereken oldu devletime güveniyorum' sözleriyle değerlendiren Yasemin A., "Bana kimse yardım etmedi, herkes kendi kuyruğunu kurtarmaya çalışıyor. Ben 3 yıldır çocuğumu istiyorum. Ben bir anneyim. O benim çocuğum ve yanımda olması gerekiyor" dedi.

Çocuğunu sürekli aradığını ileri süren Yasemin A., şunları anlattı:

"Sürekli dilekçe verdim, şikayetçi oldum. Bursa'da yaşıyordum, 19 aylıkken onu anneme bıraktım. Annem Antalya'ya gelemeyecekti, kız kardeşim de boşanıp çocuğuyla geliyor. Annem çocuğuma gayet iyi bakıyordu. Annem öleli 3 yıl oldu, o gün bugündür oğlumdan haber alamıyorum. Sesini bile duyamadım.

Oğlum 2013 doğumludur. Oğluma her hafta istediği oyuncakları, kıyafetleri gönderirdim. Para gönderirsem çocuğumu gösteriyorlar, göndermezsem telefona vermiyorlardı. Kardeşim kendi eşinden çocuğuyla kaçtığı için ortada bir adres yoktu.

Kardeşim, aynı zamanda kızını da babasından kaçırıyordu. Gizlilik yaptığı için adres bulamıyorum, yoksa ben deli miyim neden çocuğumu almayayım. Annem öleli 3 yıl oldu. Cenazesine katıldım, kardeşim beni tartakladı, çocuğumu kaçırdı.

Çocuğumu alamadan başkalarının yardımıyla Antalya'ya dönebildim. 3 yıldır çocuğumun sesini duyamıyorum, bana sürekli beklememi söylediler. Şile'de kardeşim hakkında aranma kaydı çıkarıldı. Bana yakalanacağını söylediler. Kardeşim yakalanmamak için bir yıl boyunca oğlumu bir odaya kilitlemiş. Ben sığınma evinde olduğunu düşünüyordum kardeşimle birlikte. Bir gittim çocuğumu hastanede gördüm. Benim çocuğum bu kadar zayıf ve kim bu hale getirdi."

Çocuğuna kavuştuğu ilk günü anlatan Yasemin A., "Gece işten geldim, karakoldan aradılar. Polis memuru çocuğumun bulunduğunu söyledi. Bursa'ya gelmemi istediler. 21.00'a otobüs bileti bulabildim. Apar topar gittim. Teker üstünde gittim, yer bulamadım. Çocuğumun yurda verilmesini istemedim. Polisler beni otogarda karşıladı.

Aile ve Sosyal Hizmetler çalışanları ile görüştüm, çocuğumun yanına gidip refakatçi olabileceğimi söylediler. Hastaneye gittim. Çocuğumun bir yıldır çöp evde olduğunu öğrendim, beynimden aşağı kaynar sular döküldü. Bunu çocuğuma belli etmedim. Kardeşim çocuğu çöpün yanına attı diye düşündüm. Aynı gün gece yarısına otobüs bileti aldım ve Antalya'ya döndüm. Cam kenarına oturduk, 9 saat yolculuk yaptık.

Oğlum her şeyi yemek istedi, ikramlıklardan alıp verdim. Görevlilerin bana söylediği beslenme şekline uymaya çalıştım. Bir öğretmen arkadaşımı aradım ve bizi otogardan aldı ve evimize getirdi" dedi.

Anne Yasemin A şöyle devam etti:

Oğlumun bir gece yanımda kalması beni çok mutlu etti. Oğlum güçsüzdü, zor yürüyordu. Düşük proteinli beslenme şekillerini araştırdım. Marketten badem, fındık, fıstık aldım. Kutlama pastası aldık. Ne istediyse aldım ama hepsini birden vermedim. Bir günü birlikte geçirdik, sütünü değiştirdim, kahvaltı yaptık. Akşam çizgi film izledik. Oğlumla tam uyudum, saat 23.00 gibi kapı çaldı. Kimlik gösterdiler, polislermiş. Semt polikliniğine gittik hep birlikte. Hastaneye gidecektik zaten biz, psikolog da istemiştim. Gece çocuğumu hastaneye, beni polis merkezine götürdüler.

Onun annesi benim. Ben anneyim, çocuğumun devlette kalması imkansız. Ben böyle bir şeye izin vermiyorum. Bana kimse yardım etmedi, herkes kendi kuyruğunu kurtarmaya çalışıyor. Ben 3 yıldır çocuğumu istiyorum. Yakarım ortalığı, yok öyle bir dünya. Sevgi Evi nedir. Kim beni çocuğumdan ayırabilir. Ben bir anneyim. O benim çocuğum ve yanımda olması gerekiyor. 3 yıldır zaten bir manyak kaçırmış. Devletin bunu telafi etmesi gerekir, böyle bir şey yapamaz. O benim oğlum, ben doğurdum, benim yanımda olması gerekir. Ben eğitimciyim, gerekirse alfabeyi yeniden öğretirim.

“Bunun bir bedeli olmalı”

Olması gereken oldu. Bir manyak bunu yapıyorsa bir bedeli var. Ya benim çocuğum ölseydi ya da kapı bir gün geç açılsaydı hesabını kim verecekti. Şu an elimde imkan olsa onu ben yaşatmam. Bunu söylemem doğru değil ama ben devletime güveniyorum. Devletin vereceği cezaya güveniyorum. Bundan sonra bu travmaları silmem gerekiyor.

Komşular şikayetçi

Bursa'da bir çöp evde bir yıldır kilitli tutulan ve bitkin düşen Cem Muhammet A.'nın teslim edildiği annesinin Antalya'daki evinden de çok ağır kokular geldiği öğrenildi. Kemerağzı mahallesi Gaye sitesindeki apartmanın giriş katında bulunan dairede kiracı olan anne Yasemin A.'nın komşuları evden bir yılı aşkın zamandır dayanılmaz kokular geldiğini belirttiler.

Gaye sitesi yöneticisi Arzu Ağlamaz Toker, konuya ilişkin şöyle konuştu:

"Yasemin hanım yaklaşık 3 yıldır bu sitede oturuyor. Kendisi site yönetiminin kiracısı. Bin 50 lira kira ödüyor. Biz kendisini Halk Eğitim'de el sanatları öğretmeni olarak biliyoruz.

Aynı apartmanda yaşadığı komşularından uzun süredir daireden çok ağır kokular geldiğine ilişkin şikayetler alıyoruz. Eve kimseyi sokmuyor.

Tadilat için gönderdiğimiz iki usta bize dairenin sadece girişini gördüklerini ve çok kirli, ağır bir koku olduğunu söylediler.

“Hayvanlara bakıyormuş”

Çocuğunun velayetinin kendisinden alındığını bazı kişilerle paylaşmış. Hukuki yardım talep etmiş. Hayvanlara ilgisi çok yüksek bir insan. Yemek pişirip pazara arabasıyla hayvanlara dağıtıyor. Televizyonda gördüğümüz çocuğun Yasemin hanımın oğlu olduğunu öğrendik.

Çocuğun buraya getirildiğini duyunca buradaki evin de çok sağlıklı koşullarda olmadığını düşündüm çevredeki insanları aradım. Dün gece ilgililer geldiler. Anne ve çocuğu evden götürdüler.

Anne görevliler gelince tepki gösterdi. Çocuğu vermek istedemedi. 'Ben çocuğumu krakerle besliyorum götürmenize gerek yok' demiş. Zor ikna edilmiş. Çocuk Sosyal Hizmetler'e alınırken, anne evine geri döndü."

Duvardaki yazıların gizemi çözüldü!

Muhammet'in bulunduğu çöp evde duvarda birçok not kağıdı görülmüştü. Kağıtlarda Korece bir şeyler yazması dikkat çekmişti. Dikkatlerden kaçmayan notların sırrı ortaya çıktı.

Yazıları, Kamuran Pınar A. ile birlikte kalan ve daha sonra Bursa Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü'nce koruma altına alınan ve Korece öğrenen kızı Esra Zeynep A.'nın duvara yazdığı ortaya çıktı.

Çocuğun sağlık durumu iyi

Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, çöp evden kurtarıldıktan sonra AÜ Hastanesi'nde tedaviye alınan 17 kilo ağırlığındaki Cem Muhammet A.'nın (9) sağlık durumuyla ilgili açıklama yaptı. Olayı duyunca çok üzüldüğünü belirten Prof. Dr. Özkan, "Bütün Türkiye'nin tüylerini diken diken eden bir durum var. Hak etmediği bir muameleyle karşılaştık ve görüntüler hepimizi şok etti" dedi. Genel olarak bir gelişme geriliği olduğunu belirten Prof. Dr. Özlenen Özkan, genel durumunun orta iyi düzeyde olduğunu söyledi. Gelişme geriliğinin genel duruma hakim olduğunu belirten Prof. Dr. Özkan, "Kuzumuzun yanındaydım. Genel durumu gayet iyi. Gülüştük hatta. Burada önemli olan gelişme geriliği değil, 1 yıl içinde toparlanması. Aslında daha önemlisi muhtemelen çok algılayamadığımız maalesef travmaları var. Ruhsal travmalar. Hiçbir canlının hak etmediği bu davranışı yapan insanların yanına kar kalmaması" diye konuştu.

Bu türden olayların bir daha tekrarlanmaması için ceza yaptırımlarının ağır olması gerektiğini ifade eden AÜ Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, ruhsal düzeyinin kısa sürede toparlanması için topluma da görev düştüğünü söyledi. Çocuğa sevgi verilmesi gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Özkan, "Ona moral vermek, destek ol9 yaşındaki çocuğun Antalya'da yaşayan annesi Yasemin A.'nın, kocası ile akıl hastanesinde tedavi gördüğü sırada tanıştığı ve halen kaldığı eve ilişkin kötü kokular nedeniyle sitenin sürekli şikayetçi olduğu öğrenildi. Bu arada çocuğun bulunduğu evde kameralara yansıyan garip yazıların korece olduğu ifade edilirken, duvardaki yazılı kağıtların gizemi de çözüldü. 

Yasemin A.'nın Bursa'da ailesi ile yaşadığı sırada ruhsal problemleri sebebiyle bir süre Bakırköy ve Uşak'taki hastanelerde ruhsal tedavi gördüğü ve burada tanıştığı bir kişi ile kısa süreli bir evlilik yaşadığı öğrenildi.

Çöp evdeki çocuğun dramı gündem oldu

Şiddet sebebiyle eşinden boşanan 48 yaşındaki kadının, Cem Muhammet'i de 2013 yılında bu evlilikten dünyaya getirdiği öğrenildi. Fakat eşine çocuğun doğum sırasında vefat ettiğini söylediği belirtildi.

Diğer taraftan yeni açıklamalar yapan Yasemin A. 3 yıldır çocuğunu aradığını ve kardeşi tarafından kaçırılması nedeniyle ulaşamadığını söyledi. Kardeşinin tutuklanmasını 'Olması gereken oldu devletime güveniyorum' sözleriyle değerlendiren Yasemin A., "Bana kimse yardım etmedi, herkes kendi kuyruğunu kurtarmaya çalışıyor. Ben 3 yıldır çocuğumu istiyorum. Ben bir anneyim. O benim çocuğum ve yanımda olması gerekiyor" dedi.

Çocuğunu sürekli aradığını ileri süren Yasemin A. şunları anlattı:

"Sürekli dilekçe verdim, şikayetçi oldum. Bursa'da yaşıyordum, 19 aylıkken onu anneme bıraktım. Annem Antalya'ya gelemeyecekti, kız kardeşim de boşanıp çocuğuyla geliyor. Annem çocuğuma gayet iyi bakıyordu. Annem öleli 3 yıl oldu, o gün bugündür oğlumdan haber alamıyorum. Sesini bile duyamadım.

Oğlum 2013 doğumludur. Oğluma her hafta istediği oyuncakları, kıyafetleri gönderirdim. Para gönderirsem çocuğumu gösteriyorlar, göndermezsem telefona vermiyorlardı. Kardeşim kendi eşinden çocuğuyla kaçtığı için ortada bir adres yoktu.

Kardeşim, aynı zamanda kızını da babasından kaçırıyordu. Gizlilik yaptığı için adres bulamıyorum, yoksa ben deli miyim neden çocuğumu almayayım. Annem öleli 3 yıl oldu. Cenazesine katıldım, kardeşim beni tartakladı, çocuğumu kaçırdı.

Çocuğumu alamadan başkalarının yardımıyla Antalya'ya dönebildim. 3 yıldır çocuğumun sesini duyamıyorum, bana sürekli beklememi söylediler. Şile'de kardeşim hakkında aranma kaydı çıkarıldı. Bana yakalanacağını söylediler. Kardeşim yakalanmamak için bir yıl boyunca oğlumu bir odaya kilitlemiş. Ben sığınma evinde olduğunu düşünüyordum kardeşimle birlikte. Bir gittim çocuğumu hastanede gördüm. Benim çocuğum bu kadar zayıf ve kim bu hale getirdi."

Çocuğuna kavuştuğu ilk günü anlatan Yasemin A., "Gece işten geldim, karakoldan aradılar. Polis memuru çocuğumun bulunduğunu söyledi. Bursa'ya gelmemi istediler. 21.00'a otobüs bileti bulabildim. Apar topar gittim. Teker üstünde gittim, yer bulamadım. Çocuğumun yurda verilmesini istemedim. Polisler beni otogarda karşıladı.

Aile ve Sosyal Hizmetler çalışanları ile görüştüm, çocuğumun yanına gidip refakatçi olabileceğimi söylediler. Hastaneye gittim. Çocuğumun bir yıldır çöp evde olduğunu öğrendim, beynimden aşağı kaynar sular döküldü. Bunu çocuğuma belli etmedim. Kardeşim çocuğu çöpün yanına attı diye düşündüm. Aynı gün gece yarısına otobüs bileti aldım ve Antalya'ya döndüm. Cam kenarına oturduk, 9 saat yolculuk yaptık.

Oğlum her şeyi yemek istedi, ikramlıklardan alıp verdim. Görevlilerin bana söylediği beslenme şekline uymaya çalıştım. Bir öğretmen arkadaşımı aradım ve bizi otogardan aldı ve evimize getirdi" dedi.

Anne Yasemin A şöyle devam etti:

Oğlumun bir gece yanımda kalması beni çok mutlu etti. Oğlum güçsüzdü, zor yürüyordu. Düşük proteinli beslenme şekillerini araştırdım. Marketten badem, fındık, fıstık aldım. Kutlama pastası aldık. Ne istediyse aldım ama hepsini birden vermedim. Bir günü birlikte geçirdik, sütünü değiştirdim, kahvaltı yaptık. Akşam çizgi film izledik. Oğlumla tam uyudum, saat 23.00 gibi kapı çaldı. Kimlik gösterdiler, polislermiş. Semt polikliniğine gittik hep birlikte. Hastaneye gidecektik zaten biz, psikolog da istemiştim. Gece çocuğumu hastaneye, beni polis merkezine götürdüler.

Onun annesi benim. Ben anneyim, çocuğumun devlette kalması imkansız. Ben böyle bir şeye izin vermiyorum. Bana kimse yardım etmedi, herkes kendi kuyruğunu kurtarmaya çalışıyor. Ben 3 yıldır çocuğumu istiyorum. Yakarım ortalığı, yok öyle bir dünya. Sevgi Evi nedir. Kim beni çocuğumdan ayırabilir. Ben bir anneyim. O benim çocuğum ve yanımda olması gerekiyor. 3 yıldır zaten bir manyak kaçırmış. Devletin bunu telafi etmesi gerekir, böyle bir şey yapamaz. O benim oğlum, ben doğurdum, benim yanımda olması gerekir. Ben eğitimciyim, gerekirse alfabeyi yeniden öğretirim.

“Bunun bir bedeli olmalı”

Olması gereken oldu. Bir manyak bunu yapıyorsa bir bedeli var. Ya benim çocuğum ölseydi ya da kapı bir gün geç açılsaydı hesabını kim verecekti. Şu an elimde imkan olsa onu ben yaşatmam. Bunu söylemem doğru değil ama ben devletime güveniyorum. Devletin vereceği cezaya güveniyorum. Bundan sonra bu travmaları silmem gerekiyor.

Komşular şikayetçi

Bursa'da bir çöp evde bir yıldır kilitli tutulan ve bitkin düşen Cem Muhammet A.'nın teslim edildiği annesinin Antalya'daki evinden de çok ağır kokular geldiği öğrenildi. Kemerağzı mahallesi Gaye sitesindeki apartmanın giriş katında bulunan dairede kiracı olan anne Yasemin A.'nın komşuları evden bir yılı aşkın zamandır dayanılmaz kokular geldiğini belirttiler.

Gaye sitesi yöneticisi Arzu Ağlamaz Toker, konuya ilişkin şöyle konuştu:

"Yasemin hanım yaklaşık 3 yıldır bu sitede oturuyor. Kendisi site yönetiminin kiracısı. Bin 50 lira kira ödüyor. Biz kendisini Halk Eğitim'de el sanatları öğretmeni olarak biliyoruz.

Aynı apartmanda yaşadığı komşularından uzun süredir daireden çok ağır kokular geldiğine ilişkin şikayetler alıyoruz. Eve kimseyi sokmuyor.

Tadilat için gönderdiğimiz iki usta bize dairenin sadece girişini gördüklerini ve çok kirli, ağır bir koku olduğunu söylediler.

“Hayvanlara bakıyormuş” 

Çocuğunun velayetinin kendisinden alındığını bazı kişilerle paylaşmış. Hukuki yardım talep etmiş. Hayvanlara ilgisi çok yüksek bir insan. Yemek pişirip pazara arabasıyla hayvanlara dağıtıyor. Televizyonda gördüğümüz çocuğun Yasemin hanımın oğlu olduğunu öğrendik.

Çocuğun buraya getirildiğini duyunca buradaki evin de çok sağlıklı koşullarda olmadığını düşündüm çevredeki insanları aradım. Dün gece ilgililer geldiler. Anne ve çocuğu evden götürdüler.

Anne görevliler gelince tepki gösterdi. Çocuğu vermek istedemedi. 'Ben çocuğumu krakerle besliyorum götürmenize gerek yok' demiş. Zor ikna edilmiş. Çocuk Sosyal Hizmetler'e alınırken, anne evine geri döndü."

Duvardaki yazıların gizemi çözüldü!

Muhammet'in bulunduğu çöp evde duvarda birçok not kağıdı görülmüştü. Kağıtlarda Korece bir şeyler yazması dikkat çekmişti. Dikkatlerden kaçmayan notların sırrı ortaya çıktı.

Yazıları, Kamuran Pınar A. ile birlikte kalan ve daha sonra Bursa Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü'nce koruma altına alınan ve Korece öğrenen kızı Esra Zeynep A.'nın duvara yazdığı ortaya çıktı.

Çocuğun sağlık durumu iyi

Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, çöp evden kurtarıldıktan sonra AÜ Hastanesi'nde tedaviye alınan 17 kilo ağırlığındaki Cem Muhammet A.'nın (9) sağlık durumuyla ilgili açıklama yaptı. Olayı duyunca çok üzüldüğünü belirten Prof. Dr. Özkan, "Bütün Türkiye'nin tüylerini diken diken eden bir durum var. Hak etmediği bir muameleyle karşılaştık ve görüntüler hepimizi şok etti" dedi. Genel olarak bir gelişme geriliği olduğunu belirten Prof. Dr. Özlenen Özkan, genel durumunun orta iyi düzeyde olduğunu söyledi. Gelişme geriliğinin genel duruma hakim olduğunu belirten Prof. Dr. Özkan, "Kuzumuzun yanındaydım. Genel durumu gayet iyi. Gülüştük hatta. Burada önemli olan gelişme geriliği değil, 1 yıl içinde toparlanması. Aslında daha önemlisi muhtemelen çok algılayamadığımız maalesef travmaları var. Ruhsal travmalar. Hiçbir canlının hak etmediği bu davranışı yapan insanların yanına kar kalmaması" diye konuştu.

Bu türden olayların bir daha tekrarlanmaması için ceza yaptırımlarının ağır olması gerektiğini ifade eden AÜ Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, ruhsal düzeyinin kısa sürede toparlanması için topluma da görev düştüğünü söyledi. Çocuğa sevgi verilmesi gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Özkan, "Ona moral vermek, destek olmak gerekiyor. En önemlisi sevgi, hepimiz sevgi vermeliyiz. Çok güzel ve çok güzel gülümseyen bir çocuk. Bizi mutlu etti. Gülümsemesi olumlu verilerden. Kilosu olması gerekenin çok çok altında. 17 kilogram, 138 cm boyu. Kısa boylu" dedi.

mak gerekiyor. En önemlisi sevgi, hepimiz sevgi vermeliyiz. Çok güzel ve çok güzel gülümseyen bir çocuk. Bizi mutlu etti. Gülümsemesi olumlu verilerden. Kilosu olması gerekenin çok çok altında. 17 kilogram, 138 cm boyu. Kısa boylu" dedi.

Yorumlar