Dünya üç maymunu oynuyor
Myanmar’dan kaçarken ölüme terk edilen Müslümanlar dünya kamuoyunda gündeminde. Son olarak yaptırım kararı olmayan BM’nin de yardım çağrısında bulunduğu Müslümanlar için dünyanın büyük bir bölümü ise sessizliğini koruyor.
Myanmar'dan kaçan Müslümanların dramı sürüyor. Tayland açıklarında bir haftadır denizde bekletilen teknedeki 350 Arakanlı Müslüman’dan 10'unun öldüğü bildirildi. Peki, BM açlıkla boğuşan Müslümanlar için neden sessiz? Prof. Dr. Beril Dedeoğlu, Birleşmiş Milletler’in yaptırım kararı alamadığını ifade ederek, Müslüman mülteciler ülkelerin sınırları içerisinde değil. Bu nedenle BM yaptırım kararı alamıyor”dedi.
Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Beril Dedeoğlu, Mynamar’dan kaçarken açlıkla karşı karşıya kalan 8 bin Müslümanın akıbetini ve BM’nin soruna ilişkin yaklaşımlarını AjansHaber’e değerlendirdi:
“MÜSLÜMAN MÜLTECİLER AÇIK DENİZLERE YÖNLENDİRİLİYOR”
Myanmar’da yaşanan durum çok garipsenecek bir nitelik taşıyor. Çünkü 8 bin Müslüman mülteciye yapılana baktığımızda şöyle bir tablo ile karşı karşıya kalıyoruz; Mülteciler belli ülke sınırları içerisine girdiği zaman ülkeler, Müslüman mültecileri açık denizlere yeniden gönderiyor. Böylelikle hem sorumluluk durumu ortadan kalkıyor hem de bellik uluslararası kuruluşların eleştiri oklarının dışında duruyorlar.
“BM YAPTIRIM KARARI ALAMIYOR ÇÜNKÜ…”
Açık denizlerde bulunan mültecilere yönelik BM’nin yapıcı bir söylem geliştirememesinin sebebi mültecilerin belli sınırlar içerisine dâhil olmamasından kaynaklanıyor. Bu nedenle de BM yaptırım kararı alamıyor. Dolayısıyla 8 bin Müslüman kelimenin tam anlamıyla ölüme terk edilmiştir. Bu durumun bir benzeri geçmiş zamanlarda yaşandı. Ve sonucu çok kötü bir tablo oluşturdu. Binlerce kişi açlıktan dolayı hayatını kaybetti. Dışardan bakıldığında da görülüyor ki 8 bin Müslümanın ölümleri bekleniyor.
“DÜNYANIN ÇEŞİTLİ BÖLGELERİNDE KAMPLAR KURULMALI”
Ulusal çıkarlar işin içine girdiği zaman ülkelerin insancıl olmayan bu tür eylemlerinin ne yazık ki önüne geçilemiyor. Myanmar’daki Müslüman halkın yaşadığı açlık ve barınma riskinin önüne geçmek ve ileride de benzer durumların yaşanmasını engellemek için dünyanın çeşitli bölgelerinde kamplar kurulmalıdır. Ülke sınırları içerisine girmeyen bölgelerin mağdur duruma düşen halklar için kullanıma açılması gerekiyor. Aynı zamanda bölge ülkelerinin yaşanan sıkıntıların önüne geçmek için ortak bir arazi tahsis etmesi gerekiyor.
“8 BİN MÜSLÜMAN EĞER HRİSTİYAN OLSAYDI…”
Müslüman mültecilere karşı dünyadan bir ses çıkmamasına karşılık eğer aynı durum gayrimüslim bir kitle için söz konusu olsaydı, birçok ülke kapılarını açardı. Çünkü Mynamar’da 8 bin kişinin ölme ihtimali çok fazla bir önemlilik dünya için arz etmiyor. Bunun da en büyük sebebi Müslüman olmalarıdır. Eğer Hristiyanlar açlık ve barınma sorunuyla karşı karşıya kalsaydı. 8 bin kişilik grup parçalara ayrılarak farklı ülkelere dağıtılırdı. Böylelikle barınma ve açlık sorunu ortadan kalkardı . Ne yazık ki mülteciler Müslüman olunca işler değişiyor.
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.
Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Beril Dedeoğlu, Mynamar’dan kaçarken açlıkla karşı karşıya kalan 8 bin Müslümanın akıbetini ve BM’nin soruna ilişkin yaklaşımlarını AjansHaber’e değerlendirdi:
“MÜSLÜMAN MÜLTECİLER AÇIK DENİZLERE YÖNLENDİRİLİYOR”
Myanmar’da yaşanan durum çok garipsenecek bir nitelik taşıyor. Çünkü 8 bin Müslüman mülteciye yapılana baktığımızda şöyle bir tablo ile karşı karşıya kalıyoruz; Mülteciler belli ülke sınırları içerisine girdiği zaman ülkeler, Müslüman mültecileri açık denizlere yeniden gönderiyor. Böylelikle hem sorumluluk durumu ortadan kalkıyor hem de bellik uluslararası kuruluşların eleştiri oklarının dışında duruyorlar.
“BM YAPTIRIM KARARI ALAMIYOR ÇÜNKÜ…”
Açık denizlerde bulunan mültecilere yönelik BM’nin yapıcı bir söylem geliştirememesinin sebebi mültecilerin belli sınırlar içerisine dâhil olmamasından kaynaklanıyor. Bu nedenle de BM yaptırım kararı alamıyor. Dolayısıyla 8 bin Müslüman kelimenin tam anlamıyla ölüme terk edilmiştir. Bu durumun bir benzeri geçmiş zamanlarda yaşandı. Ve sonucu çok kötü bir tablo oluşturdu. Binlerce kişi açlıktan dolayı hayatını kaybetti. Dışardan bakıldığında da görülüyor ki 8 bin Müslümanın ölümleri bekleniyor.
“DÜNYANIN ÇEŞİTLİ BÖLGELERİNDE KAMPLAR KURULMALI”
Ulusal çıkarlar işin içine girdiği zaman ülkelerin insancıl olmayan bu tür eylemlerinin ne yazık ki önüne geçilemiyor. Myanmar’daki Müslüman halkın yaşadığı açlık ve barınma riskinin önüne geçmek ve ileride de benzer durumların yaşanmasını engellemek için dünyanın çeşitli bölgelerinde kamplar kurulmalıdır. Ülke sınırları içerisine girmeyen bölgelerin mağdur duruma düşen halklar için kullanıma açılması gerekiyor. Aynı zamanda bölge ülkelerinin yaşanan sıkıntıların önüne geçmek için ortak bir arazi tahsis etmesi gerekiyor.
“8 BİN MÜSLÜMAN EĞER HRİSTİYAN OLSAYDI…”
Müslüman mültecilere karşı dünyadan bir ses çıkmamasına karşılık eğer aynı durum gayrimüslim bir kitle için söz konusu olsaydı, birçok ülke kapılarını açardı. Çünkü Mynamar’da 8 bin kişinin ölme ihtimali çok fazla bir önemlilik dünya için arz etmiyor. Bunun da en büyük sebebi Müslüman olmalarıdır. Eğer Hristiyanlar açlık ve barınma sorunuyla karşı karşıya kalsaydı. 8 bin kişilik grup parçalara ayrılarak farklı ülkelere dağıtılırdı. Böylelikle barınma ve açlık sorunu ortadan kalkardı . Ne yazık ki mülteciler Müslüman olunca işler değişiyor.
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.
Yorumlar