Diyarbakır'da provokasyon mu, üst akıl mı devrede?

Diyarbakır’da HÜDA-PAR’a yönelik PKK tarafından gerçekleştirildiği iddia edilen saldırıda bir kişi hayatını kaybetti. Peki, bu saldırı nasıl okunmalı?

HÜDA-PAR’a karşı gerçekleştirilen saldırı gündemde geniş yankı buldu. Saldırının PKK tarafından yapıldığı da iddialar arasında. Bölgede çatışma ortamı her iki kanat tarafından da farklı değerlendirildi. HDP milletvekili Hüda Kaya saldırının PKK’nın gerçekleştirmediğini ve bölge üzerinde bir oyun oynandığını vurguladı.  Eski İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu ise Diyarbakır’da dün yaşanan saldırının bir ‘Kürt iç savaşının izleri” olarak değerlendirmesi gerektiğini belirterek, “Diyarbakır’da gerçekleşen saldırı 6-7 Ekim olaylarının devamı gibi görünüyor” dedi.

HDP milletvekili Hüda Kaya ve Eski İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu, Diyarbakır’da HÜDA-PAR’a yönelik PKK tarafından gerçekleştirildiği iddia edilen saldırıyı AjansHaber’e değerlendirdi:

HÜDA KAYA

“SORUMLULUKLARIMIZ MEVCUT”

HDP kitlesi ve Kürt hareketi halkın desteğiyle ve savaşa ‘hayır’ demesiyle ısrarla barış demeye devam ediyor. HDP’yi destekleyenlerin bizim üzerimize yüklediği sorumluluklar mevcut. Biz bu sorumlulukların gereğini yerine getirmek için bir mücadele içerisindeyiz.

“HDP YÜZDE 13’LÜK BİR BAŞARI SAĞLAMIŞKEN…”

HDP yüzde 13’lük bir başarı sağlamışken böyle bir saldırı gerçekleştirmesi bunun yanı sıra ısrarla barış dilini kullanması böyle bir saldırının PKK veya HDP tarafından gerçekleşmediğini bizlere gösteriyor. Bu saldırı derin devletin bizzat kendi birimlerinin gerçekleştirdiği bir yapıdır. Zaten PKK’nın gençlik kolları saldırıyı üstlenmemiştir. Böyle bir saldırının PKK’nın yaptığına dair hiçbir belirti yok.

“’BARIŞ DAVRANIŞLARI GÜNDEMDE YANKI BULMUYOR”

Bütün bu provokasyonlara karşı HDP kendi tabanını sakin tutmaya karşı elinden gelen sağduyu çağrısını yapmış ve bu çağrı tabanından karşılığını bulmuştur. Ancak Kürtlerin lehine olan barış davranışları ne yazık ki gündemde yankı bulmuyor. Bunun aksine bölgede yaşanan saldırı ve çatışma durumları çarptırılarak lanse ediliyor. ‘PKK bu saldırıyı nasıl yaptı?’ algısıyla yaklaşılıyor. Bu da hiç sağlıklı bir anlayış değildir.

“DERİN DEVLETİN YAPTIĞI BİR SALDIRIDIR”

Derin devletin yaptığı bir saldırıdır. Bunu da önce HÜDA-PAR’lı bir vatandaşımızı öldürerek sonra da HDP içerisindeki insanlara saldırarak Kürtleri birbirleriyle vurdurmaya çalışmaktadırlar. İnsanların ideolojik veya yaşam tarzı olarak birbirlerinden her ne farklılıkları olursa olsun bu oyuna gelmeyecektir. Bizim tabanımız zaten bunun farkındadır.

BÜLENT ORAKOĞLU

“6-7 EKİM OLAYLARINDA ORTAYA ÇIKAN KAOSUN DEVAMI GİBİ”

Dün Diyarbakır’da yaşanan saldırı vahim bir tabloyla bizi karşı karşıya bıraktı. Saldırı 6-7 Ekim olaylarında söz konusu olan kaosun bir devamı gibi görünüyor. Biz Kürt-Türk savaşı diye ifade ederken sorunu bu sorun Kürt iç savaşı şekline dönüşüyor. Saldırıyı gerçekleştiren örgütler arasında PKK’da bulunuyor.

“PKK’NIN DA İÇERİSİNDE BULUNDUĞU BİRÇOK MAHKÛM SERBEST BIRAKILDI”

2011’de bir yasa çıkartıldı. 10 sene cezaevinde yatıp davaları neticelenmeyen mahkûmlar serbest bırakıldı. Değişiklikle beraber PKK’nın da içerisinde bulunduğu birçok mahkûm serbest bırakıldı. Hizbullahçıların askeri kanadı serbest bırakıldı. Daha sonra itirazlar üzerine tekrar tutuklama kararı çıkartıldı. Ancak birçok mahkûm yakalanamadı. Burada dikkat çekmek istediğim ise serbest bırakılan tutuklulara ilişkin yargılama sürecini yürüten yetkililerin beraat kararını bilinçli ve programlı amaçlar doğrultusunda aldığıdır.

“ÜST AKLIN POLİTİKALARI GÜNLÜK DEĞİLDİR”

Üst aklın politikaları günlük değildir. 6-7 Ekim olaylarında Yasin Börü’nün öldürülmesi meselesinde detaylı bir şekilde Diyarbakır meselesi ile bir bağ kurulması lazım. Bu PKK olabilir bunun yanı sıra üst aklın gerçekleştirdiği bir saldırıda olabilir.
 
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.


Yorumlar