Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, canlı yayında gündemi değerlendirdi

Cumhurbaşkanımızın dün Zelenskiy ile bugün de Putin ile yaptığı görüşmeler neticesinde sahada birtakım iyileşmeler göreceğiz önümüzdeki günlerde. Özellikle insani noktada birtakım olumlu iyi adımlar atılacak.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, "Cumhurbaşkanımızın dün Zelenskiy ile bugün de Putin ile yaptığı görüşmeler neticesinde sahada birtakım iyileşmeler göreceğiz önümüzdeki günlerde. Özellikle insani noktada birtakım olumlu iyi adımlar atılacak." dedi.

Kalın, TRT Haber'de canlı yayınlanan Sıcak Nokta programında gündemi değerlendirdi, soruları yanıtladı.

Konuşmasına bu gece başlayacak ramazan ayını tebrik ederek başlayan Kalın, bu ayın, içeride ve dışarıda barış, huzur, selamet ve sekinetin hakim olmasına vesile olmasını temenni etti.

İstanbul'da yapılan Rusya, Ukrayna müzakerelerinin, Türkiye'de yapılan ikinci görüşme olduğunu hatırlatan Kalın, "Ukrayna savaşında şu ana kadar yaklaşık 5 haftayı geride bırakıyoruz. En anlamlı, en içerikli, en fazla mesafe alınan toplantılardan bir tanesi oldu diyebiliriz. Hatta şu ana kadarki en kapsamlı toplantı diyebiliriz." diye konuştu.

Müzakerelerin neticelerinin de görülmeye başlandığını dile getiren Kalın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dün Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ile bugün de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini hatırlattı.

- "Adım adım, tedrici olarak kademeli bir şekilde yürüyecek bir süreç var önümüzde"

İbrahim Kalın, şöyle konuştu:

"Hem Dışişleri Bakanımız hem Savunma Bakanımız hem bizler, diğer arkadaşlarımız Rus ve Ukraynalı muhataplarımızla bundan sonra da yakın temas içerisinde olacağız. Tabii bir toplantıda, bir müzakerede, bir görüşmede bu savaşın sona ermesini beklemek gerçekçi olmaz. Adım adım, tedrici olarak kademeli bir şekilde yürüyecek bir süreç var önümüzde. Bu toplantılar ne kadar sık yapılırsa, bu görüşmelerden ne kadar çok başlıklar çıkartılırsa ve bu liderler düzeyinde diplomasiye de katkı sağlarsa, biz bu savaşı daha kısa sürede sonlandırmak için bir şansı yakalamış oluruz. Bizim çabamız, gayretimiz de bu yönde."

Bütün dünyanın "Niye Türkiye?" sorusunu sorduğunu dile getiren Kalın, Türkiye'nin, Ukrayna'nın toprak bütünlüğü ve egemenliği prensibine bağlı olarak Rusya'yla da köprüleri atmadan iki tarafın güvenini sağlamış, dünyadaki birkaç ülkeden birisi olarak devreye girdiğini söyledi.

Kalın, Türkiye'nin Rusya ve Ukrayna ilişkilerinin güven esasına dayalı olduğunu vurgulayarak, "Yaklaşık 10 yıldır Cumhurbaşkanımızın Rus Devlet Başkanıyla ilgili, diğer arkadaşlarımızın muhataplarıyla geliştirdiği ilişki bugün bu krizin aşılmasında en önemli rolü oynayan aktör haline getirdi Türkiye'yi." dedi.

Şu anda odaklanılması gereken şeyin bu savaşın sonlandırılması olduğunu anlatan Kalın, "Bizim çabamız da bu iletişim kanallarını açık tutarak, müzakere çerçevesini doğru oturtarak, iki tarafın güvenini kazanarak ve muhafaza ederek bu süreci ilerletmek." diye konuştu.

Kalın, Ukrayna ve Rusya arasında sahada şu anda müzakerelerdeki son durumun ne olduğuna ilişkin soru üzerine, sahada sıkıntılı alanların var olduğunu, tam formel manada kapsamlı ve sürekli bir ateşkes ilan edilmediğini, bunun tam bir çekilmeye ne zaman dönüşeceği ve kalıcı bir ateşkesin şartlarının nasıl oluşturulacağını yakından takip edeceklerini dile getirdi.

Putin ve Zelenskiy'nin İstanbul'da bir araya gelip gelmeyeceğine ilişkin soru üzerine, şu anda bir tarih vermek için erken olduğunu, görüşmenin olup olmayacağına dair bir tahminde bulunmanın kolay olmadığını söyleyen Kalın, "Bizim beklentimiz, umudumuz, arzumuz bu görüşmenin bir an önce gerçekleşmesi." dedi.

Kalın, bütün savaşlarda ancak liderler düzeyinde bir diploması yapıldığında son noktayı koymanın mümkün olduğunun altını çizdi.

- "Prensipte biz buna olumlu bakıyoruz"

Türkiye'nin garantör olması konusunda nasıl bir perspektif çizileceğine ilişkin soruya ise Kalın, şu yanıtı verdi:

"Bunun muhtevası, kapsamı, modalitesi, fonksiyonları, maddeleri hepsi, bütün bu unsurlar bir araya geldiği zaman o yapılacak anlaşmanın bir parçası olarak da kaleme alınacak, ülkelere sunulacak, bir maddeler manzumesi üzerinde mutabık kalınacak. Şu anda o aşamada değiliz ama prensip olarak, biz Türkiye olarak bu süreçte garantör olmaya olumlu baktığımızı ifade ettik. Bu zaten iki taraftan resmi olarak bir teklifle geldikten sonra biz bunu resmiyete bağlamış ya da bildirmiş olacağız. Ama prensipte biz buna olumlu bakıyoruz tabii ki."

Rusya ve Ukrayna'nın, aynı anda hem konuştuğu hem güvendiği ülke sayısının çok az olduğunu vurgulayan Kalın, "Türkiye bunlardan biri, hatta şu son dönemde en öne çıkan ülke diyebiliriz. Yani İstanbul toplantısı sadece Türkiye açısından, Türk diplomasisi açısından bir başarı olarak görünmekle kalmamalı bence, gerçekten bu savaşın sonlandırılması yönünde atılmış çok önemli bir adım." değerlendirmesinde bulundu.

Müzakere masasındaki atmosfere ilişkin soru üzerine Kalın, müzakere yapan heyetler açısından bunun kolay bir süreç olmadığını, Türkiye'nin cesaretlendirici, teşvik edici bir pozisyonda bulunduğunu belirtti.

Kalın, her iki heyetin de Türkiye'de kendilerini güvende hissettiklerini dile getirdiklerini aktararak, şunları kaydetti:

"Kimsenin bir toplantıda, bir görüşmede bütün meselelerin çözüleceğine dair bir beklentisi yoktu ama mevcut şartlar içerisinde ciddi mesafenin alındığını söylemek mümkün. Bunun neticelerini önümüzdeki günlerde de görmeye devam edeceğiz. Cumhurbaşkanımızın, dün Zelenskiy ile bugün de Putin ile yaptığı görüşmeler neticesinde sahada birtakım iyileşmeler göreceğiz önümüzdeki günlerde. Özellikle insani noktada birtakım olumlu iyi adımlar atılacak. Bunların hepsi bu girişimlerin, bu temasların neticesinde ortaya çıkan sonuçlar."

- "Bu yönde bir baskı şu ana kadar gelmedi"

Rusya-Ukrayna müzakere heyetinde yer alan Rus iş insanı Roman Abramoviç'in neden ön plana çıktığına dair soruya da Kalın, "Bu isim tabii özellikle Batı medyasında çok öne çıkartıldı. Çünkü iş insanı olarak, Chelsea futbol takımına sahip olarak ve başka özellikleri itibarıyla hani bilinen, şöhretli isim diye zannediyorum. Başta Abramoviç'in bu süreçte yer alıp almadığı ile ilgili çok fazla bilgi akışı yoktu. Çünkü o geri planda kalmıştı." yanıtını verdi.

ABD ya da AB'den, Rusya'ya yönelik yaptırım konusunda Türkiye'ye bir baskının söz konusu olup olmadığı sorulan Kalın, "Şu ana kadar bize bu yönde gelmiş resmi bir bildirim, talep yahut gayri resmi bir baskı söz konusu değil. Çünkü Batılı müttefiklerimizle Avrupalılar, Amerikalılar da Türkiye'nin hassas pozisyonunu anlıyorlar. Dengeli duruşunu takdir ediyorlar ve hem Ukrayna ile ilişkilerimizi hem de Rusya ile ilişkilerimizde belli dengeleri, ilkeleri koruduğumuzu da bizzat biliyorlar. Dolayısıyla bu yönde bir baskı şu ana kadar gelmedi." şeklinde konuştu.

İbrahim Kalın, şunları ifade etti:

"Sayın Cumhurbaşkanımızın bu süreçte çok yoğun bir diplomasi trafiği olduğu, farklı liderlerle görüşmeleri, ziyaretleri, misafirleri, telefon görüşmeleri ve NATO Zirvesi oldu. Yani buralarda da Türkiye'nin pozisyonunu anlatırken biz hep, 'Herkes köprüleri atarsa Rusya ile günün sonunda kim konuşacak? Birilerinin, onların da güven duyduğu bazı aktörlerin devrede olması ve konuşmaya devam etmesi gerekir.' dedik.

Bir diğer taraftan da yaptırımlar meselesi soruluyor. 'Türkiye niye yaptırım uygulamıyor, uygulayacak mı?' diye. Bir defa bu Birleşmiş Milletlerde karara bağlanmış bir yaptırım rejimi değil. Dolayısıyla bir bağlayıcılığı yok. Bunlar ikili, üçlü, dörtlü olarak alınmış kararlar, ülkeler karar alıyorlar. Bunun kendine göre bu savaş ortamında bir caydırıcılık unsuru olarak mantığı olabilir. Bunu anlayışla karşılarız ama Türkiye'nin yaptırım uygulamaması iletişim kanalını açık tutmak açısından son derece önemliydi."

- "Milli çıkarlarımızı korumak en doğal hakkımız"

Türkiye'nin Rusya ile olan ekonomik ilişkilerinin ağırlıklı olarak doğal gaz üzerinden yürüdüğünü, ticaret ve turizm ayağının da olduğunu hatırlatan Kalın, mevcut denge içerisinde Türkiye'nin yaptırım uygulamasının Rus ekonomisine zarar vermekten çok Türk ekonomisine zarar vereceğini belirtti.

Kalın, Türkiye'nin milli çıkarlarını korumasının en doğal hakkı olduğunu vurgulayarak, Türkiye'nin öncelikli derdinin bu savaşı sona erdirmek olduğunu ve ekonomisine zarar verecek bir angajman içerisine girmeyeceğini söyledi.

Türkiye'nin, Montrö Sözleşmesi'nin kurallarını çatışmaları azaltacak yönde uygulayacağını ifade ettiğini anımsatan Kalın, Boğazları ve Karadeniz'i bu savaşın dışında tuttuklarını, bunun da çok önemli bir kazanım olduğunu anlattı. Kalın, "Bütün bu alanlarda Türkiye'nin yaptığı katkı herkes tarafından takdir ediliyor." dedi.

- "Yeni bir güvenlik mimarisinin inşa edilmesi gerekecek"

Kalın, başka bir soru üzerine, "Ben doğrudan NATO'nun, NATO Anlaşması'nın 5. Maddesi'ne birebir uyan ya da benzer bir güvenlik rejiminin kurulma ihtimalini biraz zayıf görüyorum. Garantörlük meselesi sadece bu 5. Madde üzerine bina edilebilecek bir yapıda değil, bu biraz daha farklı kurgulanması gereken bir güvenlik mimarisi." diye konuştu.

Ukrayna'nın güvenlik garantileri istemesinin en doğal hakkı olduğunu, Rusya'nın da bu talebe olumlu cevap vermesi gerektiğini söyleyen Kalın, bu savaş sona erdiğinde dünyada yeni bir güvenlik mimarisinin mutlaka inşa edilmesinin gerekeceğini vurguladı.

Rusya-Ukrayna savaşının enerji arz güvenliğine etkisine ilişkin soru üzerine İbrahim Kalın, Avrupa'nın, Rus gazına olan bağımlılığı konusunun gelecek on yılların en önemli konularından biri olacağına dikkati çekti.

Avrupalıların alternatif enerji kaynakları üretebilmek için harekete geçmek durumunda olduğunu anlatan Kalın, "Hemen bugünden yarına Rus gazından vazgeçmek çok kolay bir şey değil. Burada Türkiye, Avrupa'nın enerji arz ve güvenliği açısından daha kilit bir ülke haline gelecek. Şu anda Azerbaycan gazını Avrupa'ya taşıyan TANAP Boru Hattımız var. Son yıllarda dünya enerji haritasındaki en önemli bayraklardan biridir ve bunu hamdolsun Türkiye ve Azerbaycan birlikte diktiler." dedi.

Yorumlar