Cizre, TSK için de bir dönüm noktası olacak
TSK, Güneydoğu’da devam eden sokak çatışmalarında güvenlik güçlerinin elini güçlendirecek ekipmanlar satın alıyor.
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), 7 Haziran seçiminden sonra tekrar başlayan terörle mücadele konusunda radikal bir adım atıyor. Terör örgütü PKK’nın Güneydoğu’da güvenlik güçlerine yönelik yaptığı hain saldırıların zayiatını azaltmak isteyen TSK, güvenlik güçlerine yeni ekipmanlar alacak. Sokak çatışmalarında çok büyük önem taşıyan balistik miğfer, kurşun geçirmez kalkan da dahil olmak üzere onlarca kalem teçhizat ve silah sistemi bulunuyor.
Terör örgütü PKK’nın son zamanlarda keskin nişancıları kullanmasına da önlem alacak olan TSK, silah sesi analiziyle keskin nişancının yerini tespit edecek optik hedef tespit sistemleri de alınacak.
TSK’nın yeni teçhizatlarının terörle mücadele büyük önem taşıdığını belirten Emekli Özel Harpçi Abdullah Ağar, “Bizim en çok zayiat vermemize sebep olan keskin nişancıların kullandığı kanas silahlarının yerini tespit etmeye yarayacak cihazların alınması çok önemli. TSK’nın yeni teçhizatlar alması, yalnızca bugün için değil, bundan sonra olabilecek daha vahim olaylara ve büyük saldırılara karşı da bir hazırlıktır. TSK’nın 22 bin komandoyu yeniden teçhiz ederken, bu personeli de yeni duruma göre eğitmesi gerekiyor.” dedi.
Emekli Özel Harpçi Abdullah Ağar, TSK’nın yeni teçhizat hamlesini AjansHaber’e şöyle değerlendirdi:
“YENİ EKİPMANLARIN ALINMASI DAHA VAHİM VE ÇEŞİTLİLİĞİ YÜKSEK SALDIRILARA KARŞI DA HAZIRLIK”
Bizim çok fazla zayiat vermemize neden olan başta kannas (SVD) olmak üzere keskin nişancı tüfeklerinin etkinliğini azaltmak için silah sesi analiziyle yer tespiti yapan optik hedef tespit sistemlerinin alınması önem taşıyor. Bu malzemelerin sadece Sur, Cizre, Silopi ilçelerimizde yaşanan çatışmalar için değil, bundan sonra daha geniş alanlarla olabilecek çatışmalar için de alındığını öngörmemiz gerekiyor. Bu haliyle TSK’nın yeni teçhizatlar alması, yalnızca bugün için değil, bundan sonra olabilecek daha vahim olaylara, mücadele alanlarındaki olası gelişmelere ve karşılaşılabilecek eylem çeşitliliğine karşı da yapılan bir hazırlıktır.
“UZMAN PERSONELİN DE GELİŞTİRİLMESİ GEREKİYOR”
Yeni alınacak teçhizatın 22 bin civarında komandonun ihtiyacına yönelik olacağı söyleniyor. Bu da aşağı yukarı komando tugaylarının mevcuduna denk geliyor. Bu açıdan bakıldığında, devletin komando birliklerini yeni karşılaşılan bu tehdite karşı ve bambaşka bir mücadele konsepti içinde kullanmayı düşündüğü anlaşılıyor. Bugün için biz yalnızca Sur, Silopi ve Cizre’den bahsediyoruz ancak PKK 30 ilçeden bahsediliyor. Zaten bunların yarısından fazlasında benzer kalkışmaları denedi. Gelecek dönemde PKK, bu 30 ilçede etkinliğini arttırmak ve bunu büyük şehirlere taşımaktan söz ediyor. Bu değişken tehdide karşı TSK’nın 22 bin takımdan oluşan malzemeyle birlikte uzman personelini de geliştirmesi ve oluşabilecek boşlukları doldurması gerekiyor.
Burada şu temel tespit önem kazanıyor:
Türkiye’nin bundan sonra terörle mücadelenin yeni tanıştığı yüzü “meskun mahal çatışmalarını” değil, “kırsalda”, “büyük şehirlerde”, “yurt dışı alanlarda” ve “yurtdışı alanlardan” üreyebilecek olan olası tehditlere karşı da dikkatli ve tedbirli olması gerekiyor. Bu nedenle sadece komandoların teçhiz ve eğitimi değil, kullanma konsepti de fazlasıyla önem kazanıyor. Zira komandoların temeldeki varlık sebebi iç tehditler değil, dış tehditlerle mücadele ve caydırıcılık.
ARTIK ASKERDE DE OLACAK
Komando birliklerimiz komando konseptine ve felsefesine göre görev yapan birliklerdir. Bundan sonraki süreçte, PKK’nın şehirlerde kullanmış olduğu alt unsurlara “sokak çatışmaları-meskun mahallerde terörle mücadele” karşı komandoların teçhiz edileceği ve yoğun biçimde kullanılacağı görülüyor.
Bu teçhiz ve konseptin faydası olacak mıdır?
Mutlaka olacaktır.
Ancak komandoların kullanılması gereken diğer hayati alanlarda tehditler ürediğinde, ortaya çıkabilecek zafiyetler mutlaka değerlendirilmedir. Türkiye artık çok zamanlı, çok eksenli, çok alanlı, çok değişken ve asimetrik metotlar barındıran bambaşka bir mücadele ve tehdit güruhuyla karşı karşıyadır.
TSK’nın aldığı teçhizatlar içinde kompozit balistik miğferler, balistik koruyucu yelekler, kurşun geçirmez kalkanlar, köşe silahları, orta ve uzun menzilli keskin nişancı tüfekleri, bunlara ait nişangah sistemleri (Şahin gözleri-hedef noktalayıcılar-pointerlar vs.), gece görüş gözlükleri ve termal sistemler, silah sesi analiziyle keskin nişancının yerini tespit eden optik hedef tespit sistemleri, mikro insansız hava aracı sistemleri, zırh direnci daha yüksek taktik tekerlekli araçlar var.
Polis özel harekat timlerinin elinde var olan bu silah ve teçhizatın komandoların envanterine girmesiyle birlikte komando birlikleri de uzmanlık ve özel teçhizat gerektiren özel harekat konularında etkin ve yetkin bir hüviyet kazanacak.
“PKK İSE ÇİFT TARAFLI BİR KATİL”
PKK, güvenlik güçlerimizi şehit ediyor ve kendi çıkarları için bölgede yaşayan insanımızın çocukları da ölümüne kullanıyor. Kandırıyor merminin üzerine sürüyor, kandıramıyor ya da istediği gibi kullanamıyor infaz ediyor. Çatışma alanları ve kamplar, istenildiği gibi itaat etmeyen ya da PKK safında yaralanıp ayak bağı olduğu için infaz edilen çocukların, genç kız ve erkeklerin hikayeleriyle dolu. Bu haliyle PKK çift taraflı bir katildir.
Güneydoğu’muzdaki terörle mücadelenin Türkiye’ye çok ağır bir yükü var. Devlet olarak biz onları bir şekilde yerine getirmek zorundayız. Birileri yakıp yıkıyor ama onu tekrar yerine getirmek çok daha zor ve pahalı. PKK, sadece birlik beraberliğimiz değil, başta ekonomik alan olmak üzere bütün milli güç unsurlarımızı zora sokma ve devletin insicamını bozmanın derdinde.
Ve bu terör başta Suriye ve Irak’taki gelişmeler olmak üzere coğrafyamızda uygulanmaya konmuş yeni dizayn ile doğrudan ilişkili.
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.
Yorumlar