CHP'den psikolojik baskı iddiası

CHP Grup Başkanvekili Altay, CHP PM üyesi Kadıgil'in gözaltına alınmasına ilişkin, "Kesinlikle bir 'hayır' kampanyasını engellemeye yönelik psikolojik basınç" değerlendirmesinde bulundu.

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, "Bürokratların arsız, hadsiz tutumlarına bugün yeni arsızlıkların ve hadsizliklerin eklendiğini" ileri sürdü.

Altay, CHP Parti Meclisi üyesi Sera Kadıgil'in başka bir dava için gittiği adliyeden gözaltına alınmasının "Yargının ne kadar kokuştuğunu, çürüdüğünü bir kere daha gözler önüne serdiğini" savundu.

Bunun kesinlikle bir "Hayır" kampanyasını engellemeye yönelik psikolojik basınç olduğunu ileri süren Altay, şunları söyledi:

"6 yıl önce genç bir kızın attığı bir tweeti bahane göstererek, CHP PM üyesini adliyede gözaltına almak cüretini gösteren savcılar, acaba hukuk fakültesi birinci sınıfta gördükleri dersleri de mi unuttular da FETÖ, PKK, DAEŞ için övücü sözler söyleyen AK Parti milletvekilleri, bakanlar, genel başkan yardımcıları hakkında bir fezleke düzenlemek aklınızdan geçmez."

Engin Altay, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bizim, 'hayırla' ilgili olarak safımız bellidir. O safın içinde Temel Karamollaoğlu, Meral Akşener, Sinan Oğan, Kemal Kılıçdaroğlu, Rahşan Ecevit, Fazıl Say da var. DİSK, KESK, Birleşik Haziran Hareketi, Türkiye Barolar Birliği de var. Geçenlerde bir siyasetçi açıklamıştı, Abdullah Öcalan ile hükümet görüşüyor mu görüşmüyor mu? Daha önce 'görüşen şerefsiz' deyip öğleden sonra 'ben yolladım görüştürdüm. Derdi olan bana gelsin' diyen Erdoğan'a soruyorum: Öcalan ile sizin bilgi ve izninizle yürütülen bir görüşme var mıdır? Bunu da merak ediyoruz. Bize gelen bilgiler çok farklı görüşmelerin olduğu noktasındadır. MİT Müsteşarı ile Genelkurmay Başkanı'nın ismini vermeyeceğim, kamuoyunca da bilinen bir şahısın evinde ne görüştüklerini merak ediyoruz. Genelkurmay Başkanı, Cumhurbaşkanlığı yaveri değildir. O işi yapacak ayrı biri var. Bu millet ordusunu, kışlasında kalmak şartıyla sever, sayar, büyük bir duygu bağıyla ordusuna bağlıdır ama ordu, hükümetin siyasi emellerine, iç politika süreçlerine figüran ve alet oluyorsa, orduya da askere de 'haddini bilin' demek zorundayız. Başka çaremiz yoktur."

Yorumlar