'CHP samimi değil'
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘CHP’nin iktidar olması halinde çözüm süreci devam edecek. Ancak tek muhatabımız HDP olacaktır’ sözleri kamuoyunda geniş yankı buldu.
7 Haziran seçimler yaklaşırken ekonomik vaatleri ile dikkat çeken CHP, barış sürecine yönelik açıklaması da gündem oluşturdu. HDP Gurup Başkanvekili Pervin Buldan, CHP’nin 2 yıldır devam eden barış sürecine mesafeli durduğunu Meclis’teki ‘Barış Komisyonu’na üye vermediğini anımsatarak “Seçim sürecine girildiğinde bu söylemleri dile getirmeye başlaması çok samimi gelmiyor” dedi. Gazeteci- yazar Şükran Soner ise, CHP’nin barış sürecine yönelik yaklaşımının ilkesel olarak doğru bir çerçeve çizdiğini söyledi.
HDP Gurup Başkanvekili Pervin Buldan ve Gazeteci- yazar Şükran Soner Kılıçdaroğlu’nun Barış süreci CHP iktidarında da devam edecek. Ancak tek muhatabımız HDP olacaktır’ sözlerini AjansHaber’e değerlendirdi:
PERVİN BULDAN
“BARIŞ SÜRECİNİN TEK MUHATABI HDP DEĞİL”
Barış süreci sadece HDP’nin ilgilendiği bir sorun değil. HDP’nin toplumsal olarak bu konuya yönelik ciddi yaklaşımı sanırım sorunun muhatabı olarak sadece bizi gösteriyor. Ancak bu algının çok yanlış olduğunun ve barış sürecine ilişkin yıkıcı bir nitelik taşıdığını bilmemiz gerekir. HDP barış sürecini yürütürken müzakereye oturduğu partinin misyonunu ve vizyonunu göz önüne almıyor. Önemli olan husus barış sürecinin ılımlı bir seyir çerçevesinde yol almasıdır.
“AK PARTİ İLE MÜZAKERE MASASINA OTURMAMIZIN TEK SEBEBİ…”
Barış sürecinin muhatabı şu dönemki süreçte AK Parti ve HDP olarak görülüyor. Bugün bizim AK Parti ile müzakere masasına oturmamızın tek sebebi iktidar partisi olmasıdır. Çünkü HDP çözüm sürecinin sonuç vermesi partimiz için önemli olan tek unsurdur. Müzakere masasında CHP ya da AK Parti’nin oturması barış sürecinin yanında ufak bir detaydır. Keza HDP’de öyle. Sonuçta barış süreci Türkiye’nin geleceğini ilgilendiren bir meseledir.
“İKTİDAR KİM OLURSA SÜREÇ ONUNLA İLERLER”
Hükümetin görevi sürece yönelik yasalar çıkartmak ve bunların istikrarlı bir şekilde rol üstlenmesini sağlamaktır. AK Parti de iktidar statüsüyle bu şartları yerine getirme sorumluluğuna sahiptir. Kim iktidar olursa bu süreç onunla ilerler. Müzakere masasında oturan partinin rengi, cismi bizim için önemli değil. Fakat CHP’nin Meclis’te var olan barış komisyonu’nda üyesinin bulunmaması bunun yanı sıra 7 Haziran seçimlerine de 40 günden az bir süre kalması Kılıçdaroğlu’nun yaptığı açıklamanın samimiyetini olumsuz etkiliyor.
“CHP SAMİM DEĞİL”
Barış süreci 2 yıldır devam ediyor. CHP her zaman barış sürecine mesafeli durdu. Meclis’te kurulan komisyonlara üye vermedi. Fakat şimdi seçim sürecine yakın bir zamanda ortaya çıkıp bu çeşit söylemler dile getirmesi çok samimi gelmiyor.
ŞÜKRAN SONER
“AÇIKLAMANIN ARKASINDA OY TALEBİ YOK”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 7 Haziran seçimleri yaklaşırken barış sürecine yönelik açıklamalara yer vermesinin altında oy talebinin yattığını düşünmüyorum. Kılıçdaroğlu, Türkiye’yi toplumsal, siyasal ve ekonomik açıdan zamanın gerisine sürükleyen bir süreci iyimser bir neticeye sokmak için vaatte bulunuyor. Bu da çok normal. Ana muhalefet partisi olarak barış sürecine mesafeli bir taraftan bakmamak CHP için doğru bir hamle.
“BAZİ İSİMLER BARIŞ SÜRECİNDE ÇEKİMSER…”
CHP’nin tabanında Kürt sorununa ön yargılı yaklaşan yönetimden isimler mevcut olabilir. Ancak bu sorunun iyi bir neticeyle sona ermesini istememelerinden kaynaklanmıyor. Burada kürt sorunu neticesinin Türkiye’nin geleceğini riske atacak bir atağın var olacağı ihtimali haklı olarak bazı barış süreci karşısında çekimser kılıyor.
“KILIÇDAROĞLU İLKESEL ANLAMDA DOĞRU BİR ÇERÇEVE ÇİZİYOR”
Kürt sorununda muhatap olarak siyasi profile sahip isimler ile yola çıkılması gerekiyor. Kılıçdaroğlu da açıklamasında bunu belirtti. Muhatap ne Kandil ne de İmralı olmayacak. Sorunun çözümünde sadece toplumu Meclis’te temsil eden bir parti olan HDP ile müzakere masasına oturulacak. Bu da demokrasi adına olması gereken bir durum teşkil ediyor. Kılıçdaroğlu ilkesel anlamda doğru bir çerçeve çiziyor.
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.
HDP Gurup Başkanvekili Pervin Buldan ve Gazeteci- yazar Şükran Soner Kılıçdaroğlu’nun Barış süreci CHP iktidarında da devam edecek. Ancak tek muhatabımız HDP olacaktır’ sözlerini AjansHaber’e değerlendirdi:
PERVİN BULDAN
“BARIŞ SÜRECİNİN TEK MUHATABI HDP DEĞİL”
Barış süreci sadece HDP’nin ilgilendiği bir sorun değil. HDP’nin toplumsal olarak bu konuya yönelik ciddi yaklaşımı sanırım sorunun muhatabı olarak sadece bizi gösteriyor. Ancak bu algının çok yanlış olduğunun ve barış sürecine ilişkin yıkıcı bir nitelik taşıdığını bilmemiz gerekir. HDP barış sürecini yürütürken müzakereye oturduğu partinin misyonunu ve vizyonunu göz önüne almıyor. Önemli olan husus barış sürecinin ılımlı bir seyir çerçevesinde yol almasıdır.
“AK PARTİ İLE MÜZAKERE MASASINA OTURMAMIZIN TEK SEBEBİ…”
Barış sürecinin muhatabı şu dönemki süreçte AK Parti ve HDP olarak görülüyor. Bugün bizim AK Parti ile müzakere masasına oturmamızın tek sebebi iktidar partisi olmasıdır. Çünkü HDP çözüm sürecinin sonuç vermesi partimiz için önemli olan tek unsurdur. Müzakere masasında CHP ya da AK Parti’nin oturması barış sürecinin yanında ufak bir detaydır. Keza HDP’de öyle. Sonuçta barış süreci Türkiye’nin geleceğini ilgilendiren bir meseledir.
“İKTİDAR KİM OLURSA SÜREÇ ONUNLA İLERLER”
Hükümetin görevi sürece yönelik yasalar çıkartmak ve bunların istikrarlı bir şekilde rol üstlenmesini sağlamaktır. AK Parti de iktidar statüsüyle bu şartları yerine getirme sorumluluğuna sahiptir. Kim iktidar olursa bu süreç onunla ilerler. Müzakere masasında oturan partinin rengi, cismi bizim için önemli değil. Fakat CHP’nin Meclis’te var olan barış komisyonu’nda üyesinin bulunmaması bunun yanı sıra 7 Haziran seçimlerine de 40 günden az bir süre kalması Kılıçdaroğlu’nun yaptığı açıklamanın samimiyetini olumsuz etkiliyor.
“CHP SAMİM DEĞİL”
Barış süreci 2 yıldır devam ediyor. CHP her zaman barış sürecine mesafeli durdu. Meclis’te kurulan komisyonlara üye vermedi. Fakat şimdi seçim sürecine yakın bir zamanda ortaya çıkıp bu çeşit söylemler dile getirmesi çok samimi gelmiyor.
ŞÜKRAN SONER
“AÇIKLAMANIN ARKASINDA OY TALEBİ YOK”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 7 Haziran seçimleri yaklaşırken barış sürecine yönelik açıklamalara yer vermesinin altında oy talebinin yattığını düşünmüyorum. Kılıçdaroğlu, Türkiye’yi toplumsal, siyasal ve ekonomik açıdan zamanın gerisine sürükleyen bir süreci iyimser bir neticeye sokmak için vaatte bulunuyor. Bu da çok normal. Ana muhalefet partisi olarak barış sürecine mesafeli bir taraftan bakmamak CHP için doğru bir hamle.
“BAZİ İSİMLER BARIŞ SÜRECİNDE ÇEKİMSER…”
CHP’nin tabanında Kürt sorununa ön yargılı yaklaşan yönetimden isimler mevcut olabilir. Ancak bu sorunun iyi bir neticeyle sona ermesini istememelerinden kaynaklanmıyor. Burada kürt sorunu neticesinin Türkiye’nin geleceğini riske atacak bir atağın var olacağı ihtimali haklı olarak bazı barış süreci karşısında çekimser kılıyor.
“KILIÇDAROĞLU İLKESEL ANLAMDA DOĞRU BİR ÇERÇEVE ÇİZİYOR”
Kürt sorununda muhatap olarak siyasi profile sahip isimler ile yola çıkılması gerekiyor. Kılıçdaroğlu da açıklamasında bunu belirtti. Muhatap ne Kandil ne de İmralı olmayacak. Sorunun çözümünde sadece toplumu Meclis’te temsil eden bir parti olan HDP ile müzakere masasına oturulacak. Bu da demokrasi adına olması gereken bir durum teşkil ediyor. Kılıçdaroğlu ilkesel anlamda doğru bir çerçeve çiziyor.
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.
Yorumlar