Cenevre Görüşmeleri neden yapılamıyor?

Suriye krizinin çözümü için yapılması planlanan Cenevre Görüşmeleri, 25 Şubat’a ertelendi. Taraflar görüşme koşullarında dahi anlaşamadı.

Suriye’de 5 yıl önce başlayan iç savaş ortamı nedeniyle farklı grupların işgal ettiği bölgelerde çatışmalar devam ediyor. Suriye’deki çatışma ortamından kaçanlar da Avrupa’da mülteci olarak yaşamlarına devam etmeye çalışıyorlar. Suriye’deki kriz ortamının çözülmesi ve çatışmaların sona ermesi amacıyla 2 Şubat’ta başlaması planlanan Cenevre görüşmeleri, Suriye’deki tarafları ve bölgesel aktörleri bir araya getirecekti.  

Cenevre Görüşmeleri’nde ilk kriz PYD’nin davet edildiği iddiasıyla başladı. Türkiye, PYD’nin görüşmelerde bulunması halinde görüşmeleri boykot edeceğini bildirdi ve bunun üzerine PYD’nin davet edilmediği açıklandı.

Cenevre Görüşmeleri’nin başlamadan önce insani durum konusunda acil adım atılması gerektiğini belirten Birleşmiş Milletler Suriye Elçisi Staffan de Mistura, görüşmelerin 25 Şubat’a ertelendiğini söyledi.  Hem BM hem de krizin taraflarınca yapılması gereken çalışmalar olduğunu kaydetti.

CENEVRE GÖRÜŞMELERİ’NİN AMACI NEDİR?

Yaklaşık 6 ay sürmesi planlanan görüşmelerde öncelikle ülke genelinde ateşkes sağlamak, DAEŞ tehdidini durdurmak ve insani yardımların ulaştırılması hedefleniyor. Görüşmelerin gündemini geçen yıl 14 Kasım'da Viyana'da belirlenen 18 Aralık'ta BM Güvenlik Konseyi'nin Suriye'ye ilişkin 2254 no’lu karar tasarısında kabul edilen yol haritasının hayata geçirilmesi oluşturuyor. Buna göre, Suriyelilerin öncülüğünde ilk 6 ay içinde, yani Haziran 2016'ya kadar tarafların müzakereleri sonuçlandırıp geçiş hükümeti kurması, bu esnada sahada ateşkes sağlanması öngörülüyor. Buna müteakip 12 ay içinde de yeni Anayasa hazırlanması ve adil bir seçim düzenlenmesi amaçlanıyor.

Cenevre Görüşmeleri’nin ertelenmesi kararını AjansHaber’e değerlendiren Orsam araştırmacılarından Oytun Orhan, “Savaşan taraflar sahada daha fazla ilerleyerek kazanımlarını masada siyasi bir zafere dönüştürme düşüncesinden vazgeçmeden siyasi görüşmelerin bir sonuca ulaşması çok zor. Rejim tarafı Rusya’nın verdiği destekle birlikte ‘bu savaşı kazanabiliriz’ düşüncesine kapılıp çözüme yanaşmıyor. Rusya rejim ve YPG bölgelerini birleştirmeye çalışıyor ve aradaki tüm muhalif bölgelerini ortadan kaldırma çabası içinde, dolayısıyla böyle bir ortamda da siyasi çözüm çabalarının çok bir anlamı olmadığını söyleyebiliriz.” dedi.

Orsam araştırmacılarından Oytun Orhan, Cenevre Görüşmeleri’nin neden yapılamadığını AjansHaber’e şöyle değerlendirdi:

“SİYASİ ÇÖZÜM ÇOK ZOR”

Cenevre Görüşmelerinin başarısız ilerlemesindeki temel neden Suriye sahasında siyasi çözümün mantığına ters adımların atılmasıdır. Savaşan taraflar sahada daha fazla ilerleyerek kazanımlarını masada siyasi bir zafere dönüştürme düşüncesinden vazgeçmeden siyasi görüşmelerin bir sonuca ulaşması çok zor.

Rusya son dönemde siyasi çözüm çabalarına paralel olarak rejime verdiği desteği çok artırdı ve rejimin kazanımlarında önemli pay sahibi oldu. Bu kazanımları sahada kabul ettirebilmek ve çizilen sınırları kalıcı sınırlar haline getirebilmek amacında içindeler. Böyle bir ortam içinde muhaliflerin kendisini nispeten daha zayıf hissettiği ortamda, çözüme yanaşmaları çok mümkün gözükmüyor.

“MUHALİFLERİN KENDİ İÇİNDEKİ SORUNLARI AYRI BİR MEYDAN OKUMA”

Muhaliflerin kendi içindeki sorunlara baktığımız zaman, kimin temsil edeceği Cenevre Görüşmeleri öncesinde tartışıldı. Rusya’nın verdiği bir liste vardı bunun dışında Suudi Arabistan muhalifleri bir araya getirerek muhaliflerin gerçek temsilcisi diye bir heyet sunmaya çalıştı. Siyasi görüşmelerin başarısı açısından muhalif kanadının temsilcisinin kimden olacağı ve muhaliflerin kendi içindeki sorunlar da ayrı bir meydan okumadır.

“BÖLGESEL AKTÖRLER DURUMDAN RAHATSIZ”

Suudi Arabistan, Türkiye, Katar gibi bölgesel aktörlerin siyasi çözümün Cenevre-1 temeline dayanmamasından duyduğu bir rahatsızlık da söz konusudur. Türkiye’nin özellikle PYD’nin YPG’nin konumu konusunda ciddi bir muhalefeti var. Türkiye’nin de Cenevre Görüşmeleri konusunda PYD’nin burada bulunup bulunmaması ya da bulunacaksa da hangi tarafta olacağı konusunda çekincesi söz konusu. Bu anlamda da tam kaygılar giderilmemiş durumda.

Suriye konusundaki hiçbir aktörün tam anlamıyla tatmin olmadığı bir ortamda bir uzlaşı bulmak, bu kadar farklı çıkarları bir anlaşmada sağlamak çok mümkün olmuyor, dolayısıyla BM Temsilcisi De Mistura açısından çok zor bir görev.  Cenevre Görüşmeleri’nden bir sonucun çıkmasının çok zor olduğu gözüküyor.

“REJİM TARAFI SİYASİ ÇÖZÜME YANAŞMIYOR”

Rejim tarafı bu işi askeri alanda çözme çabasında çünkü Rusya’nın desteğiyle önemli ilerlemeler kaydettiler. Türkmen Dağı’nda kendileri adına başarı sağladılar. İdlib’e doğru ilerleme düşünceleri var, diğer taraftan da yoğun Rus desteği ile Halep’in çevresini kuşattıklarını görüyoruz. Halep’i kuşatma altına alıp İdlib’e ilerleyebilirlerse rejim açısından çok önemli bir kazanım olacak. Rejimin bittiğini düşündüğü anda ortaya çıkan Rus müdahalesi yeniden canlanmasına ve ilerleme sağlamasına neden oldu. Bu da rejim tarafında ‘biz bu savaşı kazanabiliriz’ düşüncesinin yenilenmesini sağladı.

Rejim tarafı kısa sürede siyasi çözüm tarafına önem vermeyip daha çok sahadaki askeri mücadeleye odaklanacaktır. Halep’i kuşatma altına alıp İdlib’e ulaştıklarında askeri mücadelenin tamamen kendi lehlerine döneceğini düşünüyorlar dolayısıyla öncelikli olarak askeri mücadeleye odaklandılar.

“RUSYA REJİM VE YPG BÖLGELERİNİ BİRLEŞTİRMEYE ÇALIŞIYOR”

Rusya’nın YPG’ye olan desteğinin arttığını görüyoruz. Fırat’ın doğusunda ABD desteği ile ilerledi YPG, Fırat’ın batısında da Rusya’nın YPG’ye destek verdiğini görüyoruz. Rusya rejim ve YPG bölgelerini birleştirmeye çalışıyor ve aradaki tüm muhalif bölgelerini ortadan kaldırma çabası içinde, dolayısıyla böyle bir ortamda da siyasi çözüm çabalarının çok bir anlamı olmadığını söyleyebiliriz.

YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.

Yorumlar