"Bu bir bombalı araç saldırısı değil, baskın"
Diyarbakır’ın Çınar ilçesinde bulunan emniyet amirliğine yönelik saldırıda 6 kişinin hayatını kaybettiği açıklandı.
PKK, Diyarbakır’ın Çınar ilçesinde emniyet amirliğine bombalı araçla saldırı düzenledi. Saldırının ardından teröristlerce bölgeye roketatar ve uzun namlulu silahlarla ateş açıldı. Diyarbakır Valiliği, Çınar Emniyet Amirliğine terör örgütü PKK'nın bomba yüklü araçla saldırdığını, saldırıda 2'si polis yakını 5 kişinin yaşamını yitirdiğini, 39 kişinin yaralandığını bildirdi.
PKK’nın saldırısını AjansHaber’e değerlendiren Terör Uzmanı Abdullah Ağar, bombalı araçla düzenlenen saldırı için teknik anlamda böyle olmadığını, bombalı araç saldırısından ziyade bir girişmi olduğunu belirterek, “Ortaya çıkan kargaşada baskın hedeflenmiş” dedi.
Olayın tek başına bir saldırı gibi değerlendirilmemesi gerektiğinin altını çizen Ağar, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu 3 temel tehdidin varlığından bahsederek şunları söyledi:
“BU BİR BOMBALI ARAÇ SALDIRISI DEĞİL, BASKIN”
Teknik anlamda bu bir bombalı araç saldırısı değil. Bu bir baskın. Bombalı aracın patlatılması sonrası yoğun ateş açmaları, oluşan karmaşa üzerinden eylemi geliştirmeyi, zayiatı arttırmayı, hatta başarabilirlerse binaları ele geçirmeyi amaçlıyor. Tahriple beraber başlar baskın veya pusu. Böyle bir tekniğin icra edilmeye çalışıldığı anlaşılıyor ama ilginç bir şekilde bombalı araç zarar verirken baskını gerçekleştirmeye çalışan gruplar etkili olamıyorlar. Bunun da sebebi anladığım kadarıyla güvenlik güçlerinin vermiş olduğu etkili karşılık. Ağır hasar almış olsa dahi binalarda görevini yapan güvenlik kuvvetlerinin verdiği karşılık, eylemi boşa çıkartıyor. Niyetlendikleri baskın önce ateşle keşfe, sonra tacize dönüşüyor, en sonunda da bırakıp kaçıyorlar.
“TÜRKİYE 3 TEMEL TEHDİTLE KARŞI KARŞIYA”
Bu olayı tek başına bir saldırıymış gibi değerlendirmek söz konusu değil. Uzun zamandan beri ifade etmeye çalışıyoruz. Türkiye 3 tane temel tehditle karşı karşıya. Birincisi, PKK üzerinden etnik kökenli bölücü ve yıkıcı terör. İkincisi IŞİD üzerinden türeyen radikal terör. Bir de bunlar üzerinden Türkiye’de gerçekleştirilmeye çalışılan mezhepsel kırılma ve mezhepsel savaş. Mezhepsel savaşın hem Türkiye’ye bakan tarafı var hem de Türkiye’nin uluslararası alanlardaki mücadeleleriyle ilgili yönü var. Bunların hepsi günümüzde bir ve beraber ve eşgüdüm içinde. Bazen bağımsız ve bireysel eylemler de gelişebiliyor.
TÜRKİYE’DEKİ OLAYLARIN İÇERDİĞİ MESAJLAR
Türkiye’nin ve bölgenin geleceğini belirlemek isteyen, kurgu üreten yapıların istediği şekilde gelişen olaylar yaşanıyor. Hedefler arasında Türkiye’nin zayıflaması, kendi içinde kaosa düşmesi ve bir şekilde Güneydoğu’da başlangıç itibariyle zayıf da olsa bir farklılığın temelini belirleyecek bir çizgiye ihtiyaç var. Türkiye bununla karşı karşıya kaldı. Türkiye’nin bundan sonraki süreçte, coğrafyada ortaya koyabileceği inisiyatiflerin önü de kesilmek isteniyor. Bunun mesajıdır aslında yaşanan olaylar.
GEÇTİĞİMİZ GÜN IRAK’TA GÖZDEN KAÇANLAR
İstanbul’daki terör olayından önce Irak’ta çok önemli olaylar oldu. Irak’ta bir alışveriş merkezi basıldı, Diyala’nın idari başkenti Bakuba’nın yakınlarındaki Şahraban’da akşam saatlerinde bir kahvehane ve camiye saldırılar düzenlendi. Yüz civarında insan hayatını kaybetti. Daha sonra bölgeye Şii milisler geldi (Haşdi-Eş Şabi) ve bu sefer de onlar 11 Sunniyi infaz ettiler, on kadar Sunni camisini tahrip ettiler. Dahası Irak’ın geleceğinde çok önemli bir anlam taşıyan hendek kazma (sınır belirleme) çalışmaları var. O kadar önemli gelişmeler ki... Bunların hepsi atlandı. PKK terörü, IŞİD terörü ve mezhepsel kırılma beraber koşturulan bir tuzak. Bütün bir coğrafya bu tuzağın içine girdi. Buradan çıkmanın yolu tekil davranış üretmekten geçiyor. Temelde teolojik bir problemle karşı karşıyayız. İnsanların, halkların ve devletlerin önce kavramsal işbirliği üretmesi gerekiyor. Şu anda herkesin inanışı başka. Birbirlerine karşı almış oldukları fetvalar var. Sünnilerin ve Şiilerin içerisinde sayısız farklı farklı grup ve inanışlar var. Aynı kökten gelen terör örgütlerinin bile birbirlerini öldürmek için aldıkları fetvalar var. Mesela Nusra ile IŞİD.
“FAY HATTINDAKİ STRES IRAK’TAKİ MEZHEP SAVAŞI İLE KAMUSALLAŞTI”
Herkesin kendisine ait din meselesi tekilleştirilmediği sürece bu coğrafyadaki saldırılar kavgalar, saldırılar, çatışmalar devam edecek. Bir Müslüman bir başka Müslüman’ı hangi hakla öldürüyor. Temelde iki eksen var gibi gözüküyor. Şia ve Sünni. Öteki tarafta da birçok eksen var. İslam’dan ritüeller barındıran inanışlar var. Parçalı yapı bütün bir yapıya dönüşmediği sürece İslam dünyasındaki bu fitne fesat birileri tarafından kullanılmaya devam edecek. IŞİD bu işe silahıyla hizmet eden güç-denge-tehdit ve düşmanlık tohumu ekme unsuru. PKK, IŞİD’in bu yaptığını etnik istismar üzerinden yapmaya çalışıyor. Her cephede kırılma var. 2003 işgali ile birlikte fay hattındaki stres bir sismik dalga ile birlikte boşaldı ve Irak’taki mezhep savaşının başlamasıyla kamusallaştı.
“BU COĞRAFYADA EN GÜZEL MASALI YABANCILAR KURGULAR, ARAPLAR YAZAR, İRANLILAR ANLATIR, TÜRKLER DİNLER”
Bu yaşananlar olmasaydı PKK bugün bu kadar güçlü eylemler yapamazdı. PKK’yı birileri başta Irak ve Suriye’deki vekalet savaşları nedeniyle Türkiye’de kullanıyor. Bu saldırılar Türkiye’nin Coğrafya’daki inisiyatifleri ve etkinliğinin karşılığında ödediği bedeldir. Bu coğrafyada en güzel masalı yabancılar kurgular, Araplar yazar, İranlılar anlatır, Türkler dinler.
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.
Yorumlar