Borsanın 100.000 hikayesi

BIST 100 endeksi, 2 Aralık 2016 tarihinde en düşük 71.792,96 puanı görmesinin ardından başlayan yükselişini kademeli olarak bugüne kadar devam ettirerek 100.000 puanı gördü.

BIST 100 endeksi, geçen yılın aralık ayında başlayan yükseliş trendinde analistlerin sürekli dile getirdikleri 100.000 psikolojik direncine ulaştı.

Endeks, 2 Aralık 2016 tarihinde en düşük 71.792,96 puanı görmesinin ardından başlayan yükselişini kademeli olarak bugüne kadar devam ettirdi. Bugün itibarıyla tarihinde ilk kez 100.000 puanı gören endeks, yıl başından bu yana yüzde 28 değer kazandı.

Söz konusu dönemde öne çıkan haber başlıkları ile Borsa İstanbul'un performansı birlikte incelendiğinde, genelde yurt dışında belirsizliklerin devam etmesine karşın piyasaların "bol para" dan yararlanmaya devam ettiği, yurt içinde ise referandumun ardından siyasi istikrarın sağlanması, Merkez Bankası ve ekonomi yönetiminin attığı adımlarla ekonomik aktiviteye destekleri pay piyasalarında rekorlar getiren etkenlerin başında geliyor.

Ocak ayındaki yoğun haber akışı, yurt dışındaki belirsizlikler ve Türkiye'nin "yatırım yapılabilir" notunu kaybetmesine rağmen yüzde 10,44 yükselen BIST 100 endeksi, şubatta yüzde 1,37, martta yüzde 1,68 değer kazandı. Nisanda yükselişini tekrar hızlandırarak yüzde 6,42 prim yapan endeks, mayısta yüzde 3,05 arttı. Endeks, haziran ayına da değer kazancıyla başladı ve dünkü kapanış itibarıyla mayıs kapanışına göre yüzde 2,4 yükseldi.

OCAK AYI, FİTCH'E RAĞMEN 34 AYIN EN İYİSİ

Özellikle yıl başından bu yana önemli haber başlıklarına bakıldığında, ocak ayında yurt içinde OHAL'in 3 aylığına uzatılması, İzmir'deki terör eylemi, TBMM'de anayasa değişikliğine ilişkin görüşmelere başlanması öne çıkarken, kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings'in Türkiye'nin kredi notunu "yatırım yapılabilir" seviyenin altı olan BB+'ya düşürmesi piyasalar açısında en olumsuz haber başlığı olarak kayıtlara geçti.

Yoğun haber akışı ve gündemin yanı sıra dolar/TL'nin rekorlar kırması sonrasında TCMB, ocak ayından itibaren sıkı para politikası duruşunu güçlendirdi. 12 Ocak'tan bu yana bir hafta vadeli repo ihalesi açmayan TCMB, ocak ayı toplantısında faiz koridorunun üst bandını yüzde 8,50'den yüzde 9,25'e, Geç Likidite Penceresi (GLP) faiz oranını da yüzde 10'dan yüzde 11'e çıkardı. TCMB ayrıca ocak ayında TL depo karşılığı döviz depo ihalelerine de başladı.

BIST 100 endeksi bu gelişmelere karşın ocak ayında yüzde 10,44 artışla Mart 2014'ten sonra en iyi aylık yükselişini gerçekleştirdi.

Merkez Bankası sıkı para politikası duruşunu ocak ayıdan sonra da güçlü bir şekilde devam ettirerek hem Türk lirasını hem piyasaları destekledi. Mart toplantısında GLP faiz oranını 75 baz puan, nisan ayında 50 baz puan daha artırarak yüzde 12,25'e çıkaran TCMB, bugüne kadar 1 hafta vadeli repo ihalesi açmayarak ortalama fonlama maliyetini de yüzde 12 sınırına kadar yükseltti. Ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti yılın ilk işlem gününde yüzde 8,28 seviyesindeydi. Anayasa değişiklik referandumunun "Evet" ile sonuçlanması sonrası, hükümetin ekonomiye ağırlık vereceği beklentileri ağır basarken, "siyasi belirsizlik" söylemlerine paralel piyasalardaki tedirginlik de ortadan kalkmış oldu.

ABD VE AVRUPA'DA POLİTİK BELİRSİZLİKLER ÖNE ÇIKTI

Yurt dışında ise ABD Başkanı seçilen Donald Trump, ocak ayında yemin ederek göreve başlaması sonrasında attığı adımlar ve açıklamalarıyla piyasaların en önemli aktörleri arasında yerini aldı. Trump'ın, yapacağı önemli icraatlarından biri olarak sunduğu Obamacare'i iptal edecek yasa tasarısını Kongre'den geçirememesi, FBI direktörü James Comey'i görevden alması ve Güvenlik Danışmanı Michael Flynn'in istifası ve Trump'un aralıklı olarak doların gereğinden fazla değerli olduğuna ilişkin yorumları da bu dönemde çok konuşulan haberler oldu.

Bu gelişmeler politik belirsizliği artırırken, ABD Merkez Bankası (Fed) mart ayı toplantısında beklendiği gibi politika faizlerini 25 baz puan artırarak yüzde 0,75-100 bandına çekti.

Avrupa tarafında ise İngiltere'de Brexit süreci resmen başlarken, erken seçim kararı alan hükümet, haziran ayındaki seçimde meclisteki çoğunluğu kaybetmesiyle hayal kırıklığı yaşadı. Fransa'da ise cumhurbaşkanlığı seçimini yatırımcıların desteklediği Emmanuel Macron'un kazanması bu ülkedeki belirsizliği şimdilik sonlandırırken, AB'ye ilişkin iyimserliği de artırdı.

Bu dönemde ayrıca, mart ayında Moody's'in Türkiye'nin not görünümünü durağandan negatife çekmesi, ABD'nin Suriye'de rejime ait üsleri füzelerle vurması, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Trump'ın ABD'de görüşmesi ve bazı Arap ülkelerinin Katar ile ilişkileri kesmesiyle ortaya çıkan Katar krizi, piyasaları etkileyen haberler arasında öne çıktı.

Pay piyasalarında hisse bazlı hareketleri destekleyen gelişmeler ise, Kredi Garanti Fonu'nun kredi hacminin artırılması ile şirketlerin krediye ulaşımlarının kolaylaştırılması ve mobilya ve beyaz eşyada uygulanan vergi indirimlerinin süresinin ekime kadar uzatılması olurken, açıklanan ilk çeyrek bilançolar da pay piyasalarında sert hareketlere neden oldu.

POLİTİK GELİŞMELER VE FED TAKİP EDİLECEK

Analistler, haziran ayı ve yılın geri kalanında ABD'de Trump'ın adımları ve Fed'in faiz kararları ile Avrupa'daki siyasi gelişmeler ile ekonomik aktivitedeki toparlanmanın devam edip etmeyeceğinin yatırımcı kararları üzerinde belirleyici olacağını kaydediyor. Jeopolitik riskler ve petrol fiyatlarının seyrinin de takip edileceğini aktaran analistler, yurt içinde ise piyasalardaki rahatlama ve yüzde 5'lik ilk çeyrek büyümesinin devamını sağlayacak yapısal reformların hayata geçip geçmeyeceğinin izlenmesi gerektiğini dile getiriyor.

Analistler, teknik açıdan 100.000 psikolojik direncin aşılması durumunda dolar bazlı dirençlerin konuşulmaya başlanacağını dile getirerek, BIST 100 endeksinin dolar bazında hala yüksek getiri potansiyeline sahip olduğunu söylüyor. Dolar bazında 28.200 seviyelerinde bulunan endeksin tarihi zirvesi 51.070 puanda bulunuyor.

Yorumlar