Batı'nın yeni kozu İslamofobi

Batı’da İslam karşıtlığı giderek artıyor. Avrupa’da DAEŞ saldırılarını fırsat bilen siyasetçiler İslam karşıtlığının seçim kampanyası olarak kullanmaya başladı.

DAEŞ’in saldırılarını Avrupa’da artırması ve Suriye’de devam eden iç karışıklık Batı özellikle de Avrupa kısmında İslam’a olan karşıtlığı tırmandırıyor.  2017'de Hollanda’da yapılacak seçimlerde aşırı sağcı siyasetçi Geert Wilders liderliğindeki Özgürlükler Partisi (PVV), Facebook üzerinden kamuoyuyla paylaştığı tek sayfalık parti program taslağıyla, İslam karşıtlığında yeni bir boyut oluşturdu.  11 maddeden oluşan "Hollanda yeniden bizim!" başlıklı taslakta, "Milyonlarca Hollandalı ülkemizin İslamlaşmasından bıktı. Bu kadar kitlesel göç, iltica, terör, şiddet ve güvensizlik yeter. Hollanda'yı İslam'dan arındıracağı. Belirli bir dönemde verilmiş bütün oturma izinlerini geri alacağız ve sığınmacı merkezlerini kapatacağız. Kamu düzenini bozan İslami dışavurumların yasaklanacağı. Bütün camileri ve İslami okulları kapatıp, Kuran'ı yasaklayacağız" ifadeleri yer alıyor.

Hristiyan Demokratların lideri Sybrand van Haersma Buma programı "Uçuk" ve "İnanılmaz" diye nitelendirdi.

Fransa'da 2017 bahar ayında yapılacak seçimler için eski Cumhurbaşkanı Sarkozy de yeniden aday olmayı planlıyor. Sarkozy'nin başlıca hedefleri ise ekonomik liberalizm ve sağcı kimlik siyasetine dayanıyor. Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy, seçim kampanyasını İslam karşıtlığı üzerine bina inşa ederek, rakibi Sosyalist aday Francois Hollande geride bırakmak istiyor.

Peki, Avrupa’da neler oluyor? İslamofobi tehlikeli bir silah haline mi geliyor?

İslam karşıtlığının Batı’da seçim malzemesi haline getirilmesiyle ilgili olarak Namık Kemal Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ensar Nişancı, Batı’nın zayıflama sonucunda yaşadığı kontrol kaybı korkusunun İslam karşıtlığını ürettiğini ifade etti.

Prof. Nişancı, Batı’da giderek artan İslamofobi’yi AjansHaber’e değerlendirdi.

‘AVRUPA’DAKİ GÜÇ BOŞLUĞU YANLIŞ OKUNUYOR’

Avrupa’yı bugün bekleyen en temel problemlerden bir tanesi radikal sahadır.  Pozitif saha diye adlandırdığımız milliyetçiliğin yükseltilmesi Avrupa Birliği’ni ortaya çıkardı. Şu anda ise negatif milliyetçilik diye tabir edebileceğimiz bir milliyetçilik ortaya çıkmaya başladı. Bu Avrupa’nın genelinde çok ciddi boyutlara ulaştı.  Avrupa’da ciddi bir radikalleşme eğilimi var. Bu radikalleşme eğiliminin temelinde dışardan yükselen tehditten ziyade merkezdeki güç kaybından doğan boşluğun, yanlış bir şekilde okunarak düşmanlara atfedilmesi ve bir baş düşman üretilmesi şeklinde tezahür ediyor.

Prof. Dr. Ensar Nişancı

‘BATI’DAKİ KONTROL KAYBI KORKUSU İSLAMOFOBİYİ TETİKLİYOR’

Bu olayı tespit etmeye çalıştığınızda dünyada radikalizmin ve Batı’ya karşı yükselmesinden daha çok Batı’nın zayıflaması ve bu zayıflamaya bağlı olarak kontrol kaybından kaynaklanan korkunun ürettiği bir öteki var. İşte bugün o ötekinin adı ‘İslam’ ve İslamofobidir. Bu sadece Hollanda ve Fransa’da değil aynı zamanda Avusturya’da çok ciddi boyutlara ulaşmış vaziyette. Bu milliyetçilik türünün Almanya’da çok önemli bir alt yapısı var. İslamofobinin kendisinden ziyade İslamofobiye düşen aktörlerin ruh hallerini incelemek lazım diye düşünüyorum.

‘İSLAMOFOBİNİN ALTI TERÖR ÖRGÜTLERİYLE DOLDURULUYOR’

Bu noktada IŞİD’i mutlaka hesaba katmak gerekiyor. IŞİD aslında Batılılarda üretilmek istenen İslamofobiye tam da karşılık gelen bir şeyi ifade ediyor.  Üst akılın da burada ciddi bir şekilde devreye girdiğini hesaba katmak gerekiyor. Batı toplumları İslam korkusuyla korkutuluyor. Nasıl bir ara domuz gribi ve kuş gribi gibi hastalıklar üzerinden bir fobi oluşturuluyorsa şeriat fobisinin alt yapısı bununla oluşturuluyordu. Aynı şekilde İslam korkusunun alt yapısı Taliban, El-Kaide’ye ve en sonda IŞİD’le dolduruldu. IŞİD’e kaynaklık eden şeyin yine Batı ile alakalı olduğunu düşünüyorum.

‘DİNSEL KARŞITLIK DİĞER SÜREÇLERİDE DOĞURUYOR’

Fransa ve Hollanda da olan İslamofobi üzerinden siyaset yapma hiç de şaşırtıcı ve sürpriz olmayan durum ve bunu kurtuluş olarak görmek lazım. Karşılaştığımız tablo Batı’daki zayıflamadan kaynaklanan kontrol kaybı sonucunda güvenlik açığı  hissinin doğurduğu, Taliban’dan, El Kaide’ye ve IŞİD’e kadar uzanan bir süreci kapsıyor.  Bunun yanında dinsel karşıtlığın yanında ülkelerin liderlerine karşı da bir süreç var. Örneğin; İslamofobinin yanında Erdoğanfobi gibi. 

‘AVRUPA’NIN ÖZ ELEŞTİRİ SÜRECİNDEN GEÇMESİ GEREKİYOR’

Bu korku metastaz yapıyor. Avrupa için ölümcül bir korku olduğunu düşünüyorum.  Avrupa’nın ciddi bir şekilde öz eleştiri sürecinden geçmesini bekliyorum yoksa bu süreç Avrupa’yı iktidarsızlaştıracak bir süreçtir. Avrupa şu anda köklerini tahrip ediyor.

‘İSLAMOFOBİ AVRUPA’YI BİRLEŞTİRMEZ’

Avrupa’nın özellikle Almanya’nın kurtuluşunu milliyetçiliğe değil de Hristiyanlığa dönüş te olduğunu söylemiştim. İslam karşıtlığı, Avrupa’nın yeni bütünleştirecek olamaz. Bu süreç yeni haçlı seferleri oluşturur. Bu haçlı seferlerinin de Avrupa’ya nasıl mal olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Avrupa yeni haçlı seferleri oluşturma peşinde ve kendileri için bu son derece büyük bir tehdittir. Bunun aşılması gerekiyor.  Haçlı seferlerinin çok daha büyük tehdit eden bir tarafı var. Dolayısıyla Avrupa’nın bu aşırı radikal sağın kıskacından kurtulması gerekiyor

‘HRİSTİYANLAR DİNE DÖNÜŞÜ DESTEKLİYOR’

Hristiyanlardan olumlu şeyler de yükseliyor. Hristiyanlar, dine dönüşü destekliyor ve İslamofobinin zararlarından bahsediyorlar.  Özellikle Almanya başta olmak üzere Avrupa’nın yek pare bir bütün olduğunu düşünmüyorum. Almanya’nın ikiye ayrıldığını düşünüyorum. Bu yerli Almanya’nın sağcı üretme istidadında olduğunu düşünüyorum. Ama yerli olmayan Almanya’nın Almanya’yı bir araç olarak kullandığına hiç şüphe yok.

‘AVRUPA AKLIYLA DEĞİL, HAFIZASIYLA HAREKET ETMEYE BAŞLADI’

Almanya, Avrupa Birliği’nin lokomotifidir. Bu hareket başlayacaksa Almanya’da başlayacaktır. Almanya dışındaki coğrafyalardan böyle bir hareketin başlamasını düşünmek çok zordur. Avrupa zayıfladıkça aklıyla değil,  hafızasıyla hareket etmeye başladı. Negatif hafıza ön plana çıkamaya başladı. Örneğin Avusturya, Türkiye’ye baktığı vakit Türkiye’yi değil Osmanlı’yı ve Viyana Kuşatmasını görüyor. Aynı şekilde Macaristan’a baktığınız vakit de aynı şeyi görüyorlar. Avrupa’nın negatif hafıza ile değil de pozitif akılla hareket etmesi gerekiyor. İslamofobi Avrupa’da büyürse bu haşiş milliyetçiliklerin ortaya çıkmasına neden olacak ve haşiş milliyetçilik İslam dünyasından önce Avrupa’nın bizatihi kendisini vuracak. 2. Dünya Savaşı’nda ve 1. Dünya Savaşı’nda Avrupa’nın ve Batı’nın kendi içinde yaşamış olduğu savaşların ne kadar ölümcül olduğunu hepimiz biliyoruz.

‘SÜREÇ AVRUPA’NIN DAĞILMASINA KADAR GİDEBİLİR’

Dolayısıyla İslamofobi üzerinden başlayan şeyin yarın ikinci aşamasını negatif milliyetçilik üzerinden yeniden birbirlerine yönelme olasılığı çok yüksektir. Avrupa akıllanana kadar bu süreç devam eder. Eğer akıllanmazsa zaten Avrupa Birliği çözülür. Çok ciddi bir hastalık bu.

YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.

 

Yorumlar