Balbay yeniden cezaevine girebilir mi?
Yaklaşık 5 yıl önce evinde gözaltına alınan Mustafa Balbay’ın tahliyesine ilişkin farklı yorumlar gelmeye devam ediyor.
Feridun CESUR / ANKARA
Ergenekon Davası kapsamında 4 yıl 277 gündür tutuklu bulunan ve dün tahliye olan Mustafa Balbay’ın bugün Meclis’te görevine başlamasını, Adalet eski Bakanı ve Hukuk Profesörü Hikmet Sami Türk, AjansHaber’e değerlendirdi.
Balbay hakkında verilen tahliye kararını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sayın Mustafa Balbay hakkında bir mahkûmiyet kararı var. Ve şu anda da bildiğim kadarıyla Yargıtay’da temyizde. Umuyorum ki Yargıtay, o mahkûmiyet kararını bozar. Yargıtay kararı okumaz ve karar böylece kesinleşirse o zaman hükümlü olarak cezaevine dönme olasılığı var. Ama umuyorum ve diliyorum ki Yargıtay, ilk derece mahkemesince verilen kararı bozar. O takdirde bir daha cezaevine dönme olasılığı tamamı ile ortadan kalkar.
Balbay’ın Meclis’te yemin etmesinde bir sorun gözüküyor mu?
Daha önce Mehmet Haberal da aynı şekilde Mecliste ant içti. Sanıyorum bugün de Balbay milletvekili olarak ant içip yasama görevine fiilen başlayacaktır. Şimdi, aslında anayasamızın 38. maddesinde ceza hukukunun bir temel ilkesi belirtilir. O da şudur: “Kesinleşmiş bir kararla hüküm giymedikçe hiç kimse suçlu olarak kabul edilemez. Bu masumiyet karinesidir.” Dolayısıyla Haberal ve Balbay hakkındaki kararlar henüz kesinleşmiş olmadığı için onlar bir suç işlememiş durumundadırlar. Sadece ilk derece mahkemesi tarafından verilmiş olan bir karar var. Ama bu karar kesinleşmiş değil. Bu süre boyunca ve karar kesinleşmedikçe bana göre; temyiz aşamasının sonuna kadar da hükümlü değil, tutuklu statüsündedir.
DİĞER TUTUKLU VEKİLLERİN DURUMU
Balbay’ın tahliyesinin ardından cezaevinde kalan bazı vekiller de bu durumdan yararlanabilirler mi peki?
Tabi, şimdi bu örnek olabilir. Benzeri durumda olanlar var. Bir bölümü siyasi bir sıfatı olmaksızın, yani bir milletvekili veya bir belediye başkanı, belediye meclis üyesi gibi bir sıfatı olmaksızın uzun zamandan beri tutuklu olanlar var. Konunun birinci yönü; Anayasa Mahkemesi kararında, “makul süreyi aşan tutukluluk süresi” Mustafa Balbay’ın tahliyesini sağlayan gerekçelerden biridir. Gerek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. Maddesi, gerekse bizim anayasamızın 19. maddesinde ‘yargılamanın makul süre içerisinde yapılması’ hükme bağlanmıştır. Konunun ikinci yönü ise seçilmiş bir kimse olması, seçilmiş milletvekili olması dolayısıyla bu da seçilmiş olan kimseler hakkında örnek olacak. Örneğin, başka milletvekilleri var şu anda tutuklu olan. Bildiğim kadarıyla bu KCK davasından dolayı cezaevinde bulunan, seçilmiş belediye başkanları, belediye meclis üyeleri var. Onların da uzun süreden beri, seçilmiş olan kimselerin yasama görevinin ya da seçildiği görevinin yerine getirilmesinin engellenmesi gibi bir durum var. Bu konumda olanlar yararlanabilir ama bu tip örnek emsal olacak bir karardır. Umuyorum ki tek tek hepsinin Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yolu ile gidip böyle bir kararı almasına gerek kalmaksızın farklı yollar denenir. Mesela uygulamada Cumhuriyet Başsavcılarının istemi üzerine veya mahkemelerin ceza mahkemesi kanununa göre; tutukluluk sürelerini en az 30 günde bir defa, veya koşullar gerektirdiğinde her zaman yeniden incelemesi gerekmektedir. Bu çerçeve içerisinde benzer konumda olanlar için bu kararı bir emsal karar, örnek karar olarak kabul ederek onların da tahliyesine karar vermek gerekir.
Tabi, uzun tutukluluk süreleri Türkiye’de yargının ağır işlemesinin bir sonucudur. Davalar sonuçlanmıyor, yargılanma başlamıyor. Verilen karaların kesinleşmesine kadar uzun zaman geçiyor. Yani temelde de bu sorun var.
TAHLİYE YOLUNU AÇAN UNSUR
‘2010 yılındaki anayasa referandumuyla Mustafa Balbay’a tahliye yolu açıldı’ denilebilir mi?
Daha önce Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi çerçevesinde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuru vardı. Ama 12 Eylül 2010 günü halkoylaması ile kabul edilen anayasa değişikliğinde, anayasanın 148. maddesine göre bireysel başvuru eklendi. O çerçeve içerisinde ve o açıdan doğrudur. Yoksa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gidilecekti.
BALBAY’IN 5 YILA YAKIN CEZAEVİ ANALİZİ
İşte Mustafa Balbay’ı cezaevine götüren süreç:
1 TEMMUZ 2008: EVİNDE GÖZALTINA ALINDI
Mustafa Balbay, 1 Temmuz 2008 sabahı Ergenekon soruşturması kapsamında Ankara'daki evinde gözaltına alındı. Polisler tarafından Balbay’ın evinde yapılan aramanın ardından bilgisayarına el konuldu. Susma hakkını kullandığını belirten Balbay, 5 Temmuz 2008 günü mahkeme tarafından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Balbay, mahkeme çıkışı yaptığı açıklamada kendisini "terör yaralısı" hissettiğini belirtti.
İKİNCİ KEZ GÖZALTI
Mustafa Balbay, 5 Mart 2009 Perşembe günü sabahı, Ergenekon soruşturması kapsamında ikinci kez gözaltına alındı. 6 Mart 2009 günü çıkarıldığı mahkeme tarafından hükümeti düşürmeye teşebbüs suçlamasıyla tutuklandı. Balbay’ın hükümeti düşürme teşebbüsüyle suçlanması, bilgisayarından elde edildiği ileri sürülen ve “darbe günlüğü” diye anılan notlara dayanıyor. Balbay’a atfedilen bu günlüklere dayanarak; İlhan Selçuk ve Cumhuriyet Gazetesi diğer yazarları ve bazı komutanlar ile birlikte 2000-2005 yılları arasında askeri darbe planları yaptığı iddiası ortaya atıldı.
DARBE GÜNLÜKLERİ
Darbe günlüklerinin bir bölümü 16 Mart 2009 günü tempo24.com.tr internet haber sitesinde yayınlanmıştı. Mustafa Balbay, 24 Mart 2009 günü, kendisine ait olduğu ileri sürülen günlüklerle ilgili olarak avukatı aracılığıyla yaptığı açıklamada; "Medyada tartışılan şekilde bir günlüğüm yoktur. Birbirinden farklı notlar, montaj yapılarak birileri tarafından işlenmiş, yorumlar eklenmiş ve tahrif edilmiştir." dedi.
TUTUKLANDIKTAN 2 YIL SONRA CHP’DEN ADAY
6 Mart 2009'dan beri Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan Balbay, ‘Ergenekon Davası’nda hükümeti ve Meclis’i ortadan kaldırmaya teşebbüs suçlamasıyla yargılanmaktaydı.
Balbay, 12 Haziran 2011'de yapılan genel seçimde Cumhuriyet Halk Partisi'nden aday oldu ve İzmir 2. Bölge milletvekili seçildi. Milletvekili seçilmesinin ardından tahliye talebinde bulunan Balbay'ın talebi, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedildi.
"3. Yargı Paketi" olarak bilen “Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yoluyla İlişkin Deva Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun Tasarısı”nın TBMM'den geçip yasalaşmasından hemen sonra 5 Temmuz 2012 günü tahliyesini tekrar talep etti. Bu talep de İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedildi.
BALBAY’I, CHP’NİN KARŞI ÇIKTIĞI 2010 ANAYASASI MI ÇIKARDI?
Hukukçular, Balbay’a tahliye yolunu açan Anayasa Mahkemesi'ne Bireysel Başvuru Hakkı'nın Anayasa Referandumuyla getirildiğini söylüyor. CHP'nin, Anayasa Referandumuna karşı sergilediği tavır ise “hayır” olmuştu. Hukukçulara göre; eğer referandum geçmeseydi bugün Balbay, hala tutuklu olabilecekti.
Yorumlar