Bakan Murat Kurum, bugün Büyükada’da bir dizi ziyaret gerçekleştirdi. Büyükada’da AK Parti ve muhalefet partilerinin seçim stantlarını ziyaret ederek, partililere karanfil hediye eden Bakan Kurum, daha sonra Hacı Osman Var Camii'nde ikindi namazı sonrası vatandaşlarla bir araya geldi. Ardından Halk Eğitim Merkezi ziyaretinde bulunan Bakan Kurum'u Adalar Çocuk ve Gençlik Orkestrası keman eşliğinde karşıladı.

Bakan Kurum, ziyaretlerinin ardından “Adalar Vatandaşları ile Buluşma” programına katılarak, Bugün İstanbul’un saklı hazineleri olan Adalar’a, elleri dolu dolu geldiklerini ifade ederek, “Heybemiz dolu dolu geldik! Adalar’a müjdelerle geldik! Sizlerle el ele, gönül gönüle vererek Adalar’ımıza değer katmaya, milletimize hizmet etmeye, yeni yatırımlar yapmaya, hep birlikte yeni projeler başlatmaya geldik!” dedi.

“Bugün itibariyle ‘Yarısı Bizden’ kampanyamıza İstanbul’umuzda 533 bin bağımsız bölüm başvuru yaptı”

Bakan Kurum, gençlerin geleceğe güvenle bakması için “Güvenli Konutlar, Huzurlu Yuvalar” dediklerini belirterek, konuşmasına şöyle devam etti:
 “’İstanbul’da 1.5 Milyon Konutluk Yüzyılın Dönüşümü’ diyoruz! Ne diyoruz? ‘Yarısı Bizden, Yarısı Devletten!’ diyoruz. Buranın altını çizerek söylüyorum; bugün İstanbul’da başlattığımı bu dönüşüm, dünya tarihinin en büyük şehircilik hamlesidir. Ve bu dönüşümü siz başlattınız, milletimiz başlattı, Adalar başlattı; liderimiz, Genel Başkanımız, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan başlattı! Cenab-ı Allah Cumhurbaşkanımızı başımızdan eksik etmesin! Şu anda; İstanbul’un bu tarihi dönüşümünde, bu yüzyılın dönüşümünde, Yarısı Bizden kampanyamızda başvuru sayısı kaça ulaştı biliyor musunuz? Şöyle rakamları açıklayalım da Kılıçdaroğlu; milletin devletine olan, Cumhurbaşkanımıza olan itimadını, güvenini Adalar’dan duysun! Bugün itibariyle İstanbul’umuzda 533 bin bağımsız bölüm başvuru yaptı. İstanbul’a söz! Adalara söz. Bu aziz şehirde 5 yıl içerisinde hiçbir riskli yapı kalmayacak! İstanbullu hiçbir kardeşim riskli yapıda oturmayacak! Hiçbir gencimiz afetlere karşı güvensiz hissetmeyecek! Hiçbir annemiz, babamız, yastığa başını tedirgin bir şekilde koymayacak!”

“Adalar’ı bir bütün olarak mavilikleriyle, yeşillikleriyle, doğal habitatıyla istikbale taşıyacağız”

Adalar’a 12 müjdeyle geldiklerini aktaran Bakan Kurum, tamamlanan ve yapılacak çalışmaları şöyle anlattı:

“İlk olarak 9 ada ve 5 mahallemizde mülkiyet sorunlarına ilişkin tapu ve kadastro sicillerinde gerekli düzenlemeleri ve güncellemeleri yaptık. Burada tapu sorununu ve uyuşmazlıkları çözdük. Hayırlı, uğurlu olsun! İkincisi balıkların geçtiği noktalara kurulan dalyanlardan vatandaşlarımız şikâyetçiydi. Hemen harekete geçtik Burgazada ve Büyükada’daki dalyan alanlarını kaldırdık. Buralarda rahatlıkla balıkçılık yapabilirsiniz! Üçüncü olarak Adalar’ın eğitim hayatına katkı sunmaya devam ediyoruz. Büyükada’da Şehit Murat Yüksel İlkokulunu ve Kınalıada’da Mehmetçik İlkokulunu afetlere karşı dirençli hale getirip sizlere kazandırıyoruz! Büyükada’da 1.000 öğrenci kapasiteli 125. Yıl İlköğretim okulumuzun inşaatı da son sürat devam ediyor. Yavrularımıza, evlatlarımıza, miniklerimize söz; 2023-2024 eğitim ve öğretim yılına yetiştireceğiz! Dördüncüsü ise Kınalıada’daki sağlık ocağımızı bir ay içerisinde; Büyükada’daki kapalı spor salonumuzu Ağustos ayında sizlere kazandırıyoruz! Beşinci müjdemiz de Adalar deyince akla deniz ve iskele gelir. Yük taşımacılığı yapan esnafımızın bizden talepleri olmuştu. Onların iskele müracaatlarını sonuçlandırdık. Böylelikle Adalar’a değer katmaya devam edeceğiz!  Altıncı olarak, gençlerimizi unutur muyuz? Heybeliada’da gençlerimiz bizden futbol sahası istemişti. Biz elbette bu talebi geri çeviremezdik. Çünkü biz bütün mücadelemizi gençlerimiz için yapıyoruz. Gençlerimizin spor yapabilmesi için arazi devir teslim sürecimiz tamamlandı. İnşallah bu yıl içerisinde “hep kardeşliğin kazanacağı” futbol sahamız hizmetinizde olacak! Yedi, Kınalıada, Burgazada ve Heybeliada’ya ekonomi ve istihdam açısından büyük değer katacak su ürünleri kooperatiflerimizin kiralama süreçlerini tamamlayarak balıkçı esnafımızın dört gözle beklediği sorunu çözdük. Sekiz, Kınalıada’nın uzun süreli su ihtiyacına cevap verebilecek; hijyen şartlarına uygun paslanmaz çelikten su depomuz hazırlandı. Adamızın hizmetine kullanımına sunulacak. Dokuz, Büyükada ve Tavşan adası arasını koruma alanı ilan ederek Marmara Denizi’nde lamba avcılığının yasaklanması ve doğal yaşamın yapay resiflerle desteklenmesi projelerini yürüterek Adalar’ın maviliklerini ve canlılarını güvence altına almıştık. Tabi koruma alanını genişletilmesi ile ilgili vatandaşlarımızdan talepler var, sürecimiz devam ediyor. Biz de ilgili tüm kurullarımızla üzerinde çalışıyoruz. İnşallah Adalar’ı bir bütün olarak mavilikleriyle, yeşillikleriyle, doğal habitatıyla istikbale taşıyacağız! On, Büyükada’da Emlak Konut eliyle Hacı Ali Osman Var Camiini hizmete hazır hale getirdik. İskeleye 400 metre mesafedeki; iki katlı olarak, modern mimariyle inşa ettiğimiz camimiz ibadete açtık. On bir, tabi Adalar’mız çok geniş bir kültür hazinesine sahip. Biz de bu potansiyelin farkındayız. İşte bugün de bu hazineye değer katacak çok önemli bir adımı hep birlikte atıyoruz. İnşallah Adalar’ımıza bir Kültür ve Sanat Merkezi inşa ediyoruz. Burada gençlerimiz, kadınlarımız, sanatçılarımız her türlü sanatsal faaliyetleri yapabilecek.”

“Bundan sonra Adalar’da hiçbir tapu problemi olmayacak! Sorunu kökten çözmüş olacağız!”

Bakan Kurum, son olarak ada sakinlerinin yıllardır bekledikleri tapu sorununu çözdüklerinin müjdesini vererek, “Adalar’ımızın uzun yıllardır beklediği haberi burada paylaşıyorum.  Adalarımızın bütün süreçlerini ilgili kurullarla birlikte görüştüğümüz, buradaki doğal güzelliklerin, kültür hazinelerinin korunacağı, ilave bir yapılaşmaya meydan vermeyecek şekliyle Adalardaki 1/5000 ölçekli nazım imar planını ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planını uzun zamandır takip ediyorduk. Çalışmalarımızı tamamladık. Bugün Kültür ve Turizm Bakanlığımız ile de görüştük. Kültür Varlıkları Koruma Kurulumuzdan karar çıktı! İnşallah 1/5000 ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarını önümüzdeki hafta itibariyle askıya çıkarıyoruz. Böylece Adalar’da imar problemini tamamen çözülüyor. Bundan sonra da Adalar’da hiçbir tapu problemi olmayacak! Sorunu kökten çözmüş olacağız! Yıllardır Adaların beklediği bir işti.  Hamdolsun Adalar’ın güzel sakinlerine bugün bu müjdeyi vermiş olduk.” şeklinde konuştu.

İstanbul Topkule 66. Zırhlı Tugay Komutanlığında 27 Şubat 1992'de nöbet tuttuğu sırada fenalaşarak hayatını kaybeden er Nurol Gürol, vefatından 31 yıl sonra ailesinin yaptığı başvuru sonucunda bölge idare mahkemesinin verdiği kararla şehit sayıldı.

Şehidin annesi Leyla Gürol, 1991 yılında oğlunun Ankara'nın Etimesgut ilçesinde acemi birliğine katıldığını, 3 ay sonra 10 günlüğüne izne geldiğini, daha sonra İstanbul Topkale'deki birliğine gittiğini söyledi.

Oğlunun görevi sırasında hastalanıp solunum yetersizliğinden dolayı vefat ettiğini aktaran Gürol, "Oğlumun vefatından yaklaşık 30 yıl sonra kabrinin başına Türk bayrağı asıldı. Allah, vatanımızdan, milletimizden ve avukatımızdan razı olsun." ifadelerini kullandı.

Şehidin ablası Güler Gürol da kardeşinin şehit sayılmasından dolayı çok mutlu olduğunu belirterek, "1991 yılında kardeşimi kınalayıp vatani görevini yapmak üzere askere uğurladık. Görevi başında vefat etti. Şehit ablası olarak gururluyum." dedi.

"Aile, şehit ailesi olmanın haklı gururuna kavuşmuştur"

Gürol ailesinin avukatı Mehmet Azar da Nurhan Gürol'un 1991 yılında Ankara Etimesgut'ta acemi askerlik vazifesini bitirdikten sonra ustalık görevi için İstanbul Topkule 66. Zırhlı Tugay Komutanlığında tankçı er olarak görevlendirildiğini aktardı.

Gürol'un 23 Temmuz 1991'de bronşit şikayetiyle revire başvurduğunu ifade eden Azar, "Nurhan Gürol'a iki gün istirahat verilmiş ve tedavisi bitirilmiştir. Aradan geçen 7 ay sonrasında bu kez 1992'nin şubat ayında genel sağlık taramasından geçirilmiş, herhangi bir bulguya rastlanmamıştır. Bu taramadan 21 gün sonra sabah saatlerinde nöbet yerinde fenalaşarak yere düşmüş ve orada hayatını kaybetmiştir. Vefatı sonrasında ölüm sebebi olarak akciğer ödemine bağlı solunum yetmezliği olduğu tespit edilmiştir." diye konuştu.

Avukat Mehmet Azar, Gürol'un vefatının ardından ailesinin verdiği hukuk mücadelesine ilişkin şunları anlattı:

"Nurhan Gürol'un vefatı sonrasında 'vazife malulü' yani 'şehit' sayılması talebiyle müvekkil aile tarafından SGK'ya başvuru yapılmış. Fakat SGK, vefat olayının askerliğin sebep ve tesiri ile gerçekleşmediğini belirterek başvurularını reddedip şehit saymamıştır.

Bu işlem üzerine Ankara 7. İdare Mahkemesinde açılan dava kapsamında mahkeme, Nurhan Gürol'un askerlik görevine başlamadan önce yapılan muayenesinde herhangi bir rahatsızlığının olmamasını göz önünde bulundurarak askerlik görevini icra ettiği sırada meydana gelen ölümün askerliğin sebep ve tesiri ile gerçekleştiğini kabul etmiştir. Anne yönünden davayı kabul ederek vazife malulü aylığı bağlanmasına karar vermiş, ablası yönünden ise davayı açmaya hakkı olmadığı sebebiyle ehliyet yönünden reddetmiştir.

Tarafımızca abla yönünden de istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve bölge idare mahkemesi ablanın da hakları kullanma açısından güncel menfaatinin olduğunu, bu nedenle dava açabileceğini belirterek, abla yönünden de davayı kabul etmiştir. Bu kararla birlikte vefatının üzerinden 31 sene geçmesi sonrasında Nurhan Gürol'un vefatı şehit statüsüne alınmış ve nihayetinde müvekkil aile, şehit ailesi olmanın haklı gururuna kavuşmuştur."

"Karar emsal teşkil ediyor"

Gürol'un şehitliğinin kabul edilmesi sonrası 1992 yılında gerçekleşen ölüm sonrasında annesine vazife malullüğü aylığı bağlandığını ifade eden Azar, ablasının da şehit kardeşinden doğan bir kısım haklara kavuştuğunu kaydetti.

Azar, bu karar öncesinde bazı mahkemeler tarafından, tüberküloz, hepatit, menenjit, miyalji ve kalp krizi gibi rahatsızlıkların "şehitlik" kapsamında olması yönünde verilmiş emsal kararlar bulunduğunu hatırlattı.

Avukat Mehmet Azar, "Kararın iki yönüyle emsal özellik arz ettiğini belirtmek mümkün. Birincisi bu kararla solunum yetmezliği nedeniyle hayatını kaybeden askerlerin şehit kabul edilmesi emsal kararlara eklenmiştir. İkincisi ise askerde vefat edenlerin, anne ve babaları hayatta olmayıp hak sahibi olmadıklarını düşünerek dava açmayan kardeşleri yönünden de emsal teşkil etmektedir." ifadelerini kullandı.

Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi'yle ilgili konuşan Bakan Kurum, "Burayı millet bahçesi yapacağız dediğimiz zaman, buraları satacaklar ranta çevirecekler diye ithamlarda bulunmuşlardı. Ama burası İstanbul'un göbeğinde, huzur içinde güven içinde yaşayacağı bir yeşil koridor oldu. Dünyada eşi benzeri olmayan bir yeşil alanı İstanbulumuza armağan etmenin gururunu yaşıyoruz. Havalimanımız yine işleyecek ve bu alan aynı zamanda afette toplanma görevi görecek." dedi. 

İstanbul’da Kentsel Dönüşüm

"Depremden 3 ay geçti ve ilk köy konutlarımızı da vatandaşlarımıza teslim ettik. Önceliğimiz deprem bölgesi ama bu acıları bir daha yaşamak istemiyoruz. Büyük İstanbul dönüşümü diyoruz. Tarihin en büyük şehircilik adımıdır. 31 Mayıs'ta kadar yarısı bizden kampanyasının başvuruları devam ediyor. Bugüne kadar 108 bin 246 bina için başvuru yapıldı. 549 bin bağımsız bölüme tekamül ediyor." 

"200 bin konutu yerinde yapıyoruz. Bir de 100 bin konut rezervi üreteceğiz. 130 milyon metrekare hem Anadolu hem Avrupa yakasında rezerv konutlarımızı üreteceğiz. Bugün İstanbul'un en büyük sorunlarından biri ulaşım ve otopark. Üreteceğimiz rezerv konutlara vatandaşımızın bulunduğu yerdeki değeri neyse yeni yerinde de aradaki farkın yarısını biz karşılayacağız." 

"Bugüne kadar tüm Türkiye'de 3 milyon 300 bin konutun dönüşümü tamamlandı. 1 milyon 200 bin sosyal konut ürettik TOKİ ile. İzmir'de tarihinin en büyük deprem dönüşümünü yaptık. Sadece İstanbul'da her vatandaşımıza ilave 1 metrekare yeşil alan kazandırdık. Bunlar aynı zamanda toplanma alanları vazifesi görüyor. 81 ilimizde 270 bin kentsel dönüşüm konutu var devam eden."

Deprem bölgesine kalıcı konutlar

"11 ilde parti ayrımı gözetmiyoruz. Ankara belediyen var, İzmir, İstanbul belediyen var bir tarafından tutun sizde. Tek yaptıkları yapamazsınız, edemezsiniz diye eleştirmek. 3 ayda 137 bin konutun inşaatı başlamışsa 1 yılda da 319 bin konutumuzun inşasını yapacağız. Daha önce Elazığ'da Malatya'da, Kastamonu'da, İzmir'de yaptık. Antalya'da yine yapamazsınız dediler, bu ormanları ranta açıyorsunuz dediler. Hep yalan. Bugüne kadar biz tüm sözlerimizi tuttuk tutmaya da devam edeceğiz." 

Kararlara göre, Malatya'nın Yeşilyurt ilçesindeki alan "Yeşilyurt Sanayi Alanı", Gaziantep'in Nurdağı ve İslahiye ilçelerindeki alanlar "Nurdağı Sanayi Alanı" ile "İslahiye Sanayi Alanı", Hatay'ın Kırıkhan ilçesindeki alan ise "Hatay Kırıkhan (Roketsan) Sanayi Alanı" olarak tespit edildi.

Söz konusu düzenlemeler, "Olağanüstü Hal Kapsamındaki Sanayi İşyerlerine İlişkin Cumhurbaşkanı Kararnamesi" gereğince yapıldı.

Öte yandan, bir başka Cumhurbaşkanı Kararı'yla da Sakarya'nın Akyazı ve Karapürçek ilçelerindeki alan "Alüminyum Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi (ASAŞ) Sakarya Özel Endüstri Bölgesi" olarak ilan edildi.