AYM'nin Kürtçe kararı ses getirdi
AYM, Kürtçe konuşma yaptığı için cezalandırılan siyasetçilerin Anayasal haklarının ihlal edildiğine hükmetti. Gazerteci-yazar Ümit Fırat ve Avukat Cesim Parlak AYM’nin Kürtçe kararını AjansHaber’e değerlendirdi
Anayasa Mahkemesi’nin Kürtçe konuşma yasağına ilişkin aldığı karar büyük ses getirdi. AYM’nin kararıyla birlikte anadilde temsiliyet sorunu Kürt siyasetçilerin anadilde propaganda ve Kürtçeyi siyaset dili olarak kullanma yolunun önü açıldı. Gazeteci-yazar Ümit Fırat, AYM’nin kararını, ‘geç resmiyet kazanmış bir hamle’ olarak değerlendirirken avukat Cesim Parlak ise AYM’nin kararının geç alınmış bir karar olduğunu ve var olan statükonun etkisinde kalınmamış olsaydı AYM’nin bu kararı daha erken verebileceğini söyledi.
Gazeteci- yazar Ümit Fırat ve Av. Cesim Parlak AYM’nin Kürtçe kararını AjansHaber’e değerledirdi:
ÜMİT FIRAT
“GEÇ RESMİYET KAZANMIŞ BİR KARAR”
AYM tarafından alınan karar her şeyden önce geç resmiyet kazanmış bir karar niteliği taşımaktadır. Siyasi partiler kanununda düzeltilmişti. Ancak AYM kapsamında alınana kararı ele aldığımızda geciken bir karar olmasının yanında bu kararı Anayasa Mahkemesi’ne götürenlerin ülkedeki en büyük ayıbı olarak tanımlanabilir. Böyle antidemokratik uygulamaların ülke içerisinde hala konuşuluyor olması bile demokrasiye büyük bir darbe niteliği taşıyor.
“İDRAK EDİLMESİ ZOR BİR DURUMDU”
Bir ülkede toplumun büyük bir kesimini kapsayan Kürtçenin kullanılmasında belli aşamalarda hukuksal yaptırımlarla karşılaşması idrak edilmesi zor bir konudur. Bu ülkede resmi rakamlara göre 20 milyon Kürt nüfusu var ve bu vatandaşlar Kürt siyasetçilerin hukuksal savunmalarının yanı sıra geçmişte benzer birçok demokratik olmayan uygulamalara maruz kalmışlardır.
“DEVLETİN KÜRTÇE YASAĞI EN ÇOK ELEŞTİRİ ALACAĞI UYGULAMA OLURDU”
Kürtçe’nin siyaset dili olarak yasaklanması devletin en çok eleştiri alacağı bir uygulamadır. Kemalist ideolojinin bir ayıbıdır. Herhangi bir köylünün adli suçlarda Kürtçeden başka bir dil bilmemesi üzerine tercüme yoluyla ifadesi alınıyordu. Ancak siyasi olarak yargılanan insanlarda bu uygulanmıyordu. Yasada böyle bir yasaklama hükmü içermiyordu.
“KÜRTLERİ, KÜRTÇEYİ REDDETME DURUMU HALA SÖZ KONUSU”
AK Parti hükümeti tarafından bu yüz kızartıcı uygulama birkaç yıl önce partiler lehine uygulamanın ortadan kaldırılması yoluna gidildi. Ama MHP Anayasa Mahkemesi’ne giderek karara itirazda bulundu. AYM itirazı ele aldı ve Parlamentodan çıkan Kürtçe Siyaset kararını destekledi. Bu ülkede 1990 yılında Kürtçe vaaz verilen bir hoca bile var. Bunlar aşıldı. Fakat hala Kürtçeyi, Kürtleri reddetme söylemleri söz konusu.
CESİM PARLAK
“AYM’NİN KÜRTLERE YÖNELİK KARARI İKİNCİ AŞAMADIR”
Daha önce Kürtçe Propaganda yaptıkları için haklarında mahkûmiyet kararı verilen ardından bireysel başvurularla mahkûmiyet kararı AYM’ye götürülmüştü. Anayasa Mahkemesi ise bunun bir hak ihlali olduğuna karar vermişti. Dolayısıyla AYM’den Kürt siyasetçilere yönelik çıkan bu karar sorunun 2’inci aşamasıdır. 2004 yılında yapılan değişiklikler sonrası uluslararası hukukta temel hak ve özgürlükler ile ilgili olarak var olan hükümler anayasamızın 90’ıncı maddesine yapılan eklemelerle üst norm olarak kabul edildi. İç hukuk ile uluslararası hukuk çeliştiğinde değer verilecek olan uluslararası normlardır.
“ALINMASI GEREKEN BİR KARARDI”
Uluslararası normlara baktığımızda, hem İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi hem de Birleşmiş Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi anadilin kullanımı konusunda daha hassas olması gerektiğini vurgulayarak birey önceliğinde kararların alınması durumu var. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi’nin Kürtçe ile ilgili olarak vermiş olduğu karar atılması gereken kararlardan biridir.
“TÜRKİYE’DE HUKUK KONJEKTÜRE GÖRE ŞEKİLLENİYOR”
Türkiye’de maalesef hukuk konjektüre göre şekilleniyor. Siyasi anlamda Kürtçe kullanımı konusunda siyasi iradede bu konudan rahatsız olmadığını fiilen ortaya konması nedeniyle hukuk mercileri bu görüş niteliğinde aldığı kararlarda daha cesaretli davranıyordu. Eğer var olan statükonun etkisinde kalmasaydı AYM bu kararı daha erken verebilirdi. Güçlü yürütmelerin olduğu dönemlerde meselelere bakışı Mahkemenin de yürütmenin görüşüne yakın bir durumda çerçeveleniyordu. Şuan bile siyasal ortam bu kararı almakta müsait olmasaydı. AYM bu kararı vermeyecekti.
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.
Gazeteci- yazar Ümit Fırat ve Av. Cesim Parlak AYM’nin Kürtçe kararını AjansHaber’e değerledirdi:
ÜMİT FIRAT
“GEÇ RESMİYET KAZANMIŞ BİR KARAR”
AYM tarafından alınan karar her şeyden önce geç resmiyet kazanmış bir karar niteliği taşımaktadır. Siyasi partiler kanununda düzeltilmişti. Ancak AYM kapsamında alınana kararı ele aldığımızda geciken bir karar olmasının yanında bu kararı Anayasa Mahkemesi’ne götürenlerin ülkedeki en büyük ayıbı olarak tanımlanabilir. Böyle antidemokratik uygulamaların ülke içerisinde hala konuşuluyor olması bile demokrasiye büyük bir darbe niteliği taşıyor.
“İDRAK EDİLMESİ ZOR BİR DURUMDU”
Bir ülkede toplumun büyük bir kesimini kapsayan Kürtçenin kullanılmasında belli aşamalarda hukuksal yaptırımlarla karşılaşması idrak edilmesi zor bir konudur. Bu ülkede resmi rakamlara göre 20 milyon Kürt nüfusu var ve bu vatandaşlar Kürt siyasetçilerin hukuksal savunmalarının yanı sıra geçmişte benzer birçok demokratik olmayan uygulamalara maruz kalmışlardır.
“DEVLETİN KÜRTÇE YASAĞI EN ÇOK ELEŞTİRİ ALACAĞI UYGULAMA OLURDU”
Kürtçe’nin siyaset dili olarak yasaklanması devletin en çok eleştiri alacağı bir uygulamadır. Kemalist ideolojinin bir ayıbıdır. Herhangi bir köylünün adli suçlarda Kürtçeden başka bir dil bilmemesi üzerine tercüme yoluyla ifadesi alınıyordu. Ancak siyasi olarak yargılanan insanlarda bu uygulanmıyordu. Yasada böyle bir yasaklama hükmü içermiyordu.
“KÜRTLERİ, KÜRTÇEYİ REDDETME DURUMU HALA SÖZ KONUSU”
AK Parti hükümeti tarafından bu yüz kızartıcı uygulama birkaç yıl önce partiler lehine uygulamanın ortadan kaldırılması yoluna gidildi. Ama MHP Anayasa Mahkemesi’ne giderek karara itirazda bulundu. AYM itirazı ele aldı ve Parlamentodan çıkan Kürtçe Siyaset kararını destekledi. Bu ülkede 1990 yılında Kürtçe vaaz verilen bir hoca bile var. Bunlar aşıldı. Fakat hala Kürtçeyi, Kürtleri reddetme söylemleri söz konusu.
CESİM PARLAK
“AYM’NİN KÜRTLERE YÖNELİK KARARI İKİNCİ AŞAMADIR”
Daha önce Kürtçe Propaganda yaptıkları için haklarında mahkûmiyet kararı verilen ardından bireysel başvurularla mahkûmiyet kararı AYM’ye götürülmüştü. Anayasa Mahkemesi ise bunun bir hak ihlali olduğuna karar vermişti. Dolayısıyla AYM’den Kürt siyasetçilere yönelik çıkan bu karar sorunun 2’inci aşamasıdır. 2004 yılında yapılan değişiklikler sonrası uluslararası hukukta temel hak ve özgürlükler ile ilgili olarak var olan hükümler anayasamızın 90’ıncı maddesine yapılan eklemelerle üst norm olarak kabul edildi. İç hukuk ile uluslararası hukuk çeliştiğinde değer verilecek olan uluslararası normlardır.
“ALINMASI GEREKEN BİR KARARDI”
Uluslararası normlara baktığımızda, hem İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi hem de Birleşmiş Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi anadilin kullanımı konusunda daha hassas olması gerektiğini vurgulayarak birey önceliğinde kararların alınması durumu var. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi’nin Kürtçe ile ilgili olarak vermiş olduğu karar atılması gereken kararlardan biridir.
“TÜRKİYE’DE HUKUK KONJEKTÜRE GÖRE ŞEKİLLENİYOR”
Türkiye’de maalesef hukuk konjektüre göre şekilleniyor. Siyasi anlamda Kürtçe kullanımı konusunda siyasi iradede bu konudan rahatsız olmadığını fiilen ortaya konması nedeniyle hukuk mercileri bu görüş niteliğinde aldığı kararlarda daha cesaretli davranıyordu. Eğer var olan statükonun etkisinde kalmasaydı AYM bu kararı daha erken verebilirdi. Güçlü yürütmelerin olduğu dönemlerde meselelere bakışı Mahkemenin de yürütmenin görüşüne yakın bir durumda çerçeveleniyordu. Şuan bile siyasal ortam bu kararı almakta müsait olmasaydı. AYM bu kararı vermeyecekti.
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.
Yorumlar