"Avrupa Birliği göç nedeniyle dağılabilir"
Suriye’deki kriz nedeniyle patlak veren sığınmacı akını küresel dünyanın en büyük sorunu haline geldi.
Suriye'deki iç savaştan kaçan milyonlarca mülteci önce Türkiye'ye buradan da Avrupa'ya gitmenin hayalini kuruyor. Avrupa Birliği de Türkiye ile yaptığı anlaşmalarla mülteci akınının durması için yoğun çaba sarf ediyor.
Özellikle dün Brüksel’de toplanan AB-Türkiye Zirvesi’nde mülteci akınının durdurulması için bir önlem paketi açıklandı. AB, ülkelerine mülteci akınını durdurabilmek için Türkiye’nin, vize serbestisinin Haziran ayına çekilmesi, ek 3 milyar euroluk yardım gibi çok önemli maddelerine de ‘evet’ dedi. AB’ye üye ülkelerin çoğunluğu bu pakete sıcak bakarken birkaç ülkenin karşı çıkması nedeniyle zirve 18 Mart’ta yeniden toplanacak.
Tüm dünyayı etkileyen sığınmacı depreminin artçılarını en çok hisseden bölge olan Avrupa, göç sorununa karşı nasıl bir önlem alacak? Göç sorunu nasıl çözüme kavuşur? Suriyeli göçmenlere olası iç karışıklık beklenen ülkelerin vatandaşları da eklenirse Avrupa Birliği buna dayanabilir mi? Tüm bu sorular Namık Kemal Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ensar Nişancı, AjansHaber’e için yanıtladı:
İnsanlık tarihinde göçün birkaç defa çok önemli olduğunu söyleyen Prof.Dr. Nişancı, “En önemli örneği Kavimler Göçü. Kavimler Göçü insanlığın Batı coğrafyasına atılmasıyla ilgili bir şeydi. Sonucunda ise Batı Roma yıkılmıştı” dedi.
“AVRUPA, ‘BURG’ KÜLTÜRÜNE GERİ DÖNÜYOR”
Bugün insanlık tarihi çok önemli bir ana tanık ediyor. Bu tarihsel anın şöyle bir özelliği var, eskiden dünyaya açıklığı Batı bir felsefik tanım olarak tanımlar ve dünyayı bir fırsat alanı olarak görür. O yüzden Batı şehirlerini ‘Burg’ olmaktan çıkardı. Burg, kale anlamına geliyor. Savunmaya yönelik bir hayat sürerseniz Burg’da yaşarsınız ama dünyaya açılmak istediğinizde şehir kurarsınız. Şehir dünyaya açıldığınız yerdir, kale ise dünyadan kapandığınız yerdir. Avrupa’da geçmişte hem burg kültürü hem de şehir kültürü ciddi şekilde yaşandı. Burg kültürü Avrupa’nın savunmada olduğu dönemde, şehir kültürü ise medeniyet merkezli olup dünyayı bir fırsat alanı olarak görmeye başladığında ortaya çıkmıştır. Bugünü çok özel kılan durum ise; Avrupa yeniden Burg kültürüne dönüyor ve bugüne kadar Doğu dünyası Batı’dan gelen dalgalara karşı nasıl kendimi müdafaa edebilirimin hesabındayken bugün Doğu’dakiler yine bir mağduriyet içerisindeler ancak ‘Batı’ya nasıl gidebilirim’ düşüncesindeler.
“ÇOK ÜRKÜTÜCÜ BİR TABLO”
Olayın boyutuna bakıldığında Avrupa ülkelerinin çok ürkütücü bir tablo ile karşı karşıya olduklarını söylemek mümkün. Çünkü bugün dünyanın Doğu’sunda çözülen devlete şahitlik ediyoruz. Bu devletlerden bir tanesi Suriye. Suriye aslında nüfusu 23 milyon olan bir ülke. Suriye’nin çözülmesiyle birlikte devletin, Avrupa sınırlarında tarihinde görmediği bir göç akını ile karşı karşıya kalmasını doğurdu ve bu tarihsel travmayı harekete geçirdi.
“TÜRKİYE’DEKİ MÜLTECİLER AVRUPA’YA YÖNELMEK İSTERSE…”
Bugün, Türkiye’de 3 milyonu bulan göçmen var. Bu 3 milyonu bulan göçmenin Avrupa’ya yönelmesi durumunda Avrupa için çok ciddi bir tehlike olabilir. Avrupa’da bugün radikal sağ partiler ciddi şekilde güç kazanıyorlar. Amerika’da Kasım ayında yapılacak seçimlerde bile Donald Trump’ın en temel argümanlarından bir tanesi göçmen sorununu nasıl çözeriz. Göçmen sorunu Avrupa’yı tehdit eden en büyük sorunlardan biri.
“GÖÇ NEDENİYLE AVRUPA BİRLİĞİ’NİN DAĞILMA İHTİMALİ VAR”
Suriye gibi küçük sayılabilecek bir devletin çözülüşünden ortaya bu kadar trajik, büyük ve travmaları harekete geçiren bir durum söz konusu ise; Mısır, Ürdün, Yemen ve diğer Afrika ülkeleri eklenirse Avrupa Birliği’nin yeni bir kavimler göçüyle karşı karşıya kalacağına ilişkin derin bir kaygı var. Zaten azalan nüfusları nedeniyle ciddi şekilde zayıfladıklarını gören, içlerinden bir istilaya uğradıklarını düşünen Avrupalı zihinler bulunuyor. Avrupa, göç meselesini çözemezse Schengen’inden vazgeçmek zorunda kalacak. Yunanistan’dan vazgeçecek, Doğu Avrupa’dan vazgeçecek. Hatta göç sorunu devam ederse Avrupa Birliği’nin dağılma ihtimali var.
“TÜRKİYE, AVRUPA İÇİN GÜVENLİK ÜRETEN BİR KALE DUVARI GİBİ”
Avrupa yeni surlar kurmak istiyor. Kurmak istedi surlardan biri de Türkiye. Avrupa Birliği her ne kadar Türkiye’yi Avrupa dışında görse de kale kültüründe olaya bakıldığında Türkiye, Avrupa için güvenlik üreten ikinci bir kale duvarı işlevi görebilir diye düşünüyorlar. Bu yüzden de Türkiye ile daha yakın bir işbirliği içine girmek istiyorlar. Merkel ve diğer liderlerin Türkiye’ye sık gelmiş olmalarının ve AB-Türkiye Zirvesi’nin de toplanmasının asıl sebebi Türkiye için hayati olan tehdit olmayan, Avrupa içinse tehdit olarak görülen bu ortak sorunun ortak akılla ve ortak imkânlarla çözülmesi içindir.
“İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ GÖÇ ETKİSİNİ ARTIRABİLİR”
Göç sorunu kale duvarlarını yükselterek çözülebilecek bir sorun değil. Ortadoğu’da istikrarlı bir düzen kurulamazsa bu sorun artarak devam edecektir. Afganistan bu işin içine karışacaktır. Yarın başka ülkelerde herhangi bir kriz durumunda Hindistan’dan Çin’e kadar yeni göç dalgaları oluşmaya başlayacaktır. Çünkü bu yol açıldı ve işlek haline geldi. Göç sorunu küresel bir sorundur. Küresel bir yeni düzenle bu sorun çözülebilir. Bunun içine sadece savaşları değil, iklim değişikliklerini de katmamız gerekiyor. Dünyadaki sorunlara artık yeni bir gözle bakılmalı ve yeni kurumlar geliştirilmeli. BM denilen varlık 1’nci ve 2’nci Dünya Savaşı’nın ardından o düzenin güvenliğini sağlayan bir kurum olarak tesis edilmişti. Şuanda küreselleşen bir dünya var ve parametreler çok farklılaştı. Bu sorunlardan sadece bir tanesi göçmen sorunudur. Bu sorunun çözümü için yeni bir BM organizasyonuna ve yeni bir düzene ihtiyaç var. Eski kurumlar yeni sorunları çözemiyor. Dolayısıyla yeni bir dünya var bu yüzden de yeni anlayışlara ihtiyacımız var.
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.
Yorumlar