Ateşkes kararı Suriye’yi refaha ulaştıracak mı?
ABD ve Rusya, Suriye’de ateşkes için 27 Şubat tarihinde anlaştı ancak ateşkes kararının Suriye’yi çözüme götürüp götürmeyeceği belirsizliğini koruyor.
Suriye’de 5 yılı aşkın süredir devam eden iç savaş ortamının çözümü için ABD ile Rusya önemli bir adım attı. ABD Dışişleri Bakanlığı, Suriye'de çatışmaların durdurulmasına ilişkin şartlar hakkında Rusya ile ortak açıklama yaparak, çatışmaların 27 Şubat'ta durdurulmasını önerdiklerini bildirdi. Yapılan açıklamada, Suriye genelinde uygulanacak ateşkese DAEŞ, Nusra Cephesi ve BM tarafından terör örgütü olarak kabul edilen diğer gruplara karşı düzenlenen askeri ve paramiliter saldırıların dâhil olmadığı da belirtildi.
ABD ve Rusya’nın Suriye’deki ateşkes kararını AjansHaber’e değerlendiren Orsam araştırmacılarından Oytun Orhan, “Suriye konusuna müdahil olmuş büyük güçlerin anlaştığına şahit oluyoruz ama bölgesel aktörlerin Suriye’de barış için ikna edildiği konusunda bir işaret söz konusu değil. Özellikle Rusya’nın hava saldırılarının devam ettiği bir noktada ateşkesin ne kadar anlamlı olacağı tartışılabilir. Bunu dışında Suriye meselesinde etkili olan Türkiye, Suudi Arabistan gibi ülkelerin bazı ciddi kaygıları halen devam ediyor ve bu kaygıların giderilmesine yönelik bir çaba ve öneri getirilmedi. Bu noktada adil olmayan bir ateşkes anlaşmasının sürdürülebilir olması çok mümkün gözükmüyor.” dedi.
Nusra cephesinin, “Rusya ve İran, El Nusra kılıfı altında sivilleri katledip, El Nusra’yı ateşkes görüşmelerinden uzak tutmaya çalışıyorlar.” Açıklamasına da değinen Oytun Orhan, “Rusya hava bombardımanı gerçekleştirdiği alanda İslamcı militanları, cihadçıları ve terör örgütlerini bombaladığını iddia ediyor ama ne Bayırbucak bölgesinde Nusra’nın varlığı söz konusuydu ne de Azaz’da varlığı söz konusuydu. İdlib ve Halep şu anda kuşatılmaya çalışılıyor. Buralarda Nusra’nın belli bir varlığı olsa da geniş bir muhalif koalisyonun bir parçasıdır. Bombalanan yerlere bakıldığında zaten sadece silahlı unsurların değil, çoğu zaman sivil hedeflerin vurulduğuna da şahit oluyoruz. Bu saldırıları meşrulaştırabilmenin tek bir yolu var, buralarda teröristler var denmesi lazım. Batının hassasiyetlerine oynayarak burada özellikle Nusra’nın üzerine vurgu yapılması önemlidir. Bunu sadece Rusya, rejim ve İran kullanmıyor, YPG de kullanıyor. Şu anda bütün muhalifleri cihadçı militanlar veya radikal teröristler şeklinde lanse ederek kendi savaşlarını meşrulaştırma ve Batı’nın desteğini alma çabasında olduğunu görüyoruz.” dedi.
Orsam araştırmacılarından Oytun Orhan, ABD ve Rusya’nın ateşkes kararını AjansHaber’e şöyle değerlendirdi:
“ADİL OLMAYAN ATEŞKESİN SÜRDÜRÜLEBİLİR OLMASI MÜMKÜN GÖZÜKMÜYOR”
Suriye konusuna müdahil olmuş büyük güçlerin anlaştığına şahit oluyoruz ama bölgesel aktörlerin Suriye’de barış için ikna edildiği konusunda bir işaret söz konusu değil. Özellikle Rusya’nın hava saldırılarının devam ettiği bir noktada ateşkesin ne kadar anlamlı olacağı tartışılabilir. Bunu dışında Suriye meselesinde etkili olan Türkiye, Suudi Arabistan gibi ülkelerin bazı ciddi kaygıları halen devam ediyor ve bu kaygıların giderilmesine yönelik bir çaba ve öneri getirilmedi. Bu noktada adil olmayan bir ateşkes anlaşmasının sürdürülebilir olması çok mümkün gözükmüyor.
“ATEŞKES İHTİMALİNİ RİSKLİ KILAN UNSURLAR…”
Başka bir risk unsuru ise, Nusra ve IŞİD dışında da bazı grupların, özellikle Rusya’nın baskısı nedeniyle terör örgütü kapsamına dâhil edilecek olmasıdır. IŞİD ve Nusra konusunda zaten genel bir mutabakat söz konusu ama burada diğer örgütler tanımlamasına hangi gruplar girecek, bu önemli çünkü sahada etkili olan güçlerin ateşkese uymamasını beraberinde getirecek. Aynı zamanda bu örgütleri terör örgütü görmeyen diğer ülkelerin bu yapılara desteğini sürdürmesini beraberinde getirecek ve aynı zamanda ateşkese olan inancını da sarsacak. Bunlar ateşkes ihtimalini son derece riskli kılan unsurlardır.
“ESAD’IN SEÇİM HAMLESİ TAKTİKSEL”
Esad’ın bu dönemde parlamento seçimleri tarihini açıklaması tamamen taktik bir hamle. Normalde ayaklanma öncesinde de Suriye siyasetinde parlamentonun, Bakanlar Kurulu’nun hiçbir siyasi etkisinin olmadığı genel kabul görüldü.
“SİYASİ ÇÖZÜM AÇISINDAN CİDDİ BİR PROJE ORTAYA KOYMADI”
Dolayısıyla bunu sadece taktik bir hamle olarak değerlendirmek lazım ama gerçekten Suriye’de ateşkes için veya kalıcı siyasi çözüm açısından ciddi bir vizyon, plan, proje ortaya koymadığını söyleyebiliriz ama tabi ki parlamento seçimine ilişkin olarak özellikle muhalefete ki bu sadece kendi kabul ettiği muhalefet değil, diğer kesimlere de siyaset yapma fırsatı tanıyan yeni bir modelle bu seçimlere gidilecek olursa o durumda daha farklı olabilir. Devlet Başkanı’nın belki yetkilerinin sınırlandırılmasını içeren bazı kararlar alınması gerekebilir. Böyle bir çerçeve içinde daha gerçekçi olabilir ama mevcut şartlarda çok bir anlamı olmayacaktır.
“RUSYA’NIN AMACI SURİYE’DEKİ DENKLEMİ ESAD VE IŞİD’E İNDİRGEMEK”
Rusya’nın yapmaya çalıştığı Suriye’deki denklemi Esad ve IŞİD’e indirgemeye çalışmaktır. Bu noktada da Batıyı ve ABD’yi, Esad’ı tercih edilir noktaya taşımaya çalışıyor. Dolayısıyla arada kalan gri alan, Türkiye’nin de ve diğer bazı ülkelerin de savunduğu ‘Suriye’de bir IŞİD-Esad dışında 3. bir alternatif var’ tezini çürütmeye çalışıyor. Bu nedenle bahsettiğim gri alanı ortadan kaldırmaya çalışıyor ve herkesi bir siyah-beyaz ikileminde bırakmaya çalışıyor.
“RUSYA ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE HALEP VE İDLİB ÇEVRESİNE YOĞUNLAŞACAKTIR”
Rusya, önümüzdeki dönemde de hem kuzeyde Türkiye sınırına yakın bölgede Halep ve İdlib çevresine yoğunlaşacaktır. Diğer taraftan da güneyde muhalifleri elimine ederek mümkünse rejimin Ürdün sınırına kadar ilerlemesine yönelik hava desteğini sürdürecektir. İşin bir diğer tarafı tabi ki Türkiye’yle yaşanan kriz nedeniyle Afrin’den doğuya doğru Azaz-Cerablus arasındaki bölgede YPG’nin ilerleyişini teşvik etmek konusunda hem siyasi hem de askeri destek vermeye devam edecektir. Rusya’nın bu konuda da ABD ile uzlaştığını söylemek mümkün.
“RUSYA, TERÖR ÖRGÜTLERİ BAHANESİYLE SİVİLLERİ VURUYOR”
Rusya hava bombardımanı gerçekleştirdiği alanda İslamcı militanları, cihadçıları ve terör örgütlerini bombaladığını iddia ediyor ama ne Bayırbucak bölgesinde Nusra’nın varlığı söz konusuydu ne de Azaz’da varlığı söz konusuydu. İdlib ve Halep şu anda kuşatılmaya çalışılıyor. Buralarda Nusra’nın belli bir varlığı olsa da geniş bir muhalif koalisyonun bir parçasıdır. Bombalanan yerlere bakıldığında zaten sadece silahlı unsurların değil, çoğu zaman sivil hedeflerin vurulduğuna da şahit oluyoruz. Doğrudan Suriye rejiminin iç savaşın belirli bir aşamasından beri takip ettiği ve burada istikrarsızlık oluşturacak halkı mümkünse zorunlu göçe tabi tutarak kendileri adına kalıcı istikrarın sağlanabileceği bir bölge oluşturma çabasında. Bu saldırıları meşrulaştırabilmenin tek bir yolu var, buralarda teröristler var denmesi lazım. Batının hassasiyetlerine oynayarak burada özellikle Nusra’nın üzerine vurgu yapılması önemlidir. Bunu sadece Rusya, rejim ve İran kullanmıyor, YPG de kullanıyor. Şu anda bütün muhalifleri cihadçı militanlar veya radikal teröristler şeklinde lanse ederek kendi savaşlarını meşrulaştırma ve Batı’nın desteğini alma çabasında olduğunu görüyoruz.
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.
Yorumlar