Ankara yanıyor, Türkiye yanıyor
Ekranların fenomen dizisi “Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi”, takipçileriyle yeniden beyazperdede buluşuyor.
Esra AYNUR/ AjansHaber
Dizinin ilk sinema filmi “Behzat Ç. Seni Kalbime Gömdüm” 2011’de vizyona girmiş ancak gişede istediği başarıyı yakalayamamıştı ki o zaman Behzat Ç. sadece sezon tatilindeydi. Şimdi ise durum daha farklı. Geçtiğimiz sezon biten dizinin fanatikleri sabırsızlıkla “Behzat Ç. Ankara Yanıyor”un vizyona gireceği 1 Kasım’ı bekledi ve o gün geldi.
BEŞİKÇİOĞLU FENOMENİ
Filmin yönetmen koltuğunda oturan isim yine Serdar Akar. Senaryosunu aynı zamanda dizinin de senaristi olan Ercan Mehmet Erdem kaleme almış. Çekimleri Ankara ve Kıbrıs’ta gerçekleşen film Erdal Beşikçioğlu, Sanem Çelik ve Nejat İşler’in yanı sıra, Fatih Artman, İnanç Konukçu, Berkan Şal, Seda Bakan, Aslı Tandoğan, Serenay Sarıkaya ve Sadi Celil Cengiz’den oluşan güçlü bir oyuncu kadrosuna sahip.
Erdal Beşikçioğlu siyasi film yapmayı seven biri. Daha önce “Abdullah Şamil”de rol almış ve orada Çeçen Milis Komutanı’nı canlandırmıştı. O karakter de Şamil Basayev’in izdüşümüydü. “Köprü”de ise Vali Recep Yazıcıoğlu’nu oynamıştı. Beşikçioğlu tartışma platformuna dönüştürülen filmlerde yer almayı seviyor.
“Behzat Ç. Ankara Yanıyor”un konusu kısaca şöyle: Behzat Ç.’nin yokluğunda Cinayet Büronun başına Himmet adında bir Başkomiser atanmıştır. İçişleri Bakanının öldürülmesi teşkilatta büyük bir çalkantıya yol açınca Himmet de bunu kendi açısından bir fırsata dönüştürmeye karar verir ve ekibini Terörle Mücadeleye yardımcı olmaya yönlendirir. İçişleri Bakanı öldürülmeden önce Cinayet Büro ekibi Hakkı adında bir bakkalın ve Alman Konsolosluğu’nda görevli Hans adında bir Almanın cinayeti üzerinde çalışmaktadır. Alman Hükümeti, cinayete gözlemci olarak Ulrike adında bir polisini görevlendirmiştir. Baş komiser Himmet, bakkal ve Almanın cinayetlerine öncelik vermez. Tahsin de bu cinayetlere bakması için Behzat Ç.’yi geçici olarak göreve çağırmaya karar verir. Ancak Behzat Ç. kararsızdır…
GEZİ Mİ DEĞİL Mİ?
Bu kez ilk filme göre daha politik bir hikaye işleniyor. “Behzat Ç. Seni Kalbime Gömdüm” Emrah Serbes’in ikinci romanı “Son Hafriyat”ın perdedeki yansımasıydı. İkinci film ise daha özgün bir senaryoya, yeni bir hikayeye sahip. Gezi olaylarından iki ay önce yazılan senaryonun Gezi’yle bu kadar örtüşmesi ise şaşırtıcı. Her ne kadar Erdak Beşikçioğlu bunu, "Eğer gelişmeleri doğru değerlendiriyorsan, yaşanacak olayları da kestirirsin. Yokuş aşağı son sürat koşuyorsan, düşersin! Serdar Abi’nin sıkıntısı şuydu: “Biz bunu, önceden yazdık ama Gezi’den nemalanmaya çalışıyorlar demesinler!” Düşünebiliyor musun o senaryoda, üç takımın forması yan yana eylemdeydi. Ercan’ın iki ay önce yazdığı satırlarda bu var. Gezi’de de aynı şeyi görünce, şok yaşadık! Bir sürü ayrıntıyı sırf prim yapmaya çalışıyorlar demesinler diye filmden çıkarttık" diye değerlendirse de akılda soru işaretleri bırakmıyor değil. Kısacası fonda yakın dönem Türkiye panoraması ve Gezi var.
İlk olarak 19 Eylül 2010’da ekrana gelen, Ankara’nın başlı başına bir karaktere dönüştüğü Behzat Ç.’de neredeyse sorulmayan soru kalmadı. Bu filmde de böyle. Yine sorular soruluyor ancak net bir değerlendirilme yapılmıyor. Provokatif bir tavır belki yok ama yönlendirmeler var. Film bazı açılardan sadece bir durum tespiti olarak görülebilir.
SEVENLERİ HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRAMAZ
“Behzat Ç. Ankara Yanıyor” sinematografik açıdan ilk filmden daha üstün. En azından bu kez dizi havasından sıyrılan sahneler var. Sanem Çelik’in soğuk oyunculuğu devam ediyor, ama filmin kilit noktalarından biri olduğunu da belirtmek gerek. Serenay Sarıkaya ise James Bond tavırlı Ercüment Çözer’in “Bond kızı” kıvamında arzı endam ediyor. Dizi ekibinin oyunculukları tam gaz devam ederken, Beşikçioğlu her zamanki gibi doğal ve yalın bir oyunculuk sergiliyor. Hastalığından dolayı galaya katılamayan Nejat İşler ise olmasa da olurmuş dedirtiyor. Behzat Ç. ve ekibinin biber gazı yediği ve başka şubelere sevkedildiği sahneler ise müthiş. Ses efektleri ve müzikle ile başarılı bir çizgiye oturan filmin, senaryosu kimi zaman düşmeler yaşasa da sevenlerini çok da hayal kırıklığına uğratmayacağa benziyor.
“Kaos iyidir” ve “Çatışmıyorlar direniyorlar” cümleleri filmin mihenk taşları. Küfürlerin bol keseden sallandığı ve sinemanın doğasına uygun olarak “bipsiz” yayınlandığı filmin galası heyecanla izlendi, gösterim bittiğinde dakikalarca ayakta alkışlandı. Bakalım “Behzat Ç. Ankara Yanıyor” izleyicide de aynı etkiyi oluşturmayı başarabilecek mi?
Yorumlar