"Amerika müdahaleciliği aksini üretiyor"
IŞİD’in geldiği noktaya bakıldığında Batı’nın ‘demokratikleşme’ getirme amacı ile müdahale ettiği bölgelerin sorunu karşımıza çıkıyor.
IŞİD bir anda nasıl ortaya çıktı? El Kaide’nin ortaya çıkışı ve dönüşümü ile bağı var mı? Paris saldırılarının ardından IŞİD’in dönüşümüne de bakıldığında bu soruları akıllara geliyor.
Batı’nın ve özellikle de Amerika’nın Irak işgali, Afganistan müdahalesi, Suriye’deki varlığı sonrası ortaya çıkan örgütlerin bir bumerang gibi kendilerine döndüğü açıkça ortada…
Peki, IŞİD olgusunun da bu oluşumlarla bir paralelliği var mı? İşgaller sonrasında ortaya çıkan terörün ana kaynağı ne?
EL KAİDE VE IŞİD'İN KULLANIM AMAÇLARI AYNI
Akıllardaki bu soruları AjansHaber’e yanıtlayan Namık Kemal Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ensar Nişancı, IŞİD’in Amerika’nın müdahale meşruiyeti aracı olarak kullanıldığının altını çizerek bu anlamda El Kaide’nin ve IŞİD’in amaçlarının aynı olduğunun altını çizdi.
IŞİD’in birden ortaya çıkışına ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulunan Nişancı, örgütün El Kaide gibi kontrolsüz bir konuma geldiğinin altını çizdi.
Prof. Nişancı şu değerlendirmelerde bulundu:
“IŞİD AMERİKA’NIN MÜDAHALE MEŞRUİYETİ ARACI”
IŞİD, Amerika’nın her zaman yaptığı şeylerden bir tanesi. ABD önce istikrarsızlaştırıcı bir merkez oluşturmak istiyor ve o istikrarsızlık üzerinden bir müdahale meşruiyeti kazanıyor. Amerika’nın bugün dünyanın en temel sorunlarından bir tanesi meşruiyet sorunu. Liberalizmin artık çok masum olmadığı, demokratikleşme programlarının artık çok masum olmadığı, müdahalenin bir kılıfı olduğu biliniyor. Dolayısıyla Amerika’nın liberalizm adına yaptığı her müdahale, demokratikleşme adına yaptığı müdahaleler ona karşı dalgalar olarak dönüyor.
“EL KAİDE VE IŞİD AYNI AMAÇLARIN ARAÇLARI….”
Amerika burada ikinci bir stratejiyi kullanıyor. ABD, müdahale etmek istediği yerlerde krizler oluşturuyor. Bu krizleri üreten merkezin adına da ‘terör’ diyoruz. El Kaide böyle bir terörün aracı, IŞİD böyle bir terörün aracı… IŞİD üzerinden baktığımızda ABD’nin hem neyi arzu ettiği hem de karşılaştıklarını analiz edebiliriz.
“ABD’NİN KRİZ MERKEZİNDEN UZAK DURMASI KENDİSİNE VURACAĞI EN BÜYÜK DARBEDİR”
IŞİD nasıl ortaya çıktı? Suriye’ye baktığımızda Amerika’nın kullanabileceği bir enstrüman istediğini görüyoruz. Oraya müdahale edebilmek adına bir el istiyor. Kendisinin doğrudan müdahale edemeyeceğini, sınırlı olacağını ‘Obama Doktrini’nden biliyoruz ama global bir gücün, global sonuçlar doğuracak bir kriz merkezinden kendini uzak tutması aslında kendisine vuracağı en büyük darbedir. Onun için Amerika’nın Suriye’de bulunması gerekiyordu.
IŞİD NASIL ‘BİRDEN’ ORTAYA ÇIKTI?
Suriye’de ‘Arap Baharı’ denilen bahar başladığında Amerika konumunu belli etti. Dışarıdan oradaki sivillere silah dağıttı ama bu silahlar ağır silahlar değildi. İnsanları donatmaya başladı ama rejimin güçlerine karşı bu silahların dayanma ihtimali yoktu. Silahları alanlar dağlara kaçmaya başladılar, sığınma yerleri dağlar oldu. Dağa gidenlerin de orada yaşamaları için iaşeye ihtiyaçları vardı. İaşe verdiler ama damla damla verdiler. Ölmeyecek kadar verdiler. Milisler rejime karşı çarpışmak istiyorlar ama çarpışamıyorlar. Bu öfkenin bir şekilde boşalması gerekiyordu. Bu psikolojik ortamda merkezlerde ağır silahları olanlar, merkezler oluşturmaya başladılar. Bunlar oluştuğunda dağda olanlar paranın da bol olduğu silahın da bol olduğu merkezlerin haberini aldıklarında buralara dalga dalga katılmaya başladılar ve IŞİD denilen şey bu şekilde birden ortaya çıktı.
“IŞİD’İN EYLEMLERİNE BAKTIĞIMIZDA AMERİKA KARŞITLIĞINA MANİ GÜÇ İŞLEVİNİ GÖRÜYORUZ”
IŞİD’in çıkışını sağlayan aslında Amerika. Amerika bu kirli eli hem kullanıyor hem de suçüstü yakalanmak gibi bir ruh hali içinde de hareket ediyor. Amerika IŞİD’e karşı güya mücadele etmek istediğini söylüyor ama IŞİD’in yaptığı eylemlere baktığımızda aslında Amerika’nın istekleri dışındaki oluşumlara mani olan güç işlevi gördüğünü anlıyoruz. Mesela Amerika orada Türkiye’nin genişlemesini istemiyor. Bunun için yapılması gereken Şam’ın güçlendirilmesidir. Bugüne kadar IŞİD’in yaptıkları da Şam’ı güçlendiren şeyler. Orada Türkiye tezlerini güçlü hale getiren merkezi nokta da Halep’in düşmemesidir. Halep’in düşmesi demek Türkiye’nin tezlerinin orada düşmesi anlamına geliyor. Şam’ın düşmesi de diğer tarafın düşmesi anlamına geliyor.
“IŞİD, EL KAİDE GİBİ KONTROLSÜZ BİR GÜÇ KONUMUNA GELİYOR”
Amerika’nın tezlerine hizmet eden, gerektiğinde Şam’a gerektiğinde Halep’e vuran ve gerektiğinde hiç akılda yokken Musul’u vuran bir IŞİD görüyoruz. IŞİD neden Musul’a gidiyor? Orası Amerika’nın silah deposu. Aslında Musul’a giderken iki tane amaç güdülmüş oluyor. Bunlardan bir tanesi, bir Kürt koridorunun inşası. Ortadoğu’da hem kontrollü bir kriz üretecek hem de Ortadoğu’da güçlenmesi muhtemel olan güçleri dengeleyecek bir güce sahip olmak istiyorlar. Onun için IŞİD Musul’a gittiğinde ağır silahlara sahip oldu ve aynı zamanda Kürtleri ikinci kez tahrik etti. Şimdi Afrin bölgesine doğru geliyorlar ve orada da onu yapmaya çalışıyorlar. Aslında IŞİD’i bir tür tavşan olarak kullanmaya çalışıyorlar ama tıpkı El Kaide olayında olduğu gibi, nasıl ki sadece Amerika’nın istediği gibi anti-merkez olmakla kalmayıp Amerika’nın Batılı değerlerini doğrudan tehdit edebilen kontrolsüz bir güç haline geldi şimdi de IŞİD’in benzer bir durumu söz konusu… Tıpkı Irak işgalinde kontrol etmek istediği yerin kontrolden çıkıp Amerika’nın global hegemonyasına darbe indirmesi gibi. Bugün Suriye’de benzer bir durum söz konusu.
“AMERİKA MÜDAHALECİLİĞİ AKSİNİ ÜRETİYOR”
Amerikan müdahaleciliğinin “counterproductive” (aksini üreten) mahiyete büründüğünü görüyoruz. Bu noktada IŞİD’in hedeflerinden bir tanesi Türkiye iken eylemleri Türkiye’nin konumunun daha fazla meşrulaştıracak bir noktaya, PKK ile mücadelesini daha da haklılaştıran bir merkez haline getiriyor. Kontrol edilmek istenilen Türkiye iken Türkiye daha fazla makbul oyuncu haline geliyor.
“DEVRİN DEĞİŞTİĞİNİ GÖSTERGESİ...”
Herhangi bir merkezle mücadele ettiğinizde, eğer siz o merkez yeni bir aktörse ve oyun oynamayı da bilmiyorsa ona atacağınız her darbe o güç merkezinin gücünü daha fazla keşfetmesine neden oluyor. Darbe atanın da güçsüzlüğünün ortaya çıkması anlamına geliyor. Bu aslında bir devrin değiştiğinin de göstergesi. Şu anda Türkiye’ye atılan her darbe Türkiye’nin daha fazla özgüven kazanmasına, gücünü görmesine ve hegemonik güçlerin de aslında o kadar güçlü olmadıklarına işaret ediyor.
“IŞİD, GLOBAL SİSTEMİN BİR GRİZU PATLAMASI”
IŞİD’e aslında bu açıdan baktığımızda İslam coğrafyasında olan ama bu coğrafyanın çıkarmadığı, global sistemin ortaya çıkardığı bir grizu patlaması. Bu patlamanın alıcıları var muhatapları var istifade etmek isteyenleri var ama bütün bunlar kontrolden çıkabilen bir durumda. El Kaide de benzer bir örgüttü.
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.
Yorumlar