Altay: “O BTK Başkanı’nın yatacak yeri yok”

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, depremin ertesi günü sosyal medyaya erişim kısıtlaması getirilmesini, “O BTK Başkanı’nın yatacak yeri yok. Millet telefon ile yatıyor yatağa zaten. Enkaz altındaki adam, telefondan yardım isteyecek, isteyemedi ya” sözleriyle eleştirdi.

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, TBMM'de basın toplantısı yaparak gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Altay, CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunç ile CHP Hatay Milletvekili İsmet Tokdemir'in bölgelerinde depreme karşı yapılan ve yapılması planlanan çalışmalara ilişkin 3 yıl önce verdikleri soru önergelerine yanıt verilmediğini söyledi.

AFAD'ın faaliyet raporundan verileri paylaşan Altay, "Merkez teşkilatında 549 dolu kadro var, 139 boş kadro var. Bu boş kadroların 89'u da mühendis ve teknik kadro. Taşra teşkilatında 2 bin 825 dolu kadrosu var. 749 boş kadrosu var. AFAD'ın… Mühendis, mimar, şehir plancısı, tekniker ve jeolog… Arama kurtarma teknikeri, 352 kişi boş Erdoğan, boş. AFAD'ın. Bütün bu işleri tek merkeze bağladığın AFAD'ın 352 arama kurtarma teknisyen kadrosunu niye doldurmadın kardeşim? Bunlar dolu olsa eminim, şimdi mucizelere seviniyoruz ya, onlarca, yüzlerce daha mucize yaşardık" şeklinde konuştu.

Altay'ın depreme ilişkin değerlendirmeleri şöyle:

"6 Şubat 2023'te yaşadığımız felaketin üstünden 11 gün geçti. Bugün 16 Şubat 2023. Resmi rakamlara göre 36 bin 187 canımızı yitirdik. Tabi enkazlar altında hala çıkarılmaya bekleyen İnşallah canlı, hayat mücadelesi veren vatandaşlarımız, ki bugün de mucize yaşadık, içimize su serpiyor ve çıkarılmaya bekleyen çok sayıda ceset olduğunu da biliyoruz. Tabloyu ağırlaştıran, depremin büyüklüğü, yıkıcılığı değil. Deprem elbette çok büyük, çok yıkıcı bir deprem. Ama asıl tablonun ağırlaşmasının bir diğer sebebi de deprem kadar deprem öncesi hükümetin ihmali, deprem sonrası hükümetin beceriksizliğidir. Hiç kusura bakmasınlar.

İnşallah, salgın hastalık için tedbirleri vardır

Karşılanan talepler var, karşılanmayan talepler var. Karşılanabilir olduğu halde karşılanmayan talepler var. İzansızlığın, hazırlıksızlığın, beceriksizliğin, koordinasyonsuzluğun dip yaptığı yerdeyiz. Millet perişan, üşüyor, aç, açık. Salgın hastalık riski de büyüyor. Altını çizerek söylüyorum. İnşallah bir salgın hastalık riski ile ilgili de hükümetin tedbirleri vardır.

Neden bu eleştirileri yapıyoruz? Depremin yaşandığı iki büyük ilin, 10 Mart 2020'de Hatay Milletvekilimiz sayın İsmet Tokdemir, bir önerge vermiş. Cevap yok. Ne sormuş İsmet Bey? Hatay ili ve ilçelerinde olası bir depreme karşı kaç acil toplanma alanı bulunmaktadır? Hatay ilinde bu acil toplanma alanlarının açık adresleri ve ilçelere göre dağılımı nedir? Hatay ili ve ilçelerinde depreme karşı dayanıklılık testi bakanlık tarafından yapıldı mı? Yapıldıysa dayanıklılık testi yapılan bina sayısı kaçtır? Hatay ili ve ilçelerinde depreme dayanıklı ve riskli bina sayısı kaçtır? Hatay ili ve ilçelerinde kaç adet okul, hastane ve kamu binası olası bir depremde risk kapsamındadır? Hatay milletvekilimiz sormuş. Çok sayıda akrabasını kaybetti o da depremde. Sayın İsmet Tokdemir, bunu soralı 3 yıl olmuş.

Cevap vermemişler

Sayın Ali Öztunç, Kahramanmaraş'ın deprem risk analizi yapılmış mıdır demiş. Ne zaman? 2020'de. Yapılmışsa ne zaman yapılmış, sonuçları nedir? Kahramanmaraş'ta olası bir depreme karşı riskli binaların tespiti yönünde bir çalışma yapılmış mıdır? Yapılmışsa kaç tanedir? Kahramanmaraş olası bir depreme ne kadar hazırdır? Kahramanmaraş'ta arama kurtarma ve AFAD ekiplerinin sayısı nedir? Acil toplanma alanları tespit edilmiş midir? Edilmiş ise bu alanlar nerelerdir? Uzmanların deprem riski yüksek iller arasında gösterdiği Kahramanmaraş'a acil durum ve afet yardımı adı altında son beş yılda yıllar itibariyle aktarılan kaynak miktarı nedir, diye sormuş. Cevap verme tenezzülünde bulunulmamış. Bu arkadaşlarımız, o illerin vatandaşları tarafından seçilmiş milletvekilleri.

Şu harita Türkiye'ye yeni gelmedi. (Deprem risk haritasını göstererek) Fay hatlarını gösteren harita. Arkadaşlarımız sormuşlar. Cevap yok. Ne var bunun yerine? AFAD… 2022 yılı performans raporu AFAD'ın. Merkez teşkilatında 549 dolu kadro var, 139 boş kadro var. Bu boş kadroların 89'u da mühendis ve teknik kadro. Taşra teşkilatında 2 bin 825 dolu kadrosu var. 749 boş kadrosu var. AFAD'ın… Mühendis, mimar, şehir plancısı, tekniker ve jeolog… Arama kurtarma teknikeri, 352 kişi boş Erdoğan, boş. AFAD'ın. Bütün bu işleri tek merkeze bağladığın AFAD'ın 352 arama kurtarma teknisyen kadrosunu niye doldurmadın kardeşim? Bunlar dolu olsa eminim, şimdi mucizelere seviniyoruz ya, onlarca, yüzlerce daha mucize yaşardık.

AFAD'ın Kahramanmaraş İl Afet Riski Azaltma Planı… 2020'de oturulmuş, valinin başkanlığında, Süleyman Bey, oturun bir bakın demiş. Bir plan hazırlamışlar. Bu planda öngörülen hiçbir şey 3 yıldır hayata geçirilmemiş. Plan; zayıf ve güçlü yönleri ortaya çıkarmış, uyarılar yapmış. 2001'deki bir notu plana koymuşlar. Önemli bir not. Önemli uyarılar var, 2001'de yapılmış. 2020, Kahramanmaraş İl Afet Riski Azaltma Planı'na koyulmuş. Planda kalmış.

Bu raporlara ilişkin, hangi tedbirleri aldınız?

Bu da Hatay Valiliği İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü, İl Afet Riski Azaltma Planı… 2021'de. Burada şimdi yaşadığımız her şeyin olacağını adeta yazmış. Kim yazmış? Süleyman Soylu, talimat vermiş. Hatay Valisi, uzmanları toplamış, kaleme alınmış. Yok. Bir kelimelik, paragraflık çıkıp da bu rapordan sonra biz hükümet olarak Hatay'da şu tedbiri aldık diyemezler ya. Biz bu rapordan sonra Kahramanmaraş'ta şu tedbirleri aldık diyemezler. Konuşmayalım mı şimdi? Yani hükümetin, beceriksizliğini, ihmalini, eksikliğini ifade etmeyelim mi? Edeceğiz.

Allah’tan korkun, yapmayın

AFAD, beceriksizliğinin ötesinde bir böyle ne yapacağını bilmez de bir hal içinde. İlk günden beri zaten söyledim. İş makinesi geliyor, operatör 'nereye gideyim' diyor, AFAD diyor ki 'dur bakayım, sana söyleyeceğiz.' Her şeyi Erdoğan'a soruyorlar, umarım operatörlerin de hangi enkazlara gideceğini Erdoğan'a sormak için gecikmemişlerdir. Şimdi AFAD şunu yapmasın; bir CHP'li belediyeye dur diyor, bekle burada diyor, AK Partili belediyeye geç geç geç diyor. Yapmayın bunu Allah'tan korkun, yapmayın ya. AFAD şöyle yapıyor; bir STK'ya dur diyor, bekle… Başka bir STK'ya geç geç geç diyor. Olmaz, vebal, vebal… Her vebalin bir bedeli vardır AFAD'ın yetkilileri, üst yöneticileri… Çalışanlarından ve gönüllülerinden Allah razı olsun.

Ölen hayvanların kokusundan, köylere girilmiyor

Tek tük mucizeler göreceğiz ama enkaz altındaki binlerce insanımızın cesedi ile karşılaşacağız. Sonrasında beslenme meselelerimiz var. Gıda, hijyen meselelerimiz var. İş birliği, AFAD'a el uzatıyoruz. Bütün üstündeki şüphe ve şaibelere, üst yönetimindeki liyakatsizliğe rağmen gün polemik günü değil diyorum. CHP'lilerle yapmadığın iş birliğini AK Partili belediye ile yapıyorsan bu olmaz. A sivil toplumuyla yapmadığın iş birliğini B sivil toplumuyla yapıyorsan bu olmaz. Günah, günah. Vallahi günah. Vebali üstünüzde. Yukarıdan ne emir gelirse gelsin kardeşim. Belediye köye gidecek. Yollamıyorsunuz. Ahırlarda telef olmuş hayvanların kokusundan köylere girilmediğini biliyor musunuz? Et ve Süt Kurumu'na da buradan seslenmek istiyorum; randımanlı hayvanları satın alıyorlar, iyi güzel; adamın dört ineği var, ikisi randımanlı alıyor bunu, adamın evi başına çökmüş, hayvanlar hasbelkader kurtulmuş, ikisi cılız, randımanlı değil, ben bunu almam diyor. Adam da o iki cılız inek, dana için o köyden ayrılamıyor. Enkazın başından ayrılmıyor. O iki cılız danaya verecek yemi de yok.

Mücizelere Bay Kemal’i de sevindirir

Büyüklüğün, yıkıcılığın, zararın deprem kadar sebebi de ilk üç gündeki ve sonrasında devam eden hazırlıksızlık ve koordinasyonsuzluk. Bütün bilim adamları şunu söylüyor; ilk üç gün yani 72 saat çok önemli. Orada ne yaptıysan yaptın. Ondan sonrası boş. İşte böyle mucizelere sevinmekten başka bir şey gelmiyor elden. Acı ilk üç gün, kayıp ilk üç gün. Tekrar üzülerek söylüyoruz, ilk gün zaten devlet yoktu, ikinci gün yarım yamalak bir devlet göründü, üçüncü kör topal işe başladı. Böyle olmamalıydı. Böyle bir felaket karşısında böyle olmamalıydı. Türkiye devletinin büyüklüğü ile hep iftihar ettik. Yöneticileri her ne kadar beceriksiz olsa; liyakatsiz devleti sarmış olsa da güç, kabiliyet ve kapasitesiyle hep iftihar ettik. Ama sınıfta kaldı deyince de milletin evine polis gönderiyorlar. RTÜK, televizyonları tehdit ediyor. Kurtarma mucizeleri şovuna döndü televizyonlar. Az önce benim anlattığım köydeki görüntüyü de göstersenize millete. Göstermezsin, RTÜK çöker. O mucizeler, işte 200 saat sonra ortaya çıkan mucizeler Erdoğan'ı sevindirdiği kadar Bay Kemal'i de şüphesiz sevindirir zaten. Peki o köylerdeki hal? Hala çadır bulamadığı için betonda yatan 78 yaşındaki Fatma Abla'nın hali ne olacak? Bunları gösterirsen olmaz, mucize göster yeter… Ayıp, ayıp. Kızıyorum. Genel Başkanımız da dün söyledi, 'çok üzgünüm ve çok öfkeliyim' diye. Hakikaten öfkelenmemek mümkün değil.

BTK Başkanının yatacak yeri yok

Şanlıurfa'ya ekmek geldi. Nereden? Suriye'den. Vay vay vay… Şanlıurfa'da deprem var, Suriye'de de var. Ekmek geldi. Suriye hükümeti göndermedi. Gönderebilir. Ekmek de bizim Suriye'de kurduğumuz fırınlardan geldi. İşte depremin özeti budur. Sonra o ikinci gün Twitter'ı kapatmak, bant daraltmak neydi ya. O BTK Başkanının yatacak yeri yok. Millet telefon ile yatıyor yatağa zaten. Enkaz altındaki adam, telefondan yardım isteyecek, isteyemedi ya. Onun da yatacak yeri yok. Sonra bu hatadan dönüldü.

Çadırda fotoğraf vermişti

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 'Hatay'a 21 bin çadır kurduk' dedi. Sevinelim mi üzülelim mi? Hatay'ın ihtiyacı 250 bin çadır. 11'inci gün ihtiyacın 10'da 1'ini bile sağlayamamışsın, televizyon karşısına çıkıyorsun, 'Hatay'a 21 bin çadır kurduk' diyorsun. Olmaz. Çadırların kuruluş şartlarının da çok olumsuz olduğuyla ilgili de bilgiler geliyor. Niye çadırı yok bu ülkenin? 99 depreminde 6 saat sonra kurulan çadırda Tayyip Bey fotoğraf vermişti. 6 saat sonra. Biz dördüncü gün çadır görmeye başladık. Şimdi burada bu sarayın ve şürekasının hiç kusuru yok mu?

İkinci el giysi göndermeyin

Allah aşkına, buradan sesleniyorum; bölgeye ikinci el giysi göndermeyin ya. Gönderecekseniz, gidip temiz bir şey alın gönderin. Bölgede giysiler yol kenarlarına dökülmüş, hatta ısınmak için yakılarak kullanılıyor. Değerli vatandaşlarım, hepimizin bu acıyı derinden hissettiğini biliyorum. Şu anda bölgede giysiden ziyade iç çamaşıra ihtiyaç var. Gönderecekseniz sıfır iç çamaşırı gönderin. Ped, çocuk bezi, hijyen malzemesi, bunları gönderin. Şüphesiz kuru gıda, konserve bunların çok işe yarayacağını da düşünüyoruz.

Doğru söylemiyorsun

Beyefendi tutmuş, pişkinliğin bu kadarı hakikaten olmaz. 'Yıkılan binaların yüzde 98'i 1999 öncesi binalar' demiş. Erdoğan, doğru söylemiyorsun. 99 öncesi yapılan ve yıkılan bina var da bu söylediğin doğru değil. Velev ki doğru diyelim, 99 öncesi yapıldı diyorsun, sen 2002'de iktidar oldun, 21 yıl geçti aradan, 6 defa imar affı çıkardın Erdoğan. Bu imar affını niye çıkardın demem ama şunu demek benim hakkım, hiç mühendislik hizmeti almamış, mühendisin eli değmemiş, zemin etüdü yapılmamış, jeoloji mühendisinin bakmadığı binalara nasıl sen af çıkardın Erdoğan? Hazineye üç beş kuruş girsin diye. Hazineyi boşaltıyorsun, beşli çeteye veriyorsun, hazine boşalınca millete salma yapıyorsun. 'İmar barışı çıkaracağım, yüzde 2 ver.' Yazık. Asıl sebep binanın 99'u, şu bu değil. 6 defa çıkardığın ve mühendislik çalışması görmemiş, zemin etüdü yapılmamış binalara yapı kayıt belgesi vermendir.

Herkese teşekkür ediyorum

Saray ve cumhur ne yapıyor, bazı STK'ları hedef gösteriyor. AHBAP gibi. Millet senin Kızılay'ına, AFAD'ına güvenmeyip AHBAP'a yardım ediyorsa sen bu adamı niye hedef gösteriyorsun? Dün akşam AFAD ve Kızılay merkezli büyük bir bağış kampanyasını hep birlikte izledik. Öncelikle ortak yayına katılan tüm televizyonların sorumlularına teşekkür ediyorum. Burada görev yapan birbirinden şöhretli sanatçılara, sporculara, medya mensuplarına çok teşekkür ediyorum. Eksik olmasınlar. Kumbarasını açıp 120 TL'sini yollayan 6 yaşındaki evladımıza da Umre ve Hac parasını veren teyzemize de çok teşekkür ediyorum. Araba almak için biriktirdiği 600 bin TL'yi veren kardeşimize de çok teşekkür ediyorum. Velhasıl aziz milletimize çok teşekkür ediyorum.

Karı, bağış olarak gösterdi

Gönül isterdi ki dün akşamki kampanyada sivil katkı daha fazla olsaydı. Hepiniz izlediniz Merkez Bankası 30 milyar, Ziraat Bankası şu kadar, Halkbank bu kadar, Vakıfbank bu kadar… Ne yapmaya çalışıyorsunuz? Ey Merkez Bankası Nisan ayında genel kurulunu yapacaksın, usul öyle ve karını Hazine'ye aktaracaksın. Merkez Bankası Nisan ayında Hazine'ye aktaracağı karı bağış olarak buraya gösterdi. Devlet bu cebinden aldı, gösterdi bu cebine koydu ve bunu canlı yayında yaptınız ayıptır. Bunlar zaten olacak oradaki genel müdürün parası değil. 'Bir milyon vereceğim, bir geçmiş olsun diyeyim' diyor, 'Yok Merkez Bankası başkanını bağlayacağız.' '20 milyon vereceğim ama millete bir geçmiş olsun dileyim' diyor. Yok. Böyle şey olur mu?

Caka satacağına, enflasyonu düşürsene

Merkez Bankası Başkanı (Şahap Kavcıoğlu) sana kanunla verilmiş bir görev var. Enflasyonu düşürme görevi var. Sen böyle caka satacağına, Hazine'ye 2 ay sonra aktaracağın parayı bağış olarak AFAD'a, Kızılay'a aktaracağına enflasyonu düşürsene. Hep söylüyorum, AK Parti'nin fıtratında milletin haliyle ve aklıyla alay etmek gibi bir özensizlik var. Dün akşam 5'li çetenin bonkörlüğünü de gözlerimiz yaşararak izledik. Adam işi garantiye almış Resmi Gazete'de 3 milyar muafiyet. Dün akşamki bonkör 5'li çetelerden birine 3 milyar muafiyet. Muafiyeti önden almış sonra televizyonda onu depreme bağışlamış. Oh ne ala, bende bağışlarım öyle.

Bu bağışların akıbeti önemlidir. Geçmişten bir güvensizlik var. Kızılay kendine yapılan bir bağışı TÜRGEV'e aktardı. AFAD'ın koordinasyonsuzluğu, beceriksizliği orta yerde. Bunun için bu bağışların sevkinin sarfının çok şeffaf olması lazım. 6 yaşında kumbarasını açıp 120 lira gönderen çocuğun parasının amacına ulaştığını denetlemek Cumhuriyet Halk Partisi'nin ve Sayıştay'ın namus borcudur. Çocuk kumbarayı açmış, 120 lira çıkmış, onu göndermiş. Adam Umre'ye gidecek, kadın hacca gidecek oraya ayırdığı parayı göndermiş. Bu paranın çar çur edilmemesi için, edilmez inşallah bizde üstümüze düşeni yapacağız.

Bafra Kaymakamı'nın yazısı

AFAD ve Kızılay resmi internet sitelerinde şeffaf bir şekilde bu sarfları göstermelidir. Hepimiz görmeliyiz. Sayın Erdoğan şu lafı niye deme gereği duydu anlamadım: 'Her kuruş depremzedeler için kullanılacaktır.' Biz başka bir şey için mi verdik bu paraları? Bunu deme gereği duymak şudur; 'AFAD'a ve Kızılay'a olan güvensizliği biliyorum ama merak etmeyin biz her kuruşu depremzede için kullanacağız' demektir. Bir ayıpta şudur: Bafra Kaymakamlığı dağıtım yerlerine bir yazı yazmış. Tam olarak şöyle: 'Kahramanmaraş merkezli ve 10 ilimizi de etkileyen deprem nedeniyle afetzede vatandaşlarımız için açılan AFAD hesaplarına yapılan nakdi yardım dekontlarının liste halinde kaymakamlığımıza gönderilmesi hususunda gereğini rica ederim.' Ağır bir şey söyleyecektim ayıp olur. Bu ne ya? Ey Bafra Kaymakamı sana ne milletin nereye ne bağışladığından. Adı üstünde bağış, gönüllülük esası vardır. Öbür türlü olsa Tayyip Bey bir emir verirdi her memur maaşının yarısını keserdiniz zaten. Bu ne kepazelik? Bu ne özensizlik, izansızlık, saygısızlık? Ne yapacaksın milletin nereye ne kadar bağış verdiğini? Bunu da milletin takdirine sunuyorum. Ak Parti'nin ve bürokratlarının meseleye nasıl baktıklarının tipik bir örneği.

Herkesi ödüllendirmek lazım

Çadır, çadır, çadır… Hala en büyük mesele, konteyner en büyük mesele, salgın hastalıklara karşı tedbir almak en büyük mesele, beslenme ihtiyacının artık giderilmiş olması lazım 11'inci günde giderilmedi en büyük mesele, arama kurtarma da çalışan resmi, gönüllü herkesin ödüllendirilmesi lazım. Bu para değildir. O insanların nasıl fedakarlıkla çalıştığını ben biliyorum. İtfaiyecisinden belediyecisine, AFAD'cısından Kızılay'ına kadar, Jandarma Arama Kurtarmadan (JAK) Polis Arama Kurtarmaya (PAK) kadar. Hepsinin ödüllendirilmesi lazım. Bu salt para olmaz çeşitli yolları bulunabilir.

İstifalarını alın

Doğalgaz, elektrik, su, telefon, internet faturalarının tamamını silin. Bölgeden ayrılan ailelerin çocuklarının özel okul öncesi ilk, orta ve lise nakillerini hızla yapın. Ağır gidiyor 5 bin yapılmış şu ana kadar, 11 gün geçti. Üniversiteleri kapatma kararını derhal iptal edin, Kredi Yurtlar Kurumu yurtları yerine kamu misafirhanelerini ve otellerini kullanın ve harcamalarda şeffaf olun. Özellikle ilk 3 günde yaşanan ihmal ve sorumsuzluklarının faturasını ilgililere çıkarın. İstifa etmesi gerekenlerin istifasını alın. Bölgedeki sanayi kuruluşlarının faaliyete geçmesini sağlayacak tüm teşvik tedbirlerini alın. Bölge ıssızlaşmasın her şeye rağmen. Bölgede işten çıkartma yasağı getirin. Kimse işinden çıkarılamasın. Bölgedeki kamu çalışanlarının orada kalması için özendirici teşvik ve destekleri açıklayın. Çadır, konteyner vb. mallarda KDV'yi derhal yüzde 1'e indirin. Sadece AFAD'ın aldığı ya da Ak Parti'ye yakın STK'ların aldığı için değil, herkes için.

Seçim tarihinde yapılacak

Seçim tartışmaları da artık bitsin. Ömer Çelik, 'Bülent Arınç'ın kendi görüşüdür' demiş. Arınç'ınki kendi görüşü fakat sonra belki özrü kabahatinden büyük bir şey söylemiş: 'Ak Parti'nin bu tip konularda değerlendireceği yetkili kurulları, AK Parti'nin MKYK'sı, MYK'sı ve genel başkanlık makamıdır' demiş. Değildir Ömer Çelik. Bu konuların değerlendirileceği yer AK Parti MKYK'sı, MYK'sı, genel başkanlık makamı değildir. O kadar yıldır siyaset yapıyorsun Anayasa hiç mi okumadın? Bunlar Anayasa'da seçim tarihinin ertelenmesi savaş yoksa ancak Meclis'te bile konuşulamaz, savaş varsa Meclis'te konuşulur ama seçim tarihinin ertelenmesi AK Parti MYK'sında konuşulamaz. Eğer savaş hali varsa Meclis'te ertelenir demiyorum, Meclis'te konuşulur. Savaşın şiddetine, büyüklüğüne göre seçim ertelenebilir ya da ertelenmez. Dolayısıyla seçimin ertelenmesinin konuşulacağı yer Sayın Ömer Çelik AK Parti MYK'sı olabilemez. AK Parti genel başkanlık makamı olabilemez ve Bülent Arınç'ta olmaz tabi. Türkiye bu yaraları sararken, millet dün akşam gösterdi yardımlaşma ve dayanışma duygusunu bir yandan da tarihinde yapılacak bir seçime de hazırlanacak kabiliyet ve kapasitededir."

Yorumlar