Bu kadar kesin neden konuşuyorum biliyor musunuz?

Yine uzunca bir zamandır yazdığım ve yazmaktan bıktığım bir konuyla karşı karşıyayız. Avrupa Birliği konusu ve ülkemize yönelik aşağılamalar…

İngiltere'den dün yine çok aşağılayıcı bir açıklama daha geldi.

İngiltere Maliye Bakanı George Osborne, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üye olmaktan milyonlarca kilometre uzakta olduğunu söyledi. Bu açıklama, Başbakan Cameron’un, “Türkiye 3 bin yılından önce üye olamaz” açıklamasının tuzu biberi oldu.

“Milyonlarca kilometre uzak”, “3 bin yılında ancak girerler”, “Türkler AB’ye girecek biz girmeyelim”

Bilen varsa biri bana izah etsin. Ben mi yanlış düşünüyorum. Ben mi çok alınganım. Bu Avrupa dediğin nedir, nasıl bir yerdir. Elde edilemez, ulaşılamaz, cennet gibi bir yer midir? Ve biz ne kadar da kötüyüz, oraya girmek için bin yıl daha gelişmemiz gerekiyor. Bugün çöp denizi içinde yüzen Fransa Avrupa’nın dışında bir yer midir? Yani düşünün günümüz Avrupası ile 1000 yılındaki Haçlı Devletleri arasındaki fark gibi. Keşke başka örnek verseydim. Bu örnek pek olmadı. Çünkü arada zihniyet olarak çok fark göremiyorum ben. Dış görünüş değişmiş olabilir ama hedefler aynı, zihniyet aynı. Ha birde artık tuvalet ve banyo kullanımı da yerleşmiş onu da söylememiz lazım.

Ama bizden uyarması, bu kadar aşağılama, içimizdeki hainleri destekleme, soykırımcı, barbar, gelişmemiş olarak niteleme tahammül sınırını aşmıştır.  

Siz bin yıl önceki Haçlı zihniyetiyle bize bin yıllar biçiyorsunuz ya, biz de bin yıl önceki Selçuklumuz ile Osmanlımız ile nice bin yıllara yeniden kapı aralıyoruz merak etmeyin.

Bakalım bin yıl sonra kitaplar ne yazacak?

MİDYAT SALDIRISI TARİH KİTAPLARINA GEÇECEK

Şunu dost ve düşmana duyurabiliriz ki, PKK artık bitmiştir. PKK bölge halkı için hiçbir şey ifade etmediği gibi artık ağababaları tarafından da miadı dolmuş, kullanım süresi geçmiş bir örgüttür.

Bu kadar kesin neden konuşuyorum biliyor musunuz?

Hayır, etkisiz hale getirilen terörist sayısının çokluğundan değil,  Bu dünyanın en vahşi örgütünün son yaptığı ve karnındaki yavrusuyla bayan polisimizi katlettiği Mardin Midyat saldırısından dolayı bunu söylüyorum. Bu saldırı göreceğiz ki tarih kitaplarında bir dönüm noktası olarak geçecek bir eylemdir.

Terörle mücadelede başarı ölçütü nedir?

Bu sorunun birçok kişi için cevabı ele geçirilen terörist sayısının çokluğudur. Yani ne kadar terörist öldürülmüş ise o kadar başarılı olunmuştur.

Acaba böyle midir? Sivrisinek öldürmekle sorun çözülür mü? Türkiye bunu defalarca kez yaptı. Terörle mücadele kapsamında 40 yıl boyunca PKK’yı birkaç kez bitme noktasına getirdi. Ama yapılan hatalar dostlarımızın çok sevdiği ve devamlı desteklediği bu kanlı örgütü her seferinde yeniden diriltti.

Son gelinen süreçte ise uzunca bir zamandır devam eden çözüm sürecinin ardından, 2015 temmuz ayından itibaren yurt içi ve dışında düzenlenen operasyonlarda, etkisiz hale getirilen terörist sayısı 7 bin 600 oldu.

Terör kırsalda ve şehir merkezlerinde büyük darbe aldı ve tam anlamıyla hezimete uğradı.

Ama bu sayılar ve mevcut durum aslında hiçbir şey ifade etmiyor. Tecrübelerimiz bize bunu söylüyor.

Fakat bize asıl ümit veren ilk kez halkın PKK’ye tepki göstermesi ve destek vermemesi.

PKK bir kumar oynadı ve kaybetti. Şehirlerde bir ayaklanma çıkarmanın peşine düştü ve başaramadı. Sonrasında çatışmaları ümit olmamasına rağmen devam ettirmesi bölge halkı için büyük zararlar doğurdu.

Halkı güvenlik güçlerine karşı kalkan gibi kullanan ve savaş alanı olarak halkın en değerli varlığı olan evlerini tercih eden PKK’ya karşı halk nefret duymaya başladı. Bu da desteğin azalmasını ve hatta karşı tepkiyi doğurdu.

Bunun üzerine halka karşı kızan örgüt sivillere yönelik eylemler ve cezalandırma eylemlerine başlayınca kayış iyice koptu. Halk ile aralarında gönül bağını kaybeden örgüt bari şiddet ve korku yaratarak destek alayım diye düşündü, bu da örgütün devletin güvenlik güçleri karşısında aldığı somut yenilgiler yüzünden gerçekleşmedi. Güç dengesi devlet tarafına kayınca da herkes tarafını devletten yana belirledi.

Bir zamanlar devlet süte beyaz dese, örgüt ve yakın çevresi hayır kırmızı dese, süt kırmızıdır diye inanan bölge halkı artık sorgulamaya ve gerçeği görmeye başladı.

Bir parti, bir örgüt ne derseniz deyin ne zaman halk tarafından tasvip edilmediğinde halka karşı hakaretlere ve saldırılara başlıyorsa o hareketin başarı şansı yoktur. Bunun PKK’nın halkı işbirlikçi, hain ilan etmesi gibi, oy alamayan partilerin halkı makarnacı, cahil, bidon kafalı vb örnekleri hepimizce bilinmektedir.

PKK da aynı ölümcül sarmalın içine girmiştir. Ağın içine giren yayın balığı gibi bir daha da çıkma şansı yoktur. Destek göremedikçe sertleşmekte, sertleştikçe tabanını iyice kaybetmekte ve destek görememektedir. Artık örgütün bu durumdan kurtulması düşük bir ihtimaldir.

Ramazan bir fırsattır. Bölge insanı ile batıdaki vatandaşlar arasında köprüler kurulmalıdır. Bundan sonra devlet halktan başka hiçbir oluşumu muhatap almadan kimseyi aracı yapmadan buluşmalı ve istekleri yerine getirmelidir. Bölge halkının maddi ve manevi ihtiyaçları imkanlar oranında yerine getirilerek gönlü bir daha kaybedilmemek üzere kazanılmalıdır.

Bunu yaparken Maslow’un, fizyolojik gereksinimler, güvenlik, ait olma, sevgi, saygınlık vb sıralamasına göre mi yaparsınız yoksa, sadece ve sadece kardeş olmayı dener ve kardeşin kardeşe yapacağını mı yaparsınız o da sizin bileceğiniz bir iş…

YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.

Yorumlar