Stres vücudumuza ne yapar?

Hepimiz zaman zaman strese gireriz. Bu yaşamın iniş çıkışlarının bir parçasıdır. Peki stres vücudumuza ne yapar? Sizler için Ajanshaber stresin tüm detaylarını haberinde toparladı.

Stres nedir?

Stres, vücudunuzun her türlü talebe veya tehdide yanıt verme yoludur. Stres nedir sorusunun en temel cevabı budur. Tehdit altında olduğunuzu hissedince sinir sisteminiz, adrenalin ve kortizol da dâhil olmak üzere acil eylem için vücudu uyandıran bir stres hormonu salıvererek karşılık verir. Kalbiniz hızlanır, kaslarınız sıkılır, kan basıncı yükselir, nefes yükselir ve duyularınız keskinleşir. Bu fiziksel değişiklikler gücünüzü ve dayanıklılığınızı artırır, reaksiyon sürenizi hızlandırır ve odaklanmanızı sağlar. Bu, “savaş veya kaç” veya mobilizasyon stres tepkisi olarak bilinir ve vücudunuzu korumanızın yoludur. Peki stres vücudumuza ne yapar?

Stres, rahat olduğunuz dönemde, sizin daha enerjik ve uyanık kalmanıza yardımcı olabilir. Acil durumlarda, stres hayatınızı kurtarabilir; örneğin kendinizi savunmak veya kazadan kaçınmak için frenlere yüklenmek gibi. Stres, zorlukların üstesinden gelmenizde size yardımcı olabilir. Stres, işyerindeki bir sunum esnasında ayak parmaklarınızın üzerinde kalmanızı sağlayan şeydir. Oyunda kazandığınız serbest atışı gole çevirmek için konsantrasyonunuzu keskinleştirir veya nefsiniz televizyon izlemek isterken yarın sınavınız olduğunu size hatırlatan şeydir. Ancak rahat olmadığınız dönemde stres yararlı olmaz, zihninizde ve vücudunuzda büyük hasara neden olur.

Vücudun strese verdiği yanıt

Kendinizi savunmak için ya da tehlikeden kaçmanız gerektiğinde (ya da ihtiyacınız olduğunu düşündüğünüzde), vücudunuz reaksiyon için hazırlanır. Sinir sisteminiz acil eylem için sizi uyarır; elinizin altında bulunan tehlikeye karşı savaşmanızı veya kaçmanızı sağlar.

Reaksiyon başarısız olursa, vücut durur ve bu duruma immobilizasyon denilir. Aşırı, hayatı tehdit eden durumlarda, yüksek fiziksel ağrıdan kurtulma imkânı tanıyan bilinç kaybına bile neden olabilirsiniz. Bu travmatik hale gelebilir ve hayatınıza sağlıklı bir şekilde devam edemezsiniz.

 

Stresin vücuda etkileri

Hepimiz zaman zaman kendimizi gergin hissederiz; bu, hayattaki duygusal iniş çıkışların bir parçasıdır. Stresin birçok kaynağı var; çevremizden, vücudumuzdan veya kişisel düşüncelerimizden ve etrafımızdaki dünyaya bakış açımızdan dolayı ortaya çıkıyor olabilir. Sınav dönemleri gibi baskı dönemleri, doğal olarak strese sebep olabilir; ancak bedenimiz, fizyolojik olarak stresle başa çıkmak ve tepki vermek üzere evrimleşmiştir.

Sinir sistemimiz baskı altındayken, vücudumuzda adrenalin, noradrenalin ve kortizol dahil olmak üzere stres hormonları salgılanır. Bu salgılar, karşı karşıya kaldığımız bir tehdit veya tehlike ile baş etmemize yardımcı olmak için bazı fiziksel değişikliklere neden olur. Bu duruma “stres tepkisi” veya “savaş ya da sıvış” tepkisi denir.

Stres tepkisi dikkatimizi arttırmaya, motivasyonomuzu yükseltmeye ve görevimize odaklanmamıza yardımcı olduğundan, aslında olumlu bir tepki olarak görülebilir. Genelde üzerimizdeki baskı azaldığında, vücut denge durumuna döner ve tekrar sakinleşmeye başlarız. Fakat sıkça stresli durumlar ya da olumsuz duygular yaşarsak, bu durum başa çıkma kabiliyetimizi zorlarken bazı sorunlar ortaya çıkar. Sinir sisteminin sürekli aktif halde olması vücudumuzda aşınma ve yıpranmaya sebep olur.

 

Uzun süren stres üzüntü vücudumuza nasıl zarar verir?

Vücutta kortizol hormonu arttığı için tansiyon da beraberinde yükselir. Üzüntülü insan dışarı çıkmak istemez. Hareket düzeyi azalır. Bu durumda insülin direnci artar, karın ve göbek bölgesinde yağlanma ortaya çıkar.İnsülin direnci vücut yağlanmasının fazla olmasına vücut yağlanmasının artışı diyabete neden olur. Bu durum stres-şişmanlık ve diyabet kısırdöngüsü olarak ortaya çıkar. Kan yağları yükselir. Stresli insan uyku problemleri yaşar. Uykusuzluk gün içinde halsizlik ve yorgunluk yapar.

 

Stres vücudumuza ne yapar?

Baş Ağrısı: Artan stres seviyesi ile birlikte, baş ağrısı şikayetlerinde de aydan aya yüksek bir artış olduğu gözlemlenmiştir.

Saç Dökülmesi: İkiz kadınların katıldığı bir çalışmada stres seviyelerinin yüksek olmasından şikayet eden kadınların saçlarındaki zayıflamanın ve dökülmenin daha çok olduğu ortaya çıkmıştır.

Hafıza Sorunları: Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar sonucu, kronik stres ile hasarlı glutamat reseptörleri ve hafıza zayıflığı arasında bir bağlantı kurulmuştur.

Akne / Sedef Hastalığı: Singapurlu araştırmacılar erkek öğrenciler başta olmak üzere, sınav dönemlerinde öğrencilerdeki akne şikayetinde ciddi bir artış olduğunu görmüşlerdir.

Uykusuzluk: 2010 yılında yürütülen bir çalışmada, insanların ruh ve sosyal sağlığını gözetmeyen, stresli bir ortamda çalışan kişilerde uyku sorunlarının ortaya çıkma riskinin 2 kat arttığı
anlaşılmıştır.

Kalp Krizi: Avrupa’da 200 bin çalışan üzerinde yapılan bir çalışma, stresli işlerde çalışan kişilerde ilk kez bir kalp krizi geçirme riskinin diğerlerine göre % 23 oranda daha fazla olduğunu
göstermiştir.

Astım: 5000 yetişkinin katılımıyla yapılan bir çalışmada, kronik stres şikayeti olanlarda astım riskinin iki kat arttığı ortaya çıkmıştır.

      

Şeker ve Yağ Düşkünlüğü: Hayvanlar üzerindeki çalışmalarla, stres hormonunun artmasıyla tatlı yiyeceklere yönelme arasında bir bağ kurulmuştur.

Sindirim Sorunları: Stres, bağırsaklardaki mikroorganizmaların hassas dengesini bozarak pek çok sindirim sorununu da beraberinde getirir.

Göbeklenme: Tekrarlanan çalışmalar, stres hormonlarından kortizol seviyesindeki artışla karın bölgesindeki yağlanma arasında bir bağ kurmuştur.

Bel ve Sırt Ağrıları: Artan kortizol hormonu seviyeleri ile birlikte stresin, kronik bel ve sırt ağrıları ile yakın bir ilişkisi vardır. Kronik ağrılardan şikayetçi olanlar için stres yönetimi tedavi seçeneklerinden biridir.

Tansiyon: Strese girildiğinde tansiyon yükselir ve tansiyon kalp hastalığına dek uzanabilen bir dizi sağlık sorununun tetikleyicisi olabilir.

Adrenal Yorgunluğu: Kronik stres, stres hormonları da dahil olmak üzere vücuttaki bir dizi hormon seviyelerinde düşüşe neden olabilir ki bu da bize halsizlik veya bağışıklık sisteminin zayıflaması
olarak döner.

Kan Şekeri: Stresli durumlarda adrenalin veya kortizol gibi hormonlar kan şekerinin yükselmesine neden olur. Yapılan çalışmalar, sürekli stres altında olan erkeklerde tip 2 diyabet gelişmesi riskinin diğerlerine göre % 45 oranında daha yüksek olduğunu göstermiştir.

Yaşlanma: Kromozomları ve DNA’yı etkileyerek yaşlanmayı hızlandırdığı bilinen telomerkısalmasında, stresin de önemli etkenlerden biri olduğu bilinmektedir.

Bağışıklık Sistemi: Stresin bağışıklığı zayıflattığı tekrar tekrar ortaya serilmiştir. Üstelik stresin şiddetinin değil de ne kadar süre devam ettiği çok daha önemli bir etkendir.

 

Stresli zamanlarda elimiz neden lahanaya yoğurda turşu ya değil de çikolataya pastaya gider?

Özellikle şeker oranı yüksek yiyecekler vücutta endorfin düzeyini arttırdığı için de stresli anlarımızda elimiz lahana, brokoliye, yoğurda, değil de çikolataya pastaya gider. Bununla birlikte pasta ve çikolatalar hep mutlu anlarda yendiği için bu yiyeceklerin yenmesi mutluluğa çağrışım yaptırır.

 

 

Stresi Azaltmanın Yolları

Stresten tamamen kaçmak mümkün olmasa bile en azından birkaç ipucunu değerlendirerek yaşantınızda stresin azalmasını ve sizi daha az etkilemesini sağlayabilirsiniz.

Kontrol delisi olmayın. Stres çoğu kez, kontrolümüz dışında gelişen olaylara karşı kontrolü elimizde tutmak istememizden kaynaklanır. Hayatta iyi ya da kötü sizin kontrolünüz dışında gelişen olaylar da olabileceğini unutmayın. Elinizden geleni yaptıysanız işleri oluruna bırakabilmelisiniz.

Yürüyüşe çıkın. Stres seviyenizin arttığını hissettiğiniz anlarda sakin ve yeşillik bir alanda yürüyüşe çıkın. Bu şekilde zihninizi boşaltabilir ve kendinize gelebilirsiniz. Evinizin ya da iş yerinizin yakınında sahil kenarı, park ya da benzeri doğal alanları keşfedin.

Eşyalarınıza bağlanmayın. Eşyalara olan bağlılığımız gözümüzden kaçan önemli bir stres kaynağıdır. Yeni gömleğiniz leke olabilir ya da telefonunuz çizilebilir. Bu gelip geçici eşyalar gerçekten de kendinizi hırpalamaya ne kadar değer, bir düşünün.

Tartışmaya girmekten kaçının. Pek çok şikayetinizi ya da hoşnutsuzluğunuzu tartışma ortamı yaratmadan, tatlı bir dille de çözebileceğinizi unutmayın. Bütün gününüzü mahvetmek yerine hararetli tartışmalardan kaçınmanın yollarını bulmanız daha sağlıklı olur. Sert ya da kavgacı bir mizacınız varsa daha farklı davranış biçimleri veya öfke kontrolü üzerine kafa yormalısınız.

Trafikten olabildiğince kaçının. Daha uzun sürecek olsa bile eğer daha akıcı bir yol biliyorsanız, trafiğe girmeyin ve uzun yolu tercih edin. Belli mesafelerde, eğer hava koşulları izin veriyorsa, bir arabada sinir harbi içinde oturmaktansa yürümeyi bile tercih edebilirsiniz.

İşin komik tarafına odaklanın. Herkesin başına gelmiştir: kendinizi o kadar üzdüğünüz, utandığınız veya sinirlendiğiniz bir duruma gün gelir, kahkahalarla gülersiniz. Oysa biraz geniş düşünüp işin daha en başında olayın komik yanını bulup çıkartabilirseniz, strese hiç girmemiş olursunuz.

Olumlu bir tavır takının. Herhangi bir zorluk ya da engel kapınızı çaldığında ilk tepkiniz ‘olumlu bir tavır takınacağım’ demek olsun. Unutmayın siz bakış açınızı değiştirirseniz, baktığınız şeyler de değişir.

Gülümseyin. Kendinizi stres altında hissettiğiniz an gülümsemeyi deneyin. Hatta size yardımcı olması için belki komik bir video izleyebilir veya sizi güldüreceğinizi bildiğiniz bir arkadaşınızla biraz sohbet edebilirsiniz. Göreceksiniz gülümsemek sizi bakış açınızı değiştirmeye zorlayacak.

Müzik dinleyin. Sizi rahatlatan şarkıları, müzik türünü keşfedin. Stres kapınızı çaldığında müziğinizi açın, arkanıza yaslanın ve rahatlayın.

 

Yorumlar