Nedim Şener'den 15 Temmuz kahramanı Ömer Halisdemir'e anlamlı mektup

Hürriyet Gazetesi Yazarı Nedim Şener, 15 Temmuz darbe girişiminin seyrini değiştiren isimlerin başında gelen şehit Ömer Halisdemir'e yazdığı mektubu bugünkü köşe yazısında paylaştı...

Nedim Şener'in bugünkü köşe yazısı şöyle;

15 Temmuz Derneği bir kitap çalışması yapıyor; 251 kişi 251 şehide mektup yazacak.

Benden de şehit Astsubay Ömer Halisdemir’e bir mektup yazmamı istediler.

Galiba bu çalışmada en zor görev bana düştü...

Çünkü 15 Temmuz darbe girişimi sırasında, canı pahasına Türkiye’nin, hepimizin kaderini değiştiren kurşunu atan Ömer Halisdemir’di.

Attığı kurşun, yalnız bir haini öldürmeyecek, kendisini de şehadete götürecekti.

O gece abdestlerini alıp, aileleriyle helalleşenler dualarla sokakları doldururken, elbette ölüme koştuklarını biliyorlardı.

Kimi evine dönecek, kimi şehit olacaktı. Şehit olan 251 kahraman gibi, olmayanlar da ölümü göze alarak sokağa çıkmıştı.

Kadın, çocuk, erkek; tek yürek olmuş bir millet yaşam ile ölüm arasında gitti geldi.

ÖLÜM GÖREVİ

Ama bir tek Ömer Halisdemir, o gece bir asker olarak kendisine verilen görevi yerine getirdiğinde şehit olacağını biliyordu.

Öylesine zordu ki, sonu mutlak ölüm olan görevi yerine getirdiğinde “kahraman” olarak anılmak da vardı “hain” olarak anılmak da.

Çünkü komutanı olan bir general, bir başka generalin “hain” olduğunu söylüyor, onu öldürmesini istiyordu.

Dünya askerlik tarihinde var mıdır bilmiyorum ama Türk askerlik tarihinde emsali görülmemiş bir görevdi. İnandığı şey; devletine bağlılığı, üniformasına sadakati, ona görevi veren komutanı ve canı ve kanı üzerine ettiği askerlik yemini idi.

HELALLEŞME

Özel Kuvvetler Komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı, 15 Temmuz gecesi karargâhı teslim almak için yola çıkan tuğgeneral Semih Terzi’yi öldürmesi emrini verirken, bu görevin sonunda şehadet olduğunu ve hakkını helal etmesini istiyordu.

Ömer Halisdemir, “Helal olsun komutanım” diyerek, güvendiği komutanın emri ile bir başka “komutanı”(!), aynı üniformayı giyen bir tuğgenerali, Semih Terzi’yi öldürecek, Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın darbecilerin eline geçmesini önleyecekti.

O kanlı gece, gündüze döndüğünde Korgeneral Aksakallı, darbeci tuğgeneral Semih Terzi’yi öldürdükten sonra karşı ateşle şehit edilen Ömer Halisdemir’in karargâhın girişinde yatan cansız bedeni üzerine eğilip alnından öpüyordu.

BEN ŞİMDİ SANA NE DİYEYİM?

Şimdi böyle bir kahramana mektup yazmamı benden istiyorlar, hem de bu koşullarda.

Ne yazacağım ben Ömer’e... “Sen 15 Temmuz gecesi hayatın pahasına Semih Terzi isimli FETÖ’cü darbeci tuğgenerali vurup ülkenin kaderini değiştirdin ama 4 yıl sonra yine bir başka FETÖ’cü Servet Atasoy tuğgeneralliğe terfi ettirildi” diye mi yazacağım?

“Ömer, ‘Hakkım helal olsun’ diyerek ölüme meydan okuduğun o görevi veren Korgeneral Zekai Aksakallı tasfiye edilirken, önü açılan bu FETÖ’cü terfi ettirildikten sonra üstüne bir de Kara Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Dairesi Başkanlığı’na atandı” mı diyeceğim?

Ne diyeyim ben Ömer’e? Canı pahasına FETÖ’cü vurup öldürdüğü gece, o FETÖ’cünün darbecilerin WhatsApp üzerinden verdiği görevi “Emredersiniz komutanım” diye cevapladığını, darbeden sonra bile FETÖ’cü mahrem imamlarla görüştüğünü mü anlatayım?

15 Temmuz’dan beri darbedeki rolü ve FETÖ ilişkisi bilinmesine rağmen, hem 3. Ordu hem 2. Ordu Komutanlığı’nda görev yaptığını, her türlü delil olmasına rağmen savcılığın hakkında takipsizlik kararı verdiğini, işin ilginci terfi ve atamasını yapanların bunlarla yetindiğini nasıl söyleyeyim...

KARA KUVVETLERİ’NİN ‘EMEKLİLİK LİSTESİ’NDEN KİM ÇIKARDI?

DAHA acısı, en acısı, tüm bunlar bilinmesine; Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın FETÖ iltisakı ve ilişkisi nedeniyle “emekliye ayrılacaklar” listesine koymasına, Genelkurmay’ın da aynı yöndeki görüşüne rağmen, Milli Savunma Bakanlığı’nda birilerinin bu FETÖ’cüyü terfi ettirip, böylesine önemli bir göreve getirdiğini nasıl anlatayım? MİT ve Emniyet İstihbarat olmasaydı bu FETÖ’cünün şu anda Kara Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanı olacağını nasıl söyleyeyim? Kim bilir hangi ihanetin içinde olacak, ülkesinin sırlarını satacak, yanlış istihbaratla da kaç vatan evladının canına mal olacaktı...

Lise yıllarından itibaren FETÖ içinde “Servet” kod adını kullanan, teğmenlik rütbesini FETÖ elebaşı Gülen’in taktığı, gittiği her yerde bir sivil mahrem imam üzerinden örgüt ilişkisini sürdüren, darbe gecesi verilen görevi kabul eden, sessiz ve sinsice terfi ettirilen birisinin 4 yıl sonra Kara Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı’na atanması fikri bile uykularımızı kaçırması gerekirken, birilerinin pimi çekilmiş el bombasını devletin kalbine koyduğunu mu söyleyeyim?

“Acaba bu milletin gözbebeği Türk Silahlı Kuvvetleri’nde böyle kaç atama yapıldı, onu bile bilmiyoruz” mu diyeceğim?

Ömer Halisdemir’e ne yazayım?

Ne “Hakkını helal et” diyebiliyorum, ne “Affet bizi” diyebiliyorum.

Çünkü bu fedakâr millete, bu kadim devlete bunu yapanlar yerine ben utanıyorum...

Hürriyet

Yorumlar