Erdal Güven

Erdal Güven

İttifaklar seçime göre şekilleniyor

CHP’nin tezkereye “hayır” derken, ittifak ortağı İYİ Parti’nin “evet” demesinin altında çok derin anlamlar aramaya gerek yok. İktidar partisi gibi ana muhalefet de seçimde mevzi oluşturmaya çalışıyor.

Son seçim anketleri gösteriyor ki, seçimin kaderini milliyetçi oylar belirleyecek. Ama yanlış anlamayın milliyetçi derken sadece Türk milliyetçilerinden bahsetmiyorum. Kürt milliyetçiliği de son dönemde oylarını arttırdı. HDP bu Kürt oylarının büyük bir kısmını konsolide etse de, HDP’yi kabul etmeyen Kürtlerin sayısı da azımsanmayacak kadar çok. 

Avrupa ve Amerika’nın dayatmacı politikaları, Türk siyasetine dışardan yön verme çabaları yurt içinde büyük tepki alırken, bu tepkiler Anadolu insanının milli duygularını besliyor. Bu tepkisel gelişen milliyetçi duygular ise eskiden olduğu gibi doğrudan MHP’ye oy olarak dönmüyor. Bu oylar AK Parti, MHP ve İYİ Parti arasında paylaşılıyor. İYİ Parti bu tepkisel milliyetçi seçmenin oylarından daha fazla istiyor olacak ki, ittifak ortağı CHP’nin aksine HDP ile arasına kalın bir çizgi çekiyor.

Özellikle İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, 3 Kasım günü partisinin grup toplantısında, “HDP’yi PKK’nın yanında konumlandırıyoruz. HDP, PKK ile arasına mesafe koymalıdır” diyerek tarafını çok açık belli etti. Tabi bu, tezkereye hayır diyerek kamuoyunda “HDP ile ortak hareket ediyor” algısını oluşturan ittifak ortağı CHP ile de önemli bir çatlağa neden oldu.

Ancak şunu açıkça belirtmekte yarar var ki, tezkere meselesi iç siyasete alet edilemeyecek kadar önemlidir. Suriye’de görev yapan ordu iktidarın değil Türkiye Cumhuriyeti’nin ordusudur. Orada görev yapan Mehmetçik ise bu ülkenin öz evladıdır. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Suriye ve Irak'a sınır ötesi operasyon yetkisini iki yıl uzatan tezkere, “milli güvenlik” meselesidir.

Ülke milli güvenlik tehdidi altındayken böylesine önemli tezkereye sadece önümüzdeki seçimlerde kazanacağı birkaç puan oy uğruna “hayır” diyen siyasetçileri ve buna evet diyerek içeride oy devşirmeye çalışan siyasi partileri anlayabilmek mümkün değil. Bir kez daha belirtiyorum ki “tezkere” iç siyasete alet edilemez. Bu bir milli güvenlik meselesidir.

Akşener de tezkereye hayır oyu verdikten sonra grup toplantısında PKK ile HDP’yi aynı kabın içine koydu. Aslına bakarsanız Akşener’in grup konuşmasını sürrealist bir ressamın eserine benzetebiliriz. Akşener konuşmasında kapalı bir anlatım tarzı kullanarak konuşmasının herkes tarafından anlaşılmasından öte, mesajların doğru yerlere gitmesine özen göstermiştir. Akşener’in konuşması tam seçim öncesi yeni ittifaklara neden olacak mesajlarla doludur. Bu mesajları doğru okursanız içinden çok ittifak çıkar.

Seçimler yaklaştıkça liderler türlü sanat akımlarını kullanıp birbirlerine mesaj vererek, yeni ittifaklara kapılarının açık olacağını belli edeceklerdir. Ancak biz gazeteciler için önemli olan bu mesajları taşıyan adam olmamamızdır. 40 yıllık gazetecilik hayatımda hiç mesaj taşıyan bir ulak olmadım. Açık kaynaklardan elde ettiğim mesajları okur, yakın gelecekte yaşanacak siyasi gelecekleri tahlil etmeye çalışırım. Ve bu tahlillerimi yazılarımda kullanırım. Önümüzdeki dönemde de bu mesajları okumaya çalışıp sizlere aktaracağım.

 

Diğer Yazıları

Yorumlar