Hakim ve savcıların yer ve yetki değişikliği nasıl olmalı?
HSYK 1. Dairesi'nin yayınladığı son kararnameyle adli yargıdan 784, idari yargıdan 104 hakim ve cumhuriyet savcısının görev yeri değişti.
HSYK 1. Dairesi, 888 kişilik adli ve idari yargı hakim ve cumhuriyet savcısını kapsayan kararname yayımladı. Kararnameyle adli yargıdan 784, idari yargıdan 104 hakim ve cumhuriyet savcısının görev yeri değişti.
Tartışma yaratan bu karar kamuoyunda 'tasfiye' olarak adlandırılırken, görev değişikliklerinin, paralel yapı ile bağlantılı olan kişiler üzerine yapıldığı dillendiriliyor.
HSYK 1. Dairesi'nin tartışmalı kararnamesini Prof. Dr. Ersan Şen, AjansHaber'e değerlendirdi.
“BU MÜDAHALE YARGITAY’IN YAPISINA YÖNELİKTİ”
Yargıtay’a yapılan son müdahalenin kesinlikle iş yoğunluğu olmadığını ifade eden Şen, “Bu müdahale Yargıtay’ın yapısına yönelikti. Yargıtay’ın tetkik hakimlerinin ve savcılarının seçimini tümü ile HSYK’ya bağlamak doğru olmadı. Netice itibariyle HSYK, hakim ve savcıların özlük işleri ve hakları konusunda “İdari Kurul” özelliği taşımaktadır. “Yüksek Mahkeme” sıfatına sahip Yargıtay’da görev alacak tetkik hakimlerinin yer ve yetkileri ile ilgili tasarruflarda, kanaatimizce ilgili dairenin, genel kurulların, Yargıtay Başkanı veya en azından Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu’nun veya Yargıtay Başkanlar Kurulu söz sahibi olmalıdır” dedi.
HAKİM VE SAVCILARIN YER VE YETKİ DEĞİŞİKLİĞİ NASIL OLMALI?
‘Yerel mahkemelerde görev alacak hakim ve savcıların yer ve yetkilerin, önceden belirlenecek objektif ölçütlere göre HSYK tarafından belirlenmesinde, bu tasarruflara karşı yargı yolu açık olmak kaydıyla bir sakınca bulunmamaktadır’ diyen Şen, “Bu ölçütler, ya kanunla veya HSYK’nın belirleyip bağlı kalacağı ilke kararlarında yer almalıdır. Sonuçta hakim ve savcıların yer ve yetkileri, ya halkın veya halk temsilcilerinin seçimi veya oluşturulan bir idari kurulca belirlenmelidir” diye konuştu.
“BİZDE SİSTEM, HSYK TARAFINDAN İŞLETİLMEKTEDİR”
Bizde bu sistemin, HSYK tarafından işletildiğini vurgulayan Şen, “Ancak 12.12.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6572 sayılı Kanunla, Yargıtay tetkik hakimleri ve savcıları yönünden HSYK’nın yetkilerinin artırıldığı, zaten Yargıtay üyelerini seçmekle yetkili HSYK’ya bir de tetkik hakimlerini sorgusuz sualsiz Yargıtay’da görevlendirme ve görevden alma yetkisinin verilmesi, yasal dayanağı olmasa da Yargıtay cumhuriyet savcılarının görevlendirilmesi veya görevden alınması ile ilgili Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan görüş alınması uygulamasından vazgeçilmesi, “bağımsız ve tarafsız yüksek mahkeme” sıfatıyla hareket etmesi gereken Yargıtay’ın, bir idari kurul olan HSYK’ya bağlandığı algısına yol açabilir” uyarısında bulundu.
“PARALEL YAPI” DİYEREK YARGI BAĞIMSIZLIĞINI GÖZARDI ETMEMEK GEREKİR”
‘Hukukçuların yetişmesi hiç kolay olmuyor’ diyen Prof. Şen, “Bugün Yargıtay’ın yükünü tetkik hakimlerinin çektiği, dosya incelemelerini ve karar gerekçelerini yazdıkları bir gerçektir. Belki olması gereken de budur. Uzmanlaşmanın, liyakatın ve mesleki tecrübenin esas alınması, gerek “adalet” ve gerekse de “eşit muamele” ilkeleri açısından çok önemlidir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’ndan sorgusuz sualsiz, gerekçesiz, Yargıtay Ceza Genel Kurulu Başkanı’na ve Yargıtay Başkanı’na sorulmadan alınan ve yerleri değiştirilen tetkik hakimlerine bakmak gerekir. Gerçek gerekçe nedir ve doğru mudur? Umarım bu müdahale siyaseten veya başka sübjektif nedenlerle yapılmamıştır. “Paralel yapı” diyerek de yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını gözardı etmemek gerekir” dedi.
“BATI HUKUK DÜZENİ BİZİM ÖNÜMÜZDE”
Hukuk çağını yaşadığımızı söyleyen Şen, “Batı demokrasisi ve hukuk düzeni bizim önümüzde. Batı hukuk düzeninin de eleştirilecek yanları olsa da, en azından o düzende bir istikrar, ahenk ve güven görmek mümkündür. Kural ve uygulamalar yap-boz tahtasına dönmez. Umarım biz de bir an önce hukuk ve yargı ile oynamaktan, hukuk ve yargıyı oraya buraya çekiştirmekten vazgeçeriz” değerlendirmesinde bulundu.
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.
Tartışma yaratan bu karar kamuoyunda 'tasfiye' olarak adlandırılırken, görev değişikliklerinin, paralel yapı ile bağlantılı olan kişiler üzerine yapıldığı dillendiriliyor.
HSYK 1. Dairesi'nin tartışmalı kararnamesini Prof. Dr. Ersan Şen, AjansHaber'e değerlendirdi.
“BU MÜDAHALE YARGITAY’IN YAPISINA YÖNELİKTİ”
Yargıtay’a yapılan son müdahalenin kesinlikle iş yoğunluğu olmadığını ifade eden Şen, “Bu müdahale Yargıtay’ın yapısına yönelikti. Yargıtay’ın tetkik hakimlerinin ve savcılarının seçimini tümü ile HSYK’ya bağlamak doğru olmadı. Netice itibariyle HSYK, hakim ve savcıların özlük işleri ve hakları konusunda “İdari Kurul” özelliği taşımaktadır. “Yüksek Mahkeme” sıfatına sahip Yargıtay’da görev alacak tetkik hakimlerinin yer ve yetkileri ile ilgili tasarruflarda, kanaatimizce ilgili dairenin, genel kurulların, Yargıtay Başkanı veya en azından Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu’nun veya Yargıtay Başkanlar Kurulu söz sahibi olmalıdır” dedi.
HAKİM VE SAVCILARIN YER VE YETKİ DEĞİŞİKLİĞİ NASIL OLMALI?
‘Yerel mahkemelerde görev alacak hakim ve savcıların yer ve yetkilerin, önceden belirlenecek objektif ölçütlere göre HSYK tarafından belirlenmesinde, bu tasarruflara karşı yargı yolu açık olmak kaydıyla bir sakınca bulunmamaktadır’ diyen Şen, “Bu ölçütler, ya kanunla veya HSYK’nın belirleyip bağlı kalacağı ilke kararlarında yer almalıdır. Sonuçta hakim ve savcıların yer ve yetkileri, ya halkın veya halk temsilcilerinin seçimi veya oluşturulan bir idari kurulca belirlenmelidir” diye konuştu.
“BİZDE SİSTEM, HSYK TARAFINDAN İŞLETİLMEKTEDİR”
Bizde bu sistemin, HSYK tarafından işletildiğini vurgulayan Şen, “Ancak 12.12.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6572 sayılı Kanunla, Yargıtay tetkik hakimleri ve savcıları yönünden HSYK’nın yetkilerinin artırıldığı, zaten Yargıtay üyelerini seçmekle yetkili HSYK’ya bir de tetkik hakimlerini sorgusuz sualsiz Yargıtay’da görevlendirme ve görevden alma yetkisinin verilmesi, yasal dayanağı olmasa da Yargıtay cumhuriyet savcılarının görevlendirilmesi veya görevden alınması ile ilgili Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan görüş alınması uygulamasından vazgeçilmesi, “bağımsız ve tarafsız yüksek mahkeme” sıfatıyla hareket etmesi gereken Yargıtay’ın, bir idari kurul olan HSYK’ya bağlandığı algısına yol açabilir” uyarısında bulundu.
“PARALEL YAPI” DİYEREK YARGI BAĞIMSIZLIĞINI GÖZARDI ETMEMEK GEREKİR”
‘Hukukçuların yetişmesi hiç kolay olmuyor’ diyen Prof. Şen, “Bugün Yargıtay’ın yükünü tetkik hakimlerinin çektiği, dosya incelemelerini ve karar gerekçelerini yazdıkları bir gerçektir. Belki olması gereken de budur. Uzmanlaşmanın, liyakatın ve mesleki tecrübenin esas alınması, gerek “adalet” ve gerekse de “eşit muamele” ilkeleri açısından çok önemlidir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’ndan sorgusuz sualsiz, gerekçesiz, Yargıtay Ceza Genel Kurulu Başkanı’na ve Yargıtay Başkanı’na sorulmadan alınan ve yerleri değiştirilen tetkik hakimlerine bakmak gerekir. Gerçek gerekçe nedir ve doğru mudur? Umarım bu müdahale siyaseten veya başka sübjektif nedenlerle yapılmamıştır. “Paralel yapı” diyerek de yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını gözardı etmemek gerekir” dedi.
“BATI HUKUK DÜZENİ BİZİM ÖNÜMÜZDE”
Hukuk çağını yaşadığımızı söyleyen Şen, “Batı demokrasisi ve hukuk düzeni bizim önümüzde. Batı hukuk düzeninin de eleştirilecek yanları olsa da, en azından o düzende bir istikrar, ahenk ve güven görmek mümkündür. Kural ve uygulamalar yap-boz tahtasına dönmez. Umarım biz de bir an önce hukuk ve yargı ile oynamaktan, hukuk ve yargıyı oraya buraya çekiştirmekten vazgeçeriz” değerlendirmesinde bulundu.
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.
Yorumlar